Seni unuturken

Medeni Baykal
tozlu mavi defter
Published in
1 min readAug 21, 2012

Buraya ne yazsam acınası, sıkıcı ve ezik kalıyor.

Buraya ne yazsam yeterince güçlü olmuyor.

Edebi yazıyorum, siliyorum sonra.

Konuşken yazıyorum, siliyorum sonra.

Düşündükçe yazıyorum, siliyorum sonra.

Gerçekleri yazıyorum, tutmuyor; yalanları yazıyorum sıvanmıyor. Sevi seviyorum. “Seni seviyorum” yazacak olsam bir şey değişmeyecek. “Senden nefret ediyorum” yazsam bir şey değişmeyecek. Yazdıklarımı hiç postacının uğramadığı bir semtte posta kutusuna atıyor gibi hissediyorum. Seni etkileyebilmeyi ne kadar çok isterdim.

Seni siliyorum. Hayatımdan çıkartmaya çalışıyorum, beceremiyorum. Topluyorum, çarpıyorum, çıkartıyorum… Sana böyle aşık olmak için yeterli zamanım da yoktu aslında. Dünyanın en güzel kızı da değilsin. Ne yaparsam yapayım, bir sonuca varamıyorum.

Seni siliyorum, ardından adını tahtaya yazarken buluyorum kendimi. “Burcu kim hocam?” diye bir soru geliyor sınıfın arkalarından. Adını siliyorum, ama izi kalıyor işte tahtada. Acaba insanın kalbinde de iz kalır mı?

İstanbul’dayım. Seni düşlüyorum. Mutlu rüyalarımda sevgilim olmuşsun. En kötü kabuslarımda sevgilisi oluyorsun. Kızın teki yanıma yaklaşıyor. Mutlu rüyalarımdan birini anlatıyorum. Uzaklaş benden diyorum, sevgilim var. Ben neden yalan söylüyorum?

En yakın arkadaşlarım senden uzaklaşmam gerektiğini söylüyor. Seni unutmam gerektiğini. Başaramıyorum ama aklıma sürekli sen geliyorsun. Aptalca aşk hikayeleriyle kandırıyorum kendimi.

Sana aşığım. Sana öyle aşığım ki, uzaklık söndüreceğine şişiriyor. Bana aşık olman için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım.

Keşke canıma okusaydın beni reddederken. Kalbimi tuzla buz etseydin. Gözlerimin muson mevsimini getirseydin. Keşke insanlara benim hakkımda kötü şeyler söyleseydin. Keşke uğurla çıksaydın. Keşke senden nefret etmem için bir elektron kadar fırsat verseydin bana; o zaman her şey daha kolay olurdu. Beni başından savarken bile, mutlu etmeseydin keşke…

--

--