“Soyut Düşünce: Tasarım Sanatı” Belgeseli ve Bizim Büyük Terminoloji Çaresizliğimiz
Ünlü Netflix belgeselinin yazı tasarımıyla ilgili bölümündeki terminoloji tutarsızlıklarına değindik.
--
En İyi Grafik Tasarımı ve Sanat Yönetmenliği dalında Emmy’ye aday gösterilen Soyut Düşünce: Tasarım Sanatı (Abstract: The Art of Design) adlı Netflix belgeselinin ikinci sezonu yakın zaman önce yayımlandı. Belgeselin altıncı bölümünde ise yazı tasarımcısı Jonathan Hoefler ve Hoefler&Co ekibi yer alıyor. Yeni bir yazı ailesi için (Decimal) ilham almak üzere antika saatleri araştıran Jonathan Hoefler, tasarladığı ilk yazıyüzü Knockout’tan Obama’nın seçim kampanyasında kullanılmasıyla yıldızı parlayan Gotham’a kadar birçok tasarımına değiniyor.
Yazının tasarlanma ve pazarlanma serüvenini, Hoefler gibi başarılı bir yazı tasarımcısının gözünden, Netflix’in izleyicilere aktaracağı haberini alınca, grafik tasarım ve tipografiyle ilgili her izleyici gibi heyecanla belgeselin yayımlanacağı günü bekledik. 44 dakika süren belgeseli izler izlemez tercümesindeki tutarsızlıklar dikkatimizi çekti. Ülkemizde 1,5 milyon ücretli tekil üyesi bulunan bir içerik sağlayıcının yayımladığı belgeselin erişebileceği kitle düşünüldüğünde yanlış veya tutarsız tercümelerin, daha önceki yazılarımızda da sıkça üzerine durduğumuz hâlihazırdaki terminoloji sorununu derinleştirebileceğini düşündük.
Tercümedeki tutarsızlıklar
Tipografi terminolojisinin yanlış kullanımı ilk olarak bölümün adında karşımıza çıkıyor. Belgeselin İngilizce orijinalinde bölüm başlığı için “typeface design”, Hoefler’in unvanı için “typeface designer” kavramlarına karşılık olarak Türkçe altyazılı sürümünde harf karakteri tasarımı ve harf karakteri tasarımcısı kullanıldığından, “type” kavramının karşılığı için harf sözcüğünün tercih edildiğini anlıyoruz. Taşınabilir yazı döneminde bir sayfanın hazırlanabilmesi için dizilen belirli bir metal harf veya bir sembol için kullanılan “type” kavramı, İngilizcede belirli nitelikleri paylaşan şeylerin gruplandırılmasını ve sınıflandırılmasını ifade eder. Belirli bir ağırlık, genişlik, eğilim, üslup ve benzeri niteliklere sahip şeyler, harfler ve diğer gliflerdir. Belirli özelliklere sahip olan tüm ögeler bir araya gelerek sözcükleri, cümleleri, paragrafları ve nihayetinde yazıyı oluşturur.
“Type” kavramı, harf olarak tercüme edildiğinde yapılan işin yalnızca bir kısmı işaret edilir. Oysa yazı tasarımcısı, bir yazıyüzünü tasarlarken harflere ek olarak rakamlar, noktalama ve diyakritik işaretler, matematiksel ifadeler gibi diğer glifleri ve tüm bu gliflerin inceden kalına birçok ağırlığını tasarlar. Dolayısıyla yazı tasarımcının pratikte yaptığı bütüncül bir anlayışla yazı sistemi tasarlamaktır. Bu anlamda “type” kavramı için yazı, “type design” için ise yazı tasarımı en uygun karşılık olacaktır. “Type” için yazı, “face” için ise yüz kullanılırsa “typeface” sözcüğü de yazıyüzü olarak tercüme edilmelidir. Yazıyüzü, ortak tasarım özelliklerini paylaşan kardeş yazı sistemlerinin hepsidir. Buradan hareketle “typeface designer” kavramının karşılığı yazıyüzü tasarımcısı veya yazı tasarımcısı, harf karakteri ailesi olarak tercüme edilen “typeface family” kavramının karşılığı ise yazı ailesi veya yazıyüzü ailesi olmalıdır.
Karşımıza çıkan problemlerden belki de en önemlisi “type” kavramının, harf olarak tercüme edilmesi sonucu ortaya çıkmakta, böylece harf kelimesinin doğru karşılığı olan “letter” sözcüğü karşılıksız kalmaktadır. “Type” için harf sözcüğü tercih edildiğinde; “type design, type designer, type foundry, type specimen” gibi ilgili sözcüklerin tercümesi de problemli hale gelir. Belgeselde “letter” sözcüğünün karşılığı olarak da harf kullanıldığından dolayı, iki farklı kavram için tek bir karşılığın önerilmesi, “type” sözcüğünde olduğu gibi “letter” ile üretilen takım sözcüklerde de benzer sorunlara yol açar. Belgeselde “lettering” için bazı yerlerde yazı tipi, bazı yerlerde yazım karakteri, harf tasarımı; “form of lettering” için harf tipi; “lettering kit” için harf kiti; “letterform” için bir yerde harf, başka bir yerde harf biçimi kullanılmıştır. Zaten sorunlu olan tercüme, bir kavram için birden fazla karşılık önerilmesiyle iyice içinden çıkılmaz bir hâl almaktadır. TTT olarak belgeselde geçen “letterform” kavramına karşılık harf biçimi, “lettering” kavramına karşılık harfleme, “lettering kit” kavramına karşılık ise harfleme takımı’nı öneriyoruz.
Belgeselin Türkçe altyazılı sürümünde, Hoefler’in eski yazı numunelerini incelerken kullandığı “type specimen” kavramı için örnek kitapları denmektedir. İngilizce “type specimen”, belirli bir yazı ailesinin tasarımını ve/veya kullanımını gösteren sunumlardır. Yazıyüzünün nasıl göründüğünü, çeşitli boyutlarda nasıl durduğunu ve dizildiğinde nasıl bir görüntü oluşturacağını satın almadan önce görmek için kullanılırlar. Günümüzde genellikle PDF biçiminde sunum dosyası olarak karşılaşılsa da bir ağ sayfası ya da uygulama içi farklı gösterimler yoluyla da üretilebildiklerinden dolayı, basılı veya kitap biçiminde olmak zorunda değildirler. TTT olarak “type specimen” kavramına önerdiğimiz karşılık yazı numunesi’dir. Farsça kökenli olan sözcük, örnek veya geniş anlamıyla, nitelikleri hakkında bir fikir vermek üzere bir bütünden alınan parça anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında “type specimen”, belirli bir yazıyüzüne ait, o yazıyüzünün niteliklerini göstermek/sunmak üzere örnekleri, yani yazı numunelerini içerir.
Belgeselde, “type foundry” kavramına karşılık olarak kullanılan harf dökümhanesi de zamanın ruhuna uygun bir Türkçeleştirme değildir. Yirmi birinci yüzyıl tipografi dünyasında harf dökümhanesi kavramının uygun bir karşılık olmadığı kolaylıkla anlaşılabilir. “Type” kavramının karşılığı yazı olduğundan dolayı, yazıyı tasarlayan ve pazarlayan şirketler için kullanılan “type foundry” kavramına en uygun karşılık yazıevi olacaktır. Sanıyoruz ki, bazı tercümeler için çevrimiçi herhangi bir İngilizce-Türkçe sözlüğe başvurulmuş ve sözlükten çıkan sonuçlar doğrudan yayımlanmıştır.
Belgeselde Hoefler, ahşap harfleri kullanarak “ligature” ve “kerning” tanımı yapar. Her ne kadar anlatım için başrolün başvurduğu yöntem oldukça iyi olsa da “ligature” kavramının karşılığı olarak birleştirme, “kerning” kavramının karşılığı olarak ise aralık sözcüğünün tercih edilmesi doğru değildir. Türkçe ligatür şeklinde de kullanımı görülen “ligature”, yan yana gelen bazı gliflerin yapıları gereği birbirleriyle olan rahatsız edici etkileşimi azaltmak veya görsel zenginlik katmak amacıyla iki ya da daha çok harfin birbirine bağlanması işlemidir. İşlemin özü olan bağlama eyleminden ve iki glifi (bazı durumlarda üç glifi; ffl, ffi gibi) birleştiren anatomik parçanın bağlama işlevinden dolayı, “ligature” kavramının karşılığı olarak bağ sözcüğünün kullanılması daha uygundur.
“Kerning” kavramına gelindiğinde ise yapılan işlem, glif çiftleri arasındaki alan uyumunun, karakter yapılarına göre fiziksel (taşınabilir yazı, dizgi, tipo-baskı vb.) ya da dijital olarak ayarlanması işlemidir. Yalnızca belirli iki glif arasında bulunan boşluğun diğer harfler arasındaki boşlukla optik açıdan uyumunun sağlanması amaçlandığından, TTT’nin 2013 yılında önerdiği uyumlama sözcüğü günümüzde literatürdeki yerini almaktadır.
“Small caps” kavramının herhangi bir İngilizce-Türkçe sözlükten karşılığı arandığında, karşınıza küçük-büyük harf çıkacaktır. İlk başta tercümedeki problem görünmeyebilir ancak tipografide, harfin küçük biçimi için kullanılan küçük harf kavramı, “small” sözcüğünün karşılığı değildir. 2010 yılında başlattığımız sözlük çalışmasında, “small caps” kavramının karşılığını kısa-büyük harfler olarak belirlemiştik. Matthew Butterick’in Practical Typography başlıklı ağ sayfasında “small caps” kavramını “kısa büyük harfler (İng. short capital letters)” şeklinde tanımlaması da önerdiğimiz tercümeyi doğrular niteliktedir. Pratikte yapılan, gliflerin küçük harfin boyuna çekilmesi yani kısaltılması olduğundan dolayı, “small caps” kavramının karşılığı olarak kısa-büyük harfler ifadesinin kullanılması daha uygundur.
Tipografik anatominin Türkçeleştirilmesinde genellikle ya doğrudan sözlük karşılığı kullanılmakta ya da görülen mevcut durum belirtilmektedir. Belgeselde, büyük “H” ve “E” glifinden bahsederken ortasında bulunan çizgiyi belirtmek için orta çizgi terimi kullanılır. İngilizce karşılığı “crossbar” veya “bar” olan kavram, “A” ve “H” gibi harfin gövdesini birbirine bağlayan, “f” ve “t” gibi gliflerin genellikle gövdesinin ortasında bulunan ve “e” glifinde gözün tabanını saran yatay veya eğimli parçadır. Orta çizgi terimi, büyük “H” ve “E” glifi için doğru bir terimmiş gibi görünse de, bazıları ortada bazıları yarım olan ve yazı tasarımcısının vermek istediği hisse uygun olarak değişkenlik gösteren “f”, “t” glifleri ile “e” glifi için aynı durum geçerli değildir. Tipografik anatomiye bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılmadan, yalnız bazı gliflerdeki mevcut anatomik durumu betimleyen karşılıkların seçilmesi, tercümede hataları beraberinde getirir. Bu nedenle, “crossbar” kavramı için köprü karşılığının kullanılması daha uygundur.
Doğru tercümeler de yok değil!
Belgeseldeki bazı karşılıklara sevinmedik değil. Genelde yuvarlak yapı bölgeleri olan (O, C, S, G gibi) gliflerin, üstü ve altı düz kesimli (H, E, I, X gibi) gliflerle optik olarak aynı boyutta algılanmaları amacıyla harf hattından aşağı ve yukarı yönde taşırılması işlemi İngilizce “overshoot” olarak bilinmektedir. TTT olarak 2013 yılında hazırladığımız Tipografik Anatomi çalışmasında “overshoot” kavramına karşılık aşma sözcüğünü önermiştik. Bu nedenle belgeselin Türkçe altyazılı sürümünde doğru bir tercih olduğunu düşündüğümüz aşma kavramının kullanılmasından memnun kaldık. Ancak Türkçe seslendirme seçeneğinde aynı kavram için tepe aşımı’nın tercih edilmesi hatalıdır çünkü aşma, glifin hem üstünden hem altından olabilmektedir. Bu nedenle yön belirtmeden, tek başına aşma kavramının tercih edilmesi daha uygundur.
Belgeselin İngilizce sürümünde “vertical stem” kavramının, Tipografik Anatomi çalışmasında da önerdiğimiz şekliyle, kol olarak tercüme edilmesinin doğru bir tercih olduğu söylenebilir. Çoğunlukla bir karakterin gövde çizgisinden bağımsız, yatay veya çapraz olarak gövdenin bir veya iki tarafına doğru çıkan çizgiye verilen adlandırma için insan anatomisiyle uyumluluğu bakımından akılda kalıcılığı yüksek kol kavramının kullanılması daha doğrudur.
Sonuç
Netflix’in yazı tasarımına yönelik bir belgesel yayımlamasının Türkçe tipografi terminolojisinin kullanımı, gelişimi ve yerleşmesi adına önemli ve yararlı olduğunu düşünüyoruz. Tipografik terminolojinin Türkçe dilinde doğru bir şekilde gelişmesine ve yazı tasarımının Türkiye’deki ilerleyişine katkı yapacak her türlü tartışma, görüş, gelişme ve öneriyi değerli buluyoruz. Ancak Türkiye’de 1,5 milyon gibi oldukça fazla ücretli tekil üyesi bulunan Netflix gibi bir platformun teknik disiplinlerin terminolojisinde yapacağı hatalı tercümelerin, bizim gibi ortak terminolojisini oturtamamış ülkelerde yarardan çok zararı olacaktır. Türkçe tipografi eğitiminin daha doğru bir yapıya kavuşmasında yapacağı olası etkiler bakımından, bu tür yayınları hayata geçiren yetkililerin Türkçe tipografi literatürü konusunda uzmanlardan yardım alarak tercümeleri yapmasını öneriyoruz.
Yazan: Murat Ertürk
Editör: Oğuzhan ÖçalanMakaleden alıntı yaparak kaynak göstereceklerin, etik kurallar gereğince gerekli özeni göstermeleri, yazara ve topluluğumuza saygı göstermelerini dileriz.
Her türlü görüş ve önerini e-posta ile gönderebilir, sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsin. Eğer hâlâ abone olmadıysan, Tipografi Bülteni’ne buradan olabilirsin.