1 Ay Boyunca Kitap Okumadım, Hayatımda Neler Değişti?

Eren Cicibıyık
Türkçe Yayın
Published in
5 min readApr 29, 2020

Genelde buralarda ne kadar çok kitap okuduğumuzu anlatırız değil mi? Bu sefer durum biraz farklı.

1 ay boyunca kitap okumayıp bilgi ve hikaye ihtiyacımı başka kaynaklardan karşılamaya çalıştım. Bu süre içerisinde hayatımda artı ve eksi yönleriyle birçok şey değişti.

Öncelikle, geçen 1 ay boyunca hayatımdan kitapları tamamen çıkarıp boş bir zaman yaratmak yerine, kitaplardan karşıladıklarımı başka türlü karşılayabilir miyim diye merak ettim ve şu sorunun cevabını aradım:

“Kitap okuma deneyiminin alternatifini bulabilir miyim?”

Kitaplar isteklerinize göre oldukça geniş niteliklere sahip olsa da, ben genel olarak iki ana beklentimi karşılamayı amaçladım: Bilgilenmek ve hikaye deneyimi yaşamak.

1 ay gibi bir süre hayatımı etkilemek için oldukça kısa gibi gözükse de, bir alışkanlığımdan hızlıca vazgeçtiğim için zorlu bir süreçten geçtiğimi söylemeliyim.

Yaşadığım değişimlere ve bu sürecin bana öğrettiklerine yakından bakalım.

1) Zaman Kavramım Nasıl Değişti?

Yaşanan zorluklara rağmen evde vakit geçirme konusunda pek zorlanan biri değildim. Dolayısıyla “gün çok yavaş geçti” diyen bir insan olmadım.

İnternet üzerinden kullandığım alternatif okuma kaynakları, zamanın kitapların yaptığı kadar hızlı geçmesini sağlama konusunda pek başarılı olmadı.

Kendimi oyalamak ve günümü geçirmek için daha fazla aktivite yapmaya başlasam da, hiçbiri kitapların sürükleyiciliğine erişemedi.

Aslında burada öğrendiğim şey basitti:

Günü iyi değerlendirmek için yaptığımız şeylerin fazlalığı değil, geçirdiğimiz zamanın ve aktivitenin kalitesi önemlidir.

Bu sebeple günü doldurmak için yaptığım binbir türlü uğraşın zihnimi karıştırmaktan ve yormaktan başka pek bir işe yaramadığını görmüş oldum.

Tercihim her zaman uzun soluklu ve gerektiği kadar yapılan bir uğraştan yana.

2) Bilginin Niteliği ve İçerik Üretimi Konusunda Durumlar Nasıldı?

İyi içerikler üretmek için, iyi kaynak tüketmek gerektiğini savunanlardan biriyim.

Kitaplar ve internet üzerinden yapılan araştırmada bazı artı ve eksi yönler olduğunu gözlemledim.

Öncelikle internet, bilgi çeşitliliği konusunda bir kitaptan çok daha fazla süzülmüş bilgi sunuyor. Yani ulaşmak ve anlamak oldukça kolay. Fakat en önemli handikap şu ki; kalıcı değil.

İlk günlerde kendimi bilgi açısından inanılmaz dolu hissettim. Öyle ki kitaptaki bilgiyi almak için sabırla yapılan, bağlamdan uzak hissettiren okumalar ve bana gereksiz derecede fazla gelen örnekler okuma deneyimimi baltalamıyordu.

İşin aslı ilerleyen günlerde ortaya çıktı:

Bilgiye erişmek her ne kadar dijitalde çok daha rahat olsa da, edinilen bilgi hiçbir şekilde kalıcı değildi. Öğrendiğimi düşündüğüm bilgiler, belleğimde güçlü bir yer edinemiyordu. Aslında kitaptaki küçücük bir bilgiye erişmek için harcanan çaba en kutsalıymış.

Bu doğrultuda içerik üretimi konusunda beni en çok zorlayan noktalardan biri gerçekleşmişti:

Kolay eriştiğim bilgiler sayesinde yazacak çok fazla konu olduğunu düşündüm, ancak içerikte bu konunun altını doldurabilecek bilgi birikimine sahip değildim.

Alakalı ya da alakasız birçok konuda bilgilenmiştim ama bu bilgileri organize edemediğim için efektif kullanamadım.

Kitaplar bize bilgiyi öyle bir düzende sunuyormuş ki, bu bilgileri kategorize ederken işin büyük bir kısmı zaten yapılmış halde bize geliyormuş.

Bilgiye erişmek, bilgiyi öğrenmek anlamına gelmiyor. O bilgiyle etkileşime girmek ve içselleştirmek için kitapların biçilmiş kaftan olduğunu tekrar fark ettim.

3) Hikaye İsteğimizi Karşılamak İçin Kitaplara İhtiyacımız Var mı?

Bireysel anlamda beni en çok şaşırtan noktalardan biri hikaye deneyimi konusunda oldu.

Gelişen teknolojiyle birlikte artık hikaye deneyimi oldukça farklı bir boyuta geçti, bunu kabul etmek gerekiyor. Kurgu kitaplarının eskisine göre daha az tercih edilme sebeplerinden biri de bence insanların hikaye deneyimini daha kolay ve gerçekçi bir yolla karşılama istekleri.

Özellikle oyunlar başta olmak üzere, diziler ve filmler; kitaplardan çok daha geniş imkanlara ve gerçekçi deneyim yaşatma ihtimaline sahip. Ancak kitaplar bir konuda en değerli güce sahip: Hayal gücünü tetiklemek.

Evet video oyunlarında seçimlerimiz hikayenin akışını değiştirebiliyor. VR teknolojisi ile kendimizi hikayenin içinde bulabiliyoruz. Ama hiçbirinde içinde bulunduğumuz hikayenin detaylarını kendimiz yaratmıyoruz.

Bize sunulan evren ağzımızı açık bıraksa da, evreni kendi hayal gücümüzle şekillendirmenin tadı da oldukça lezzetlidir.

Ama başlıktaki soruya gelecek olursam, eğer kendimizi yormadan hikaye deneyimi yaşamak istiyorsak, bence kitaplar tamamen şart değil.

Beklentimiz farklı bir yöndeyse, o zaman işler değişir:

Hayal gücünü geliştirmek ve aynı zamanda gelecekte insanlara bahsi geçen hikaye deneyimini yaşatabilmek için bu kitaplar şart.

4) Kitap Yerine Hangi Mecralarda Neler Tükettim?

1 aylık süre boyunca görsel mecralarda Youtube ve Udemy ön plana çıktı. Bu konuda Udemy ve benzeri öğrenme platformlarına ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çünkü bu platformlar, organize edilmiş bilgiyi sunma açısından kitapların işleyişiyle inanılmaz derecede benzerlik gösteriyor. Beraberinde sunulan uygulama ve örnek yelpazesi de oldukça geniş olduğu için görsel mecranın en verimli içerik türüne sahip olduklarını söyleyebilirim.

Youtube’da ise gerçek anlamda bilgilendirici bir içeriği bulmak için harcanılan emek oldukça fazla olsa da, bulduklarınız oldukça kaliteli olabiliyor. Ancak bu uğraşa değer mi? Orası belli değil.

Yazılı mecraya geçtiğimizde ise, birçok içerik sitesi ve dijital olarak yayınlanan makaleler bizi karşılıyor.

Makaleler her ne kadar önemli bilgiler sunuyor olsa da, kitaplardaki yazar ihtiyacını oldukça fazla hissettiriyor.

David Eagleman’ın bir kitabını okumakla, benzer konudaki bir nöroloji makalesi okumanın farkı burada ortaya çıkıyor. Bu nedenle kitaplardaki sürükleyiciliği yakalamak ve yazarın kendi yorumlarını duymak sandığımdan çok daha önemli bir detaymış.

İçerik sitelerinin ve benzer yazılı platformların da en büyük sorunu, yukarıda bahsettiğim gibi formatı gereği yeteri kadar derinleşemeden, bilgiyi direkt süzülmüş bir şekilde kullanıcıya sunması.

Ancak tükettiğiniz bir içerik size bir konuda yeni kapılar açıyorsa ve sizi araştırmaya itiyorsa, varacağınız yer yine kitaplar oluyor.

Yazarın Notu ve Son Düşünceler

Belirli bir süreliğine kendimi kitaplardan yoksun bırakmak ve alternatifleri değerlendirmek; hem diğer mecraları hem de kitaplardan aldığım verimi analiz etmemi sağladı.

Özellikle kitapların kendine has özellikleri, efektif bilgiye erişim için tahtını her zaman koruyacağını hissettiriyor. Bu içerik üretme sürecine kadar büyük bir fark yaratıyor.

Bizzat deneyimlediğim için “Öğrenilen bilgiyle olan etkileşim ne kadar artarsa, öğrenme de o kadar kalıcı olur” cümlesine sonuna kadar katılıyorum.

Konu hikayelere gelince, beklentiler her şeyi şekillendiriyor.

Eğer az efor harcamak ve gerçekçi bir deneyim istiyorsanız; teknoloji sayesinde bunları kitaplar olmadan yaşayabiliyorsunuz.

Fakat beklentiniz hayal gücünüzü geliştirmek ve okuduğunuz hikayenin zihninizdeki görüntüsünde aktif rol oynamaksa, kitapların görsel boşluğunu hayal gücünüzle doldurarak bambaşka bir deneyimin kapısını aralıyorsunuz.

--

--