Ödüllü harita ve gerçek dünya…

Tevfik Uyar
7 min readJan 16, 2017

--

Yukarıda gördüğünüz harita, 2016 yılı Good Design Award ödülünü aldı. Bu ödül prestijli bir tasarım ödülü. Ödül verilen bu haritanın özelliğiyse, Dünya gezegeni üzerindeki kara parçalarını gerçek oranlarına yakın resmedebilmesi.

Keio Üniversitesi ve AutaGraph şirketi tarafından hazırlanan haritada Afrika ve Grönland büyüklüklerini karşılaştırmaya çalışın… Afrika’yı tanırsınız ama Gröndland’ı bulmakta zorlanmış olmalısınız (haritanın sağ yarısının başlangıcında, Amerika kıtasının hemen doğusunda, üstte…).

Şimdi bir de aşağıda, her zaman görmeye alışık olduğumuz haritaya bakın:

Bir de bu haritada Grönland ile Afrika’yı büyüklük olarak karşılaştırın bakalım... Ne görüyorsunuz? Hemen hemen aynı büyüklükteler değil mi? Benzer karşılaştırmaları Rusya Federasyonu ve Afrika Kıtası için de yapabilirsiniz…

Oysa Grönland’ın yüzölçümü 2 milyon kilometrekare’den biraz fazladır. Afrika Kıtası’nın yüz ölçümü ise hemen hemen 30 milyon kilometrekaredir. Yani Afrika kıtası Grönland’ın aşağı yukarı 15 katıdır ama hepimizin çocukluğundan bu yana bakmaya aşina olduğu haritalarda ikisi de neredeyse aynı boyutta görünmektedir.

Kerte Hattı

Görmeye alışık olduğumuz bu projeksiyon (izdüşüm)Merkatör projeksiyonudur. İzdüşüme adını veren Felemenk Haritabilimci Gerardus Mercator, bu haritayı 1569’da hazırladı. Haritanın önemli ve popüler olmasının arkasında gemicilik açısından oldukça kullanışlı olması var: Kerte hattını esas alıyor. Kerte hattı, Dünya üzerindeki tüm meridyenleri aynı açıyla kesen bir eğridir ve gemiciler rota hesaplarında kerte hattını esas alırlar. Mercator projeksiyonu Dünya’yı kerte hatlarını birbirine paralel düz çizgiler olarak gösterecek şekilde kutuplara doğru artacak şekilde germiştir ve bu da gemicilere böyle bir haritaya göre hareket ettiklerinde Dünya’nın şeklinden kaynaklanan hata paylarını minimize etmelerini sağlar. Başka bir deyişle, gideceğiniz yerin Mercator haritasına göre bulunduğu açıyı belirlerseniz, pusulayı hiç değiştirmeden sadece o yönde takip etmeniz yeterli olur. Dünya o sırada döndüğü için, sabit olan tek yıldıza, yani kutup yıldızına göre sabit bir açı belirleyip ilerleseniz de Mercator haritası bu sapmaları çoktan hesaba katmış olacaktır (Meraklısına Mercator haritalarının orjinalleri: Harita 1, Harita 2 ve Harita 3).

Haritanın nasıl göründüğünü tarif etmek istersek kabaca Dünya’nın bir silindir üzerine yapıştırılıp o silindir üzerinde boşluk kalmayacak şekilde gerildiğini söyleyebiliriz. Bunu basitça anlatan güzel bir video aşağıda yer almaktadır:

Şu ikinci videonun ise eğip-bükmenin boyutlarını anlatması açısından tam aradığımız video olduğunu söyleyebiliriz:

Bu videolardan da açıkça görüleceği üzere, germeye gerek olmayan bölge ekvatordur ve sadece ekvatordaki tek bir çizgi eğilip bükülmeden, aslına uygun olarak gösterebilmektedir. Haritanın kalan her yeri, ekvatordan uzaklaştıkça hem enlemesine, hem de boylamasına daha çok bozulmaktadır. Doğal olarak Antartika kıtası kıtalar arasında büyüklükte beşinci olmasına karşın bu haritayla birlikte birinciliğe zıplamakta, Grönland Afrika kadar olmakta, Kuzey Avrupa ülkeleri ekvatordaki ülkeleri toprak miktarları bakımından sollamaktadır. Ekvatoru esas kabul edersek kutuplara çıktıkça gerçekleşmiş olan manipülasyon aşağıdaki boyutlarda olmaktadır:

Kutuplara gittikçe eğilip / bükülme dereceleri. Kaynak: Wikimedia

Şeytan bunun neresinde?

Açıkçası Dünya’yı düz bir zeminde göstermek isteyen yani 2 boyutlu olan hiçbir izdüşümün Dünya’nın gerçek durumunu birebir yansıtması mümkün değildir. Gerardus Mercator’ün de bu haritayı hazırlarken bu tip bir izdüşüm kullanmasında kerte hattını esas alarak rota hesaplama işlemlerinde vakit kazanmaktan başka bir amacı olduğu söylenemez. Ancak 500 yıldır bu haritanın zaman zaman siyasi amaçlarla kullanılageldiği iddia edilmektedir. En azından hala bu haritanın kullanımında ısrarcı olmanın…

Her şeyden önce bugün bildiğimiz pek çok harita Avrupa’yı merkeze almaktadır. Hakikaten de, Dünya küreseldir ve merkez olarak Avrupa’yı seçmenin sağladığı özel bir avantaj yoktur. Lakin ilk coğrafi keşiflerin avrupalılarca yapıldığı ve ilk Dünya haritasının avrupalılar tarafından çizildiği düşünülürse bu haritalarda Avrupa’nın merkezde yer alması gayet normal karşılanabilir. Fakat sömürgeler çağında bu entosantrik -yani bir etnik kökeni daha ön planda veya merkezde tutan durumun- birilerinin işine yaramadığı söylenemez: Örneğin “Güneş’in batmadığı imparatorluk” söylemlerinin meşhur olduğu dönemlerde İngiliz üretimi Dünya haritaları başka alternatifleri olmasına karşın Mercator izdüşümünden asla vazgeçmemişlerdir. İngiltere’yi ve dominyonları olan Kanada ile Avustralya’yı olduğundan daha büyük gösteren, buna keza ekvatora yakın olan İngiliz sömürgelerini gerçeğine uygun -yani görece daha küçük- resmeden, İngiltere’yi de Dünya’nın tam merkezine koyan (0. boylam) Mercator haritaları İngiltere’nin sömürge politikalarının ve yaratmak istediği algının görsel coğrafi zeminini oluşturuyordu. Bu yüzden başta İngiltere olmak üzere gelişmiş sömürgeci ülkeler, Mercator projeksiyonundan hiç vazgeçmemiş ve eğitim politikalarına da kolaylıkla müdahale edebildiği azgelişmiş ülkelere bu haritadan bol bol dağıtmışlardır.

Tüm sosyalbilimciler bu konuda aynı şeyi düşünmüyor. “Kerte Hattı ve Harita Savaşları” adlı kitabın yazarı Mark Monmonier, Mercator projeksiyonunun emperyalizmin bir simgesi haline dönüştüğünü kabul etmekle beraber bir haritanın algı yönetiminde ya da emperyalizmin amaçlarına ulaşmasında abartıldığı kadar etkili olduğunu düşünmüyor. Dahası, Mercator’ın alternatifi Peters projeksiyonunun adaleti nasıl sağlayacağının da sorgulanması gerektiğini düşünüyor.

Biz biraz daha eleştirel olalım ve şunu da söyleyelim: Monmonier’in bakışı yine de bir miktar “gelişmişlik gözlüğündan bakmak” olarak değerlendirilebilir; çünkü gelişmiş ülkelerde sıradan vatandaşların haritaları pek taktığı söylenemez; ama azgelişmiş ülkelerde bu olabilir. Her şeyden önce endüstri devrimini gerçekleştirmiş Avrupa ülkelerinin karşısında hâlâ tarım toplumu olarak adlandırabileceğimiz toplumlar vardı ve bu toplumların “toprak miktarını” önemli bir parametre olarak algılama durumları olduğunu gözden kaçırmayalım. Ayrıca haritalar azgelişmişlik içerisinde kendilerine çok daha derin anlamlar bulabilirler: Sözgelimi Türkiye’de bizler Afrika ülkelerini “sınırları cetvelle çizilmiş” şeklinde telaffuz ettiğimiz bir metaforla aşağılama eğiliminde bir sosyal öğrenmeye maruz kalıyoruz. Bunun da açılımı söyledir: Afrika ülkeleri sınırlarını savaşarak kazanmamışlardır ve sömürge ülkeleri masa başında belirlemiştir. Bu yüzden de cetvelle çizilmiş şekilde düzdürler (Umut Sarıkaya’ya ait aşağıdaki karikatürü yeri gelmişken paylaşıyorum :)

Üç kıtada toprağı olan, yükselme devrini tamamlamış bir Osmanlı İmparatorluğu haritasına bakıp “Dünya’nın kaçta kaçını fethettiğini” hesaplama girişimleri de harita-algı ilişkisine iyi bir örnek teşkil edebilir. Bu haritaların muhafazakar milliyetçi ideolojiye sahip kimselerin duvarlarını süslediğine şahit olursunuz.

Peki, başka alternatif yok mu? Var… Elbette var. Mercator projeksiyonuna en büyük “rakip” daha çok sadece Peters adıyla anılan Gall-Peters projeksiyonudur. Aşağıda sözkonusu projeksiyona bakarken gerçeğe yakın başka bir Dünya’yı görmeye hazır olun (AutaGraph kadar olmasa da…).

Peters Mercator’e karşı…

İşte gerçeğe yakın Dünya! Peter projeksiyonu.

1855 yılında James Gall tarafından geliştirilen, İngiliz Bilim Gelişimi Derneği’nin Glasgow toplantısında sunulan ve 1885 yılında İskoç Coğrafya Dergisi’nde (Scottish Geographic Magazine) yayınlanan Gall haritası, tahmin edildiği gibi İngilizlerce pek benimsenmedi. 1967 yılında Alman sinemacı ve tarihçi Arno Peters, Gall haritasıyla neredeyse tıpatıp benzer bir projeksiyonu Mercator haritasına alternatif olarak sunana kadar da yeniden gündeme gelmedi.

Peters, ekvatora yakın olan azgelişmiş ülkelerin kutuplara daha yakın olan gelişmiş ülkelere nispetle küçük görünmesinden rahatsızdı ve bu durumun ülkelerin algılanan önemlerini gelişmiş ülkeler lehine bozduğunu düşünüyordu. Bu yüzden kendi haritasını “yeni bir icat” olarak sundu; zira kendisinden önce başta Gall’un olmak üzere pek çok haritabilimcinin alternatif önerdiğini, bu alternatiflerin hiçbirisinin geçerlilik kazanamadığını bilmiyordu. Yine de 60’lar ve 70’ler sosyal adalet konusunun akademik camiada popüler olduğu yıllardı; ve Peters’ın kampanyası daha önce getirmediği kadar ses getirdi. Belki Dünya’da Mercator projesinden vazgeçilmedi ama en azından Peters’ın başlattığı tartışmalar, uzun yıllar süren mücadelesi sonunda Amerikan Haritacıları Derneği’nin halkı projeksiyonlar ve bu projeksiyonlarda kullanılan eğim ve bükümler hakkında eğiten kitapçıklar yayınlamasını sağladı. 1989 ve 1990 yıllarında yedi Amerikalı coğrafya örgütü Mercator ve Peters dahil, “dikdörtgen dünya haritası” kullanımını tedavülden kaldırdılar.

Tissot Gösterimi ile haritaların bozulma dereceleri. Peters (solda) ve Mercator (sağda) görünüyor. Kaynaklar: Wikipedia

Sonuç

Her iki projeksiyona bulaşmayarak gerçek durumu yansıtmak isteyenlerin kullandığı gösterimlerden birisi: Goode Homolosine İzdüşümü

Nereden gördüğümü tam olarak hatırlamıyorum; ama haritaya aldanıp Afrika’ya gidince ülkeden ülkeye arabayla gezeceğini düşünerek plan yapıp oraya gidince gerçek mesafeler karşısında hayalkırıklığına uğrayan birinin öyküsünü okumuştum. Mercator projeksiyonu Dünya’yı belki sosyal değil ama fiziksel algılayışımızı kesinlikle yanıltıyor. Çoğumuz Kanada’yı ve Grönland’ı son derece büyük bir ülke zannediyor; Afrika’yı ise ufak bir kıta olarak görüyoruz. Oysa tam tersi…

Haritanın azgelişmiş ülkeler üzerinde gelişmiş ülkeleri algılayış biçimleri açısından bir etkisi olup olmadığı tartışmalı olsa da günümüzde Peters projeksiyonunun gerçek alanları yansıtmakta çok çok daha başarılı olmasına karşın inatla kullanılmadığı, Mercator projeksiyonun kanıksandığı, üstelik ilkokullarda bu manipülasyonun anlatılmadığı bariz gerçektir. Hepimiz kendi geçmişimize dönüp bir bakabiliriz: Bu gerçeği bu yazıyla birlikte öğrenenlerimiz var değil mi? Dünya’yı ve hayatı öğrenmeye başladığımız ilkokul sıralarında ve hatta ortaokul ve lise sıralarında dahi bize gerçeğin ne olduğundan pek bahsetmediler (Hakkını yemeyelim: Kimi zaman ve kimi yerlerde eğer dikdörtgen olmayan bir harita kullanılmışsa hakkaniyetli bir izdüşüm olan Winkel Tripel izdüşümünü görmüş olabiliriz).

Bu arada; kullanım amaçları farklı olmak üzere pek çok Dünya haritası projeksiyonu olduğunu da yeri gelmişken söyleyelim.

Kaynaklar:

  1. Leonard Orr, Joyce, Imperialism and Postcolonialism http://books.google.com.tr/books?id=sGAzK28kiP8C&dq=mercator+projection+imperialism&hl=tr&source=gbs_navlinks_s
  2. Mark Monmonier, Rhumb Lines and Map Wars: A Social History of the Mercator Projectionhttps://play.google.com/store/books/details/Mark_Monmonier_Rhumb_Lines_and_Map_Wars?id=nvwu4Ba_Qp0C
  3. Alvin Toffler, Üçüncü Dalga https://www.goodreads.com/book/show/18397794-nc-dalga
  4. Wikipedia, “Mercator Projection” ve “Gall-Peters Projection” maddeleri

--

--