“Akıllı” Şehirler, İnovasyon ve Kültür
Geçtiğimiz hafta, Arkhé Innovate’in Akıllı ve Sürdürülebilir Şehirler etkinliğine katıldım. Ben daha çok IoT gibi teknolojiler ve sürdürülebilirlik özelinde konuşmaları dört gözle beklerken, inovasyon hakkında konuşulan ilk panelden çok etkilendim.
Etkinlikte en çok aklımda kalan konuşmalar bu konuda oldu, ben de etkilendiğim bu noktaları yazıya dökmek istedim.
Özellikle akıllı şehir dediğimizde genelde aklımıza gelen ilk kavram teknoloji oluyor. Oysa akıllı şehirlerin teknoloji değil de inovasyonla sürdürülebilir olacağını bu etkinlikte fark ettim.
Kültürde var olan bir değeri teknolojiyle birleştirmek, bir inovasyon inşaa etmenin en iyi formülü. Bu inovasyonla birlikte de, akıllı ve sürdürülebilir şehirler inşaa edilebilir.
“Askıda …” mahalle kültürümüzde hep var olan bir kavram. “Askıda Fatura” uygulaması da geçtiğimiz senelerde İBB’nin hayata geçirdiği bir model. “Sadaka Taşı” geleneğini anlatan Burcu Özdemir, “Askıda Fatura”yı böyle bir inovasyona örnek olarak gösterdi. Benim de etkinlikten en çok aklımda kalan nokta burası oldu.
Sadaka taşı, genellikle cami gibi yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para bırakılan özel bir taştır. İhtiyaç sahibi insanları rencide etmemek için düşünülmüş, kökeni Selçuklu Hanedanına kadar uzanan bir yardım şeklidir. Osmanlılar döneminde daha da yaygınlaştırıldığı biliniyor.
Yani başarılı inovasyonlar sadece teknolojiden değil kültürle teknolojinin birleşiminden doğuyor. “Askıda Fatura”da yüzyıllardır bu topraklarda var olan bir geleneği dijitalleştirdi, uygulama oldukça fazla beğeni topladı. Bunu yaparken de çok yeni, ekstrem teknolojiler kullanmadı aslında.
Bunun yanında bir sonraki panelde Nilüfer Hanım “Limits to Growth” raporundan bahsetti. Bu panelin de moderatörü olan ve “Degrowth’çu” canım arkadaşım Ekin ile bu konuda sohbetler etsek de bu rapordan sanırım bahsetmemiştik, ilk defa duydum.
Limits to Growth (Büyümenin sınırları) sınırlı kaynak arzı ile üstel ekonomik ve nüfus artışı olasılığını tartışan 1972 tarihli bir rapor. Bundan seneler önce yazılan ve sürdürülebilirlik ve iklim konularını bugün de tartıştığımız şekilde ele alan ilk yazı.
Teknolojik gelişimlere bu kadar önem verdiğimiz bu dönemde (ben kendi adıma oldukça teknoloji odaklıyım) bir adım geri atıp aslında her şeyin teknolojik gelişme ve büyüme ile ilgili olmadığını hatırlamak iyi geldi. İnovasyon ile yenilikler ve daha iyisi için ileri adımlar atmak çok güzel ancak bunlar için tek başına teknolojik gelişmeler yeterli/gerekli değil.
İnovasyonda kültürün olmazsa olmaz bir parça olduğunu bilsek de bu gerçeği ara sıra unutup teknolojiye fazlasıyla ağırlık verdiğimizi düşünüyorum.
“Gelişen teknolojileri ve dönüşümü keşfediyorum” mottosuyla yola çıkan, hayatın her alanında hep ilerlemeye ve büyümeye odaklı bir yaşam tarzı süren biri olarak böyle bir bakış açısı görmek ilham vericiydi.
Sadece akıllı şehirler konusunda değil de, hayatın her alanında durup etrafa bakmak ve var olanı fark edip onu korumak için çalışmak da değerli. Dünyada gerçekleşen dönüşümün bir parçası olmak için sadece teknolojiden daha fazlasına ihtiyacımız var. Bunu ara sıra kendime hatırlatacağım.
