‘Alyans Evler’den ‘Dolar bozdur’ kampanyasına
Darbeci gelenek hiç değişmiyor. Önce ekonomiyi karaya oturtuyor, sonra halkın ekmeğine göz dikiyor ama kendi sefasından ödün vermiyor. 27 Mayıs’çıların ‘Alyans evleri’ vardı, 15 Temmuz’cular, hacı teyzelere kefen parasını bozdururken, 78 milyon dolara lüks uçak alıyor.
Her darbe doğal olarak ağır ekonomik fatura çıkarıyor. 12 Eylül’cülerin tabiriyle ‘şartlar olgunlaşsın’ diye yapılan provokasyonların yol açtığı güvensizlik ortamı yatırımları vuruyor. Cuntalar, öncelikle darbeyi kabullenmeyecek ve sorun çıkaracak beyinleri biçmeye yöneliyor. Bürokrasi, akademi ve özel sektörde kendileri gibi düşünmeyen herkes yok edilmek isteniyor. Darbe sonrasında yaşanan cadı avlarında devletin iş yapma kalitesi düşüyor. Yabancı sermaye ürküyor. Yerli halk zaten gelecek endişesiyle kabuğuna çekilip zaruri ihtiyaçlar dışında harcama yapmıyor. Bu arada darbeciler ‘fazla kalmayacağız’ vaadiyle halkı rahatlatmaya çalışır ama asıl garantiyi uluslararası kamuoyuna verir. “Bütün yükümlülüklerimize sadığız” taahhüdü bunu amaçlar. Dışarı kapalı ülke ekonomisine rağmen Kenan Evren bile bu çizgiyi takip etti. ‘Allah’ın lütfu’ gördüğü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Tayyip Erdoğan tam tersini yapıyor. Hem içeriyi daha fazla paniğe sevkedecek şekilde davranıyor hem de en önemli ticari partnerlerimizle kavga ediyor. Böylece ekonomik fatura yükseliyor.
ALAVERE DALAVERE FATURA VATANDAŞA
Yine darbecilerin tabiriyle ‘uçurumun kenarından kurtulan ülke’ ekonominin bozulmasıyla bedel ödemekten kurtulamıyor. Darbeciler de biraz hamaset biraz dayatmayla ödemeyi halka yaptırıyor. En somut örneklerden biri 27 Mayıs’çıların milletten alyans toplayıp bakır ‘devrim yüzükleri’ dağıtmasıydı. Bugünlerdeki ‘dolar bozdur’ kampanyaları fazlasıyla ona benziyor. Bu kampanyaların ekonomiye katkısı tartışılır. Zaten darbecilerin topladığı parayı yatırıma dönüştürmek yerine çarçur ettiğinin örneği çok fazla. 27 Mayıs sonrasında Ankara’nın en iyi semtine yapılan 74 blokluk askeri lojmanların toplanan alyanslarla finanse edildiği ileri sürüldü. Evlerin ismi de Alyans Evler olarak kaldı. Bugün de bir yanda bedava traş vaadiyle kampanyaya destek toplayan esnaf öbür yanda 78 milyon dolara alınan lüks uçak konuşuluyor.
Tam yerine gelmişken Engin Ardıç’tan bir alıntı yapalım.
“Devlete gelir ha? Peki, 1960 ihtilalinden sonra hazineye katkı amacıyla toplanan alyansları hangi kategoriye sokacaksınız? Sakın bu da bir çeşit adı konulmamış Milli Birlik Komitesi yağması olmasın?
Zorla almadılar tabii, fakat öyle bir hava yaratılmıştı ki vermeyene Menderes yardakçısı ve hatta vatan haini gözüyle bakılıyordu.
Devlete hizmet için altın yüzüğünü gönüllü veren anam da babam da yıllarca parasızlıktan yerine koyamadılar da parmaklarında teneke yüzükle dolaştılar.”
Yandaşlar hemen paniklemesin makale 11 yıl önce kaleme alınmış. Ardıç bugün yazmaz/yazamaz böyle bir yazı.
SEL TOPLUMU ÖNÜNE KATIP GÖTÜRÜYOR
Darbe dönemlerinin en büyük zararı makul ortadan kalkıp histerik davranışların normalleşmesi. Cumhurbaşkanı emretti diye kamu kurumları döviz bozdurma kuyruğunda. Türk Lirasına güvenmeyip işletme sermayesini bile dövizde tutanlar bu vesileyle deşifre oldu. Seçaat arz ederken yakalandılar… asıl sorun dövizle mal ve hizmet alımı yapan kurumların kuyrukta olması. Bugün bozdurup yarın alacaklar, sebep oldukları işlem hacmi doların ateşinin düşmesini engelleyecek. Ya Diyanet’e ne demeli… Hac paralarında TL’ye dönmüş güya. Kuru sabitlemiş; vatandaştan TL toplayıp kendi döviz alacak. Ne anladık bu işten. Döviz düşerse ballı kârını katlayacak, düşmezse adet olduğu üzere vatandaşa yansıtacak! Olmadı görev zararı yazıp vergilerle dolaylı yoldan hepimizden alacak. Böylece Hayko Bağdat da Hacca gitmiş olacak. Diyanet de ‘TL’ye geçtik’ havası atacak. Oh ne alâ!
Siz iyisi mi şapkanıza mukayyet olun, bu darbeciler fark ettirmeden onu bile alır.