Memleketin Tipografisi

Harf Devrimi’nin toplum üzerinde oluşturduğu geçiş sürecinin bugünlere kadar gelmesi, toplum üzerindeki ciddi bir uyku hâlinin göstergesi. Üretime dayalı diğer konularda da insanların ne yazık ki, dürtülmeye ihtiyacı var.

Oğuzhan Öçalan
Türkçe Tipografi Topluluğu
5 min readAug 21, 2013

--

Boş zamanlarında yeni alfabeye çalışan bir dükkan sahibi. © ‘Türkiye Okula Gidiyor’ — Williams, M. Owen, The National Geographic Magazine, Ocak, 1929.

Endüstriyel devrimin; insanları makineleştirdiği ve endüstrinin getirdiği eğitim sistemlerinin, doğal bir varlık olan insandan ziyade, makinelere hitaben hazırlandığı ve uygulandığı aşikâr. Bu endüstri sistemleri toplamını değiştirmek için, cılız bir çabanın da yeterli kalmadığı malum.

Dünyadaki mevcut eğitim sistemlerinin — özellikle ülkemizde uygulanan sistemler topluluğunun — , insanları uyku hâline sokarak robotlaştırdığı; dolayısıyla eğitim gören insanın, mutsuzluğa, depresyona ve beyin göçüne yönlenişi, sıklıkla görülmektedir. Birer organik varlıkken eğitim ve endüstri tarafından makine muamelesi görmek, imkânsızlıklar ve doğru bir ortam oluşturmamak da buna eklenince; uyku durumunun uzun sürmesi kaçınılmaz olabiliyor. Ülkedeki bu durumun ortadan kalkması için Morpheus’ların, memleketteki Neo’lara ‘kırmızı hap’ı vermeleri gerekli.

‟Okul öncesi dönemindeki bir çocuğun yaratıcılığı ile lise son sınıftaki bir çocuğun yaratıcılığı arasındaki uçurum; sistemin yanlışlığının en net göstergesi.”
— Ken Robinson

Memlekette tipografi, ya doğru bir uyarlama hâline getirilmeli ya da bize özgü bir duruma getirilmeli. Türkçe Tipografi Topluluğu’nun kurulma amaçlarından bir tanesi de bu. Birçok Avrupa dilinin, Roman Alfabesi’nin, Latin dünyasının temeli; Türkiye’nin Latin harflerine geçişiyle karşılaştırıldığında henüz bebek kalıyor. Diğer açıdan da Türkiye bebek olarak kalmaya devam ederken; Latin dünyası, tipografi alanında endüstrisini oluşturup, teknolojisini üretmeye devam edip, bir de üstüne savaşlar atlatıyordu.

Matbaa ve Müteferrika tartışma konusu da bu bütünleşme süreci içinde ayrıca değerlendirilmeli. Kendimizi henüz anlamaya başlamışken ve bunu da matbaa yardımıyla genişletmeye çalışırken, Batı’nın hızlı bir şekilde sanayi devrimiyle yazıyı teknolojik bir hâle sokarak Latin bazlı endüstriye yönelmesi; Osmanlıca ya da Arap/Fars alfabesinin kaligrafik dünyasıyla zaten uyumsuzluk gösteren bir teknolojiye karşı, üretebilen kişiler üzerinde, vurdumduymazlığa yol açmış gibi gözüküyor. Bu vurdumduymazlık, hiç olmazsa Harf Devrimi’nden sonra icat edilen baskı makinelerinin özgüleştirilmesiyle kırılabilirdi. Böylece biz de bize özgü karakterleri/sembolleri kullanırken, el işi ve makine işini tekstildeki gibi birleştirebilirdik. Bu tür bir kaynaşma ise, yazıtipi üretiminin de kıvılcımını oluşturabilirdi. Böyle bir bütünleşmenin oluşmaması, ülkenin grafik tasarım tarihindeki illüstratörlerin işine yaramış gibi gözüküyor.

Bir berber tabelası yenilenirken, ‘berber’ yerine ‘perukhari’ yazılıyor. © ‘Türkiye Okula Gidiyor’ — Williams, M. Owen, The National Geographic Magazine, Ocak, 1929.

Baskı makineleri sonrası dijital yazıtipi devrimi döneminde, ülkenin ışık gören tavşan modu birçok tasarım duayeninin, kaligrafın, hattatın ve hatta taş oymacısının yetiştiği bir ülkede dilin ve tarihin ana öğesi olan yazının tekrar kullanılabilir hâle getirilmesine duyarsız kalınmasının sonuçları; bugünün teknolojisine bakıldığında yine de düzeltilebilir bir durum. Bu da ancak; bilimsel çalışma gruplarıyla belirli bir temel oluşturulup bunun üzerine çalışmaların hayata geçirilmesi ve bunun eğitime, dolayısıyla da günlük hayata aktarılabilmesiyle mümkün.

Öncelikle bir tipografi dili oluşturulmalı. Bu konuda ülkedeki bazı isimlerin çalışmaları var fakat hızla gelişen bir alanı güncelleştirmek ve doğrusu için yol almak gibi bir zorunluluğumuz da var. Tipografik dilin günümüzde hâlen Latin düşünce ekseninde olması; tasarımcının tipografi kültürüne adapte olamamasına yol açıyor. Bunun yanında; tipografi terimlerinin yanlış yorumlanması veya uyarlanması, ülkenin tipografi tarihinde gözle görülür hatalar zincirine yol açmakta.

Bütün bunlara ilave olarak; tipografiye ve tipografi terimlerine uzak kişilerin, çeşitli tipografi kitaplarını Türkçeye yanlış çevirmesi, tipografi literatürünü daha da karmaşıklaştırıp var olan Latin kökenli literatürle birlikte terimler kaosuna yol açıyor. Bu kaos durumu; bilimsel çalışma grupları, Türkçe Tipografi Topluluğu, Tasa Platform, GMK, ISType, Exlibris/Kaligrafi gibi ciddi oluşumların ve ülke üniversitelerinin Grafik/Görsel Tasarım bölümlerinin hayata geçireceği akademik düzeydeki çalışmalarla ve projelerle büyük oranda giderilebilir.

Latin harflere geçişte dükkan sahipleri, tabelalarını hem Arapça hem de yeni latin harfleriyle yapıyorlardı. © ‘Türkiye Okula Gidiyor’ — Williams, M. Owen, The National Geographic Magazine, Ocak, 1929.

15. Yüzyılın taşınabilir yazı icadı ve günümüz arasında; Alman Kara-Harf’inden (Blackletter), yüzlerce karakteri ve ağırlığı içeren Açık-Yazı (OpenType) yazıtipi yazılımlarına kadar geçen süre korkutucu. Türkiye’de cumhuriyet ilan edilirken Paul Renner’in Almanya’da Futura yazıtipini tasarlıyor olması, 2. Dünya Savaşı olurken Hitler’in ‘ırkçı’ propagandasını yazıtiplerinin de önemli rol oynadığı afişlerle ve hatta kurumsal kimlik kılavuzlarıyla yapması, iyi ya da kötü bir şeyler anlatmalı. Ülkedeki tasarımcıların birçoğu günümüzde yeterli çaba göstermezken, yabancı tipografların TL simgesini kendi yazıtiplerine hızlıca uyarlaması düşüncürücü.

Darbelerin hayatı ve gelişimi durdurması sonucu, ülke insanının üzerindeki uyku hâlinin derinleştiği fark edilebilir bir durum. Bir de üstüne ülkede, yazıyüzleri Türkçeleştirilirken zaten göz ardı edilmesi olağan EULA lisansının açıkça çiğnendiği de bir gerçek. Öncelikle yazıtiplerinin her biri birer yazılımdır. Onları tahrip etmek, uyarlayıp üzerinden ticari kâr elde etmek ise başlı başına yasa dışı. Ülkedeki birçok ajans ve tasarımcı, yazıtiplerini ve hatta yazı ailelerini korsan yollarla elde ediyorlar. Elde ettiklerini ise Türkçeye uyarlarken yazıtipinin tasarımcısından bağımsız, Açık-Yazı (OpenType) özelliklerini ve programlamasını gözeterek uyguluyorlar. Bu durum, geçtiğimiz aylarda ülkenin önemli telekominikasyon kurumlarından birinin yenilenen kimliğinde kullanılan yazıtipinin, yasadışı olarak Türkçeye uyarlanıp kullanılmasıyla ayyuka çıkmıştı.

Fotoğrafta görülen kişi ‘Yeni Türkçeyi öğrenerek, ona ait mühürler yapmakla meşgul. © ‘Türkiye Okula Gidiyor’ — Williams, M. Owen, The National Geographic Magazine, Ocak, 1929.

Tasarım mezunları, ‘tarihin yazıldığı yazı’ ile doğru bir şekilde ilişki kuramazken, kendi dillerine de yabancılaşmaktalar. Ajans çalışanları müşterinin gözüne girmek, müşteriyi elinden kaçırmamak için ya da bilgi eksikliği başta olmak üzere çeşitli nedenlerle temel tipografik hatalar yapmaktalar. Büyük harf (majüskül) “İ” karakterini, küçük harf (minüskül) “i” ile yazmak, Türkçe desteği olmayan yazıtiplerine uyumlama ve boyut kuralları gözetilerek eklemeler yapmak bunlardan bazıları. Böylece, endüstrideki birçok tasarımcı; hatalı tipografik tasarımlarla toplumda yanlış bir kullanımı yaygınlaştırıyorlar. Ajanslara ve endüstri çalışanlarına verilecek eğitim seminerleri de bu konuda oldukça yararlı olabilir.

Sonuç olarak; Türkçe Tipografi Topluluğu (TTT) ile başlayan, ülkedeki tipografi dinamiklerinin bir araya toplanabileceği zeminlerin oluşması ve bu oluşumların çalışmalarını hızlandırması, memleketin tipografi ya da tasarım açısından tarihinin bundan sonrası için doğru olarak yazılmasına vesile olacak gibi görünüyor. Hatta bu çalışmalar genişletilerek; ülkede konuşulan dilleri, ağızları ya da aksanları kapsayacak şekilde derinleştirilebilir. Bunun için; kafasını kuma gömmeyen çağdaş dilbilimciler, egolarını tatmin etmek yerine görevinin “insan yetiştirmek” olduğunu hatırlaması gereken akademisyenler, yazıya ve dile duyarlı öğrenciler, bu gelişmeyi hayata geçirebilecek yeterli doğal ortam ve konuya vakıf olan, işinin ehli kişiler gerekli.

En nihayetinde ise, bilimsel tabanı olan iyi niyetli çalışmaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Gerisi kendiliğinden gelecektir.

--

--

Oğuzhan Öçalan
Türkçe Tipografi Topluluğu

brand director/designer. editor @tipografi curator @archivedbrands creator @cartoonsbyai. Writing about #branding, #design, #ai and #typography