Zorlama Girişim Fikriyle Nereye Kadar?

Giray Girisken
3 min readJul 7, 2015

Girişimcilik ülkemizde gün geçtikçe daha da çok popülerleşen bir konu haline geldi. Sunulan devlet destekleri, kuluçka merkezleri, üniversitelerde bu konu hakkında açılan bölümler, sosyal medyada yazılanlar, yeni teknolojilerle ilgilenen bizleri sürekli girişimciliğe teşvik ediyor.

Sanki bu ekosistemde biz hariç herkes yeni bir şeyler icat ediyor ve biz geride kalıyormuşuz gibi hissediyoruz. Bu düşünce üstümüzde haddinden fazla bir baskı oluşturuyor ve “Ben neden yapamayayım?” düşüncesi aklımızda belirmeye başlıyor.

Bizi motive eden bu düşünce aynı zamanda bize karşı büyük bir tehdit oluşturuyor aslında. Çok büyük bir hataya başlamak üzere olduğumuzu farketmeden girişimcilik refleksiyle yeni bir fikir bulmaya çalışıyoruz. Bu ekosistemde herkesin çok iyi bildiği, yurt dışı bağlantılı sitelerden faydalanarak fikir araştırması yapıyoruz.

Pazardan meyve sebze alır gibi seçmece fikir beğeniyoruz. Yatırım rakamlarına baktıkça ağzımız sulanıyor. Rakamlar büyüdükçe daha da kabarıyor iştahımız. Yatırım turlarına bakıyoruz. Milyon dolarları görüyoruz. Coştukça coşuyoruz. İçimizdeki enerji gittikçe daha da çok artıyor.

Sonra bir bakıyoruz ki Türkiye’de olmayan ve yatırım üstüne yatırım almış bir girişim göz kırpıyor bize.

İşte tam o anda kafamızda parçalar birleşiyor.

“Tabi ya! Çok iyi! Çok mantıklı!”

“Baksana Türkiye’de yapan yok. Kesin çalışır bu iş burada.”

“Türkiye’de bu işi ilk yapan parayı yakalayacak.”

diye geçiyor aklımızdan ve tabii ki bu fikri ülkemizde ilk gerçekleştirecek kişi biz olmalıyız.

Hemen bu girişim hakkında yazılan haberlere bakıyoruz. İnsanların yorumlarını okuyoruz. Hakkında yayınlanan video’ları izliyoruz. Ne var ne yoksa araştırıyoruz ve her adımda doğru yolda olduğumuz fikri daha da perçinleniyor kafamızda. Kolları sıvıyoruz ve önümüzdeki örnekten feyz alarak tıpatıp aynısını hayata geçirmek için çalışıyoruz.

Ne kültürel farklılıklara dikkat ediyoruz, ne o girişimin son haline gelirken geçirdiği süreçlere dikkat ediyoruz, ne de hedef kullanıcı kitlesiyle tek bir görüşme yapıyoruz.

Tek yaptığımız aynısını kopyalamak.

Çünkü;

1.

Orada çalışıyorsa burada neden çalışmasın ki?

2.

Bu kadar yatırım almış olması bu işin başarılı olduğunun ve büyüyeceğinin kanıtıdır.

3.

Bana da burada yatırım yaparlar.

Sonra girişimci gerçekten inanmadığı ve içten bağlanamadığı bir fikre bütün zamanını ve enerjisini vermeye başlıyor. Belki inanıp inanmadığını bile farkedecek düşünme zamanını kendisine ayırmadan yapıyor bunu. Tek amacı var. Aynısını yapmak. O kadar. Gerisinin kendiliğinden geleceğine emin. Netice tahmin edebildiğiniz gibi büyük çoğunlukla başarısızlık ve hüsran oluyor.

Peki Nasıl İlerleyebiliriz?

Girişimciliğin alternatif bir kariyer yolu olarak benimsenmeye başlandığı bu zamanlarda bu serüvene seçmece fikirlerle başlamak ne kadar doğru diye düşünmemiz gerekiyor. Kendimizi fikir bulmaya zorlayarak ya da yurt dışındaki somut örnekleri hiç sorgulamadan burada uygulamaya çalışarak ne kadar başarılı olabileceğimizi kendimize sormamız gerekiyor.

Sırf bir girişim başlatmış olmak için fikir bulmak ve uygulamak yerine ilgilendiğimiz konular hakkında daha çok okuyarak, öğrenerek ve bunları uygulayarak zamanımızı daha etkili kullanmamız gerekiyor.

Asıl başarıya ulaşan fikirler, girişimcinin yaşadıklarının ve öğrendiklerinin ona gösterdikleri olmuyor mu zaten?

Ya çalışırken görülen bir eksiklik, ya o kişinin hayatta gördüğü bir eksiklik, ya da ilgi alanlarının öğrenilenlerle birleşmesi değil mi en güzel fikirleri doğuran? Kendimizi zorlayarak, ilgilenmediğimiz alanlara girerek, başkalarının yaptıklarını yapmaya çalışarak nereye kadar ilerlenebilir?

--

--

Giray Girisken

Self-starter with a curious mind. Interested in Startups. Collecting useful online tools at https://startupcollections.com