Not İsteme Meselesi

Halil KÖKCÜ
5 min readJun 19, 2016

--

Mayıs-haziran ayları yükseköğretim kurumları için final sınavlarının yapıldığı zamanlardır. Bütün bir dönemin veya senenin semereleri bu aylarda toplanır. Yapılan sınavların stresi, sonuçlar açıklanıncaya kadar sürer. Bu stresin iki tarafı vardır. İlki o ders ile ilgili yeterliliği ölçülen öğrencidir. Onun dersi geçip geçemeyeceği konusundaki gerilimi (kendimden de bildiğim) oldukça rahatsız edicidir. Diğer taraf ise sınavın hazırlanması, okunması ile sorumlu olan akademisyenlerdir.

Öğrenciler, çoğunlukla derslere karşı tutumlarını ve bunun sınava yansımasının farkındadırlar. Bu nedenle bir kısmı henüz sonuçlar açıklanmadan, sınav kağıtlarının değerlendirme aşamasında, yüzyüze veya mesaj yoluyla durumlarını anlatarak sınavlarının geçecek şekilde sonuçlanması rica ederler. Diğer bir deyişle açıkça not isterler. Akademisyenler ise kendi tarzına göre bu taleplere karşılık verir. Kimileri en baştan ulaşılmazdır, kimi dinler dikkate almaz, kimi bir şey yapılabilir mi diye dikkate alır.

Öğrenci arkadaşın içinde bulunduğu durum gerçekten kritiktir. Ailesi ile problemler yaşayacaktır, maddi durumu yaz okuluna el vermez, 1–3'e takılıp üst sınıfa geçemeyecektir vs. Bu anlatılanlarda hakikat payı elbette vardır. Ama öğrenci arkadaşların unuttuğu bu konuşmanın, eğer kritik durum varsa, dönem başında yapılması gerektiğidir. Kaldı ki, eser sayıda öğrenci arkadaş dönem başında durumunu bildirerek dersten nasıl başarılı olabileceğini sorar. Böyle arkadaşlara can feda.

Hali hazırda maç nasıl sahada oynanıyorsa, dersler de sınav kağıdında görülüyor. Sınav kağıdında yazılan ya da yazılmayan her şey sonucu belirliyor. İşte bu noktada durumu kritik ya da başarısızlığı aşikar arkadaşlar bahsedilen özel durumları dikkate alarak sizden “bir şeyler yapmanızı” talep eder. Her ne kadar bunun doğru olmadığını anlatsanız da pek azı ikna olur. “şu kadar kişiye şu kadar puan eklense dahi sandart sapma değişmeyecek, dolayısıyla kendisine ihtiyacı olan puan eklenip geçirilmesi sağlandığında kimse mağdur olmayacaktır” bu hesapla beraber, not talepleri gelir.

Ayrıca yani 5 puan verse ne olur, ölür mü yani hoca? Cebinden mi veriyorsun?!

İşte ben de bu noktada twitterdan küçük bir anket yaparak bu not istemeye yaklaşımı, arkasındaki motivasyonu merak ettim. not istemenin nasıl karşılandığını ve bu davranışın başkaca durumla nasıl ilişkilendirdiğini öğrenmek istedim. Aşağıdaki soruların yanıtlarını aradım. Bu arada elbette bu not isteyenlerin içinde puanın düşük geldiğini düşünerek sonucuna itiraz edenler de olacaktır. Benim öğrenmek istediğim kısım ise geçerli notu alamadığı ve kağıdının yetersiz olduğunu bildiği halde not talep edenler.

İlk Soru:

Bu soru ile genel yaklaşımın nasıl olduğu öğrenmek istedim. Bu sonuca göre %25 bir dersten kalsa dahi not isteyebilir. Demek ki 4'te 1'miz sonucuna rağmen not talep edecektir.

İkinci Soru

Bu soruda da not talep etmenin bir hak ihlali olarak değerlendirilip değerlendirilmediğini merak ettim. Çıkan sonuç, başarısız olduğu dersten not isteyenlerin oranı ile benzerlik gösterdi. Bu da anlaşılabilir bir durum. Not istiyorsam, haklara ilişkin bir problem de görmüyorum demektir muhtemelen. Hak ettiği ile yetinmeyen %23'lük kesim miktar olarak beni endişlendiriyor. Zira bu kitle pekala hak etmediğini talep etmekte ve mümkünse almakta problem görmüyorsa yarın meslek hayatında da hak etmediği yerlere mümkün olduğu anda gelmekten çekinmeyecektir. Kalan %77'lik kesim hakkını savunamadığı ya da savunması sonuç veremediğinde, yetersiz ama talepkar insanlar hak etmedikleri yerde yer alabilecektir.

Üçüncü Soru:

En çok karşılaşılan not isteme durumlarından bir tanesi de geçme notuna yakın bir puanla başarısız olduğunda bir kaç puan için bu dersten kalınmaması gerektiği yönündeki ısrardır. buraya baktığımız zaman 5 puan ile kalındığı zaman %38 bunun ahlaki olarak bir sorun içermediğini düşünüyor. Yani siz 45 olan sınıra 5 puanla ulaşmadıysanız bu telafi edilebilir bir şeydir. bu nedenle zannedersem marmara hukukta okurken geçme notu 50 idi ve 40'lı notlarla pek kimse kalmazdı. Çan sistemi de olmadığı için hocalar, 45 ile kalacak öğrenciyi 38'e falan çekerdi.

Dördüncü Soru:

bu soruya gelen yanıtlar yukarıdaki ile kıyaslandığında dikkat çekici bir durum ortaya çıkıyor. 5 puan fark için not istemeyi ahlaki olarak sorunsuz bulanlar fark 15 puana çıktığında bunu problem olarak değerlendiriyorlar. Bu değişimi ahlaki problemin eylemin bizatihi kendisi ile değil, eylemin talep ettiği miktarla ortaya çıktığı düşüncesi olduğu söyleyebiliriz.

Beşinci Soru:

Özellikle hukuk okumanın ilk hedeflerinden biri olan hakim-savcılık mesleğine girişte referans, torpil, tanıdık gibi kişinin kişisel özelliklerinin ötesinde bazı bağlantılar veya himayeler sayesinde mesleğe alınabileceği yönündeki yaygın kanı ile not isteme arasında bir bağlantı kurulup kurulmayacağını görmekti amacım. Çıkan sonuç not isteyen %84'ün torpil arayacağı yönünde. Bu durumu biraz da açarak şöyle ifade edebiliriz: hak ettiğinden daha fazlasını dersi geçmek için talep edenin ileride, gene kişisel menfaatleri için eşit şartları bozucu imkanları kullanacaktır.

Altıncı ve Son Soru:

Bu soru son anda aklıma geldi, bu nedenle katılım az. Muhabbeti hep yapılan, öğrencinin dersi kendi başarısı ile geçmesi, ancak hocanın onu dersten bırakması konusuna baktığımızda %21'in ders başarısızlığı konusunda hocayı sorumlu tuttuğu görülüyor. En azından öğrencinin hatırı sayılır yüzdesi, başarızlığı kendisinde görüyor. Bu da kendi sorumluluğunu bilme adına sevindirici bir unsur kanımca.

Sonuç:

Öncelikle twitter’da bir anlık merak ile yaptığım çalışma bilimsel bir anketin gerekliliklerini içermemekle birlikte bu durum elde edilen sonuçları hepten geçersiz veya anlamsız kılmaz. Yukarıda bahsettiğim bir takım anlamlı göstergeleri bize sunduğunu düşünüyorum.

Eğer bir kişi hak etmediği halde, sene kurtarmak, ortalama yükseltmek vs gibi menfaatleri için eş durumdaki arkadaşlarına gösterilmeyen katkıyı istiyor ve bunda problem görmüyorsa bu yaklaşımın ahlaki sorunlar içerdiği söyleyebiliriz. Not isteme konusundaki yaklaşım gelecekte hakkı olmayan şeyleri isteme konusunda da istekli olunacağına bir karine olabilir. Elbetteki, bu kadar basit verilerle bu kadar keskin sonuçlar çıkmayabilir. Ancak bugüne kadarki araştırma görevliliği ve öğrencilik tecrübelerim bana bunun bahsettiğim şekilde gerçekleşeceği yönünde güçlü kanaat oluşturuyor.

--

--