Bağlanmayacaksın!

Masumiyet Karinesi
4 min readDec 30, 2016

--

Siber Uzay/Evren/Dünya nedir ?

Bu soruya bir süredir yanıt aramaya çalışıyorum. Farklı kitaplardan farklı bilgiler edindim diyebilirim. Ancak bu yeterli değildi. Cevaba uygun açıklamayı defterime geçen gece not etme fırsatı buldum.

Siber Uzay, mecazi bir fikir. Ve bence tam açıklaması şudur:

Bilincimizin/Aklımızın konumlandığı ve tepkiler vermeye başladığı alan.

Bunu tüm teknolojik araçlara uygulamanız mümkün. Bilgisayar, telefon ve bağlantıda bulunulan internet sistemleri. İşe yarayan bir terim mi? Açıkçası kuşkuluyum. Ama gösterdiğimiz tepkiler ve girdiğimiz bu alan, bu açıklamayı yapmamı ön görüyor. Bu sorular ve cevaplar ikileminde giderken şunu düşünmeye başladım. Zihinsel olarak, televizyon izlediğimizde veya sosyal medyada gezindiğimizde bilincimiz nerededir? Hangi alanı işgal etmekteyim. Fiziki Uzayı mı yoksa Siber Uzayı mı?

Neredesiniz?

Veya: Kimsiniz?

Çünkü insanlar internete bağlı olduğunda, farklı bir yerde olduklarını söylemektedirler. Sanırım, ki bu bir ön yargıdır: Modern çağdaki kişilik bozuklukların temelini oluşturduğu düşüncesine sahibim. Sürekli etkileşimdeyiz ve bu süreklilik her an değişmektedir. Paradoksal bir şey.

Siber Uzay’da olmak istediğiniz kişi olabilirsiniz. Ve oluyoruz da. Bu internet üzerinden ilintili olduğumuz hesap/kişi açısından aynı ortamda bulunmaktan çok farklıdır. Bu iyi midir yoksa kötü mü? Tam anlamıyla olsa da buna yarımca bir karar vermiş durumdayım.

Her yeni teknoloji uzayı, Faustvari bir değiş tokuş gibidir. Teknolojiler bize önemli bir şeyler verirken, önemli şeyler de almaktadır. Bu alfabeden, matbaadan, telegraftan bilgisayara kadar hep böyledir.

Herkesten aynı şeyi duyuyorum. Muhteşem bir internet bilgisi otoyolundan bahsediyorlar. Milyonlarca belki de milyarlarca ardı arkası kesilmeyen bilgiden bahsediyoruz. Evden alışveriş, dijital bankacılık, eğlence içeriklerine anında ulaşımımız mevcut. Açıkçası bunun anlamlı bir toplum oluşturmamız noktasında, ne gibi bir katkısı olabileceğini düşünmeden edemiyorum.

Birbirimize karşı olan sorumluluklarımızı ancak insanı bir tuş ile kapatabildiğimizde mümkün. Oysa bu insan için mümkün olmayan bir yönken, internetteki uzantımız için bu mümkün. Onu kapattığınızda oradaki varlığınızın sorunlarını(varsa) unutabilirsiniz.

Okul bunun en iyi örneklerinden biridir. Bilgisayarlı teknolojilere okullarda karşı olsam da, orada sorunları çözüm noktasında insani yaklaşım farklıdır. Bilgisayar ile bireysel bilgi edinimi kapısı açılırken, kollektif öğrenmeden uzaklaştığımız bir gerçektir. Çünkü okul nasıl öğrenileceğini öğretmektedir. Okulda bağlı bulunulan grubun yasası ve kuralları vardır. Ona göre hareket etmeniz gerekir. Ancak bir cihaz/bilgisayar karşısında bu yoktur. Bilgisayarlı öğrenmenin en büyük handikapı, bireyselleşmedir.

Siber uzayda hayatlarımız nasıl olur diye düşündüğümde nasıl bir çağrışımda bulunuyor? Bilgisayar teknolojisi ve internet sayesinde gün içerisinde yüzlerce bilgi ile karşılaşıyoruz. Buradaki en büyük sorun, eğer edindiğimiz bir bilgi ise; nerede ve nasıl kullanacağımız sorusu aklıma geliyor. Aslında sıklıkla eleştirdiğimiz müfredat denilen şeyin, ne işimize yaradığı sorusuyla aynı şeydir. Bilgi müptelası insanlardan bahsediyorum. 19.yüzyıl bilgi kıtlığının en yoğun yaşandığı çağlardan biriydi. Ve atalarımız bunu keşfetti.

1840'lardan itibaren fotoğraf ve telgraf başlayarak; zaman, mekan ve biçimin sınırlamalarının üstesinden gelme problemimizi çözmeye çalıştık. Neredeyse 100 yıl boyunca, bu problem üzerinde çalıştık ve bunu harikulade şekilde çözdük. Şimdi bu problemi çözerek, insanların daha önce hiç karşılaşmadığı yeni bir problem oluşturduk; bilgi furyası, bilgi anlamsızlığı, bilgi tutarsızlığı.

Bugün Somali’de çocuklar açlık çekiyorsa; Suriye’de ve farklı coğrafyalarda savaş veya terörizmle insanlar ölüyorsa bu bilgi eksikliği sebebi ile olmamaktadır. Doğumuzda veya ülke içindeki olumsuzluklar da bilgi eksikliği sebebiyle olmamaktadır. İnsanlar boşanıyor ve çocuklarına kötü muamele ediyorlarsa, cinsiyetçilik ve ırkçılık toplumsal hayatımızı mahvediyorsa, bunların hiç birisi yetersiz bilgi ile alakalı değildir.

Ve şimdi siber uzay ve süper bilgi otoyolu diyoruz. Daha çok bilgilendiğimizde, bu sorunları çözebileceğimize inanıyoruz. Oysa bu aldatmadan başka bir şey değildir! İnsanların küresel olarak daha fazla bağlantılı olması, küresel toplumun daha fazla mı homojen hale getirecek?

Bu konudaki muamma şurada; herkes, McLuhan dünyanın küresel bir köye döneceğini söylerken, dünyanın daha iyi bir yer olacağını düşünüyor. Ama bunun tersini yaşıyor gibiyiz, yani tüm dünyada kabileciliğe bir dönüş görüyoruz. İnsanlar kimlik hislerini bulabilmek için kabile köklerine kadar gidiyorlar, yani bunu Rusya’da, Türkiye’de, Kanada’da, ABD’de görebiliyoruz.

Amerikalılar Afro-sentrik müfredatı, Koreliler Kore müfredatını, Yunanlılar Greko müfredatı ve Türkler Osmanlıcılık müfredatını getirmeye çalışıyor. İnsanları en küçük kimlik parçalarına döndüren tüm bu küreselleşen iletişim nedir? Bu bir muamma.

Burada karşılaştığımız şeylere karşı sorular sormalıyız. Ve ben buna üç soru sorarak yanıtlar aramaktayım.

  1. Örneğin yeni bir teknoloji ile karşılaştığında, bu bir cep telefonu da olabilir, yüksek çözünürlüklü TV de, ya da siber uzay ve internet de. Bir soru şu olmalı, bu teknolojinin çözümü olduğu sorun nedir ?
  2. Bu gerçekten kimin sorunu ?
  3. Eğer burada bu teknoloji ile çözülen geçerli bir sorun varsa, bu teknolojiyi kullanarak hangi diğer sorunları oluşturuyoruz ?

Geçenlerde bir araba için fiyat almıştık. Aracın içerisine yalnızca görsel olarak güzel gözükmesini sağlayacak bir paketten bahsetti satıcı. Bir soru sorma gafletinde bulundum. Satıcıya araç içinin güzel gözükmesi, hangi sorunumu çözeceği ile alakalı soru sordum. Soruma cevap alamadım. Çünkü bir ihtiyaç değildi. O sunulan bir modaydı. Yaklaşık on yıldır araba kullanıyorum, bunun bir sorunumu çözebileceğine şahit olmadım.

Yani ben mi bu teknolojiyi kullanıyorum, yoksa o mu beni kullanıyor ? Çünkü teknolojik bir kültürde, teknolojiye olan heyecan nedeniyle hızla yok olmak çok kolay. Tabi ki, tüm teknofililer ve teknoloji severler teknolojiyi her yerde teşvik etmeye devam edecektir.

Hayatımıza işlenmiş bu faydasız faydaların sonu gelmeyecektir. Sadece biraz soru sormamız gerekiyor!

--

--