“Dur, Nefes al, Kendinle Empati Kur”

Berfin Yıldız
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 12, 2020

Hepimiz çevremizdeki insanlarla doğru iletişim kurabildiğimizi söyleriz. Kendimizi ifade ederiz ve karşımızdakinin anlamasını bekleriz. Peki karşımızdaki kişinin değil de bizim kendimizi nasıl anlayacağını biliyor muyuz? Neye ihtiyacımız olduğunu biliyor muyuz? Bizler kendimizle konuşmaya kalkıştığımızda sonuç ne oluyor?…

Fotoğraf: https://www.kariyer.net/ik-blog/mavi-yakali-calisanlarla-iletisimi-artirmanin-3-yolu/

İletişim üzerine kitap araştırması yaparken bölümden Sevgili Hale hocam Şiddetsiz İletişim kitabını tavsiye etmişti. Tabi bu kitabı okuyalı neredeyse 2 yıl oldu. O zamanlarda bir arkadaş grubumla ilgili sorunlarım vardı. Bir olay karşısında beklediğim davranış ile karşılaşmadım ve bu durumda kendimi üzmekten de geri kalmadım. O süreçte içinde bulunduğum durumdan çıkmak için çok sayıda kişisel gelişim kitabı okudum. (İyi Hissetmek isimli kitap gerçekten dönüm noktam oldu.) Bunlardan biri de “Şiddetsiz İletişim” kitabıydı. Ama maalesef 2 yıl bende bir etki yaratmayan kitabın uygulamalarını şuan kendime alışkanlık haline getirmeye çalıştığım için bu yazıya konu olarak ele aldım…

Peki şuan neden okumaya tekrar başladın diye soracak olursanız -umarım sormuş olursunuz da, ben kendi kendime cevaplandırıyor olmam :)- ilişkilerimde iletişim sorunu yaşadığımın farkına vardım diye cevap verebilirim. Fakat bu iletişim sorunu karşılıklı ilişkilerimle ilgili değil, kendimle ilgiliydi.

Kendimle olan ilişkimde tam bir çocuk gibiyim. Kendime naz yapıyorum, istemediğim bir olay karşısında kendimi ifade etmek yerine daha duygusal oluyorum, neye ihtiyacım olduğunu ve ne hissettiğimi bilmiyorum…buna benzer bir sürü şey… kendimin motivasyonunu yine KENDİM bozuyorum. Ne zaman ne oldu anlayamadan davranışlarım, beden dilim ve duygularım benden kopuk bir şekilde kendini karşısındakine yansımaya başlıyor. İşte bu yüzden ilişkilerim ve ‘kendim’ üzerine düşününce bu kitabı tekrar okumaya karar verdim…

Fotoğraf: https://www.google.com.tr/amp/s/lamenteesmaravillosa.com/la-mente-es-la-mejor-aliada-en-situaciones-dificiles/amp/

Peki neydi bu ‘Şiddetsiz İletişim’?

Şiddetsiz İletişim kitabı şevkatli olma yolunda ihtiyaçlarımızı belirleyerek karşımızdakine ifade edebilmekti… Tabi bu ihtiyaçlarımızın karşılanması için diretmek, karşımızdakinin ihtiyaçlarını görmezden gelmek demek değildi. Bu ifade; şefkatle, rica şeklinde, gözlem yaparak ve duygu dolu bir ifade biçimi oluşturmaktı. Ama bu ifade biçimini oluşturmak hiç de kolay bir mesele değil… Mesela bazen deli gibi tartışmak istersin. Karşındakini anlamaya çalışmayı bırakmak, sinirli olmak, biraz uzak kalmak daha iyi gelir. Ama bu sadece sorundan uzaklaştırır seni. İçini dökersin tartışma esnasında ama ne istediğini açıklamış olur musun? Peki ya karşındakine ne olur? O da ne istediğini açıklayabilmiş midir sana? Hayatlarınızdan çaldığınız o uzak kaldığınız anlar için üzülür müsünüz sonra? Birbirinizi anlamak istemediğiniz o saatler sonrasında o saatleri daha güzel geçireceğin hayaller kurar mısınız?… İnsan işte. Ne tuhaf bir varlık…

Ne gözlemliyorum? Ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var? Ne istiyorum? Sen ne gözlemliyorsun? Ne hissediyorsun? Neye ihtiyacın var? Ne istiyorsun?

Peki ne mi yapmalı? Hayatının her saniyesini kendin ve karşındaki kişi için güzelleştirmeye çalışmalı, sevmeli, değer vermeli, ne istemediğini değil ne istediğini bilmeli, bunu ifade edebilmeli, anlamalı, karşımızdakinin hayatına dokunmalı, hayatın güzelliklerini görmeli…Bu kadar sonsuza kadar giden bir cevap işte… insan denen karmaşık varlığı çözmeye çalışmak kadar güzel bir şey yok sanırım. Öyle basit değil ama çözümü çok güzel bir varlık…Ama her insan için ama en önemlisi kendimiz için değer bence.

Yaşamımda istediğim şey, şefkat…

Kendimle başkaları arasında, karşılıklı

olarak gönülden vermeye dayalı bir akış… (M. Rosenberg)

Değerli kalın!

Sevgilerle…

Berf.

--

--