Bir Yazılım Olarak Demokrasi

Özgür Kurtuluş
Türkçe Yayın
Published in
7 min readMay 21, 2018

Dijital demokrasi ya da e-demokrasi, vatandaşların bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanarak kamuoyu oluşturma ve karar verme süreçlerine katılımını anlatan şemsiye bir kavram olarak kullanılıyordu. Özellikle e-devlet ve sosyal medya, dijital demokrasinin ana çalışma alanlarıydı. Arap Baharı ve sonrasında birçok farklı ülkede muktedirlere karşı ortaya çıkan isyanlar, sosyal medya platformları üzerinden örgütlenerek güçlendi. Bu dönemde sosyal medya platformlarını birer özgürlük ve demokrasi platformu gibi lanse eden yoğun bir halkla ilişkiler kampanyası da başladı. Başta Twitter ve Facebook olmak üzere şirketlerin sahip olduğu sosyal platformlara olan ilgi (ve bu şirketlerin reklam gelirleri) giderek arttı.

Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü özellikle son iki yıldır sosyal medyanın demokrasiyi geliştiren değil demokrasiye zarar veren bir iletişim teknolojisi olduğu yolunda tartışmalar aldı başını gidiyor. Brexit ve Trump’ın başkan seçildiği son ABD seçimleri bu tartışmaları arttırdı. Ana akım medya, örneğin Economist dergisi, 2012 yılında ‘Sosyal Medya Devrimi’ kapakları yaparken, 2017’ye gelindiğinde “Sosyal Medya Demokrasinin Altını Oyuyor mu?” sorusunu soruyor. Gün geçmiyor ki ana akım medyada son yıllarda güçlenen popülizm, ırkçılık ve göçmen karşıtı hareket ile sosyal medya iletişimi arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir makale yayınlanmasın. Sosyal medya artık demokrasi, katılım, etkileşim ile değil, yalan haber, siyasi manipülasyon, filtre balonları, eko odaları, nefret söylemi ve tüm bunların toplumdaki kutuplaştırmaya olan etkisiyle anılır oldu.

Bu durum, dijital demokrasi kavramının artık daha dar bir çerçevede yeniden tanımlamayı zorunlu kılıyor. Şayet dijital dünyada bir demokratik kamuoyundan söz ediyorsak bu, şirketlerin dışa kapalı denetlenemez yapılarının içinde oluşturulan, kurallarını şirketlerin koyduğu ve kâr etme güdüsüyle yönetilen sosyal medya paltformlarından farklı bir mecrada olmalı. Kişisel verilerimizi seçim kampanyalarında manipülasyon amaçlı olarak kullanıldığını gösteren son Facebook/Cambridge Analytica skandalı bile bunun için tek başına bir gerekçe sayılabilir.

Dijital demokrasi mecraları, her şeyden önce açık kaynaklı yazılımlarla oluşturulmuş, şeffaflığı ve gayri-merkeziliği ön planda tutan, kar amacı gütmeyen kurumlar tarafından yürütülen, nefret söyleminden arındırılmış, anonimliğe izin veren ancak trollere karşı güvenlik önlemleri olan, bir kişi ya da kurumun güdümünde olmayan, manipülasyon amaçlı yayınlara izin vermeyen güvenli dijital kamuoyu platformları olarak oluşturulmalı.

Bu platformların oluşturulmasında devletlerin önemli görevler üstleneceği ya da üstlenmesi gerektiği konusunda da fikirler öne sürenler var. Özellikle Kuzey Avrupa ve İngiltere gibi demokratik kültürün nispeten gelişmiş olduğu ülkelerde, e-devlet kavramı dijital demokrasi ile birlikte anılıyor. Dijital demokrasinin hükümetler, kamu yönetimi, meclis, sivil toplum ve vatandaşların arasındaki bilgi alış-verişini geliştireceği düşünülüyor. Siyasi tartışmaları genişleteceği, vatandaşların siyaset üretme süreçlerine katılımını arttırması hedefleniyor. Estonya, Finlandiya, Norveç ve birkaç diğer Kuzey Avrupa ülkelesi bu yönde ciddi mesafe kaydettiler.

Ancak, diğer ülkelerin yaklaşımına baktığımızda, hükümetler bilgi ve iletişim teknolojilerini demokrasiyi geliştirmekten çok vatandaşları denetlemek için kullanmaya eğilimliler. E-devlet, vatandaşların devlet ile ilgili işlerini kolaylaştırmak için kullanılıyor ancak iş gündem belirleme, politika oluşturma, karar alma, politika uygulama ve politika geliştirme gibi demokratik süreçlere geldiğinde gelişmeler oldukça sınırlı ve ümit verici değil. Üstelik e-devlet çalışmaları, temsili demokrasinin krizlerini gidermeye odaklanmış, yeni bir yönetişim oluşturmaktan çok eskinin meşruiyetini tekrar sağlamayı amaçlayan, toplumdaki ideolojik ve kültürel farklılıkları yok sayan bir anlayışla, demokrasiyi teknik bir meseleyi indirgeyen yaklaşımları aşamıyorlar.

Şirketler ve devletleri bir yana bırakırsak, dijital demokrasi platformlarını oluşturmak için geriye sadece sivil toplum kalıyor. Kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sosyal girişimler, sivil toplum kuruluşları ve yurttaş inisiyatifleri katılımcılığı ve karar verme süreçlerine etki etme gücünü arttırmayı amaçlayan çeşitli araçlar geliştiriyorlar. Demokratik gelişmişlik seviyeleri farklı birçok ülkede; yazılımcı, tasarımcı ve aktivistler dijital demokrasi platformları geliştirmek için büyük bir çaba içinde. Elbette bu çaba toplumlara demokrasiyi ‘yükleyecek’ bir mucize yazılım bulmak için yapılmıyor. Ancak demokrasi kültürünün gelişmesi ve artık miadını doldurmuş temsili demokrasiye alternatiflerinin bulunmasının yolu da teknolojiden geçiyor. Demokrasi talebi ve ihtiyacı olan kurum ve kuruluşların karar alma ve seçim süreçlerinde demokrasi araçlarını denemesi, kullanması ve topluma iyi örnekler oluşturması için çaba göstermesi gerekiyor.

Şimdi kar amacı gütmeyen kurumlar tarafından geliştirilen dijital demokrasi araçlarından bazılarına göz atalım:

LiquidFeedback

Yazılımın en önemli özelliği isminde bulunan Akışkan (Liquid) kavramından türetilmiş Akışkan Demokrasi adında bir demokratik sistem önerisi. Platformun üyeleri LiquidFeedback üzerinde gündem önerilerini sunuyorlar. Yeterince oy alan gündem önerileri gündeme taşınıyor ve burada yorum, beğeni mekanizmalarıyla tartışılıyor. Bir süre sonra oylamaya geçiliyor ve öneri olumlu oy alırsa bir tasarı ya da politikaya dönüşüyor. Buraya kadar LiquidFeedback birçok dijital demokrasi aracı ile benzeşiyor. Ancak Akışkan Demokrasi’nin en önemli farkı bir delegasyon sisteminin olması. Herkes her konuda bilgi sahibi olamayacağı ve her konu için vakit ayıramayacağı için belirli konularda oyunuzu o konuda kanaat önderi olarak gördüğünüz, düşüncelerine ve kararlarına güvendiğiniz başka bir kişiye delege edebiliyorsunuz. Örneğin ekoloji ile ilgili konularda partide ya da organizasyonda güvendiğiniz bir kişiye oyunuzu delege ediyorsunuz. Artık ekoloji konusundaki tüm oylamalarda oyunuzu sizin adınıza o kişi kullanabiliyor. Ancak bu delegasyon son derece dinamik bir yapıda. Örneğin oyunuzu bir kişiye delege ettikten bir süre sonra fikrinizi değiştirip oyunuzu geri alabiliyor ya da başka birine delege edebiliyorsunuz. Yani temsili demokrasideki gibi belirli bir süre (5 yıl!) yok. Parti temsilcileri LiquidFeedback’de alınan kararlar doğrultusunda hareket ediyorlar. Ayrıca parti organlarının, milletvekili adaylarının, parti yöneticilerinin seçimleri de LiquidFeedback üzerinden yapılıyor. Oylamalar açık olarak yapılıyor, yani kimin ne oy verdiği biliniyor. Sistem üzerindeki en büyük tartışmada bu noktada, oy güvenliği/gizliliği konusunda yaşanıyor.

www.liquidfeedback.org

Sovereign

Sovereign tıpkı LiquidFeedback gibi Akışkan Demokrasi sistemine göre oluşturulmuş bir platform. En önemli farkı ise oy güvenliği/gizliliği konusunda. Sovereign bu problemi altyapısında blockchain teknolojisi kullanarak aşmaya çalışıyor. Böylece hem oyun anonimliği hem de güvenliği sağlanıyor. Sovereign’in ikinci önemli avantajı ise bir açık yazılım olması sebebiyle farklı kişi ve kurumlarca geliştirilmeye müsait olması. Arjantin’de önceleri DemocracyOS adıyla tamamen internet üzerinden örgütlenen Partido De La Red tarafından kullanılan yazılım, sonraları Tunus’taki yeni anayasa yapım sürecinde, İspanya’daki Podemos Hareketi’nin karar alma mekanizmalarında, Polonya ve Estonya’daki sivil toplum kuruluşlarının kampanyalarında etkin olarak kullanıldı. Şimdi ise merkezi ABD’de bulunan Democracy Earth isimli sivil toplum örgütü tarafından geliştirilmeye devam ediyor.

www.democracy.earth

Appgree

Appgree, bir siyasi organizasyonun her üyesinin sesini duyurabilmesine olanak tanıyan, çevrimiçi bir web yazılımı ve mobil uygulaması. İnsanların büyük gruplar içinde fikirlerini daha kolay ve hızlı bir biçimde ifade edebilmeleri, konuları müzakere edebilmeleri ve bir sonuca varabilmeleri için tasarlanmış. Uygulama içinde en çok destek bulan öneriler, tüm katılımcılardan rastgele seçilen örnek gruplara dağıtılıyor ve fikirler toplanıyor. Ardından gerçekleştirilen e-oylama ile müzakereler bir sonuca bağlanıyor. Appgree bu şekilde eşit katılımı kolaylaştırıyor, yaratıcı fikirleri teşvik ediyor, yapıcı tartışmalara olanak tanıyor ve etkili bir geri-bildirim süreci oluşturuyor. Podemos, 2014’te ulusal bir toplantı sırasında Appgree’yi kullandı. 50.000’den fazla kişiye birçok teklif önerildi. Tekliflerden birkaç tanesi seçildi ve parti tarafından uygulandı.

www.appgree.com

Nvotes

Geçen yıla kadar Agora Voting adıyla sunulan Nvotes, dijital demokrasi araçlarının en çok kullanılan örneklerinden biri. Nvotes ile seçim süreçleri sadece organizasyon içindeki üyelere değil, dışardaki kişilere de açılabiliyor. Bu, aday belirleme süreçlerine, parti seçmenlerinin ya da organizasyonun destekçilerinin de katılımını sağlamak için önemli bir özellik. Nvotes seçmenleri korumak için oyları bir merkez sunucuda topluyor. Oylar bu merkeze, seçmenlerin web tarayıcısında uçtan uca şifrelenerek geliyor. Oylar bu merkez sunucudan parti merkezine şifrelenmiş bir dijital oy pusulası olarak gönderiliyor. Şifreler sadece bu merkez sunucuda çözümlenebiliyor, dolaysıyla parti merkezi oyların içeriğini bilmiyor, sadece seçim sonuçlarını görebiliyor. Nvotes açık kaynaklı bir yazılım. SaS (Software as a Service) sistemine göre ücretlendiriliyor. Yani abonelik ücretleri kullanılan oy sayısına göre, aylık olarak belirleniyor. Agora Voting dünya üzerinde çok sayıda siyasi ve sosyal organizasyon tarafından etkin olarak kullanılıyor. Bunlardan en önemlisi İspanya’daki 3. Büyük parti olan Podemos. Podemos, düzenli olarak aday seçme süreçlerinde ve önemli siyasi konularda fikir almak ve kanaat oluşturmak için hem üyeleri hem de destekçilerine yönelik olarak Nvotes’u kullanıyor.

www.nvotes.com

Loomio

Loomio, coğrafi olarak dağınık üyelerin ortak politika tartışmalara ve karar verme süreçlerine katılmalarını sağlayan, toplu görüşmelere imkân veren çevrimiçi bir dijital demokrasi aracı. Kullanıcılar Loomio platformuna masaüstü bilgisayarlardan veya mobil cihazlardan yeni tartışma gruplarına girebiliyor veya mevcut olanlara katılabiliyorlar. Bir grupta, tüm üyeler belirli bir konu hakkında tartışmayı başlatabiliyorlar. Tartışma boyunca kullanıcılar yeni öneriler sunuyor ve öneriler hakkında yorumlarını gönderebiliyorlar. Tartışmaya katılmayan ya da öneriye karşı çıkan üyelerden geri-bildirimler istenebiliyor ve gerekçeleri sorulabiliyor. Gerçek hayattaki tartışmalara olabildiğince yaklaşmak için üyeler tartışmanın herhangi bir anında oylarını değiştirebiliyorlar. Oylamalar gerçek zamanlı yapılıyor. Yeni Zellandalı bir yazılım kooperatifi tarafından geliştirilen bu platformun dünya genelinde 1000’e yakın organizasyon tarafından kullanılıyor.

www.loomio.org

Daha birçok örneği bulunan ve sürekli yenileri geliştirilen dijital demokrasi platformları, geleneksel temsili demokrasi sistemindeki köhneleşmiş yapılara karşı alternatif yeni sistemler öneriyor. Akışkan demokrasi ya da doğrudan demokrasi olarak adlandırılan bu sistemler elbette mükemmel değil. Zaman içinde kullanılarak, denenerek geliştiriliyorlar. Dijital demokrasi konusunda yaptığım seminer ve sohbetlerde gelen ilk itiraz Türkiye’deki dijital uçurumdan ve demokrasi kültüründen kaynaklanan sebeplerle bu platformlar için erken olduğu yolunda. Ancak tam da bu sebeplerden dolayı, demokrasi talebinde ve vaadinde bulunan organizasyonların kendi iç işleyişlerinde bu araçları kullanması neredeyse bir zorunluluk. Bir yandan dijital vatandaşlık, dijital okur-yazarlık seviyesini arttırmak öte yandan demokrasi kültürünü geliştirmek için bu dijital demokrasi platformları önemli deneyimler sunuyor. Demokrasi ve dijital okur-yazarlık ithal edilecek bir şey değil, aksine öğrenilecek üretilecek bir şey olsa gerek.

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--

Özgür Kurtuluş
Türkçe Yayın

Dijital pazarlama ve sosyal medya iletişimi alanında çalışıyorum. Teknoloji ve iletişim politikaları, siyasal iletişim ve dijital demokrasi özel ilgi alanlarım.