İki tavşanı kovalayan kişi, hiç birini yakalayamaz!

Sevgi Kunut
3 min readFeb 19, 2016

--

“İki tavşanı kovalayan kişi, hiç birini yakalayamaz.”

Ne anlama gelebileceği hakkında eminim bazılarınız tahmin yürütmüştür bile…

Aslında demek istediğim “Aynı anda bir çok işi yürütmek, beynimizi öldürüyor ve verimliliği azaltıyor!”

Evet doğru okudunuz. Oysa yıllarca tam tersinden bahsedildi, yazılar yazıldı. Aynı anda bir çok işi yürütebilmek, bir beceri idi, kişiyi ve beynini geliştiren bir şeydi. Siz de şu an şöyle düşündünüz mü? “Her doğru denen bilginin bir süre sonra yanlış olduğu, yanlış olanların da aslında doğru olduğu ortaya çıkıyor. Neye inanacağımı şaşırıyorum” :)

/////////

Beyinlerimiz çoklu görev için tasarlanmamıştır.
Beyinlerimiz, ilgili anda sadece tek bir şeye odaklanmak üzerine tasarlanmıştır ve bilgi bombardımanına tutulması onu sadece yavaşlatır. İnsanlar aynı anda bir çok iş yaptıklarını sanırken aslında sadece hızlıca bir işten bir işe geçmektedirler ve bunu yaptıkları her an aslında kavrama/idrak etme maliyeti anlamına gelmekte.

Daha da enteresan olanı, bu sürekli iş / görev değiştirme beyne kötü alışkanlık edindiriyor. Yani biz her ufak işi tamamladığımızda (örneğin bir e-posta gönderme, kısa mesaja cevap verme, tweet atma gibi) kendimizi başarmış hissediyoruz. Zevk, mutluluk algılarımızı etkileyen beyin kimyasalımız olan dopamin hormonumuz artıyor. Beynimiz bu dopamini seviyor ve küçük işleri tamamlayarak mutlu olmaya, haz duymaya bizi teşvik ediyor. Bu ise tehlikeli bir kısır döngü yaratıyor ve kendimizi onlarca işi tamamlamış gibi hissediyoruz. Evet sadece hissediyoruz :) Aslında çok da bir şey yapmıyoruz — en azından kritik öneme sahip işleri…

İşin kalitesi ve verimliliği azalıyor.
Aynı anda bir çok işi yapmak, alakasız bilgileri elemeyi ve düşünceleri organize etmeyi zorlaştırıyor. Bu da verimliliği ve yaptığımız işin kalitesini azaltıyor. Bizi daha yorgun yapıyor ve hataya eğilimimiz artıyor.

Stresimiz artıyor.
Aynı anda bir çok işi yapmaya çalışmak stres hormonunu tetikliyor. Beynimizin sürekli vites değiştirmesi, stresi pompalıyor ve zihinsel yorgunluk yaratıyor.

Oysa tek bir işe odaklanıp diğerlerini bir kenara bıraktığımızda, zamanı yetirme konusundaki endişelerimiz azalıyor ve bu da meşgul olmanın tam zıttı demek!

Yaptıklarınızı gözlemleyin!

Ne sıklıkta e-postalarınızı kontrol ediyorsunuz? Evet, En kışkırtıcı olan e-posta kutumuz. Bazı araştırmalar gösteriyor ki okunmamış e-posta olduğunu bilmek -evet sadece bilmek- bile beynimizin verimliliğini %10 azaltıyor ve dikkatimizi dağıtıyor. McKinsey Global’ın araştırmasına göre çalışanlar, çalışma haftalarının %28’ini e-postalarını kontrol ederek geçiriyor. Yüksek değil mi?

Peki anlık yazışmalara cevap verme hızınız? Bu daha da kötü.. Anlık yazışmalar e-postadan daha hızlı cevap verme baskısı ve isteği yarattığı için o anki işimize odaklanmamızı engelleyerek dikkatimizi başka bir yöne çekiyor.

Akşamları yatmadan önce Instagram ya da Facebook hesaplarımıza bakmak bizi rahatlatıyormuş gibi görünse de aslında ciddi uyarıcı etkisi var. Bu da uykuya rahat dalma ve verimli uyumayı bile etkiliyor.

MİTLER — DOĞRULAR — DEĞİŞİMLER

  • “Meşgul olmak = önemli ve itibarlı biri olmak” şeklinde bir mit iken artık “meşgul olmak = fazla bilgi yükü” demek. Değişimi ise tek işe odaklanmakla mümkün. Bu da zamanı daha iyi yönetmeyi ve zaman endişesinin azalmasını sağlıyor.
  • “Fazla her zaman daha iyidir” bir mit iken artık “azı / biraz fazlası yeterlidir” doğru hale geliyor. Her şeyde minimum verimlilik dozuna bakmak yapılması gereken şey. Yani çalışırken, uyurken, meditasyon yaparken, e-postaları kontrol ederken, gönüllü çalışmalarda, ev işlerinde minimum verimlilik ile yetinebilmek.
  • “Hiç bir şey yapmamak, zaman kaybıdır” bir mit iken aslında doğru olanı beynimizin, boş geçirilen zamandan yararlandığıdır. Durgun, sakin zamanlarımızda kendimizi tedirgin hissederiz ve meşgul olacağımız bir şeyler buluruz hemen. Sadece camdan boş boş dışarı bakmak yerine Facebook’a bakarız, markette sıra beklerken e-postalarımızı kontrol ederiz. Yemeğimizi keyifle yemek yerine, yiyeceği sadece ağzımızda çiğnerken aynı anda ekrana bakarız.

Peki değiştirmek için neler yapabiliriz?

  • Günümüzü ikiyi bölerek, ilk önce önemli ve düşünme, odaklanma gerektiren zorlu işlerimizi tamamlayabilir, ikinci yarıda ise acil ama az önemli, kısa, basit işleri yapabiliriz.
  • E-postalarımızı kontrol etmek için bir zaman planlaması yapabiliriz. Örneğin günde 3 kez e-postalarımıza bakmak gibi.
  • Anlık yazışma bildirimlerinin sesini kapalıya alıp telefonumuzu kontrol etmek için de zamanlar belirleyebiliriz.
  • Evde ve işte kendimiz için “ekran molası” verebiliriz. Süresini kendimize göre belirlemek daha doğru ama önerilen 1–3 saat. Böylece detaylı çalışmaya, sorunlara çözüm aramaya, yazmaya, düşünmeye ya da yapmak istediğimiz herhangi bir şeye daha fazla odaklanabiliriz.
  • Günün ilk saatlerinde ve yatmadan önce e-postalarımıza bakmaktan ve ekrana bakmaktan vazgeçerek daha kaliteli uyku uyuyabilir ve dinç uyanabiliriz.
  • Gün içinde kendimize boş zamanlar yaratarak beynimizin de dinlenmesini sağlayabiliriz.

Sizlerin de başka önerisi varsa yorum kısmında lütfen paylaşın.

Verimli, keyifli ve daha odaklı bir gün dilerim. :)

Bu yazımın kaynakçaları;
*
Multitasking is killing your brain
*
How multitasking hurts your brain and your effectiveness at work

--

--

Sevgi Kunut

Eski Denetçi, Yeni Girişimci, Minimalizm Sever, Özgür Ruh, Duru, Mia Bal