BESLENME VE SAĞLIK

Kafein Tüketiminin Bireysel Etkileri

Neden bazı insanlar kahve içmeden uyanık kalamazken diğerleri kahvenin ardından hemen uyuyabilir?

Rumeysa Yolcu
Yazı Rehberi

--

Kafein tüketiminin çoğunluğu kahve yoluyla olurken birçok başka besinde, ilaçta ve içecekte de kafein bulunmaktadır. Kafein, dünyada en çok tüketilen psikoaktif maddedir. Merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal bir maddedir.

Photo by Nathan Dumlao on Unsplash

Genel olarak kafein; yorgunluğu azaltmak, uyanıklık sağlamak, zihinsel performansı arttırmak gibi amaçlar için kullanılır.

Kültürümüzde kafein içeren içecekler, önemli bir yere sahiptir. Öğrenciler sınav haftalarında uyanık kalabilmek ve daha çok çalışabilmek için kahve içer. Bütün gün çalışıp eve geldikten sonra günün yorgunluğunu atmak isteyen bir çalışan çay içer. Fiziksel bir iş yaparak yorulan kişi yorgunluk kahvesi içer….

Ancak her vücudun kafeine verdiği tepki farklıdır. Kahve üzerinden ilerleyecek olursak;

  • Bazıları gün boyu belli aralıklarla kahve içse de bütün gün sakindir ve geceleri rahat rahat uyur. Hatta bir fincan kahvenin üstüne direkt uykuya dalabilenler bile vardır.
  • Bazıları sabah kahve içmeden güne başlayamaz, kahve içmediği günler kendini sersemlemiş hisseder. Uyanık kalması gereken anlarda kahve içerek uykusunu engellemeye çalışır. Kahve içtikten sonra aşırı enerjik, hareketli ve üretken olur.
  • Bazıları da kahvenin etkilerine o kadar duyarlıdır ki kalp çarpıntısı gibi etkilerden dolayı kafeinsiz kahve içmek zorundadır.
Photo by Mike Kenneally on Unsplash

Kafeinin Vücuttaki Yolculuğu

Kafeinin vücuttaki olası etki mekanizması farklı şekillerde açıklanmaktadır. En çok kabul gören mekanizma ise adenozin reseptörlerinin bloke edilmesidir.

Vücudumuzda doğal olarak üretilen adenozin adlı bir bileşik bulunmaktadır. Adenozin bir nörotransmitterdir, beyin hücreleri arasında iletişimi sağlar. Sakinleştirici etkiye sahiptir ve uykumuzun gelmesine, yorgun hissetmemize neden olur.

https://youtu.be/4YOwEqGykDM

Adenozin, beyindeki adenozin reseptörlerine bağlanarak etki gösterir. Ancak kafein bileşikleri de bu reseptörlere bağlanabilme yeteneğine sahiptir.

https://youtu.be/4YOwEqGykDM

Kafein, vücudumuza girdikten sonra kan dolaşımına geçerek beyne ulaşır. Beyindeki adenozin reseptörlerine bağlanarak adenozin bileşiğinin bağlanmasını engeller. Böylece adenozinin reseptörlere bağlanması engellenmiş olur, adenozin etki gösteremez ve uyanıklık hali sağlanır.

https://youtu.be/4YOwEqGykDM

Bir vücudun bu faydayı elde etmesi için ne kadar kahveye ihtiyaç duyduğu yukarıda da bahsettiğim gibi bireyden bireye değişebilmektedir. Bu bireyler arası değişkenliğin altında yatan çoğu neden tam olarak anlaşılamamıştır.

Kahve içtikten sonra sakinliğini koruyan bireylerin hem adenosin hem de kafeini barındırmak için yeterli beyin reseptörleri olabilir veya belki de beyin hücrelerine bağlanmaya çalışan adenozine karşı daha duyarlıdır. Kimse gerçekten bilmiyor.

Yıllar içinde yaş, cinsiyet, hormonlar; beslenme, aktivite türü, sigara içme, ilaç kullanımı, genetik arka plan dahil olmak üzere katkıda bulunabilecek çeşitli faktörler tanımlanmıştır.

Genetik, bu faktörler arasında son yıllarda en çok araştırılan faktördür. Kafein metabolizmasını ve kafeinin fonksiyonel sonuçları etkileyen birçok farklı gendeki polimorfizmler son on yılda bulunmuştur ancak tüm resmin anlaşılmasına yardımcı olamamışlardır.

Sonuç olarak, her kafein tüketen bireyde aynı etkiyi beklememeliyiz. Bu farklılık birçok sebebe bağlı olmakla beraber, araştırmalar sonucunda kesin olarak bir neden belirlenememiştir. Kafein tüketiminin faydaları olduğu gibi aşırı tüketiminde olumsuz etkiler meydana gelmektedir. Bu yüzden Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER) 2022’ye göre yetişkinlerde kafein alımı günde 400 mg, gebelerde ise günde 200–300 mg ölçüsünü aşılmamalıdır.

KAYNAKÇA

Nehlig A. (2018). Interindividual Differences in Caffeine Metabolism and Factors Driving Caffeine Consumption. Pharmacological reviews, 70(2), 384–411. https://doi.org/10.1124/pr.117.014407

Editör: Pozan

--

--