Otizmli ve öğrenme güçlüğü çekenlere yönelik özel yazıyüzü: “Accessible”

Portekiz’de otizmli ve öğrenme güçlüğü çeken bireylere yönelik hazırladığı lisansüstü teziyle dikkat çeken Efecan Serin ile Türkçe Tipografi Topluluğu okurları için bir söyleşi yaptık.

--

Özellikle otizmli bireylere yönelik tasarladığın Accessible adlı yazıyüzüne geçmeden önce, Türkçe Tipografi Topluluğu okurlarına kendinden bahsedebilir misin? Seni Portekiz’e lisansüstü eğitimine götüren süreç ne idi?

Merhaba. Ben Efecan Serin, İzmirliyim. Lise ve üniversitede sanat eğitimi aldım. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümünden mezun oldum. Ailemden ötürü hep sanat ve eğitimle iç içe oldum. 1993 yılında kurulan ve aileme ait olan Artım Sanat Merkezinde uzun yıllar güzel sanatlara hazırlık dersleri verdim ve ardından 2014 yılında Göztepe’de kendime ait bir resim atölyesi kurdum. Resim-İş Öğretmenliği Bölümünde anasanat dalım grafik tasarım idi. Kendimi bu konuda geliştirmek ve Dokuz Eylül Üniversitesinde yüksek lisans eğitimi alıp akademik kariyer yapmak istiyordum. O dönemde ev arkadaşlarım Erasmus Programı ile Türkiye’ye gelen öğrencilerdi. Bir gün sohbet sırasında yurtdışında eğitim görebileceğimi, bunun zor olmadığını ve sadece denemem gerektiğinden bahsettiler. Annem Hasret Nurdağ ve ablam Duygu Serin de yurtdışına gitmem konusunda bana destek oldular ve beni teşvik ettiler. Ben de araştırma yapıp Avrupa’nın çeşitli yerlerinden okullara başvurdum. Vilnius, Prag ve Portekiz’deki üniversitelerden kabul aldım. İzmirli olduğum ve sıcak havayı sevdiğimden dolayı Portekiz’deki Escola Superior de Artes e Design de Caldas da Rainha’yı seçtim. Üç yılı aşkındır da, Portekiz’de yaşıyorum.

Okuma güçlüğü çeken bireylere yönelik özel bir yazıyüzü tasarlama fikri nereden çıktı?

Aslında aklımda hiç böyle bir fikir yoktu. Kendimi illüstrasyon konusunda geliştirmek ve tezimi illüstrasyon üzerine yazmak istiyordum. Her şey birazcık şans eseri oldu, Portekiz’e gelişim gibi… Portekiz’e gelmeden birkaç hafta önce otobüste çok güzel çizimler yapan zihinsel engelli bir genç ile tanıştım. Yani İstanbul Bienali’nde görseniz yadırgamayacağınız çizimlerdi. Sadece çizgilerden oluşan bir kompozisyon olarak görünüyordu, sorduğumda aslında onların sayılar olduğunu söylemişti. Bu çizimlerden bir kaçını bana hediye edip otobüsten indi, fakat çizimler inanılmazdı. O yüzden onları Portekiz’e giderken yanımda götürdüm. Çok estetik oldukları için de duvarıma astım. Okulda yaptığımız ilk alıştırmada tasarım yoluyla bir problemi nasıl çözebileceğimizi araştırmamız istenmişti, fakat problemi çözmek için önce bir problem bulmak gerekiyordu. Tam o anda çizimi gördüm ve zihinsel engelleri olan bireylerin sorunlarını araştırmak fikri geldi. İzmir’de yaşayan özel eğitim öğretmeni ve otizmli bireylerin eğitimi üzerine uzman olan çok sevdiğim arkadaşım Dolunay Özentürk’e telefon açtım. Kendisine otizmli bireylerin sorunlarını sordum, ne gibi problemleri olduğunu öğrenmek istedim. Dolunay, bana bir sürü problemden bahsetti. Sayılarla ilgili bir problemleri olup olmadığını sorduğumda, otizmli bireylerin soyut kavramları anlamadığını, bu nedenle sıfır rakamı (0) ile ilgili problemler yaşadıklarından, çift hanelerde ise 20, 30 ya da 40 gibi rakamları iki ve sıfır olarak okuduklarından bahsetti. Buna ek olarak matematik işlemleri yaparken parmaklarını kullandıklarını ve 10 üzerindeki işlemlerde sorun yaşayabileceklerinden bahsetti. Bunun üzerine araştırmaya başlayarak ilgili problemlerin üzerine yoğunlaştım.

Sonuç olarak da otistik sayıları geliştirdim. Bu sayılar günümüz rakamlarından farklıydı, sıfır yoktu ve rakamları Çin sayı sistemindeki gibi toplanarak okunuyordu, yani 20 sayısını 10 tane iki olarak okumak gibi… Bu sayı sistemi yaratırken otizmli bireylerin sıfır sayısını nasıl öğrendiklerini baz aldım. Öğretmenler sıfır sayısını öğretmek için bir sepetin içini toplar koyuyor, sepetin içindeki topları teker teker alıp sepetin içinde hiç top kalmayınca otizmli bireylere bunun sıfır olduğunu çünkü sepetin içinde hiç birşey olmadığını açıklıyorlardı. Bu nedenden ötürü tasarımda tüm rakamları bir dairenin içine yerleştirdim. Eğer daire içinde hiç bir şey yoksa bu sıfır demekti. Dairenin içindeki her dikey çizgi bir birim, her yatay çizgide beş birimdi. Günümüzdeki 10’luk sistem yerine beşlik sistem kullandım. Bu sisteme göre, yuvarlağın içindeki yatay çizgi elimizi yumruk yaptığımızda oluşan çizgiydi, yani beş rakamı. Dikey çizgiler ise parmakları temsil ediyorlardı. Bu sisteme göre otizmli bireylerin iki elini rahatça kullanabilmesi ve 10 üzeri işlemleri yapabilmesi amaçlandı. Proje bittikten sonra projeyi Türkiye’deki birkaç üniversitede otizm eğitimi üzerine çalışan profesörlere sundum. Tasarımı ve projeyi çok beğendiler. Fakat problem, otizmli bireyler bu sistemi öğrenirse, gerçek hayattaki rakamlarda büyük problemler yaşayabilecekleri ve sosyal hayattan daha da uzaklaşa bilecekleriydi. Bunun gibi nedenlerden dolayı proje orada bitti, ancak bu araştırma ve geliştirme süreci beni çok tatmin ve mutlu etmişti. Bu grup için daha çok araştırma yapmak ve yararlı araçlar üretmek artık benim ilk hedefim olmuştu. Bu konu üzerinde daha çok okuma yaparak otizmli bireylerin okuma eylemini inceledim ve okuma konusunda sorunlar yaşadığını öğrendim. Bu benim çıkış noktam oldu. Bir de bu konuyu okulumun kabul etmesi meselesi vardı ve maalesef okulum araştırma projemi kabul etmedi. Reddetme nedenleri, konunun çok kapsamlı olması ve tek bir kişinin başaramayacağını düşünmeleriydi. Sonuçta bu konuyu doktora sürecinde değerlendirmemi önerdiler. Fakat altı aylık bir araştırma yapıp bu işi yapabileceğimi kanıtladığımda başvurumu kabul ettiler.

Accessible’ın tanıtım metninde özellikle otizmli bireyleri hedeflediğin görülüyor? Otizmli bireyler okumada ne gibi güçlükler çekiyor?

Otizm çok yeni bir araştırma alanı, bu nedenle alanda yapılan geçmiş araştırmalar şu anki otizmli bireylerin gerçek sorunlarını yansıtamayabiliyor. Bu nedenden ötürü yeni araştırmalar bir gereklilik. Ben kendi araştırmamı yaparken gördüm ki geçmiş araştırmalar otizmli bireylerin okuma ile ilgili problemleri olmadığını, hiperleksik bir profile sahip oldukları ve okumayı kendi kendilerine öğrenebileceklerini göstermişti, fakat gerçekler bundan çok farklıydı. Özel öğretim öğretmenleri ile görüştüğümde bunun olabileceğini fakat büyük bir grubun gerçekten okumayı öğrenme problemi olduğunu ve okumayı öğretmenin bazen yıllar alabileceğini öğrendim. Öğretmenlerin ilk amacı; temizlik, giyim, yemek gibi bireylerin öz yaşam faaliyetlerini öğretmekti. İkinci aşamada sonra okuma eğitimi ve diğer eğitim faaliyetleri geliyordu. Bu faaliyetlerden gördüğümüz şey bazı otizmlilerin gerçekten de okumada güçlükler yaşadıklarıydı. Bu güçlükleri literatürde bulmak çok zordu. Bu nedenle ilk amacım bir şekilde geçmiş araştırmaları araştırarak otizmlilerin okumayı öğrenme ve kod çözme ile ilgili problemlerini kanıtlayacak bir araştırma bulmak olmuştu. Bu süreç çok zorluydu, yaklaşık altı ayımı bu alandaki tüm araştırmaları okuyarak geçirdim. Sonunda fikrimi destekleyebilecek ve araştırmaya başlayabileceğim iki ayrı araştırmadan keşfettiğim iki farklı cümle araştırmamın temelini oluşturdu. Bu temel araştırmalardan biri, Oxford Üniversitesi Deneysel Psikoloji Bölümünden Kate Nation tarafından yapılmıştı. Nation, otizmli bireylerin kod çözme becerilerini araştırırken bazı otizmli bireylerin testlere katılamayacak kadar kötü okur olduğunu ve başka bir grubunda sözsüz (non-words) sözcükleri okumada güçlükler çektiğini ortaya koydu. [1] Bu grupları da otizm grubundaki zayıf okuyucu alt grubu olarak adlandırdı. Nation’nun araştırmasının ardından Åsberg, bu alt zayıf okuyucu gurubunun inceledi. Bu grubun problemlerinin disleksiden mi yoksa otizm semptomlarından mı kaynaklandığını bulmaya çalıştı. Araştırmanın sonuçları bu grubun problemlerinin ne disleksik ne de otistik semptomlarla ilgili olduğunu, grubun problemlerinin öğrenme güçlüğünden kaynaklanabileceğini gecikmeli [2] ve engelli bir okuma profili yapısıyla adlandırılabileceğini gösterdi. Tezimin temelini oluşturan bu iki araştırmanın üzerine Amerika, İngiltere, Almanya ve Türkiye’den yüzün üzerinde özel eğitim öğretmeni ile anket çalışması yaptım. Bunlara ilave olarak Türkiye’den altının üzerinde uzman ve özel eğitim öğretmenleriyle röportajlar yaptım. Bu araştırmaların sonuçlarına göre aşağıdaki sonuçlara ulaştık:

Otizmli bireyler geniş okuma profillerine sahiptirler. Bazı otizmliler çok iyi okuyabilse de, bazı otizmliler çok kötü okuma performansı gösterebilir. Bazı otizmli bireyler okumayı öğrenmek için eğitim almalarına gerek kalmazken, bazıları uzun yıllar eğitim alabilirler. Bu nedenden ötürü otizmli bireyler hakkında kesin yargılara varmak yanlıştır. Aşağıdaki sonuçlar araştırmamız dan çıkan sonuçlardır, fakat bu sonuçların tüm otizmli bireylerde olmadığını unutmamak lazım sadece otizm nüfusunun içinde belli gruplarda bu problemler olabilir. Bazı bireylerde bu problemlerin hiç biri olmayabilir, ama bazılarında hepsi bulunabilir.

Otizmli bireyler okumayı öğrenmede güçlükler yaşayabilir.

Otizm nüfüsunun yarısından fazlası okumayı öğrenmede otizmsiz öğrencilere göre zorlu ve uzun bir okumayı öğrenme süreci yaşabilir.

Kelime okumada harf atlaması yapabilir.

Kelime içindeki harfi başka bir harf olarak okuyabilir.

Genellikle şekil olarak birbirine benzeyen harf formlarını okurken hata yapabilirler. (o-a, d-b, p-q).

Diyakritik, noktalama işaretli harfleri öğrenmede zorluk çekebilirler (ş,ç,ğ,i,).

Diyakritik, noktalama işaretli harfleri ana latin harfleriyle birlikte birbirine karıştırabilirler (ş-s, i-ı, ğ-g) [3]

Araştırma süreci ne kadar sürdü? Özellikle öğrenme güçlüğü çeken bireylere yönelik okunabilirlik araştırmalarından bahseder misin? Örneğin disleksi üzerine yapılan bazı tipografik çalışmalar var.

Ricardo Santos ve Aprigio Morgado danışmanlığında yürüttüğüm araştırma süreci, iki yılı araştırma, bir yılı da tasarım olmak üzere yaklaşık üç yıl sürdü. Daha önce bahsettiğim gibi, otizmli bireylerin okuma profilleri disleksik bir okuma profili ile uyumlu değildir. Bu nedenden ötürü disleksi için yapılan araştırmalar tezime eklenmemiştir. Araştırmamın konusunu, IQ veya öğrenme engelinden kaynaklanan okumayı öğrenme zorluğu veya okuma güçlüğü oluşturmaktadır. Araştırmada genel okunabilirlik araştırmalarından yararlandım. Sofie Beier [4] ve Matthew Carter gibi kişilerin araştırmalarını baz aldım. Bu araştırmalardaki verileri dikkate alarak yazıyüzünü geliştirdim. Araştırmaların bulguları, genellikle kısa pozlama (short exposure), mesafe, akıcı okuma, yanlış okuma gibi testlerden elde edilenlerdi. Öğrenme güçlüğü çeken bireyler için araştırmalar genellikle erişilebilirlik (accessible) başlığı altında toplanmıştır. Bu alanda gerçekleştirilen bir çok araştırma var: Easy to read guidelines Cornell University (1998) [5], Easy to read instruction UK Department of Health (2009) [6] ve Guidance on the principles of language accessibility in National Curriculum Assessments: research background [7] en önemlileri arasında sayılabilir. Bu araştırmaların dışında yapılan Open Book, Autism Europe Easy to Read gibi araştırma ve geliştirme projelerinden de yararlandım. Araştırmalar genellikle bu grup için hangi tür yazıyüzünün hangi boyutta nasıl kullanılması gerektiğinden bahsetmektedir. Fakat kendi çalışmam ile karşılaştırıldığında bu araştırmalarda bahsedilen bazı bilgilerin bireylere yararı değil, zararı olabilir. Bu nedenden ötürü bu gibi araştırmalara tamamıyla güvenerek yeni araçlar geliştirmek tüm bireyler için sağlıklı olmayabilir. Bu araştırmalardan sadece çalışmama yarayabilecek ve gerçekten öğretmenler tarafından da tavsiye edilen bilgileri araştırmaya ve tasarım sürecine dahil ettim.

Accessible yazıyüzünün tasarım sürecini anlatır mısın?

Tasarım süreci, özel öğretmenlerin görüşlerine, okuma hatalarına ve okunabilirlik araştırmalarına dayanmaktadır. Sürecin sonunda tasarlanan yazıyüzü beş sürüm, sekiz set ve altı ağırlıktan oluşmaktadır. Bu bağlamda, farklı sürümler öğretmenlerin yazıyüzünü öğrencinin okuma eğitiminde yaptığı hatalara ve okuma gereksinimlerine göre değiştirmelerine izin vermektedir. Yanlış okumalara neden olan en yaygın harf biçimleri araştırmalarla tanımlanmış ve benzer harf biçimleri arasındaki benzerlikleri azaltmak için yeni uyarıcılar eklenmiş veya yeniden tasarlanmıştır (b-d, p-q-g, n-m, I-l-i gibi). Bu anlamda, geleneksel yazı tasarımının dışana çıkılmıştır. Tasarımda Türk Alfabesi’ndeki benzer harf biçimlerin tasarımına önem verilmiştir çünkü öğrenciler c-ç ve s-ş gibi harflerde sistematik okuma hataları ve öğrenme güçlükleri yaşadıkları saptanmıştır. Bu yüzden tasarımda birbirine benzer harf çiftlerinde belirgin değişiklikler yapılmıştır. Bu farklılıklar tasarlanırken öğretmenlerin harf biçimlerini otizmli bireylere nasıl öğrettikleri incelenmiştir. Bu öğretim stratejilerinde görülmüştür ki, öğretmenler harfleri birbirinden farklılaştırmak için kelime içinde birbirine benzeyen harflerin ya boyutlarını birbirinden farklı çiziyor ya da birbirine benzeyen harfler üzerindeki harflerden bir tanesini farklı renkte yapıyorlardı. Bu stratejiler de baz alınarak ve harf biçimleri arasındaki uyumu bozmamaya özen göstererek benzer harfler üzerindeki farklılıklar arttırılmıştır. Benzer harfler üzerindeki farklılıklar artırmak için iki yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemlerden biri serif özellikleri eklemek, ikincisi ise temel harf anatomisi üzerinde farklılıklar yaratmak olmuştur. Bu yazıyüzleri öğrencilerin yaptığı okuma hatalarına ve öğrenme güçlüklerine göre okumadaki bireysel ihtiyaçları baz alacak şekilde tasarlanmıştır. Bu şekilde öğretmen, öğrencinin ihtiyacına uygun versiyonu veya seti seçip öğretme işlemini öğrencinin ihtiyacına uygun olarak yapabilir.

Accessible, beş farklı sürümden oluşuyor? Bu sürümlerin farklılıkları nelerdir? Anatomilerde ne gibi değişiklikler yaptın?

Sürümler, okumayı öğrenme güçlüğüne göre geliştirilmiştir. Yani okumayı öğrenme zorluğunun 1’den 4’e kadar kolay öğrenenden zora doğru sıraladığımızda, sürümler de bu sıralamaya göre Sürüm 2, 3 ve 4 olarak sıralanabilir. Sürüm 1 ve Sürüm 5 uzun metinler için; Sürüm 2, 3 ve 4 ise öğrencilerin okuma hatalarını azaltmak ve ses bilgisi öğrenmeye yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Sürüm 2, 3 ve 4'ün temel özelliği, geleneksel yazı tasarımının ötesine geçerek hazırlanmış olmasıdır. Sürüm 4 çok zorluk çekenlerde, Sürüm 2 az zorluk çekenlerde kullanılabilir. Anatomideki genel farklılık harf aralıklarında ve birbirine benzeyen harflerde farklılık göstermektedir. Harf arasındaki boşluklar ve benzer harfler arasındaki farklılıklar Sürüm 2’den 4’e doğru artmaktadır.

Türkçe harflerden ı-I ve i-İ gibi harflerin birbiriyle uyum içinde olması ve aynı zamanda farklı harfler olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır.

Aslında anatomideki farklılıkları anlamak için başka yazıyüzleri karşılaştırmak farklılıkları anlamamıza yardımcı olacaktır. Aşağıdaki örnekler bunu anlamamızda yardımcı olabilir. Örneğin, Regular v.4 tasarımında geleneksel yazı tasarımının dışına çıkılıp, uyum içinde olması gereken karakterlerde farklı biçimler kullanılmıştır. Bunun nedeni araştırma sonuçlarından elde edilen bilgilere dayanmaktadır. Araştırmamızda öğretmenler m-n-h gibi harflerin birbiriyle farklı formlarda olmasının harfe onu diğerlerinden ayıracak yeni özellikler eklenmesinin öğrenmeye yardımcı olacağını vurgulamaktadır. Bu nedenle aşağıda görülen farklılıklar yapılmıştır. Bu farklılıklar yapılırken Sofie Beier’ın “Yazıyüzü Okunabilirliği: Bilinirliği Tanımlamaya Doğru (Typeface Legibility: Towards defining familiarity)” [8] başlığındaki doktora tezinden yararlanılmıştır. Beier, farklı fontlardan harfleri kelime içinde, tek olarak ve benzer eşleriyle beraber test edip yanlış okumaların harfin hangi formlarında daha az olduğunu incelemiştir. Bu da aslında göstermiştir ki, yanlış okuma sorunlarının temel nedenlerinden biri harfi başka bir harfe benzetmekten kaynaklanır. Harfler arasındaki farklılıklar çoğalınca görülmüştür ki, bu yanlış okumalar da azalmaktadır. Ancak bu işlemi yaparken harf başka bir harfe benzeyebilir ve farklı bir yanlış okuma problemine ya da okuma hızının düşmesi gibi nedenlere yol açabilir. Bu nedenle, değişiklikleri yaparken dikkatli olmak ve geçmiş çeşitli araştırmalardan yararlanmak gerekir.

Sürüm 3’te farklılar Sürüm 4’e kıyasla harfin genel anatomisini bozmayarak, yalnız serif özellikleri eklenerek farklılaştırılmaya çalışılmıştır.

Accessible yazıyüzünü test etme fırsatı buldun mu? Ne gibi sonuçlar elde ettin?

Tasarımı test aşaması biraz karmaşık çünkü kısa pozlama, mesafe, akıcı okuma, yanlış okuma gibi testlerden yararlanmak için okumayı öğrenmiş bireylerle bu testler yapılmalıdır. Fakat hazırladığım yazıyüzü okumayı daha kolay öğrenmek için tasarlandı. Bu nedenle farklı bir metodoloji kullanmak gerekiyor. Sürüm 1 ve 5 için yukarıdaki testler uygulanabilir, ancak Sürüm 2, 3 ve 4 gibi tasarımların testleri özel öğretim öğretmenleri tarafından yapılacaktır. Şu anda testler için gerekli izinler ve cihazlar alınıyor, en kısa zamanda testlere başlanılacaktır. Buna rağmen öğretmenlerin hazırlanan yazıyüzleri hakkında genel görüşü olumlu yönde. Diğer yazıyüzlerine kıyasla öğretmenler, Accessible yazıyüzünün eğitimde kullanılıp yararlı olabileceğini düşünmektedir. Çocuklar ve özel ihtiyaçları olan bireylerin üzerinde test yapmak için gereken izinleri alıp en kısa sürede testlerle yazıyüzünün işe yararlılığını kanıtlamayı hedefliyorum.

Accessible yazıyüzü tasarımını nerelerde ve nasıl kullanılması gerektiğini düşünüyorsun?

Accessible yazıyüzü kuşkusuz okuma eğitimde öğrencinin problemlerini bilen ve o probleme göre hangi sürümün ve setin verilebileceğini ön görebilecek bir öğretmen tarafından kullanılmalı. Bu nedenle Eğitim Bakanlığının bir şekilde tasarımı öğretmenlerin kullanımına açması lazım. Şu anda Türkiye’deki Milli Eğitim Bakanlığı ile iletişime geçemedik ama Microsoft ile görüşmelerimiz devam ediyor. Hazırladığımız yazıyüzünün Microsoft’un okuma eğitimi için geliştirdiği araçlarda kullanılması eğitime büyük bir katkı sağlayabilir. Çünkü tasarımımızı yaparken Microsoft’un okuma eğitimi için geliştirdiği araçları inceledik ve tasarımımızı o yönde de genişlettik. Genel olarak bu eğitim araçlarının çalışma stratejisi hazırladığımız yazı tasarımı ile örtüşmektedir. Bu nedenden ötürü Microsoft çalışanları da tasarımımızla yakından ilgilenmektedir. Umuyoruz ki, yakında tasarımımız Microsoft tarafından özel öğretim öğretmenin kullanımına açılacaktır.

Kaynakça

[1] Nation, K. C. (2006). Patterns of reading ability in children with autism spectrum disorder. Journal of Autism and Developmental Disorders, 911–919.

[2] Åsberg, J., & Sandberg, D. (2012). Dyslexic, delayed, precocious or just normal? Word reading skills of children with autism spectrum disorders. Journal of Research in Reading, 35, 20–31.

[3] Efecan, S. (2019). Accessible Font: A typeface for teaching strategies of autistic individuals based on latin script, from ipleiria. 75–77. https://iconline.ipleiria.pt/bitstream/10400.8/4034/1/Efecan_Serin_thesis_after_recomendation_thesis%20document%20only.pdf

[4] Beier, S. (2009, May). Typeface Legibility: Towards defining familiarity. http://researchonline.rca.ac.uk/957/1/Sofie_Beier_Typeface_Legibility_2009.pdf

[5] ILSMH European Association. (1998, Haziran). Make it Simple European Easy-to-Read Guidelines. https://digitalcommons.ilr.cornell.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1271&context=gladnetcollect

[6] https://www.easy-read-online.co.uk/media/10612/comm%20basic%20guidelines%20for%20people%20who%20commission%20easy%20read%20info.pdf

[7] http://wrap.warwick.ac.uk/51269/

[8] Beier, S. (2009, May). Typeface Legibility: Towards defining familiarity. http://researchonline.rca.ac.uk/957/1/Sofie_Beier_Typeface_Legibility_2009.pdf

Söyleşi: Murat Ertürk
Editör: Oğuzhan Öçalan

Her türlü görüş ve önerini e-posta ile gönderebilir, sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsin. Yazı tasarımcılarıyla yaptığımız söyleşilere buradan göz atabilir, Tipografi Bülteni’ne abone olmadıysan buradan olabilirsin.

FacebookTwitterInstagramYouTube

--

--