Consulting the Oracle — By John William Waterhouse

Web3 Salatası ve Yeniden Isıtılan Metaverse Çorbası

Bahadir
transistorfilozofu
9 min readDec 28, 2021

--

Web3 safsata mı? Metaverse neden var? Neden çoğu Metaverse projesi kripto para ekonomisi içeriyor?

Hayatı kripto paralara gark olmuş insanları anlıyorum, hadi onların malum körlükleri var, dünya onlar için dijital finanstan ibaret. Ancak hayatını bilgisayar bilimlerine vakfetmiş insanların Web3'e bu kadar yükselmesini aklım almıyor çoğu zaman. Elbette ki blockchain üzerine yapılan çalışmalar heyecan verici, elbette ki bu alanda çok değerli bilimsel çalışmalar var. Buradaki bilimsel literatüre kimsenin itirazı olamaz. Ancak bugün tanımı “kripto paracılar” tarafından yapılmış Web3'ün (evet, Web3 tanımı bir kripto para olan Ethereum’un kurucu ortağı Gavin Wood tarafından ortaya atıldı) Web2'nin yerini yakın zamanda alabileceğini düşünmek bence abesle iştigalden başka birşey değil.

Kripto varlıkları üzerinde spekülasyon yaparak kazanılacak kolay para, geliştiricileri ve yatırımcıları faydalı gerçek dünya hizmetleri oluşturmanın zor çalışmasından uzaklaştırmış gibi görünüyor. — [O’Reilly, 2021]

Hemen şu konuya açıklık getireyim. Benim bütün gailem konunun teknik anlamda uygulanabilirliği üzerinedir. Konunun siyasi ve sosyolojik açılımları benim alanım değil, umrumda da değil. Ancak görüyorum ki Web3'ü dünyaya servis eden kesimin büyük çoğunluğu hep bu alanlardan besleniyor. O yüzden kısaca bu gördüklerimden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Blok zinciri üzerinden tanımlanan bu sistemlerin “özgürlüğün” umudu olmasından yürüyen binlerce makale var etrafta. Bu tip yazarların merkezi yönetimlere ait argümanlarının bir kısmına katılsam da konuyu bir ikili düşünce tuzağına düşürüp tek kurtuluşun bu yeni Web3 kavramının altında olduğuna getirmelerinden rahatsızım aslında. Web3 ile çizilen resimde iflah olmaz, limitleri olmayan bir özgürlük tanımı var. Peki biz niye her katılımcının anonim olarak “sınırsızca” özgür olduğu bir platformu bu kadar çok istiyoruz? Sosyal ağlar üzerinde istediğimiz küfrü yazamadık diye hiç bir yasanın, hadi bırakın yasaları (bazıları yasayı duyunca geriliyor zaten), ahlak kurallarının bile geçerli olmadığı, sadece küfürden ibaret bir ağa mı razı olmak istiyoruz? Sonunda biz de kalabalıklar içerisinde bağırarak sövebilelim diye mi istiyoruz bunu? Denize düştük diye yılanla izdivaç etmeye ne kadar da istekliyiz. Sanki denize düşmemişiz de bilhassa yılan için atlamışız. Öyle şehvetle sarılıyor bazıları bu pek de anlamadıkları, tanımadıkları kavrama.

Elbette mevcut sistemin “özgürlükler” üzerinde negatif uygulama örnekleri mevcut. Aksini söyleyen taş olur. Ancak Web3'ü şehvetle ittiren kesimin tasvir ettiği gibi ne Web2.0 o kadar bağnaz ve kısıtlayıcı ne Web3'ün özgürlükçülüğü o kadar ideal. Merkezi yönetimlerin distopyaların yapıtaşları olduğuna, adem-i merkeziyetçiliğin (Türkiye’de Web3 ile ilgili bir içerik yazıyosanız bu terimi mutlaka kullanmanız gerekir) daha tercih edilir olduğuna bazı noktalarda ben de katılıyorum. Ancak bugün tanımı yapılan Web3 ile bunun kısa veya orta vadede mümkün olabileceğini hiç sanmıyorum. “Özgürlükler” konusunda yaralı olabilirsiniz ama ben Web3'ün buna merhem olayım derken başka bir çok yan etkisi olabileceği kanaatindeyim. Oysa bize bu yan etkilerden bahsetmeyip sürekli “özgürlük” yaralarımızın olduğundan daha derin olduğuna bizi ikna etmeye çalışan bir Web3 savaşçısı kesim var. Biz buna uyanık olalılm da yine merkeziyetsiz sistemlere gark olacaksak olalım, torrent kullanacaksak kullanalım.

Web3 Heyecanı Ne Kadar Gerçekçi?

Web3 ile ilgili mevcut heyecanı anlamak için Amerikan danışmanlık ve bilgi teknolojisi firması Gartner tarafından geliştirilen, yeni bir teknolojinin doğuşundan itibaren benimsenme, olgunlaşma ve sosyal uygulanabilirlik aşamalarını ifade eden Gartner Hype Cycle grafiğini incelemek yerinde olacaktır diye düşünüyorum.

By Jeremykemp at English Wikipedia, CC BY-SA 3.0

Web3, şüphesiz grafikte “Peak of Inflated Expectations” yani şişirilmiş beklentiler tepesi olarak ifade edilen konumda oturmakta bu aralar. Her şey yolunda giderse bir çöküşü takip eden ve bugünkü beklentilerimizden daha aşağıda bulunan bir verimlilik platosunun (Plateau of Productivity) düzlüklerinde merkeziyetsiz bir internet görmemiz mümkün bu grafiğe göre. Ancak bana göre (sonraki başlıkta açıklayacağım sebepler nedeniyle), bugün Web3 olması cürretiyle tanımladığımız, bütün internetin Web3 ile tanımlandığı şekliyle merkeziyetsiz olması hayali o platoya gelirken yolda kaybettiğimiz beklentilerimizden biri olabilir. Yani elbette merkeziyetsiz bir internet hayatımızda bir yerlerde vücut bulacak olabilir ama bunun Web2'nin yerine geçmiş bir Web3 olarak değil, Web2'nin yanında illede isteyenlerin kullandığı bir alt ağ olarak oluşmasını daha muhtemel görüyorum, tıpkı bugün kullandığımız torrent gibi.

Ya peki arkadaş sen kimsinki koskoca Etherium’un kurucusuna muhalefet edebiliyorsun diyebilirsiniz. Ben olsam derdim, siz de deyin. Ancak bu konuda yalnız değilim, yanımda çok güçlü düşünürler var. Hatta bunlardan biri de Web2.0'ın isim babası Tim O’Reilly. Kendisinin “Neden Web3 için Heyecanlanmak için Henüz Çok Erken” başlıklı yazısını [O’Reilly, 2021] okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Web3 üzerinde projeler geliştirmiş bir ekibin süreç ile ilgili tecrübelerini aktardığı, Dave Peck ve PSL tarafından aktarılan bir başka yazı [Peck, et al., 2021] da çok değerli çünkü sosyolojik ya da siyasi rüya tabilerinden öte konuyu mühendislik açısından ele alabilen nadir yazılardan.

Geçmişte, semantik web “Web 3.0” olarak tanımlanıyordu. Bugünün Web3'ü ise “kripto”nun alakasız bir yeniden markalaşmasıdır — [Peck, et al., 2021]

Blok Zincirilerinin Değişmezlik İlkesi

Makalelerde bir çok teknik zorluk ve özellikten bahsediliyor ben buraya sadece “immutability” konusunu taşıyacağım. Geliştiricilerin aşina olduğu bu kavram ağa katılan bir içeriğin sonradan değiştirelemeyeceğini hatta ağdan silinemeyeceğini ifade etmekte ve blok zincir sisteminin kalbini oluşturmakta. Yani bu kavram olmadan blok zincirden bahsetmek mümkün değil. Torrent ya da IPFS gibi bir Web3 ağına yüklediğiniz herhangi bir içeriği veri dünya üzerinde farklı bilgisayarlara yayıldığı ve özütü çıkarıldığı için pratikte silmeniz veya değiştirmeniz mümkün değil. Hiç bir hareketinizi silemediğiniz böyle bir sosyal ağda olmak ister miydiniz?

Tasavvur edemiyorsanız hemen bu konuda sıkça tartışılan bir örneği vereyim size. Web3 “özgürlükçü” yapısı gereği aynı zamanda anonimlik de sağlamakta. Peki hem anonim hem de içeriğin silinemediği bir platformda çocuk pornosu paylaşıldığında ne olacak? Hem içeriği yok edemeyeceğiz, hem paylaşanı bulamayacağız. Ama olsun, özgürüz ya, buna değer mi diyeceğiz? O pedofili de özgür olmalı mı diyeceğiz?

Kullanıcılar açısından bu tip bir enteresanlık varken geliştiriciler açısından da bu durum egzotik bir kabızlık teşkil ediyor. Ethereum ve Solana gibi blok zincir yapılarının içerisine veri haricinde çalışabilir programlar da eklenebiliyor. Bu sayede yine kahinlerin üzerine konuşmayı çok sevdiği DAO (decentralized autonomous organization — merkeziyetsiz otonom organizasyon) ve akıllı kontratlar (smart contracts) gibi yapıları blok zincirleri üzerinde kodlayıp geliştirmek mümkün oluyor. Akıllı kontratlar işlevsel olabilecek yapılar olsa da DAO bence adalet gibi tam deterministik olmayan sistemler için ütopik bir kavram olduğundan ondan bahsetmeye gerek bile yok henüz. Meraklısı bu konularıda araştırırsa milyonlarca içerik bulabilir. Benim değinmek istediğim ise bu tip değişmez kod bloklarının yönetilmesindeki zorluklar ve bu zorluklardan kaynaklanacak olan problemler. Bu durum için bazı geçici çözümler ortaya atılsa da bunların ugulanmasının imkansız derecede zor olduğu vurgulanmakta. [Peck, et al., 2021]

Bu değişmezliğin gerçek dünyada çatıştığı bir başka sistem ise son yıllarda popüler olan “veri gizliliği” konusu. Kişisel verilerin korunumu/gizliliğine dair resmi yaklaşımlarda “right to erasure” olarak bilinen size ait veriyi kaldırtma hakkınızı ifade eden bir madde bulunmakta. Yani örneğin Avrupa’da GDPR’ın geçerli olduğu herhangi bir ülkede faaliyet gösteren bir sistem bu isteğiniz karşılığında sizin bilgilerinizi silmek zorunda. Peki IPFS üzerinden çalışan sistemlerde bu nasıl sağlanacak? Web3'ün yayılması için yatırım yapılması ihtiyacı olduğundan bahsedilirken, şirketler GDPR ile çelişen Web3 üzerine neden yatırım yapacaklar? Astronomik cezalar almak için mi?

Kahin Problemi

Akıllı sözleşmeler “gerçek dünyaya” atıfta bulunamaz. Yalnızca blok zincirinin kendisine başvurabilirler. Bu problem, “kahin problemi” olarak bilinir ve blok zincirlerini zorunlu olarak kapalı bir sistem haline getirir. Önemsiz gibi gözükebilecek bu problem aslında çok derindir. [Peck, et al., 2021]

“Oracle Problem” olarak denk gelebileceğiniz bu problem blok zincirinde, zincir dışındaki bir veriye akıllı kontratlar aracılığı ile erişmek gerektiğinde ortaya çıkmakta. Kahin adı verilen bu dış kaynaklardan (örneğin kazanan loto bilgileri, doğal afet verileri, hava durumu, politik veriler, spor sonuçları, emlak değerleri gibi verileri sağlayan kaynaklardan) aldığı verileri bünyesine katan blok zinciri bu kaynağın da kendisi gibi güvenli, özgün ve güven çatışması içermeyen bir yapı halinde olduğunu kabul eder. Oysa kahinin sağladığı veri üzerinde manüplasyon yapması ve dolayısıyla bütün zinciri kirletmesi mümkündür. Yani zincirin dış dünya ile olan ilişkisi bu kahinlere bağlıdır ve kahinler ne kadar güvenilir ise zincir de o kadar güvenilir olur. Kahin olarak kullandığınız kaynak eğer merkezi bir kaynak ise bu durumda sizin blok zincirli sisteminiz de aslında her ne kadar merkeziyetsiz görünse de tekrar merkezileşmiş olur.

ChainLink benzeri, dağıtık kahin havuzu gibi yaklaşımlarla bu problemi çözdüğünü iddia eden sistemler olsa da blok zincirine bağlı sistemlerin gerçek dünyadaki varlıkları işaret eden ve onları zincirine katan bir sistem üzerine çalışması halen sağlam bir problem olarak gözükmekte.

Metaverse Çorbası

Sizin olmasa da en az bir tanıdığınızın büyük ihtimalle başı bir ara ransom-ware ile derde girmiştir diye tahmin ediyorum. Hani şu bilgisayardaki herşeyi şifreleyip açmak için kodlayıcısının sizden kripto para talep ettiği virüsler. Neden kripto para talep ediyorlar? Evet, takip edilemediği için. Siz konuyu zaten biliyorsunuz. Ama buradaki yasadışı hacim ile ilgili bilimsel bir araştırmaya da değinmek istiyorum. 2019'da yayınlanan bir makalede [Foley et al., 2019] sadece Amerika’da yılda yaklaşık 76 milyar dolarlık yasadışı faaliyetin bitcoin içerdiği bilgisi verilmiştir. Bu miktar yıllık toplam bitcoin işlemlerinin %46'sını oluşturmakta. Kripto paraların yasadışı faaliyetlerde tercih edildiğini biliyoruz ama bütün bitcoin hacminin yarıya yakının yasadışı olduğunu, kripto paraların vergilendirilmesinin ve takip edilmesinin de pek kolay olmadığı bilgisi ile beraber bir yere not edelim sadece.

Görsel “metaverse soup” kelimeleri ile yapay zeka tarafından oluşturulmuştur.

Ortada hızla büyüyen bir kripto para hacminden bahsediyoruz. Bir şekilde bu pastadan payını almak isteyen girişimciler ne yapabilirler peki? Şimdi yazıda buraya kadar bahsettiğim noktaları hatırlarsak; gerçek kullanıcılar üzerinde bir uygulama yapılması halinde kişisel verilerin korunumuna ait kanunlarla cebelleşmek gerekecek, gerçek dünyadaki varlıklar üzerinden bir gelir modeli oturtulmaya çalışıldığında ise bu sefer kahin problemi sebebiyle sistem temel prensiplerine aykırı çalışacak. Bu durumda senaryodan gerçek dünyayı çıkarınca geriye ancak dijital dünyanın kendisi kalıyor. Dijital dünyadaki karakterler ve varlıklar. Bunlar üzerinde dönecek olan gelir modellerinde kripto ekonomi çok başarılı bir şekilde işliyor. Bu durumda geriye bir tek şey eksik kalıyor, bu sanal çorbaya bir isim koymak: Metaverse!

Kripto, bir bilgisayar oyunu veya uzun zamandır beklenen metaverse gibi bağımsız bir dünyada değerlendirilebilen ve kullanılabilen yalnızca dijital varlıklar için çok uygundur. [O’Reilly, 2021]

Tamam, metaverse bu amaçla ortaya çıktı demiyorum tabii ki. Metaverse için block chain veya kripto ekonomiler olmazsa olmaz değil elbette ama tersi için, yani kripto ekonomiler söz konusu olduğunda metaverse şiddetle aranan bir ortam haline geliyor. Bence tam da bu yüzden metaverse projeleri içerisinde sıklıklıkla NFT vs. gibi kripto ekonomi katmanları görüyoruz. Bize işin içindeki sanat aşkı veya metaverse’ü anlatılıyor ama aslında bir kripto gelir modeli etrafına sarılmış dandirizyak oyunumsulardan fazlasını da görmüyoruz.

Hayatının her deminde oyunlarla gerek oyuncu gerek geliştirici olarak iç içe olmuş biri olarak metaverse ile vadedilen hiç bir şey bana henüz “yeni” gelmedi. Oyun oynamayan birisi elbette bu kavram altında heyecana kapılabilir, hakkıdır da. Bir Minecraft, World of Warcraft oyunu zaten bir çoğu için gerçek dünyadan da gerçekti zaman zaman. Benim 10 yıl kadar önce kurcalayıp bıraktığım IMVU’nun başlangıcı 2004 yılına dayanıyor. 18 yıl önce düz chat yapmaktansa ekrandaki üç boyutlu karakterler aracılığı ile iletişim kurma fikri bu uygulamada vardı. Mekanik olarak yeni hiç bir şey sunmadı Metaverse bugün bize. Elbette ki bir yandan VR, AR gibi alanlardaki donanımlar gelişiyor, hologramlar, dokunma simulatörleri görüyoruz labartuvar ortamlarında. Ancak henüz duyurulmuş olan hiç bir donanım metaverse’ü doğuracak şekilde bir paradigma kayması meydana getirmedi. Kaysa duramazdık çünkü. Sanki donanım ve yazılım gelişip bize metaverse’ü bunların üzerine inşa etme ufkunu açmadı da biz önce metaverse’ü uydurup altına teknoloji yakıştırıyoruz gibi bir durum var. Lens gibi göze takılabilen hadi o olmadı güneş gözlüğü kadar rahat kullanılabilen, yüksek çözünürlüklü ve yüksek yenileme hızına sahip bir teknolojiyi takiben metaverse diye haykırılsaydı her şey çok daha kabul edilebilir olacaktı elbet. Oysa bu zaman zarfında bu saydığım etmenler için bu denli yüksek bir ivme ile büyüyen tek şey kripto para hacmi oldu. (Yarın bir açıklamayla zamanında duyurulmamış ama metaverse’e sebep olan bir buluş açıklansın da bende burada yanılmış olayım çok isterim)

Dolayısıyla oyunların zaten yaptığı şeyi oyun oynamayanlara yeniden ısıtıp sunmaktan ötesi değil benim için metaverse şu anda. Peki kötü mü oldu herkesin metaverse diye aslında oyun oynayacak olması. Elbette hayır. İçine zorla NFT vs. adı altında kripto para ekonomileri sokulmadığı sürece çok da güzel olacak. Bir geliştirici olarak oyun geliştirmekten daha fazla keyif aldığım birşey yok zira. Sadece oyunculara oyun geliştirmektense artık çok daha geniş bir kitleye aynı iş ile ulaşmak gerçekten kıymetli.

Sonuç

Sizin Web3 dediğiniz torrent, metaverse dediğiniz Minecraft’tı zaten, kripto-para öfelemek için suyu bulandırmaya gerek yok diye kestirip atmak isterdim ama böylesi bir indirgemeye mahal verecek kadar basit değil tabii ki konu. Öyle olsa tweet atar geçerdim bu makaleyi yazmaktansa. Bu kadar safsata arasında gelecek vadeden, hakikaten işe yarayacak, hiç çalışmadan nasıl çok para kazanırız haytalığına hizmet etmekten çok daha geniş ufukları olan geliştiricilerin fikirleri, projeleri de var elbet, gelecekte daha da fazla olacaktır diye tahmin ediyorum. Gartner’ın serin verimlilik yaylasında, bu arkadaşların otağılarında ağırlanacağım günlerin uzak olmadığını da biliyorum bir yandan.

Not

Israrla tekrar ediyorum ki bu yazıda amacım blok zinciri ve ona bağlı teknolojik, bilimsel çalışmaları hakir görmek değil, tam tersi bu alandaki teknik mühendislik değerleri üzerinde bir farkındalık oluşturmak, geri kalan bilimsellikten uzak tüm sosyolojik ve siyasi kehanetleri de zevkle yok saymaktır.

Kaynakça

--

--