Söyleşi: Murathan Biliktü
Biliktü Yazıevi’nin kurucusu Murathan Biliktü ile Bursa’dan Toronto’ya uzanan kariyerini konuştuk.
Bize biraz kendinden bahseder misin? Yeditepe Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde tamamladığın lisans eğitiminin ardından, şu sıralar Toronto’daki Ontario College of Art and Design University’de yüksek lisans eğitimine devam ettiğini biliyoruz. Bu süreçte yazı tasarımına ilgin ne zaman ve nasıl başladı?
Evet, şu an Toronto’dayım. OCAD’de Kapsayıcı Tasarım (Inclusive Design) yüksek lisans programında eğitim görüyorum ama tasarım eğitimim Bursa Necatibey Meslek Lisesi’nde başladı. Yazıyüzlerine ilgimin, küçüklüğümden beri logolara ve markalara karşı olan ilgimle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bir logodaki yazıyüzüne bakıp bir markanın diğer markadan olan farkını ve kurumsal olarak vermeye çalıştığı mesajı ayırt edebilmek nedense bende hep hayranlık uyandırıyordu.
Çok uzun bir süre boyunca yazıtiplerini sadece hazır olarak alıp kullanabileceğim bir şey olarak görüyordum. Harmonik ve bir arada anlam yaratan harf kümelerini tasarlayabileceğim bir şey olarak görmemiştim. 2020 yılında, pandeminin ilk aylarında evde otururken bir gün birkaç afiş tasarımı yaparken istediğim hissi vermekte zorlandığımı fark ettim ve belki de uzun süredir korkarak yaklaştığım yazı tasarımını denemem gerektiğini düşündüm, ne de olsa pandemiden dolayı elimde ihtiyacımdan çok zaman vardı.
İlk yazı tasarımına 29 Haziran gibi başladım ve 4 Temmuz’da beşinci denemem ve favori yazı tasarımım Erkin’i, Prince’in 1999 şarkısını arka planda tekrar tekrar çalarken tamamlamıştım. Erkin Koray’a ayıp olmamıştır umarım. :)
Erkin Koray’dan ilham alarak tasarladığın Erkin, ardından 1970’lerin müzisyenlerine saygı duruşu niteliğindeki Kaikura başta olmak üzere tanıtım görsellerinde, yerel ve kültürel tarihi referans aldığın görülüyor. Bu ilginin kaynağından bahseder misin?
Zevk alarak dinlediğim müzikler benim için hep çok önemli bir ilham kaynağı oldu. Özellikle Soul, Neo-soul, Funk, Disco, R&B öğeleri taşıyan müzikler… Bu müzikleri dinlediğimde beynimde görseller ve hikâyeler canlanıyor ve bu hikâyeleri bir şekilde anlatmak istiyorum diyebilirim. Yazı tasarımı, bu hikâyeleri aktarmak için kullandığım bir nevi araç ve oyun alanı… Bu müziklerin esintilerini Kaikura ve Erkin’de görmek mümkün.
Arbeiter Neue yazı ailesi diğer işlerinden biraz daha farklı. Biçim ve içerik açısından seçtiğin bu abstrakt üslubun esin kaynağından ve tasarım sürecinden bahseder misin?
Aynı şekilde müzik gibi hayatımın merkezinde olan ve büyürken etrafımdaki kişilerin kültürel farklılıklardan dolayı dünya kültürleri, insan toplulukları ve tarih gibi konular, benim için hep ilgi çekici oldu. Ikon yazı ailesi ve Arbeiter Neue’da bu kültürel ilhamları kullanmak istedim.
Genelde araştırmalar yaparak aklımda canlanan kültürel görseli yazıyüzüne nasıl aktarırım ve bu yazıyüzünde bunu ne kadar görüyorum gibi sorular sorarak tasarımlarımı üretiyorum.
Dedem Almanya’ya çalışmaya gitmişti, orada geçirdiği zaman hakkında olumlu konuştuğunu hatırlıyorum. Kendisi özgür ruhlu ve sosyal bir kişiydi ama hatırladığım kadarıyla Almanya’yı asla evi diyebileceği bir yer olarak düşünmemişti. Her zaman farklı ya da yabancı hissetti ve tarif ettiği his, yıllarca aklımda kaldı. Bu, Arbeiter Neue’nin temeli oldu.
Tasarım sürecinin büyük bir kısmı; fabrikalar, borular ve kablolar ile insanı temsil eden organik şekilleri bir araya getirebileceğim bir tasarım dilini bulmaya çalışarak geçti.
Genelgeçer bir sans serif tasarımla karışık, garip ve uzaydan gelmiş gibi gözüken ve favorim olan Abstrakt hissiyatını buluşturdum. Bu yazıyüzünü kasıtlı olarak okunmaz yaptım. Bu şekilde, dili veya kültürü henüz bilmeyen göçmen işçilerin Almanya’ya olan yabancılığını ve ayrıca göçmen işçilerin Almanlar tarafından nasıl algılanmış olabileceğini yansıtmaya çalıştım.
Doğancan Kobaş ve Canberk Karakaş ile yürüttüğünüz Cognoscenti Studio’dan ve buradaki görevinden bahseder misin? Ayrıca yazı tasarımlarını, kendi soyadını taşıyan bir yazıevi kurarak özelleştirdiğini görüyoruz. Yazıevinle ilgili gelecek planların neler?
2019 yılının nisan ayı gibi aklıma küçük bir sanat ve tasarım sosyal grubu olarak kurmak gelmişti, ardından Doğancan ile bunu paylaştım ve Cognoscenti’nin temelini böylece kurmuş oldum diyebilirim. Diğer bir arkadaşım olan Canberk ve Doğancan’ın ideallerinin de birbirine benzer olduğunu gördüğüm için onları bir araya getirip, 2020 gibi bu grubun Instagram sayfasını açarak kendi işlerimizi pazarlamak için paylaşımlar yapmaya başladık. Bu grup adı altında Seoul Rave adlı bir proje ürettik ve ardından Dianne Garcia’nın kurumsal markası için çalıştık. Bir senedir kişisel sebeplerden dolayı bu gruba ara verdik ama seneye tekrardan geri dönmenin planlarını yapıyoruz.
Bu grubun asıl amacı, yazı tasarımlarımı paylaşmak değildi. Bu nedenle yazı tasarımı işlerimi, farklı bir marka ile ayırmak mantıklı geldi. Hem daha özgür hissedebildiğim hem de yalnızca yazıtiplerine odaklanabileceğim bir marka adı altında işlerimi yapmam, gelecekte Cognoscenti adı altında yapacağımız işleri paylaşacağımız zaman kafa karışıklığını önleyecektir. Şu an Cognoscenti bir nevi duraklama döneminde.
Biliktü Yazıevi’ni şu an sadece kişisel işlerimi paylaşmak için kullanıyorum ama gelecekte neler olur emin değilim.
Şu sıralar Erol Büyükburç’un 1976 tarihli plağının kapağında yer alan Uncial’dan hareketle Erol Unizale adlı bir yazı üzerinde çalıştığını biliyoruz. Üzerinde çalıştığın başka yazı tasarımları neler? Yakın gelecekte bizi neler bekliyor?
Erol Unziale’nin hikâyesi çok ilginç! Korea Town Acid adında sanatçı bir arkadaşımın albümü için üzerinde çalıştığım, el yazısı stilinde olan yazıyüzü ile ilgili araştırma yaparken Erol Büyükburç’un albümüne denk geldim. Ancak kullandıkları fontun dijitalleşmiş bir sürümünü bulamadığım için o yazıyüzünü dijitalleştirdim. Bu sırada, bu yazıyüzünü daha modern bir ortamda, nasıl daha kullanılabilir hale getiririm diye düşündüm ve Erol Unziale’yi tasarladım.
Bu yazıyüzünü en yakın zamanda paylaşacağım. Bunun dışında birçok yazı üzerinde çalışıyorum. Yakın gelecekte ise muhtemelen birkaç eski yazıyüzüne yeni güncellemeler getirip, hataları gidereceğim ve değişken yazıtipi haline getireceğim.
Son olarak TTT okurları için söylemek istediklerin neler?
Deneyin! Hemen mükemmel bir şey yaratamayacak olsanız bile deneyin ve bunu paylaşmaktan çekinmeyin. Merak etmeyin zamanla öğrenirsiniz ve daha iyilerini yaparsınız. Beyniniz belli bir süreden sonra bir şeyleri otomatik olarak fark edecek ve size doğru yolu gösterecektir.
Murathan Biliktü, It’s Nice That röportajı ↗
Söyleşi: Murat Ertürk
Editör: Oğuzhan ÖçalanHer türlü görüş ve önerini e-posta ile gönderebilir, sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsin. Yazı tasarımcılarıyla yaptığımız söyleşilere buradan göz atabilir, Tipografi Bülteni’ne abone olmadıysan buradan olabilirsin.