Bir yılda âlim olabilir misiniz?

Cemil Tokpınar
Tr724
Published in
6 min readOct 24, 2019

YORUM | CEMİL TOKPINAR

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Kur’an’ın bilhassa imanî ayetlerinin tefsiri olan Risale-i Nur’u çok okumayı talebelerine tavsiye ettiği gibi kendisi de hem talebelerine dersler yapmış, hem de kendi başına çok okumuştur.

Onun bu eserleri çok okuduğuna dair yakın talebelerinden aktarılan birçok hatıra vardır. Bunlardan birisini Bayram Yüksel Ağabey Necmeddin Şahiner’in Son Şahitler isimli eserinde şöyle anlatıyor:

“1954'te Isparta’da Üstad Hazretleri Arabî Mesnevî-i Nuriye’den derse başladı. Ders sabah namazından sonra başlıyor, beş altı saat devam ediyordu. Adeta 17 yaşında bir genç gibi çok hareketli idi. Bizler Arapçayı bilmiyorduk, ama Üstadımız yine derse muntazaman devam ediyordu. Tam öğle ezanı okununcaya kadar ders devam ederdi. Yorgunluktan uykumuz gelirdi. Üstadımızın başucundaki saate bakardık, Üstadımız saati ters çevirirdi. Aklımızın, kalbimizin, ruhumuzun ve bütün lâtifelerimizin derse verilmesini temin ederdi. Zübeyir Ağabey vücuduna iğne batırarak dersleri takip ederdi. Hiç Arapça bilmediğimiz hâlde, çok mükemmel anlamaya başlamıştık. Bu şekilde Arabî Mesnevî-i Nuriye’yi iki defa bitirdik.”

Gerçekten bugünkü ders ve okuma ölçülerimize baktığımızda Üstad ve talebelerinin okudukları miktarın muazzam olduğunu görüyoruz.

Peki Üstadın okuduğu miktar ne kadardır?

Bu hususta yine Bayram Yüksel Ağabeyin şu hatırası çok manidar ve ibretlidir:

“Üstadımız bazen diyordu: ‘Bugün kaç sahife okudunuz?’ Biz de üç veya beş dediğimiz zaman, ‘Ben iki yüz sahife okudum. Hem benim kalemim yok, çok ağır yazıyorum. Hem de sizin gibi gazete gibi okuyup geçmiyorum. Ben manasını da anlayarak okuyorum. Hem de bakın ne kadar tashih ettim. Elhamdülillah ben bugün bu kadar okudum, çok istifade ettim. Bugün imanım çok inkişaf etti’ derdi.”

Üstad bazen bir Risaleyi talebelerine hayretler içinde gösterir ve şöyle dermiş:

“Fesübhanallah bu eseri hiç görmemiş gibi istifade ettim. Nasıl mübarek günlerde camilerde tecdid-i iman ederler, biz de Risale-i Nur’u okumakla tecdid-i iman ediyoruz.”

“Kabul ederek ve anlayarak okumak”

Üstad Hazretleri Risale okumaya teşvik için birçok bölüm yazmış, bu eserlerin özelliklerini ve kazandırdıklarını anlatmıştır. Bunlardan birisi Lem’alar’da İhlâs Risalesi’nin sonunda bulunmaktadır.

21. Lem’a’da, “Bu eserleri bir yıl kabul ederek ve anlayarak okuyan, bu zamanın mühim ve hakikatli bir âlimi olabilir” müjdesini veren Bediüzzaman, ayrıca bu eserleri okumakla iman, tefekkür ve tebliğle ilgili beş çeşit ibadet yapılmış olacağını belirtmiştir.

Dikkat edilirse Üstadın verdiği süre çok kısa, hedef ise çok büyüktür. Bundan daha güzel bir müjde olabilir mi?

“İman” ilmini tam elde etmek, dinimizi öğrenmek, günahlardan kaçınıp ibadetleri hakkıyla yerine getirmek, âlim olmaya bağlıdır. Rabbimiz, “Allah’tan hakkıyla korkan kimselerin ancak âlimler olduğunu” belirtiyor. (Fâtır: 28) Elbette dinini hakkıyla bilmeyen, dinini yaşayamaz.

Peygamberimiz (s.a.v.), âlimler için, “Uykusu bile ibadettir” buyuruyor. Daha ötesi var mı? Âlimin hiçbir eylem yapmadığı uykusu bile ibadet olarak kabul edilirse, diğer fiillerinin sevabını kim ölçebilir, Allah’tan başka?

Ancak bu büyük müjdenin böyle muhteşem avantajları yanında bize yüklediği küçük bir zahmeti var. O da, bu bir yıl içinde Risale-i Nur’la yoğun bir şekilde meşgul olmaktır. Bunun için Risaleleri tam anlamak ve gönülden kabul etmek gerekir. Yoksa Risaleleri ara sıra, hatırladıkça, teberrüken ve üstünkörü okumakla, değil bir sene, bin sene de okusak âlim olamayız.

İsabetsiz olan müjde değil, vefasızlıktır

Maalesef bu eserlerle 20–30 yıldır meşgul olan, okuduğunu sanan nice insan, bir türlü âlim olamadığını görür. Yanlış ve isabetsiz olan, Bediüzzaman’ın müjdesi değil, onu ara sıra okuyup, anlama yolunda gereken gayreti göstermeyen kimsenin vefasız, lâkayt ve sorumsuz davranışıdır.

Oysa bu muhteşem sonuca ulaşmak için o bir yıl içinde en mühim ve en yoğun meşguliyetimiz, onu okumak ve anlamak olmalıdır.

Sözgelişi sabah kalktığınızda tıpkı mesaiye gider gibi masanın başına geçecek, günlük işinizi yapar gibi en az 10 saat, belki 16 saat onunla meşgul olacaksınız. Bu kadar süreyi fazla büyük görmeyin. Elde edeceğiniz muhteşem kazanç karşılığında bu kadar bir gayret “hiç” hükmündedir.

Böyle bir fedakârlığa girişebilir misiniz?

Durumu müsait olan, içinde aşkı ve gayreti bulunan bir kimseyseniz, girişebilirsiniz. Yeter ki, aşkla ve şevkle isteyin ve kararlı olun. Çünkü elde edeceğiniz başarı, hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar büyüktür.

Böyle bir faaliyete giriştiğinizde Risaleleri okumak ve anlamak için ciddî bir program yapmanız gerekecektir. İsterseniz, size tavsiye edeceğimiz örnek programı uygulayabilir ve geliştirebilir veya bambaşka bir program uygulayabilirsiniz.

Nasıl âlim olabilirsiniz?

Bu konuda çalışma yapmak isterseniz, şöyle bir program takip edebilirsiniz: Önce bir yılı dörde böleceksiniz. Her üç ayı, plânladığınız yoğun eğitimin bir dilimi olarak kabul edin.

Birinci Dilim — İlk Üç Ay:

Diyelim ki, günde 10 saatinizi feda etmeyi göze aldınız. Günde en az 200 sayfa Risale okuyarak, bir ayda külliyatı aktaracaksınız. Bir ayı fazla kısa bulmayın. Çünkü 15 günde bu işi bitirenlerin olduğunu hatırlayın. Avrupa hizmetleriyle tanıdığımız ve bir seyahat sonrası Türkiye’ye dönerken kazada şehid olan Ali Uçar’ın ilk tanıdığı yıllarda günde 17 saat Risale okuduğunu ve ilk bir ayda her gece Üstadı rüyasında gördüğünü duymuştum.

İlk üç ayınız düz okumakla geçecek ve Risaleleri en az üç kez aktaracaksınız. Böylece genel anlamda mantığına vâkıf olacak, kelimelerine alışacak, neyin nerede olduğunu öğreneceksiniz.

İkinci Dilim — İkinci Üç Ay:

İkinci üç ayda, elinize defter kalem alacak, yardımcı kaynaklardan yararlanacak, kelime ve terkipleri yazarak, öğrenerek gideceksiniz. Hatta bilemediğiniz yerleri bilenlere soracak, belki de ömrünü bu davaya vakfetmiş büyüklerimizin ders videolarını izleyeceksiniz. Bu şekilde tümünü en az iki kez aktaracaksınız.

Üçüncü Dilim — Üçüncü Üç Ay:

Anlaşılması zor olan ve tekrarı gereken yerlerde yoğunlaşacaksınız. Sözgelişi Onuncu ve Yirmi İkinci Söz, Yirmi Dördüncü Mektup, Otuzuncu Lem’a, Yedinci Şuâ, Yirmi Üçüncü Lem’a gibi bölümlerin derinliklerine inecek, yıllardır tanıyor olsanız bile fark etmediğiniz mânâ cevherlerini keşfedeceksiniz. Bu şekilde genel üzerinde çalışmak yerine, bölümler ve konular üzerinde çalışacaksınız.

Dördüncü Dilim-Dördüncü Üç Ay:

Bir önceki çalışmayı sürdürmekle beraber, meslek ve meşrebinde, âdap ve erkânında, ibadet ve evradında tam mesafe alacağınız, tam mücehhez olacağınız bir devre olacak. Bu devrede girift meseleler üzerine biraz daha eğilecek, belki genel bir tekrar yapacaksınız. Ayrıca bir yerde işlenen konunun farklı yerlerdeki açılımlarını keşf edeceksiniz.

Bir yılda 12 yıllık tahsil mümkün

Bu her üç ay, eski medrese tahsilinin, dil kurslarının veya günümüz üniversitelerinin bir yılı mesabesindedir. Hatta bazı kabiliyeti gelişmiş insanlar için bir yılın her ayı bir yıllık eğitim değerindedir.

Böylece bir yılda en az 4, en fazla 12 yıllık bir tahsil mertebesine ulaşacağınıza kesin inanın. Çünkü günümüz eğitiminin çoğu teneffüs, yoklama, sohbet, derse giriş, imtihan, tartışma, dersi kaynatma ve boş ders gibi fuzulî şeylerle doldurulmakta, zaman hebâ olup gitmektedir. Elbette bunların tümü boş değildir, ama tam verimli değerlendirilemediğinden vakit israfı çok olmaktadır.

Kariyer yapmış, temayüz etmiş ilim adamlarına bakın! Eğitimlerini yerleşik üniversite kural ve uygulamalarıyla mı edinmişlerdir? Hayır! Orada işin anahtarını öğrenmişler, asıl çalışmalarını evlerinde, duvarlarını kitapla ördükleri özel kütüphanelerinde, masalarının başında ve bilgisayarlarının karşısında yapmışlardır.

Siz de yaşınız, mesleğiniz, işiniz ne olursa olsun, böyle muhteşem bir hedef için program yapabilirsiniz. Dünyanın hiçbir güzelliği, hiçbir avantajı bu müthiş gayenin yerini tutamaz.

Bugüne kadar binlerce insanı bilhassa iman ve tevhid alanında âlim yapan Risale-i Nur, inşallah sizi de âlim yapar. Çünkü zamanında girdiği bütün münazaralardan başarıyla çıkan ve bileğini hiç kimsenin bükemediği Bediüzzaman bile bu eserleri herkesten fazla okuyup istifade ediyorsa, hepimizin onu okuyup anlamaya canımız pahasına koşmamız gerekir.

Acaba bir yıl boyunca başka şeyle meşgul olmadan ilme yoğunlaşmak mümkün olur mu?

Gençler isterse bir yıl böyle bir çalışmaya yoğunlaşabilir, emekliler de birkaç yılını ayırabilir.

Eğer tam bir yıl dolu dolu yoğunlaşmak mümkün olmazsa, bu faaliyet iki veya dört yıla yayılabilir. Hatta bir ömre bile yayılsa yine büyük bir kâr değil mi?

Bazıları, “Ne kadar gayret edersek edelim yine de hakkıyla anlayamıyoruz” diyebilirler. Üstad aynı yerde bu soruya da cevap vermektedir:

“Eğer anlamasa da, madem Risale-i Nur şakirtlerinin bir şahs-ı manevîsi var, şüphesiz o şahs-ı manevî bu zamanın bir âlimidir. Sizin kalemleriniz ise, o şahs-ı manevînin parmaklarıdır. Kendi nokta-i nazarımda liyakatsiz olduğum halde, haydi hüsn-ü zannınıza binaen bu fakire bir üstadlık ve tebaiyet noktasında bir âlim vaziyetini verdiğinizden bağlanmışsınız. Ben ümmî ve kalemsiz olduğum için, sizin kalemleriniz benim kalemim sayılır, hadîste gösterilen ecri alırsınız.” (21. Lem’a)

Haydi, şimdi program vakti. Herkes daha önce verdiği sözleri, yaptığı plânları, omuzladığı vazifeleri ve hizmetleri asla aksatmadan, kendi gücüne ve imkânına göre bir program yapabilir.

İnşallah gelecek hafta Risale-i Nur’u okumak ve anlamak için herkesin yapabileceği kolay ve hafif bir programı duyuracağız.

Originally published at https://www.tr724.com on October 24, 2019.

--

--