
Her Gün Sabah 5'te Kalkmak Hayatımda Neyi Değiştirecek?
Eğer doğru yoldaysak, o yol hep yokuş yukarı olacaktır
Hayatımın hiçbir döneminde gündüz çalışmayı sevmedim. Günlük hayatın getirdiği koşuşturmacaların, yetişmesi gereken deadlineların, ödenmesi gereken faturaların ötesinde, hep farklı heyecanların hep farklı deneyimlerin peşinden koştum. Hayat denilen kısıtlı zaman biriminin zaman dilimi arttıkça daha hızlı geçtiğini keşfettiğimde yirmili yaşların başındaydım. Teoman’ın “Paramparça” isimli parçasında “Vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor” sözüyle ne demek istediğinin farkındayım.
Bir gün oturup bugüne kadar neler yaptığımı dökmeye karar verdim bir kağıda. Üniversite döneminde temellerini attığım girişimden, video içerik projesine kadar her ne kadar birçok proje olsa da dönüp baktığımda beni gururlandıran, bir o kadar da utanç duyduğum, bir hevesle başlayıp sonuna getiremediğim çalışmalar olduğunu gördüm.
Bir insanın en büyük yarışının kendisiyle giriştiği yarış olduğuna inanıyorum. Eğer dünden bir adım daha fazla atabildiysen, eğer dünden fazla bir satır dahi ekleyebildiysen bir yazıya, o zaman doğru yoldasın.
“Eğer doğru yoldaysak, o yol hep yokuş yukarı olacaktır” der Henry Eyring. Konfor alanı olarak dilimize çevrilen “comfort zone” insanın en büyük düşmanı belki de. İnsan bir kez tutuldu mu rahata, bir kez alıştı mı geç kalkmaya ya da oyun konsolu karşısında saatler harcamaya, zincirlerini kırıp kaçmak kolay olmuyor o alandan.

Peki ne yapabilirdim? Ne yaparsam daha verimli olabilirdim?
Oturup günlük rutinlerimi çizdim bir kağıda. Her gün 7:20'de kalkıyor, akşam 18:30'da evde oluyordum. 21:00'e kadar yaşamsal ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra, 23:00'e kadar çalışıyor, ardından tamamiyle ölü iki saat geçirdikten sonra ise 01:00 dolaylarında uyku safhasına geçiyordum. 23:00–01:00 arası benim adıma tamamiyle ölü bir zamanı ifade ediyordu yani. Haftada 14, ayda 60, yılda ise tam 730 saat, yani tam bir ay.
Yılın bir ayı, hiçbir anlam ifade etmeyen, hiçbir verimliliği olmayan atıl bir zaman.
En zoru sanırım ilk adımı atmak. Biz Türkler kervanı yolda düzmeyi seven insanlarız. İlk hedefim 23–01 arasındaki zamanı erken kalkmaya kanalize etmekti. Son bir haftadır, hergün 23:00'de yatıp 05:00'de uyanıyorum. Instagram hesabımı takip edenler anlamsız “Stories” paylaşımlarımdan görmüşlerdir. Uyumayı yaşamak kadar seven biri olarak, zulüm gibi gelse de bu süreç, tüm alışkanlıkların temelinin istemeyerek yapılan ritüellerle atıldığını biliyorum. İlk birkaç gün anlamsız Youtube videolarıyla sabahı ettikten sonra, daha sistemli ve disiplinli bir programla devam ediyorum uyku ile olan savaşıma.
Peki bu süreçten ne bekliyor ya da hedefliyorum?
Bunun henüz net bir cevabı yok. Daha kaliteli işler yapmak, daha çok okumak, daha çok yazmak, daha çok müzik dinlemek, yaptığım işi daha iyi yapmak istiyorum hepsi bu. Hayat dediğimiz olgu ertelediklerimizin fırsat maliyetinden başka bir şey değil. Atmadığımız adımın, yazmadığımız bir satırın, tatmadığımız tatların, gitmediğimiz şehirlerin buruk bir yansımasından fazlası değil.
Benim buradaki savaşım yalnızca sabah erken kalkmaya indirgenecek bir döngüden ziyade, günlük hayatın getirdiği ritüellerle. Umarım yazdıklarım, yapacaklarım ya da başarısızlıklarım daha iyi biri olmak isteyen birine umut olur. Umarım bu yolculukta sayımız artarak sürer.
Eğer sabah siz de bir amaç uğruna 05:00’de kalkarsanız beni gönderilerinizde etiketlemeyi eksik etmeyin. Belli mi olur belki de keşisir bir gün yolumuz.
Yolculuğumu takip etmek isterseniz eğer: Instagram.com/marketingholmes
Beni Twitter üzerinden de takip edebilirsiniz: @MarketingHolmes