Ekonomide Fiyatlar Can Yakacak!

Ülkeye Bir Cisim Yaklaşıyor…

aegeanocturne
Türkçe Yayın
5 min readMay 10, 2021

--

Enflasyon: Mal ve hizmet fiyatlarının sürekli olarak artış trendinde olmasıdır. Yani her gün bakkala çakkala gittiğimizde fiyatların hep bir önceki alışveriştekinden yüksek olmasıdır. Bir iki defaya mahsus zam olmasına enflasyon denmez! Ülkede enflasyon var denebilmesi için sürekli öksüze vurur gibi zam üstüne zam olması gereklidir.

Enflasyon denen illetin hep listedeki şu tür ülkelerde görülmesi tevekkeli değildir. Belli bir yükseköğrenim kapısı görmüş herkes, listedeki ülkelerin belli başlı ortak özelliklerinden yola çıkarak kendi mantığı çerçevesinde üç aşağı beş yukarı enflasyonun nedenlerini şiir gibi sıralayabilir.( Din, eğitim kalitesi, geri kalmışlık, yönetim biçimi, kültür, bağımsızlık, toplumdaki liyakat ve yolsuzluk bakımından ülkeler benzerlik gösteriyor mu? sorgular.)

Sırasıyla dünyada sürekli fiyat artışları yaşanan garip guraba ülkeler. Kaynak: https://tradingeconomics.com/country-list/inflation-rate

Enflasyonu baskılamak için önce bir ateş düşürücü(faiz artışı) yapmanız gerekir. Sonra yüksek ateşe sebep olan esas hastalıkla mücadeleye girişip antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Eğer ekonomiye sadece ateş düşürücü verip antibiyotik tedavisini es geçerseniz o hastalık tekrardan nükseder ve neticede enflasyonu tedavi edemezsiniz. Ah ah…verem gibi, corona gibi bir illettir bu enflasyon. Kan kusturur, nefes de aldırmaz.

Nasıl ki zevkine Novalgine, Voltaren gibi ağrı kesiciler almıyorsak zevkine faiz de artırılmaz. Çünkü faiz, durduk yere kullanılacak iyi bir şey değildir. Faiz, yerel halkın sırtından yabancılara bedavaya kılçıksız para semirttirir.

Faiz halkı değil, halk düşmanlarını ihya eder.

Enflasyonu kalıcı düşürmek için, yani Antibiyotik tedavisi olarak yapılması gerekenler şunlardır:
🎯 İstatistik, Hukuk, Merkez Bankası, Üniversite gibi kurumların otonomluğu sağlanmalı ve bu kurumların liyakatine ve bağımsızlığına özel ihtimam gösterilmelidir.
🎯 Yolsuzluk ile ilgili savaş açılmalıdır.
🎯 Üretim ekonomisi tesis edilmelidir.

Katma değeri yüksek mal ve hizmetlerin üretimi artırılarak fiyatların bu tür üretim artışıyla aşağı çekilmesinden bahsediyorum. Yani dostlarım, üretimde(arz) ve tüketimde(talep) niteliğin dengeli bir şekilde artırılmasından bahsediyorum.!!!

Tarhana, bulgur, patates, soğan çerçevesinde üretip tüketerek bu ülkeyi Afganistan, Zimbabwe hayat tarzına mahkum edersiniz. Bu da ülkeyi kaçıp kurtulunması gereken bir bataklığa çevirir.
Nitelikli üretimin olması için en önemlisi ülkede beşeri sermaye olmalıdır. Yani yetişmiş kalifiye işgücü desteğine ihtiyaç vardır. Ben görüyorum Türkiye lokasyonlu iş ilanlarında deli gibi grafik tasarımcı, UI & UX developer, e-ticaret uzmanı, iki gram istatistik bilen veri analizcisi, IOS geliştirici, Python yazılımcısı pozisyonlarında yeni nesil, çağın gereklerine uygun bilgiye sahip personel arıyorlar. İşveren bu niteliklerde personel bulduğu an öpüp başına koyuyor, maaşı işveren değil personel belirliyor. Çünkü piyasada başka seçenek personel yok. Fakat geçmiş olsun! O seviyeye sahip kendini yetiştirmiş akıllı çocuklar zaten çoktan yurtdışını tercih etmiş ve beyin göçü olmuş durumda. Üniversiteden bir arkadaşım 2019'da ‘vergi müfettiş yardımcılığı’ pozisyonundan istifa verdi. Şu an İrlanda Limerick’te veri analistliği yapıyor. Bir diğer arkadaşım ise dil okulu ayağıyla gidip Ortaçağ kaleleri ve deniz manzarası eşliğinde Malta’nın Valletta şehrinde oyun tasarımcılığı yapıyor.

Örneğin bana da devlet kurumlarından sürekli şöyle mailler geliyor. 20.000 aylık bağlasalar ne fayda, iner miyim ben bu devletin ipiyle kuyuya?
Gençlere kızamazsınız. Çünkü 2021 yılında din ve milliyetçilik güdüsüyle hareket etmek sadece gariban ve muhtaç adamların avuntusudur. Beyin itaat etmez dostlar, eğer ediyorsa o beyin değildir. Beyin özgürlüğün ve huzurun olduğu yere yuva yapmaya eğilimlidir. Beyin parayı da dert etmez. Çünkü beyin bilir ki: para zaten beyine muhtaç.

İşte tüm bu yukardaki gerici durumlar ve inkar edilen gerçekler yüzünden bir türlü ülkedeki nitelikli girdi sorunu çözülememekte ve katma değer yaratan üretim yapılamamaktadır. Dış ithalata bağımlılık sorununu iç üretim hamlesi ve ithal ikameci üretimle çözülemediği için ülkemiz sürekli cari açık vermekte ve bunun dolaylı etkisi sonucunda da Türkiye ekonomisi sürekli enflasyona maruz kalmaktadır. Şükürle şakirle insanların talebini baskılayıp talep enflasyonunu çözseniz, öte yandan ithal girdi sebebiyle maliyet enflasyonu coşmaktadır. (rüya içinde rüya sanki inception ya😄)

Gel gelelim, enflasyon ve döviz artışı şu sıralar sabit ve durgun görünse de esasında enflasyon yukarı yönlü yüksek bir baskı altındadır. Bu öyle sırıtan bir baskı ki, bir noktada yukarı doğru ‘yırrrrtıl’ diye dile gelip herkesi şok edecek gibi duruyor.😁 Bunu nereden anlıyoruz? Son iki merkez bankası kararında niyet edilmesine rağmen faizin bir türlü düşürülememesinden çıkarıyoruz. Ayrıca iki gün evvel TÜİK’in alternatif enflasyon araştırma grubu olan ENAG’a gelecekte olacak olan olaylar için peşin peşin önlem almasından da bir şeyler anlıyoruz. 😉😈

Önümüzdeki dönemde kişisel beklentim: Küresel ölçekte hammadde, emtia ve gıda fiyatlarındaki yükselişin devam edeceği yönünde. Bu da hammaddesi ve ara malı ithalata bağlı olan ülkemiz için fiyatların, yukarı yönde bir hayli esnek olacağı anlamına geliyor. Bu ne demek oluyor? Yani bizde zaten hiç yokmuş gibi bir de dışarıdan ekstra enflasyon ithal edeceğiz anlamına geliyor.

Faiz indiriminden sonra fiyatlar(özellikle de gıda fiyatları) geçen kışa oranla anormal yükseklikte olacak. Bunun da ne yazık ki Türk toplumuna yansıması intihar sayılarındaki artış olacak gibi görünüyor.😔 2021–2022 kışında doğalgaz fiyatlarının yüksekliği sebebiyle soğuktan ve odun kömür zehirlenmesinden kim bilir kaç kişi yaşamını yitirecek?
Özellikle de evine karşı sorumluluğunda çaresiz kalıp çareyi intiharda bulan gururlu aile babalarına umarım haberlerde rastlamayız. :I

Uluslarası FAO Gıda Endeksi Mayıs .jpg — Kaynak: http://www.fao.org

Yukarıdaki grafiklerden görebileceğiniz üzere Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun fiyat endeksi 11 aydır durmaksızın yükseliyor. Yani dünyada gıda fiyatları artış eğiliminde. Küresel gıda fiyatlarındaki %1'lik bir artış bizim ülkemiz için nüfusun temel beslenme ihtiyacı üzerinde %1'den daha fazla bir baskıya yol açıyor. Bunun da sebebi toplumumuzun aç olması ve ekonominin gıda dahil dışa bağımlı olması. Yazıyı daha da uzatarak sıkıcı olmak istemiyorum lakin görünen köy kılavuz istemez işte anlayana mokoko...

Sonsöz:

En güzel, güneşli günler çöküşlerin hemen ertesinde başlar.
(Osmanlı 1918, Japonya 1945, Almanya 1945)

Buradaki makro iktisadi ve reel ekonomi değerlendirmesi şahsi bir bakış açısıdır, yatırım tavsiyesi içermez.

📣 Yazar: Aegeanocturne sorgular, düşünür finans ve ekonomiyle ilişkilendirir. İşbirlik için aegeanocturne@pm.me

Diğer blog yazılarım:

Enflasyon — ENAG - ekonomi — Döviz - gıda fiyatları- mokoko- mortıngenşıtrayze- kur sıçraması-fiyat endeksi — kışın 1 ekmek 4 lira

--

--

aegeanocturne
Türkçe Yayın

Bireyin kişisel çıkarı ne zaman max olur? Ancak topluma minimum katkı sağladığında. Kapitalizmin kurallarını ben değil İngilizler yazdı! | aegeanocturne@pm.me