KANLI KOMEDYA ‘CALİGULA’ — BEN NASIL GÖRDÜM?

Kübra Tıraş
tiyatroco
Published in
3 min readAug 31, 2018

Özgürlük isteğimiz gördüğümüz zorbalıklara mı bağlıdır? Yoksa tatmadan, öğrenmeden gözlerimiz özgürlüğü aramaz mı? En yüksek isyan çığlığı ne zaman duyulur? Stefan Tsanev, bu soruların cevabını 1412 yıl demokrasiye hasret kalan Roma’da arar. Caligula, Roma’nın imparatorluk döneminin zalim lideridir. O; yönetimi ele aldığı dönemde Roma’yı azap çekenlerden, korkanlardan ve kabuğuna gömülenlerden ibaret hale getirir. Yaptıklarının ardındaki sebep sorgulanadururken Stefan Tsanev, Kanlı Komedya ile olaya bambaşka bir yerden bakar. Caligula’ya yüklediği motivasyonla yaşanan ve yaşanmayanların anlaşılmaz yanlışlığını gösterir.

Kanlı Komedya, Caligula’nın son gününe ışık tutar. O güne kadar Caligula, sayısız kıyımın ve adaletsizliğin sebebi olmuştur. Tüm yaptıkları, ona olan nefreti doğurur. Kanlı Komedya’nın Caligula’sı bu nefreti dilemektedir. Hatta dilemenin ötesinde bu nefreti kazanmak onun hedefidir. Stefan Tsanev’in çizdiği Caligula bu nedenle bambaşkadır. O, özgürlük sevdasının zorbalığın büyüklüğüyle derinleştiğine inanır. Öyleyse ne kadar yanlış olursa halk o denli özgürlüğü talep edecektir –ki istediği de budur–. Caligula bu inançla oyun boyunca yaptıklarını kendi dahi aklayamayan bir imparator olarak karşımıza çıkar. Ne yaparsa yapsın karşısında itaat eden bir topluluk bulur ve “Daha fazla ne yapabilirim? Neden isyan etmiyorlar?” sorusunu oyun boyunca yineler. Kanlı Komedya, duruşu ile uzun bir sorgulamaya iter seyirciyi. Özgürlüğü öncesinde tatmış olan Romalılar neden ses çıkarmazlar? Aradan geçen seneler bu öğretiyi zihinlerden silmiş midir? Ve daha önemlisi onlara zincirlerini kırdıracak olan nedir? Tam da bu noktada Caligula’nın amcası Cladius’u dinleriz: Halk, zorbalıktan başka bir şey bilmiyor; zorbalıkla emzirildiğinden, zorbalığa anası gibi alışmış ve o yüzden bütün bunları çekiyor; hayır, hayır, çekmiyor, normal hayatını yaşıyor, bunu normal kabul ediyor, hatta hoşuna gidiyor, çünkü başka bir hayat bilmiyor. Gerçekten de öyle midir, bu alışmışlık mıdır Roma halkını sessiz kılan? Caligula’nın günden güne artan çarpıklığı, bu argümanın gücünü kırar. Öyle ya bu kadarına alışan bir Roma halkı olamaz. Kendini Tanrı ilan eden, atını konsülü yapan Caligula bir suikaste kurban gitse, tarihe korkunçluğu ile yazılsa da kitlesel bir tepkiyle karşılaşmaz. Stefan Tsanev’in tepki gösterdiği de budur. Biliyoruz ki derin bir sessizliğin/sesliliğin sanılandan daha fazla gerekçesi vardır. Fakat varlığını kabul ettiğimiz tüm bu sebepler ve anlayabildiğimiz insanlar, Roma halkının tepkisizliğini haklı çıkarmaz. Kanlı Komedya’nın bize verdiği, koca bir kaosun içindeki bu netliktir.

Kanlı Komedya: Caligula; konuşmaların hep bir yerlere saplandığı, yoğun bir oyun. Roma’nın geçmiş isimlerini ve tarihini az çok bilmek tüm bu diyalogları takip etmek için seyirciye kolaylık sağlıyor. Oyunda Caligula karakteriyle izlediğimiz Ahmet Saraçoğlu geçmişin anlatıcısı oluyor. Bu sahnelerde, Ahmet Saraçoğlu’nun anlatısının başarısına ışık tasarımının da katkısı ekleniyor ve oyun oldukça etkileyici hale geliyor. Amca Cladius rolünde Levend Öktem yer alıyor. Bize, çarpık bir yapının içinde zayıf ama uyanık bir karakterin güç elde edişini gösteriyor. Caligula’nın sadık Mnester’i ise Ecem Üstündağ tarafından canlandırılıyor. Dilsiz Mnester, en haklı olduğu anda dahi haksızlığını kabul etmesi ile Roma halkının sahnedeki sembolü oluyor. Yönetmenliğini Ragıp Yavuz’un yaptığı Kanlı Komedya; biraz sitem etmek, biraz çaba aşılamak için sahne alıyor.

Caligula’nın hikâyesi, dehşet saçan bir yönetici ve ona maruz kalan bir halktan ibaret değildir. Aleni olan yanlışların durdurulmayışı bu hikâyeyi bulanıklaştırır. Margaret Atwood kitabında “Eğer hayat size yeterince iyi davranırsa, bayım, tüm bunları hak ettiğinize inanırsınız.” cümlesini kurar. Gerçeklere indiğimizde Caligula sahip olduklarının verdiği inançla halktan isyanı değil, sonsuz itaati bekleyecektir ve davranışları şaşılası değildir. Öyleyse Caligula’ya donukça bakan gözler ona devam etme inancını vermekten başka neye yarar? Tarih, Roma İmparatorluğu’nun Caligula’sunu elbette yazacaktır ama bu hikâyenin asıl kahramanı hangi gerekçeyle imparatorlarına sahip çıktıklarını bilmediğimiz donuk gözlerdir. Akıl hastası olduğuna inanılan Caligula, Kanlı Komedya’da bize seslenir: Sizce ben mi deliyim? Onlar mı? Hikâyenin asıl kahramanının kendi önemini anladığı günler olsun!

Originally published at www.tiyatro101.com.

--

--

Kübra Tıraş
tiyatroco

Tiyatro101 | BOUN “Sevip yaşayanlar oldu, sevdi yaşadılar.”