Kendinizi Bahtsız Hissederseniz Bu Kelimeleri Hatırlayın

Gün gelir devran dönmez kasap döner sap döner hesap dönmez ve üzerimizdeki bahtsızlık hissi bir türlü sönmez bilmez.

Pozan
Yazı Rehberi
5 min readMar 1, 2023

--

Başımıza gelen her olayın bahtsızlığımızın bir diğer meyvesi olduğunu düşünüp aslında o sırada hayatımızda olan iyi şeyleri göremeyiz bazen. Bahtsızlığın kara bulutu, güzel ve nadide şeyleri görmemizi engelleyen bir perdeyle çevrelemiştir gözlerimizi çünkü.

İşte bu perdenin altında kalmışken, ciğerlerimizdeki nefes tamamen tükenmeden evvel kendimizi silkelememiz gerekir. Aslında şanssız olmasak bile şanssızmış gibi hissetmemize neden olan o durumu üzerimizden atmak için birden fazla yöntem var hatta o kadar fazla yöntem var ki şu çağda kendimizi nasıl hala şanssız hissediyoruz bilmiyorum.

İnsanın kendini iyi hissetmesi için aşağı yukarı her insanın söyleyebildiği bir yöntem, bir tarif var. Böyle bir çerçevenin içinde nasıl bu kadar insan hala mutsuz kalabiliyor bilmiyorum.

Ben de size bir diğer yöntemi göstermek için buradayım. Sizden istediğim, birazdan göreceğiniz kelimeler üzerine dikkatli düşünmeniz. Gerçekten dikkatli düşünüp geçmiş zamanları hatırlamaya çalışmanız durumunda fark edeceksiniz ki aşağıda sizinle paylaştığım kelimeler aslında eskiden de dilimizde mevcuttu fakat şu an kullanıldıkları kadar kullanılmıyorlardı.

Ne olduysa bir şeyler oldu ve bu kelimeler artık eskisine kıyasla çok daha sık kullanılıyorlar.

Hep beraber bakalım ve görelim bu kelimeler neymiş ne değilmiş.

Toksik

Diyebilirsiniz ki bu kelime yabancı bir kelime ve aslen Türkçe değil, dilimize yeni adapte edildi, eskiden bu kelimeyi kullanmıyorduk… Ben kullanıyordum, çevremde görüyordum ve karşılaşıyordum da. Şimdilerde olduğu kadar sık karşılaşmıyordum ama. Şimdiler de kötü bir davranışı, kötü bir huyu nitelemek için ilk tercih edilen kelimelerden biri oldu ‘Toksik’ kelimesi. Hatta diğer kelimelere kıyasla işin suyunu çıkardılar diyebilirim. Toksik ilişkiler, toksik davranışlar, toksik arkadaşlıklar… 1930'dan beridir yazılı kaynaklarda karşımıza çıkan bu kelimeyi günümüzde ne hale getirdiler…

İçerik

İçerik kelimesi artık biri size ‘bir şeyler içer miyiz’ diye sorduğunda vereceğiniz cevaptan çok daha fazlası. İçerik her şey, her şey bir içerik. Bundan şikayetçi değilim, olamam da çünkü her şeyi bir içerik yapma ya da bir içerikten her şeyi bulmak, benim gün içindeki vakit pastamdan en büyük dilimi alan aktiviteler artık. Zamanında, zamanında bile demeye gerek yok aslında, iki-üç yıl öncesinde dahi bu kelime bu kadar gündemde değildi. İçerik denilirken genelde kast edilen şey bir şeyin içerisindekiler olurdu. Şimdi ise içerik denilirken o şeyin ta kendisi kast ediliyor. Arada ince bir fark var ve size o farkı tam anlatabildim mi emin değilim. Eskiden bir filmin içeriği konuşulurken şimdi ise o filmin ta kendisi bir içerik oldu. İnternetteki çevrimiçi yayın platformları, yayınladıkları filmleri birer içerik olarak pazarlıyor.

Olumlama

Kendimizi olumluyoruz. Bunu söylemesi hala tuhaf geliyor. Sanki bir şeyi bir yüzeye doğru ovalamaktan bahsediyormuşum gibi çalınıyor kulağıma ki olumlama olayını aslında böyle pazarlayabilirler. “Şimdi olumlu düşünceleri alıyoruz ve hep beraber üzerimize olumluyoruz. Özellikle sırtımızı iyice olumluyoruz ki değer verdiklerimizden gelmiş ve sırtımızda kalmış yara izlerinin bıraktıkları kirlerden iyice arınalım.”

Tüketim/Tüketmek

Yazı içerisinde bulunan tüm kelimeler arasından bana en çok batan kelimeler bunlar; tüketmek, tüketim. İkisini de aynı başlığa koydum çünkü aralarında ufak bir fark var. Çağın tüketim çağı olduğu yıllar öncesinde de söyleniyordu bu kelimeler. 2000'lerin başlarından beri gözle görülür bir tüketim çılgınlığı var, bunun henüz dün başlamış olduğunu iddia etmiyorum. Tüketim kelimesinin hali hatrı zaten yirmi yıldır yerinde, onu dilimizden düşürmüyoruz fakat fark ettiyseniz tüketmek fiili son birkaç yıldır ayrı bir yükselişte. İnternette bir yiyecek önerilirken ‘severek tüketiyorum’ ifadesi kullanılıyor çoğu zaman. Günde iki defa tüketiyorum, bunu tüketmeyi her ne kadar sevmesem de, haftalık tüketim önerileri… Tüketim çağında zirve yapmış olmamızdan ötürü mü yoksa başka bir kelime uyduramadığımızdan mı bilmiyorum. Anlayacağınız, tüketim kelimesi zaten yıllar içerisinde kulağımıza diktiği banktan bir türlü kalkmamışken bir çeşit evrim geçirdi ve bir fiil olarak, tüketmek fiiliyle hayatımızdaki sirayetini arttırdı. Buradaki ak kaşık ben değilim, ben de tüketme fiilini eskiye göre daha fazla kullanıyorum ki kullanmıyor olsaydım farkına varıp bu yazıya eklemezdim.

Evet, bu yazı biraz da günah çıkarma gibi, bir nevi TDK’ye yazılan bir özür mektubu.

Gönderi

Post kelimesi Türkçe olmadığı için onun muadili olan gönderi dilimizden artık düşmeyen bir diğer kelime. Gönderi kelimesi eskiden de kullanılıyordu, bir yere gönderilmiş olan postayı, telgrafı ya da mektubu nitelemek için tercih edilen kelimelerden biriydi. Tabi artık posta yok, telgraf yok ya da mektup yok. Telgrafın yerini Telegram, mektubun yerini elektronik mektuplar alırken postaların yerini kimse almadı, posta kelimesi post oldu ama İngilizce kelime kullanmaya alerjisi olanlar gönderi kelimesini benimsemeyi seçti. Bir zamanlar mektupların içerisinde gönderilen fotoğraflar artık gönderinin ta kendisi oldu. Gönderi kelimesi kendini adapte etmeyi başardı.

Fenomen

En vurucu olanı en sona saklamak istedim. Fenomen kelimesi aslında tüm bu fenomenlik curcunası içerisinde gerçekten fenomen olmayı başarmış bir fenomen, bir başarı hikayesi hatta. Çünkü fenomen kelimesi aslında felsefede kullanılan bir kelime. Anlam olarak algılanabilir olaylara ya da somut nesneler için kullanılıyordu. Fenomen kelimesi yıllar boyunca felsefenin ona ancak sağlayabildiği tozlu kulübesinde üzgün üzgün oturup kullanılmayı beklerken internet çağı geldi, ürünler pazarlanmaya başlandı ama ürünlerin pazarlanması yetmeyince insanlığın en eski geleneklerinden olan insan pazarlamayı internete taşıyıp internetten insan pazarlamaya geçtiler fakat o noktada durdular, pazarlanacak o insanlara genel olarak bir isim verilmesi gerekiyordu. İşte tam o noktada fenomen kelimesi seçildi. Tuğla kalınlığındaki felsefe kitaplarının arasında altı puntoyla yazılmış halini büyüteçle zor okuyacağımız fenomen kelimesi oksijen kadar yaygın oluverdi. Bu, fenomen kelimesinin kendisi için bir başarıdır ama bizim için nedir, bilmiyorum.

Yukarıda saymış olduğum kelimelerin ortak bir özelliği var. Hepsi, bir zamanlar belli başlı anlamlar için kullanılıyorken değişen dünyayla başta o anlamlarını kaybetti, hepsi birden kendini çok şanssız hissetse de hayat onlara o limonu bir noktada verdi ve yepyeni bir kılığa bürünerek eskisinden farklı, iyiliği-kötülüğü tartışılır noktalara geldiler.

  • Toksik kelimesi gerçekten zehirli olan kimyasallar için kullanılıyorken artık davranışlar için kullanılır oldu.
  • İçerik kelimesi bir olgunun içerisindekileri anlatmak için kullanılıyorken artık olgunun ta kendisini anlatmak için kullanılır oldu.
  • Olumlama kelimesi günün birindeyken diliniz dönmediği için yanlışlıkla kuruvermiş olduğunuz ve saçma bulduğunuz bir kelimeyken artık ağrı kesici ilaç gibi her yerde olan ve her yerde aranan bir kelime oldu.
  • Tüketim yıllar öncesinden zirve yapmış ve içinde bulunduğumuz zamanı kullanmak için kullanılan bir kelimeyken kendisine bu yetmedi ve yeni bir forma bürünerek, fiil haliyle bizi tüketmeye kaldığı yerden devam ediyor.
  • Bir zamanlar kokulu mektupları anlatmak için kullanılan gönderi artık müzikli fotoğrafları anlatmak için kullanılıyor.
  • Fenomen kelimesinin başına gelen durumu talihsizlik de sayabilirsiniz ama hakkaniyetli bir değişim geçirmiş bulunduğunu yadırgayamayız.

İçinde bulunduğunuz durum, yaşadığınız çağ, etrafınızdaki zaman sizin anlamınızla uyuşmuyor olabilir ama durumlar değişiyor, çağ değişiyor, zaman akıyor ve siz de değişiyorsunuz. Şanslılık-şanssızlık da pekala değişiyor. Kendinizi şanssız hissederseniz bu kelimeleri hatırlayın.

Özellikle fenomen kelimesini, çünkü…

Bir gün siz de fenomen olabilirsiniz.

Sonraki yazılarda görüşürüz.

Görüşeceğiz de…

Photo by Alois Komenda on Unsplash

--

--

Pozan
Yazı Rehberi

Kafamın içinde altınlar var ama çıkmaları için italyan bir tesisatçının aparkat atması gerekiyor.