Kırmızı — Aramızdaki Boşluk

Medeni Baykal
tozlu mavi defter
Published in
2 min readJan 2, 2017

Gitmedim, ikimiz de mutsuzuz hala. Yere bastığında parmak uçların acıyor. Yüzümüzde hala birbirimize attığımız kar toplarının ıslaklığı var. Gitmedin, bağırarak şarkı söylüyoruz hala. Sesine komşular geliyor. Güneş batınca hava kararsa da ayak izlerimiz gün gibi ortada. Mektuplarımızı yazığımız kağıtlar eskidi. Birbirimize âşık olduğumuz ülke kayboldu. Gitmedin, gitmedim. Aramızdaki boşluk genişledi sadece.

Güneş üzerinde kaydığımız karı eritti. Zaman içinde sevdiğimiz şehri eskitti. Koştuğumuz parkur aşıklara kapatıldı. Birbirimizden uzaklaştık, arayıp sormadık. Haber göndermedik birbirimize. İkimizde mutsuzuz hala ama denemeyi bırakmadık. Birbirimize borçlandığımız aşkla başka kapılarda süründük. Kapısında durduğumuz her ruh geri kustu bizi.

Unutmadım, ikimiz de mutsuzuz hala. Sustuğunda gözlerin yaşarıyor. Kulağımızda hala fısıldaştığımız sevdanın sesi yankılanıyor. Unutmadın, sıkıca tutunuyorsun elinde kalanlara. Gözlerine bakarken senin ben olmadığını fark edemedim. Bireyliğimizi yuttuğunda aşkımız hissetmiyorduk artık. Mobilyacıdan çaldığımız kalemler köreldi. Utmadım, unutmadın. Aramızdaki boşluk genişledi sadece.

Tek olmayı kaldıramadık. Bireyliğimiz gözlerimizin arasına mesafe koydu. Birlikte hiç gitmediğimiz yerler hesap sordu bizden. Birbirimizden uzaklaştık, gezmedik ve görmedik. El ele tutuşmadık adaya güneş batarken. İkimiz de birbirimizden uzak, yeni ilişkilerde mutsuzuz. Kapısında durduğumuz her ruh geri kusuyor bizi.

Gelemiyorum. İkimiz de mutsuzuz hala. Her yabancının yeni bir karşılaşma potansiyeli olması umudu bu yolda ileri götürüyor bizi. Birlikte dolaştığımız sokakların yükü altında kalıyoruz. Gelemiyorsun, nefesimiz kalbimize saplanıyor. Sesimizi duyulmuyor artık. Aramızdaki boşluk genişlemeye devam ediyor.

İkimiz de el yazısıyla yazmadık bir daha. Birbirimize yazmadıktan sonra yazmanın bir anlamı kalmadı. Benim ters harflerimi sen okuyabiliyordun sadece. Senin tepe taklak cümlelerini ben. Yazdıklarımızı değiştirmedikten sonra yazmanın bir anlamı kalmadı zaten. Elimize tutuşturulan hiçbir mektup bizim gibi kokmuyor artık ve gözlerine bakmaya çalıştığımız her ruh geri kusuyor bizi.

Hiçbir renk kırmızı gibi sıcak durmuyor ve senden başka hiç kimse o rengi taşıyamıyor. Bitmek üzere olan bir yılla yeniden ayrılmak üzereyiz birbirimizden. Tekrar ve tekrar. Aralık ayının o soğuk gününde ikimiz de üşüyeceğiz bir defa daha. Sonra doğum günün gelecek, benim doğduğum gün geçecek. Sırayla yalnız kalacağız.

Susacağım. İkimiz de mutsuz kalacağız çünkü. Bahariye’de her karşılaşmamız hep aynı kilisenin önünde olacak. Gözlerimizi kaçıracağız. Susacaksın, konuşacak nefesin kalmadı. İkimiz de multiverste başka bir evren hayal edeceğiz. Susacağım, susacaksın. Daha güzel bir hayatı düşleyeceğiz.

Aynı hataya her gün uyanıp, her gece başka bir sonuç beklemeye devam edeceğiz. Ellerimizde milli parka bıraktığımız ayak izlerimizden, mobilyacıdan çaldığımız kalemlerimizden ve kokusunu yitirmiş mektuplardan başka bir şey kalmadı çünkü.

Eski resimlerde, Kırmızı, aramıza bir çatlak girdi ve aramızdaki boşluğun bu kadar da genişleyebileceğini düşünmemiştik hiç.

Mavi.

--

--