Söyleşi: Erkin Karamemet

Type Directors Club İletişim Tasarımı Ödülü sahibi, yazı tasarımcısı Erkin Karamemet ile sohbet ettik.

--

Erkin Karamemet. Fotoğraf: Louisa Marie Summer.

Okurlarımızın seni daha iyi tanımaları için biraz bilgi verebilir misin?

1988 yılında doğdum ve Almanya’nın Bielefeld şehrinde büyüdüm. Bir tabela ve ışıklı reklam üreticisinin oğlu olmam, grafik sanatlar endüstrisi hakkında, çok erken yaşlarda fikir edinmeme fırsat verdi. O zamanlar, babamın şirketinde çok zaman geçiriyordum. Reklam panoları ve büyük tabelalarla çevriliydim ve bu şekilde görsel tasarıma olan ilgimi keşfettim. Basılı medya alanında tasarımcı olarak çıraklığımı tamamladım ve daha sonra FH Bielefeld — University of Applied Sciences’da grafik tasarım okudum. Yazı tasarımı ile eğitimimin sonuna doğru meşgul olmaya başladım. Eğitimim sırasındaki tipografi odak noktam sayesinde; Herb Lubalin, Adrian Frutiger ve Hermann Zapf gibi isimlerden haberdar oldum ve çok etkilendim. Bilgisayarda kendi yazıtipimi oluşturup, kullanabilme düşüncesinin, beni oldukça etkilediğini söyleyebilirim.

Dört yıldır Berlin’de yaşıyorum ve yazı tasarımı odak noktasıyla serbest tasarımcı olarak çalışıyorum.

Hayatına ve yazı tasarımına, Berlin’de yaşamanın ne gibi etkileri oldu?

Berlin benim için çok önemli bir şehir haline geldi. Özellikle yazı tasarımı açısından, muhtemelen Almanya’daki en önemli şehirlerinden birisidir. Tipografik sahne burada çok hareketli. Uzmanlar arasındaki iletişim çok canlı ve çok uluslu bir atmosfere sahip. Şehrin canlılığı ve çeşitliliği, burayı heyecan verici kılıyor. Berlin benim için fırsatlar ve maceralarla dolu. Kelimenin tam anlamıyla başkentin potansiyelini hissedebilirsiniz. Birçok yaratıcı insan burada yaşıyor ve birbirleriyle kurdukları iletişimin bir parçası olmak benim için çok önemli.

Buhara’nın yaratım sürecini gösteren duvar panosu. Fotoğraf: Erkin Karamemet.

Kariyerinde Type Directors Club 2016 İletişim Tasarımı Ödülü var. Bu ödül, Dinamo ile iş birliğinin yolunu da açtı. Öncelikle ödül aldığın çalışma ile ilgili bilgi verebilir misin? Aynı zamanda mezuniyet projen olduğunu biliyoruz.

Type Directors Club’ın ödülünü bir ölçüde Dinamo’ya borçluyum. Teknik ve temel bilgileri erkenden edinemeseydim, tezimi yazı tasarımı alanında yapamazdım. Dinamo’da edindiğim pratik deneyim, öğrendiğim bilgileri yeni bir şekilde uygulamam için beni teşvik etti. Aslında Dinamo’daki uzun süreli işbirliğinin gerçek nedeni, Type Directors Club’dan aldığım ödül değil, insan ilişkilerinin saygılı ve samimi olmasından kaynaklı.

Buhara. © Erkin Karamemet.

Ödül aldığım çalışmadan bahsedecek olursam; Doğu ile Batı Arasında: Yazı Üzerine Bir Yolculuk (Zwischen Orient und Okzident — eine Reise durch die Schrift) başlıklı bitirme teziydi. Bu tez, oryantal görünümlü Buhara adını verdiğim yazı ailesine kavramsal ve pratik yaklaşımamı sağladı.

Planlı bir şekilde giderek, Batılı özellikler edinen Buhara adlı çalışmam, formların uyumunu ve asimilasyonunu konu ediniyordu. Buhara, Type Directors Club’dan aldığım ödül töreninde sergilendi ve Institut für Buchgestaltung tarafından yayımlanan GUM dergisinin on üçüncü sayısında yayımlandı. Bugün çalışmama biraz farklı bir gözle baksam da, tezimi bu şekilde yapmış olmaktan çok memnunum. Deneyler ve denemeler yoluyla çok bilgi toplayabildiğim, hata yapabildiğim ve dolayısıyla bilgi dağarcığımı genişlettiğim pratik bir alan çalışmasıydı. Buhara’yı gelecekte yeniden gözden geçirmek istediğim için henüz yayımlanmadı.

Roumald. © Erkin Karamemet.

Çalışma hayatından ve mümkünse üzerinde çalıştığın son projeden bahsedebilir misin? Instagram paylaşımından Roumald adlı bir proje üzerinde çalıştığın anlaşılıyor.

Bicycle için logo tasarımı. © Erkin Karamemet.

İşimin temelinde yazı tasarımı olsa da, logo geliştirme çalışmalarını da çok yoğun bir şekilde takip ediyorum. Bu iki alan bir tasarımcı olarak çok iyi bir şekilde birleştirilebilir.

Dinamo bünyesinde yayımlanan son çalışmam, 40 stil ile şimdiye kadar tasarladığım en büyük yazı ailesi olan Whyte ve Whyte Inktrap. Bunu 2019 yılının Şubat ayında yayımladık. Kısa bir süre sonra, Roumald geliştirildi. Şu sıralar, üç yıldan fazladır uğraştığım ve daha büyük bir proje olan Repro üzerinde çalışıyorum. Her iki projede de planlama, tasarım ve uygulama aşamalarında görev alıyorum.

Repro. © Erkin Karamemet.

Repro’yu karakterize eden ama aynı zamanda onu çok karmaşık yapan özellik, çerçeveleyici figürlerin, özellikleri belirginleştirici bir türde olması. Repro, yönlendirme sistemleri veya haritalar gibi karmaşık bilgilerin yanı sıra, ağ üzerinde de tipografik olarak hizmet vermeyi amaçlıyor.

Ağ sayfanda, çalışmalarının, tarihi kapsamlı ve çağdaş araştırmalara dayandığından bahsediyorsun. Tasarım anlayışın hakkında daha detaylı bilgi verebilir misin?

Yazı tasarımcısının çalışması esas olarak araştırma, hassas gözlemler, testleri karşılaştırma ve gözden geçirmekten oluşur. Bunun bana göre başka yolu yok. Açıklanan etkinlikleri değerlendirmek için kullandığımız bilgilerin hepsi, tarihsel olarak bağlantılı. Tarihsel bilgiyi dikkate almadan, yazı tasarımı yapmak neredeyse düşünülemez. Belirli formları veya ifadeleri doğru yorumlamak, belirli bir durumla nasıl başa çıkılacağını bulmak ve projeyi anlamak için tasarımcının tasarladığı projeye dair kökenleri araştırması ve tarihsel modelleri bulması gerekli.

Roumald ve Repro’da “circumflex” olarak bilinen diyakritik işaretli “h” glifi örneği. © Erkin Karamemet.

Harf biçimlerinin modern yorumları, orantı kuramının eski yasalarının/kurallarının kökenini taşır. Tasarım sürecinde tarihsel arka planı bilmek ve birbirinden ayırt edebilmek çok önemlidir. Örneğin, “h” glifinin diyakritik işareti, Modern veya Didone sayılabilecek klasik yazıyüzlerinde, gövdenin üzerine yerleştirilirken; Helvetica gibi grotesk yazıyüzlerinde, glife ortalanmış şekilde yerleştirilir.

Dinamo’yu sadece tasarladığı yazıyüzleri ile değil, 2017 yılında aldığı İsviçre Tasarım Ödülü, Dinamo Dark Room ve Dinamo Pipeline adlı değişken yazıtiplerini test etmenin çeşitli yollarını sunan araçları, Robofont ve Glyphs eklentileri gibi yazı tasarımı topluluğunun yararına projeler üretmesiyle de tanıyoruz. Bu açıdan, Dinamo’nun vizyonu ve yazı tasarımına bakışı hakkında bizi bilgilendirebilir misin?

Diğer yazı evleriyle karşılaştırıldığında, Dinamo teknolojik yeniliklere büyük önem veren genç bir şirket. Kavramsal bir tasarım fikrinin, Dinamo’da her zaman ön planda olduğunu söyleyebilirim. Değişken yazıtipleri (variable fonts) konusu, aslında yeni bir kavram değil. 1990’larda zaten multiple-master olarak bilinmesine rağmen, 2016 yılında değişken yazıtiplerini artık internet ortamında tamamen farklı bir çerçevede düşünüyoruz. Değişken yazıtipleri, ağda çok yönlü iyileştirmeleri gerçekleştiriyor. Bir yandan, küçük dosya boyutu nedeniyle daha iyi performans sağlamaya ve bir yandan da etkileşim anlamında mümkün olan çok sayıda olasılık sunmaya yarıyor. Bu işlevler, artık ağdaki tasarımın ötesine geçerek, tasarım programları entegrasyonuyla birlikte kullanım alanını genişletti. Bu da önemli bir sürece tanıklık ettiğimizi gösteriyor.

Dinamo’nun tasarladığı araçlar ile değişken yazıtiplerine olan ilgisi açıkça görülebiliyor. Dinamo Darkroom gibi araçların hazırlanma süreci, değişken yazıtipi tasarımına bakış açını etkiledi mi? Değişken yazıtipleri hakkında ne düşünüyorsun?

Dinamo Darkroom sayfasında bulunan Gauntlet ile değişken yazıtiplerinin daha kolay kullanılabileceğini umuyoruz. Gauntlet, yazıtiplerini test etmek için çok yönlü görsel bir yardımcı araç. Bu sayfayı tasarımlarımın geliştirme sürecini değerlendirmek için sık sık kullanıyorum ve tüm tasarımcılara tavsiye ediyorum. En çok heyecan verici olan, münferit örneklerin çıktısını almak için kullanılabilen dışa aktarma işlemi. Böylece, değişken yazıtipi dosyasından çok sayıda ayrı biçem oluşturabilmeye olanak sağlayan bir altyapısı var.

Değişken yazıtipi teknolojisinin, gelecekte vazgeçilmez bir teknoloji olacağını düşünüyorum. Diğer tasarım ortamlarını gözlemlediğimizde, etkileşimli tasarımın, hareketle birlikte arttığı anlaşılıyor. Bu gelişmenin yazı için de önemli olacağı öngörülebilir. Değişken yazıtipleri hâlâ çok yeni. Bu nedenle beklentilerimizin ne kadar doğru veya yanlış olduğunu, sanıyorum yaşayarak tecrübe edineceğiz.

Ülkemizdeki yazı tasarımı alanında kendini geliştirmek isteyen öğrencilere ne tavsiye edersin?

Çalışmak ve sabretmek. Hata yapmak ve hatadan korkmamak da ayrıca çok önemli. Öğrencilik zamanımda, “süpürgeyle duvar kağıdına metrelerce yazı yazmak” gibi deneysel çalışmalar yapar, çeşitli yazı araçlarının hangi estetiğe sebep olduğunu gözlemler ve okunabilirlik düzeylerini test ederdim. Aklınızdan geçen yeni şeyleri denemeye çalışın. Denemenin avantajı, doğrusu/yanlışı yokken, bilgi alanını arttırmasıdır.

Son olarak, geleceğe yönelik planlarını alabilir miyiz?

Yapılacaklar listemde heyecan verici birkaç çalışma var. Diğer işlerin yanı sıra, yeni bir yazıyüzünün yayımlanması da bunlardan birisi. Tam olarak nasıl bir projenin ne zaman çıkacağı konusunu ise açık bırakmak istiyorum. :-)

İlginiz için teşekkür ederim!

Söyleşi: Murat Ertürk
Editör: Oğuzhan Öçalan

Her türlü görüş ve önerini e-posta ile gönderebilir, sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsin. Yazı tasarımcılarıyla yaptığımız söyleşilere buradan göz atabilir, Tipografi Bülteni’ne abone olmadıysan buradan olabilirsin.

FacebookTwitterInstagramYouTube

--

--