Şöyle iyisinden bir “tutunamayan” olmak…

Talha Ocakçı
5 min readJan 29, 2017

--

Kitabın sadece 15–20 sayfasında geçen Olric’e karşı duyulan aşırı sevgi ve kitabın isminin verdiği arabesk “kaybediş” hissi sayesinde kendisini tutunamayan hisseden her türden insan için gerçek tutunamayanlık kriterlerini özetlemek istedim bu yazımda.

Tutunamayanlar, ne kofti edebiyat eleştirmenlerinin dediği gibi “Türk aydınının kişisel eleştirisi”dir ne de zengin kız-fakir oğlan tribine yem edilecek sığlıkta bir kitaptır.

Benzer şeyler yaşamamış, benzer düşüncelere ve korkulara kapılmamış insanlar için çok tuhaf bir kitap olsa da kalanlar için edebiyatın kerterizidir.

Sen bir tutunamayansın, eğer:

1- Yeni tanıştığın bir insan daha senin varlığına bile alışamamışken onun hayatında ne kadar çok yer edinebileceğini, senin hayatını ne kadar da değiştirebileceğini düşünüp mutlu olmaya başlıyorsan,

2- Eğer seni canı kadar seven annen bile seni “benim korkak oğlum/kızım” diye seviyorsa,

3- Düzensiz bir din bilgisine sahipsen, tek bildiğin kulaktan dolma hikayeler ise, hiçbir dini kendine yakın hissetmiyorsan, hiçbirini okumadığın halde “ben bütün kutsal kitapları okudum, okuduktan sonra dinlerden soğudum” sözünü söylüyorsan;

4- Arkadaşlarınla geçirdiğin vakitlerin boşluğundan sıkılıp, lideri olacağını düşündüğün bir aktiviteye dahil olmak için onları zorla ikna ettiysen ve ikna ettikten sonra, kendi başlattığın bu aktivitenin bile en kenara atılmış insanı olduysan;

5- Arkadaşınla aynı kadına aşık olup her seferinde arkadaş olarak görülüp kenara itilen sen olduysan,

6- Sevdiğin kadını kaybedince “aşk bir zayıflıktır” gibi sözler zırvaladıysan, aslında beceremediğin, yaşayamadığın her şeyden nefret ediyorsan; ya da küçük görüyorsan… Küçükken sıtmadan dolayı dalağın şiştiğinden ve bu yüzden asla atletizm yapamayacağından dolayı bütün yarışmalardan nefret ediyorsan mesela;

7- Aşkla ilgili ettiğin zırva laflara rağmen seni seven ilk kadına sarılıp onunla birlikte bambaşka bir insana döndüğünü görüyorsan, kendini aşka kaptırıp onunla birlikte yeni bir hayata başlayabileceğini düşünüyorsan,

8- “Demek ki, aşkı kötülememe gerek yokmuş, meğerse ben de aşkı yaşayabiliyormuşum” diyorsan; “demek ki diğer bazı şeyleri de kötülememe gerek yokmuş ; demek ki onları da yaşayabilirmişim” diyip ümitleniyorsan bir an için ve sonra güçsüzlüğün tekrar seni aşağıya çekiyorsa…

9- Sonra birdenbire sevdiğin kadınla yaşamaktan korkuyorsan; çünkü “ya beni gözünde büyütüp bana aşık olduysa; ya içimdeki boşluğu hiçliği fark edince benden uzaklaşırsa” diye korkuya düşüyorsan;

1o- Yanında olduğun insanların canını sıktığın düşüncesinden kurtulamıyorsan; yanındaki kişi her hoflayıp pofladığında “benim yüzümden” diye düşünüyorsan,

11- O kişiler gerçek acılar çektiğinde küçük bir çocuk gibi kaçıyorsan, çünkü bununla nasıl başa çıkılabileceğini bilmiyorsan,

12- Her gün başka bir şeye delicesine ilgi duyuyorsan; bu ilgilerin her gün değişiyorsa; çevrendekiler o şeye senin kadar ilgi duymadığında deliriyorsan, onları sığlıkla, hareketsizlikle suçluyorsan; sözlerin ve hakaretlerin, Cyrano de Bergerac gibi, aşırı gururun yüzünden hep kesin ve kati kalıpların içerisindeyse…

‘Bütün öfkelerimi öyle içten duyuyorum ki, kimsenin alınmaması gerek bana; bu yüzden ancak beni beğenebilirler,’ ‘Beni ya şımartın, ya da kapı dışarı edin!’ diyorsanız içinizden ya da dışınızdan... ‘Yarı içtenliğe dayanmam zor benim. Bir kişi mi kalacak? Tamam: bir kişi kalsın.’ ” diye tehdit ediyorsan;

13- Sonrasında, “ya bir kişi kalırsa; ya o da kalmazsa” diye dehşete düşüyorsan; bu yüzden tamamen değişip insanları çok sevmeye başlıyorsan birdenbire…

Kimse sen yalnızlığı çok mu seviyorsun yoksa yalnızlıktan deli gibi korkuyor musun bir türlü çözemiyorsa,

14- İlgi duyduğun hiçbir şeyin sonunu getiremiyorsan; birisi bunu yüzüne vurduğunda “demek ben bitiremedim ha, sen başlamaya bile cesaret edemedin” diye karşı saldırıya geçiyorsanız,

15- Sonunu getirememenin sebebi, insanların yaptığınızı görünce “bizi beğenmiyordun, o kadar tatava yaptın, yapa yapa bunu mu yapacaktın” diye eleştirmesinden korkmaksa,

16- Geçmişin, yarım bırakılmış onlarca hayatla dolu ise; bir şeye kendini tam olarak verdiğinde hayata karşı ayıp olduğunu düşünüyorsan; aslında kendini verebileceğin daha birçok şey olduğu duygusuna kapılıyorsan; neye başlasan diğerlerine ayıp olacağı hissine kapılıyorsan,

17- İnsanlar yaşadıkları hareketsiz ve tekdüze hayattan gayet memnun iken, seni eleştirmezken, onları eleştirip galeyana getirenin, sonrasında seninle alay eder hale getirenin ta kendin olduğunun farkında değilsen;

18- Arkadaş gruplarını birbirinden uzak tutmaya çalışıyorsan, birbirleriyle karşılaşmalarını engellemeye çalışıyorsan; her arkadaş grubunun, diğerlerinin çok gizemli ve harika olduğunu düşünmesini istiyorsan;

19- Başkalarının yaşattırdığı ıstırapları çok çabuk unutuyorsan, “belki bir gün daha dayanırsam bütün anlaşmazlıklarımızı çözeriz, belki ihtiyacımız olan fazladan tek bir gündür” diye düşünüp aslında hiçbir şey değişmediğinde bu ıstırapı tekrar tekrar yaşıyorsan,

20- Bugün Oscar Wilde’ın ne kadar da büyük bir yazar olduğunu düşünürken yarın Oscar Wilde’ı “ergenlerin acılarını anlatıyor, başka da bir numarası yok” diyerek aşağılıyorsan; ondan delice nefret ediyorsan; bu, hayatındaki her şey için böyleyse; bugün ölesiye sevdiğin bir şeyden yarın nefret ediyorsan…

21- Hayatının aşırı-sevme, nefret etme evrelerinin çokluğu seni rahatsız ediyorsa; her seferinde ölüp yeniden dirildiğini düşünüyorsan, bu yüzden bir türlü belli bir zeka yaşını geçemediğini düşünüyorsan;

22- Bu yüzden gerçek hayata karışamıyorsan; kitaplarının içinde yaşıyorsan, bir insanı, sadece bir roman karakterine benzetebildiğin ölçüde anlayabiliyorsan; herkesi bir roman karakterine benzetmeye çalıştığın noktada onların gerçek kişiliklerini gözden kaçırıyorsan;

23- Okuduğun yüzlerce kitaba rağmen hiçbirini gerçek hayatta uygulayamıyosan; en basitinden bir manavdan nasıl kazık yemeden alışveriş yapabileceğini öğrenemediysen;

24- Günlük ve sıradan yaşantıyı, karı-kocanın Allah’ın her akşamı yaşadığı “ne yaptın canım, çalıştım canım, sen ne yaptın canım, yemek yaptım canım” diyalogunu hor görüp aslında onu bile layıkıyla beceremediğini fark ettiysen…

Büyük ve güzel şeyleri demek istiyorum. Önce eşya engel oluyor, sonra şartlar: kalorifer, hizmetçi, çocuk odası. Düşünmek için kendime bir daire tutsam. İçinde, düşünmeye engel olacak eşyalardan hiçbiri bulunmayan küçük bir daire…” diyorsan,

25- Senin gibi insanların yanında bile, onlardan farklı olduğunu göstermek için debeleniyorsan; mesela bekarlık arkadaşlarının yanında çok farklı davranıyorsan karın da yanınızdayken; onlardan farklı olduğunu göstermek için; ya da yaptığınız devrimci konuşmalardan sonra harekete geçmeyişinizi ilk sen eleştiriyorsan ama sen de asla harekete geçmeyeceksen, anca konuşacaksan,

26- İnsanların yalan söylemesi için bir gerekçe görmüyorsan; mesela, gençliğinde arkadaşlarının anlattığı seks hikayelerini gerçekten yaşadıklarını düşünüp kendini yetersiz gördüysen; bunların doğruluğunu hiç sorgulamadıysan;

27- Küçükken bir “süper çocuk” diye tanımlandıysan, sana süper diyenleri utandırmamak, aptalca bir şey yapmamak için hep süper kalmaya çalıştıysan; elin kolun bağlı bir şekilde süperlik tanımlarına uymaya çalışıp hayatı ıskalamışsan ve yine ıskaladığın bu -belki de- daha yüksek hayatı küçük görmeye çalışıyorsan; ama içten içe kendini kandırdığını biliyorsan ve işte yine o aynı girdaptaysan,

28- Çıkış yolu bulamıyorsan ve başladığını ilk defa bitireceksen ve başlayıp başarıyla, iradenle bitirebildiğin ilk şey hayatın olacaksa sen bir tutunamayansın.

Tutunamayanın ne olduğunu daha iyi anlamak, arabesk muhabbetlere meze etmemek ya da “eziklerin kitabı” diye kestirip atmamak için bu kitabı okuyun.

Bu kitap, fast-food bir kitap değil…

Bir kerhanede, sonrasında berbat bir pavyonda Turgut’un ve Selim’in arkadaşlarının Selim’in ölümünü unutma çabalarını, kendi kendileriyle ettikleri, hiç bitmeyecek sanacağınız kavgalarını; Turgut’un bir devlet dairesinde yaşadığı, Kafka’nın davasından aşağı kalır yanı olmayan “memurluk” hayatını anlattığı sayfaları; Selim’in bir bilinç akışı içerisinde sürekli fikir değiştirerek, daldan dala atlayarak, yaşadığı şeyleri birbirine bağlayarak gittiği, hiç noktalama işareti olmayan bölümleri okumak biraz dirayet ve sabır istiyor.

Ama hayatınızda çok şey değiştirecek. Siz yaşamasanız da, bazı arkadaşlarınızın içinde bulunduğu vaziyeti anlamanıza yardım edecek.

--

--

Talha Ocakçı

Yazılarımda bazı şeyleri yanlış anlatıyor olabilirim. Kesin yanlış anlatıyorumdur.