Talihsiz Nadira’nın sır dolu ölümü!

M.Nedim Hazar
Tr724
Published in
5 min readOct 6, 2019

YORUM | M.NEDİM HAZAR

Jason Schechterle, Phoneix Polis Departmanının en önemli memurlarından biriydi. Talihsiz bir otomobil kazasından sonrasında aracının alev almasıyla yüzü trajik bir şekilde tanınmaz hale geldi. Landon J. Napoleon, Jason’un hikayesini Burning Shield: The Jason Schechterle Story ismiyle kaleme aldı. Ünlü kriminal belgesel kanalı CI’de kazazede polis memurunun çözdüğü cinayetlerin serisi yapılmaya devam ediyor.

Kendisi de bir kurban olan Jason Schechterle, kitabında cinayetlere ilginç bir yaklaşım tekniğinden bahseder: Bir cinayetti mümkün mertebe sıkarak en özet cümleyi çıkarırsanız, büyük ihtimalle çözüm o cümlenin içindedir.

Yani katili bulmak için olayı alabildiğince sadeleştirmeyi salık veriyor emekli polis memuru…

Özellikle adalet ve emniyetin artık dikiş tutmaz hale geldiği toplumlarda en dehşet verici cinayetlerin bile üstü kolaylıkla örtülebiliyor.

Muhtemelen gazeteci Cemal kaşıkçı cinayeti de böylesi bir umutla işlendi ama katil ve arkasındakilerin hesaplamadığı şey, cinayetin işlendiği coğrafyada para için her türlü cinliğin çevrilebilme durumu idi. Bu sebeple olayı kapamak bir yana büyük maddi bedel ödediler ve ödeyecekler gibi.

Bu yazının konusu değil kaşıkçı Cinayeti ve bu cinayetten rant elde etmek isteyen tarafların durumu.

Geçtiğimiz gün enteresan bir intihar vakası düştü sosyal medyaya.

Totaliter rejimlerde medya tamamen kontrol altında olduğu için büyük ihtimalle eğer sosyal medya bu işin üzerine gitmeseydi 23 yaşında intihar ettiği söylenen Nadira Kadirova’nın ölümü havuzda haber bile olmayacaktı.

Zaten haber olduğu anda dosya çoktan kapatılmış, hatta cenaze memleketine bile yollanmıştı.

Şimdi komiser Schechterle tekniğini uygulayalım ve bu intiharı tek cümleye sığdırmaya çalışalım:

23 yaşındaki Nadira, sigortasız olarak çalıştığı emekli generalin evinde, general, eşi ve kızı da evdeyken ölü bulundu.

Olayın özeti bu.

Polis ilginç şekilde Nadira’nın arkadaşını sorgularken şikayetçi olmamaya ikna ediyor ve ölen genç kız hakkında da “fuhuş” imasında bulunuyor.

Sonrası tamamen karartma ve bilgi kirliliği.

Mesela Nadira’nın arkadaşı tutarsız bir şekilde kızın taciz edildiğini ve bu sebeple intihara niyetli olduğunu söyleyerek kamuoyunda intihar konusunda algı oluşturmaya çalışıyor. Bunu yaparken de emekli askeri temize çıkarıyor, “Gece odama geldi, kapıyı içerden kilitledi, arkama uzandı ama bana dokunmadı…”

Genç kız, bu olaydan sonra sözümona “genç kızlık hayallerim yıkıldı” deyip perişan olmuş.

Zaten savcı da bu arkadaşın sözlerinde tutarsızlık bulduğu için pek ciddiye almamış nedense. Alsa bile, genç kız namusuna ilişmeyen bir general var ortada.

Bir diğer tartışmalı konu ise silah. Şarjör ayrı yerde bulunmuş, muhtemelen mermi tek başına hazneye sürülmüş ama bahsi geçen silah şarjörsüz çalışmayan türden, 23 yaşındaki bir genç kızın herhangi bir özel eğitim almadıysa bu silahı hazırlaması mucize gibi bir şey. Üstelik kalbine ateş ettiği söylenen genç kızın elinden swab örneği (kan ve barut izi) de alınmadığı gibi, bahsi geçen silahın tene dayanarak ateş alması da söz konusu değil.

Buna bir de, bedenden çıkarıldığı söylenen ikinci mermi eklenince olay için çıkılmaz hale geliyor.

Ne doğru dürüst otopsi yapılıyor, ne de gerekli raporlar talep ediliyor. Aksine genç kızın cansız bedeninin yollandığı memlekette tekrar otopsi talep eden aileye verilen cevap ilginç: “Neredeyse tüm organları alındığı için otopsi yapılacak bir durum yok!”

Kim, neden genç kızın organlarını ya almış ya da inceleme yapılamayacak derecede tahrip etmiş olabilir ki?

Enteresan şekilde önce intihar konusunda ikna edilmeye çalışılan kamuoyu, sonradan bir üst ikna çemberi olan “evin genç ve güzel hizmetçisi suiistimal edildi” retoriği ile bir tür taciz intiharına ikna edilmek isteniyor.

Merhumenin ağabeyi ise günler sonra bambaşka bir iddia ile kafaları daha da karıştırıyor:

“Öldüğünde yüzü kanlar içindeydi, morgda baktığımda birileri yüzündeki kanı özenle temizlemişti. Günlüğü ve pek çok organı kayıp!”

İnsanın aklına ister istemez vahşice işlendiği söylenen Cemal kaşıkçı cinayeti geliyor. “Söylenen” diye yazmamın sebebi cinayeti gören eden olmadığı gibi, cesedin de nerede olduğunu bilenin olmaması.

Enteresan bir ayrıntı daha var. Tıpkı Kaşıkçı Cinayeti’ndeki gibi sır dolu bir kulaklık bu.

Nadira’nın İngilizce çalışmak için blutooth kulaklığı olduğunu ve telefonu nerede bırakırsa bıraksın kulaklığı sürekli kulağında olduğunu söyleniyor. Öldükten sonra eşyalarını almak için evine gidildiğinde akrabaları içeri sokulmadığı gibi telefon ve günlüğü de verilmiyor. Odasına girilmeye dahi müsaade edilmiyor. Cinayet mahallini ev halkından başka gören yok muhtemelen.

Bir de olay olduktan sonra aranan ağabeyine milletvekili emekli askerin telefon açıp “Silahım kayıp, acaba kız kardeşin sana mı getirdi?” diye sormuş.

Dahası ortaya çıkan şu watsapp yazışması bir gün sonra intihar edecek olan bir genç kızın mesajlarına hiç benzemiyor gibi:

Ülkede gazetecilik mesleğini hakkıyla yapan birkaç gazeteciden biri olan Erk Acerer’in aktardığına göre Kadirova’nın ailesi Kadirova’nın, hayatını kaybetmeden önce “Konuşursam yer yerinden oynar, bu evi de kendimi de yakarım” dediği belirtiliyor.

Acaba Nadira, sahip olduğu kulaklık sayesinde duymaması gereken bir şeyler mi duydu. Daha sonra bu bilgiyi edindiğini hissettirince işler sarpa mı sardı, bu kısım tam bir muamma.

Peki Nadira acaba ne tür bir bilgiye kulak misafiri olmuştur ki?

Bu sorunun cevabı emekli asker ve milletvekili Şirin Ünal’ın kimliğinde saklı sanırım.

Şirin Ünal enteresan bir isim. Özellikle Türkiye’nin raydan çıktığı tarih olan 15 Temmuz darbesi ve öncesinde çok ilginç ve kilit roller üstlenmiş biri.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nın işgal edilmesine ilişkin hazırlanan iddianamede çarpıcı bir detay yer almıştı. 15 Temmuz’da öğleden sonra AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşmesinden önce, karargâha gittiği belirtilmişti.

Bununla beraber mahkemede konuşan Astsubay Hüseyin G., 15 Temmuz’dan birkaç ay önce darbe yapılacağını öğrendiklerini söylemiş ve eklemişti: “Edindiğim tüm bilgi ve belgeleri emekli Tümgeneral Şirin Ünal’a Binbaşı S.Y. aracılığıyla ilettik…”

Gerçekler bir gün ortaya çıkar mı emin değilim ama hayatının baharında trajik bir ölümle dünyadan ayrılan Nadira Kadirova’nın sır dolu ölümünün tahmin edilenden çok daha farklı sebeplerle olduğuna inanmaya başladım şahsen.

Originally published at https://www.tr724.com on October 6, 2019.

--

--