Hani kilo verecektim?

Aşk olsun.

runaway turk
2 min readJan 16, 2017
*: Xie xie, Çincede teşekkürler demek. Şie şie diye okunuyor ama i’ler çok belli belirsiz söyleniyor (en azından Tayvan’da böyle)

Tayvan’a taşınacağımı söylediğimde arkadaşlarımdan aldığım belli başlı tepkiler şöyleydi:

  1. “İnanmıyorum, ben de hep Tayland’a gitmek istiyordum.”
  2. “Ah canım, çok kilo vereceksin oraya gidince.”

İlkine hiç girmiyorum, halen “Tayland nasıl gidiyo?:D” diye mesaj atan şirin arkadaşlarım var. Bu saatten sonra o inancı yıkamam.

İkinciye gelirsek, hiç öyle olmadı arkadaşlar ya. Hiç öyle olmadı. Tayvan’daki beşinci ayımda, mahalledeki en uzun kadın olmanın yanı sıra, en ağırı olma yolunda ilerliyorum.

Arkadaşlarım zayıflayacağımı tahmin etmekte haklıydı aslında. Nefis yemeklerine rağmen, Mısır’da geçirdiğim bol yüzmeli birkaç ayın sonunda eski halimin yarısı kadar kalarak dönmüştüm. Türkiye’ye dönünce kütleyi geri toparlasam da, Tayvan’ın “Böcek mi o, ne ki o?” esintili mutfağını düşününce arkadaşlarım 22 kiloya düşeceğimden endişelenmişti. İlk birkaç hafta haklı çıkacak gibilerdi zaten. İngilizce menü, Tayvan’da her zaman bulabileceğiniz bir şey değil. Çok garip şeyler yedim. Tuzlu görünen şeyler sipariş edip tatlı yedim. Tofu yemeye çalıştım, bir türlü sevemedim (elveda vejetaryen olabilmek). Ama sonra, gece marketlerinin de yardımıyla deneye deneye, sayısız mide bozulmasından sonra, sevdiğim yemekleri buldum.

Fakat bu sefer şöyle bir durum oldu. Hani boğulmak üzereyken üzerimize atılan can simidine tüm gücümüzle tutunuruz ya (Aslında hiç boğulacak gibi olup da can simidiyle kurtarılmadım. Sadece bir sefer, havuzun ortasında arkadaşım Aslı’nın esprisi yüzünden gülme krizine girerek boğulma tehlikesi atlattım. Arkadaşlarım samimiyetle mor renk alıp gülmekten öldüğümü fark edince beni havuzun kenarına çektiler. Ama böyle bir durum olsa tüm gücümüzle tutunuruz herhalde), işte ben de bu yemeklere o şekilde “tutundum”. Ne olduğunu anlamadığım yemekler diyarında bulduğum bu güzel yemekleri, “Ya yarın burası açık olmazsa?”, “Ya burayı bir daha bulamazsam?” ya da hafiften ağlayarak “Tadı sanki biraz döner gibiymiş, bir porsiyon daha lütfen.” gibi düşüncelerle her fırsatta mideme indirdim.

Teşekkürler Koreli pilav keki, teşekkürler dondurma külahında et yemekleri, tüm arkadaşların tahminlerini boşa çıkardınız ve beni komşu spor salonunun sadık bir üyesi yaptınız (önümüzdeki pazartesiden itibaren).

Eğer kilo almakla meşgul olmadığımda neler yaptığımı merak ederseniz, bunu da okuyabilirsiniz:

--

--