İlker Canikligil

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın
Published in
6 min readNov 16, 2020
İlker Canikligil

İlker Canikligil, 1972 yılında İstanbul’da doğdu. 1991 yılında Saint-Joseph Fransız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1992 yılında Marmara Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümüne girdi.

İlker Canikligil

Üniversite eğitimini sürdürürken 1992 yılında Nöbetçi, 1994 yılında Ağaç ve 1995 yılında Uçmak İstiyorum isimli üç kısa film çekti.

İlker Canikligil

Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra reklam sektöründe çalışmaya başladı. 1999 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünde ders vermeye başladı.

2005 yılında kurgucu Walter Murch’ün The Blink of An Eye (Göz Kırparken) isimli kitabını Türkçeye çevirdi. 2006 yılında akademiden istifa etti, aynı yıl Ecinniler isimli dizinin pilot bölümünü yönetti ve kurgusunu yaptığı Gen filmiyle 13. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kurgu ödülünü aldı.

İlker Canikligil

2007 yılında Dijital Video ile Sinema isimli bir kitap çıkardı. 2006'dan bu yana reklam yönetmeni olarak çeşitli ajanslarda çalıştı. 2010–2014 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video bölümünde sinematografi dersi verdi.

İlker Canikligil

2014 yılında İstanbul Film Akademi’de yönetmenlik dersleri vermeye başladı.[1] 2019 yılında ise İstanbul Film Akademi’den ayrıldı ve Youtube kanalı FluTV’de[2] içerik üretmeye başladı. Sanatçının eserleri online sergilerde satışa sunulmaktadır.[3]

(Kaynak Vikipedi)

İlker Canikligil akademik geçmişi olan ama orada kalmayan, öğrettiği şeyleri piyasada kendisi uygulayıp pratiğini bilen bir yönetmen. İlker Canikligil garanti gelire sahip maaşlı bir işte kalmıyor, kendi özgürlüğünü elde etmek uğrunda, bir anlamda kendini gerçekleştirme yolunda yılmadan çalışan bir gerçek/çi bir insan.

Hollywood’dan Konuk: Ahmet Atalay /Aydaki Adam B08

İlker Hoca kendi alanında ufuk açacı işler yapan insanları konuk etmesiyle de bizlere ne kadar saçma sapan şeylerle muhatap olduğumuzu gösterdi. Eğer bir şeyin iyisini görmezsek elimizdekilerle bir dünya kurarız. Küçük bir dünyaya hapsolmamak için sınırın ötesindekileri görmemiz gerekir.

Emre Güneş ile Aydınlatma Tasarımı 101 — Aydaki Adam — B06

İlker Canikligil çevresinde oluşturduğu çekimin asıl sebebi tam da yukarıda ifade ettiğim şey: Kendini gerçekleştirme çabasının örneklerini hayattında olan, sözüyle hayatının mümkün olduğu kadar uyuşan canlı kanlı bir adam. İlker Hoca şiirden hiç anlamam sevmem gibi bir şey söylemişti. Halbuki şairler gibi kelimelerin hakkını olabildiğince vermeye çalışan, sözün ağırlığını taşıyan bir entelektüel.

Nuri Bilge Ceylan Sineması — Kral ve Ben! — B03

Daha önce yazılarımda elimden geldiğini kadar anlatmaya çalıştığım Sinan Canan, Agah Aydın, Nihan Kaya, Şaban Ali Düzgün gibi kişilerin ortak özellikleri var. En temelde yaptıkları işte iyi olan, kendini gerçekleştirme yolunda yürüyen ve benim için en dikkat çeken tarafları sözleri, kullandıkları dil, ifadelerindeki o trübinlere oynama, herkesin nabzına göre şerbet verme gibi dertleri olmayan insanlar. Bu insanlar haricindeki insanlar öyle değil gibi bir iddialı, elbette olamaz. Ama artık yapış sözlerden, yapmacık tavırlardan, el âlem ne der düşünerek her sözünde kalıplaşmış ifadeleri olan insanlardan bıktık. Öylesine bıktık ki artık sözüyle özü uyuşan, insanlara ihtiyacımız var. Özellikle bu toplumun, bu insanlara o kadar ihtiyacı var ki… Dahası onlardan belki de çok var. Ama tanımıyoruz, tanısak bile öylesine bakıp geçiyoruz. Değerlerini, sözlerine anlamak adına biraz durup dinlemek, biraz derinleşmek gerekiyor.

Dublaj Öyküleri: Günyol Bakoğlu / Aydaki Adam B09

İlker Hocayı çoğu kişinin tandığı gibi “Olmaz Öyle Saçma Şey” programında tanıdım. Onu da bir arkadaş söylemişti. Kulakları çınlasın Hüseyin arkadaşım demişti ki:”Şu programı bir izle, adam verdiği bilgiler çok net şeyler söylüyor.” Kelime kelime böyle değilse de anlam olarak böyleydi.

İlker Canikligil gibi hangi yönetmenin sinema, görsel sanatlar anlatma azmi var? Bu alandaki hangi akademisyen net bir şekilde sorulara cevap verme çabası gösterdi? O fildişi kuleden inip kardeşim bu iş atla deve değil; diğer taraftan da bu iş öyle saçma sapan bir şey de değil diyen kim var?

Ben Liberal Gördüm! — Cem Toker — Aydaki Adam: İlker Canikligil — B18

İlker Hoca elbette tek değildir. Benim anlatmaya çalıştığım şey bu örneklerin tanınması daha da çoğalması.

İlker Hocalara sahip çıkalım onların destekleyelim gibi bir şey de söylemiyorum. Bu gibi adamların desteklenmeye ihtiyacı yok. Tam aksine bizim bu adamlardan öğrendiklerimizle kendimiz desteklemeye, geliştirmeye ihtiyacımız var. Defaatle söylüyorum ya kendini gerçekleştirme diye. Biz, kendimiz olarak hayatta var olmayı nasıl başarabiliriz? Tüm genel kabuller aksini söylese de doğru olanı yapmada sabır görtermek, kendimiz için dik, ayakta durmaktan söz ediyorum.

Ali Babacan: Korkacak Bir Şey Yok! — Olmaz Öyle Saçma Siyaset

İlker Canikligil Hoca bir yönetmen. Yönetmen koca bir ekibi yöneten, elindeki insan ve ekipmanlarla belirli bir sürede, bir ürün ortaya çıkarması gereken bir profesyonel. Biz olmuş bitmiş bir yotube videosunu görünce, şurası olmamış, burası şöyle olmalı gibi bir sürü şey söyleyebiliriz. Bunu söylemekte elbette bizim özgürlüğümüz. Ama diğer taraftan olan şeylere baktığımız zaman yapılan işin kalitesini biraz olsun takdir edebiliriz. Dahası böyle bir işi biz yapmaya kalktığımız zaman ne kadarda zor bir işin yapıldığını itrak edebiliriz. Bu söylediğim her işte söz konusu. Hiç mi eleştirilmeyecek? Elbette eleştiri yapılacak ama benzerleri içinde nerede, kendi kategorisinde başarılı mı diye bakmalıyız.

Ben Komünist Gördüm! — Aydemir Güler — Aydaki Adam: İlker Canikligil — B17

İlker Canikligil Hoca’yı şahsen tanıma şansım oldu. İstanbul Film Akademis’inde bir senaryo yazımı ile ilgili dersimize katılmıştı. Sanatla uğraşan insanların, o geniş yaratıcı bakışını yakından görmek benim için ufuk açıcı bir deneyim olmuştu. Gerçi hâlâ bir şeyler yazabilmiş değilim ama sanatın herhangi bir dalıyla amatörce uğraşmak, o akış içinde olmak insanı geliştiren bir şey.

İlker Canikligil

Sinema, müzik, edebiyat, bir el becerisi ne olursa olsun yaratıcı bir faaliyette uğraşmak o konuda emek vermek çok önemli. Belki de okullarda verilen derslerin asıl amacı içimizdeki sanatçı tarafın ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi için bir yol, bir başlangıç noktası olması. Maalesef bunu okulların bırakın geliştirmeyi olanı da yok ettiğini üzülerek görüyoruz. Diğer taraftan acaba okullar mı bunu yapıyor yoksa toplumun kalıplaşmış, sanatı, yaratılıcılığı yok eden sözleri, sosyal hayatı mı?

Sanat, İktidar ve İsviçre Çakısı! — Olmaz Öyle Saçma Şey (S2/Bölüm#37)

Evet bu konuyu da etraflıca tartışmak gerekiyor. Bu yüzden İlker Canikligil gibi isimlerin büyük önemi var. Toplumun, yeknesak hayatımızın, kırılma noktaları, yeni yeryüzü şekillerini oluşturan depremler gibi; sosyal anlamda, düşünce anlamında kırılmalar, yeni oluşumlar meydana getiren kişilere ihtiyacımız var.

Kötümserleri Sevin, Onlar Sizin Gerçek Dostlarınızdır. | İlker Canikligil | TEDxIstanbul

İlker Hoca Tedx İstanbul konuşmasında kötümserim derken gerçekçi olmaktan söz ediyor. Kötümser insan olabilecek kötü ihtimallere kendini hazırlayan insan demektir.

“Her şey çok güzel olacak, her şey yolunda arkadaşlar” demek hem kendinin hem etraftakiler işlerine yeterince önem vermemelerine yol açmak anlamına geliyor.

Kötümser

Gerçekçi olmakla ile kötümser olmayı çoğu zaman karıştırıyoruz.

İlker Canikligil

Elbette devamlı en iyisini hayal ederek kendini motive edersin ama en kötü ihtimale göre de tedbirli davranırsın.

İlker Canikligil

İlker Hoca’nın senaryo üzerine konuşmasından aldığım kısa aforizma şeklindeki notlarını burada paylaşmak isterim. Senaryo nedir? Nasıl olmalıdır? gibi sorulara İlker Canikligil Hoca’nın verdiği kısa cevaplar:

Bu filmi ne için izlemeliyiz?

Bu film neyi anlatıyor?

Filmin bütün sahneleri bir yere götürecek. Aşama aşama anlatılmak istenen şeye doğru gitmek gerekir.

İçinde çatışma olacak. Her sahne çatışma olmalı.

Tetikleyici olay sahnesi

Drama eksik anlatı sanatıdır. Her şey verilmez. Verilmeyen sürpriz olan şeyler olmalıdır.

Olmadığında eksiklik hissedilmeyen sahneler çıkarılır.

Bir film anlattığı şeyle başlar.

Filmin bütün yapısı bir şeye hizmet etmesi gerekir.

Bir resimle, bir anla bir şey anlatılmaz. Filmin her şeyi bir şeyi daha büyük anlatır.

Film doğrudan çatışma ile başlar. Vakit yoktur doğrudan olaya girilir.

Aksiyonla film anlatılır.

Karakterler sevimli olmalıdır. Genel kabulleri aşan itici karakterler bizde tutmaz.

Diyalog ile uzun uzun film yürümez.

Film sorularla yürür. Sorulara cevaplar en sonda veya hiç verilmez.

İnandırıcı olması lazım. Eğer konu zayıf ise prodüksiyon büyür.

Bir karakter yaptığı her şeyi mecbur kaldığı için yapması gerekir. Her şey istediği gibi gidiyorsa bu film olarak yürümez.

--

--

Rüstem Yurteri
Adalet Yayın

“Hakikat diyalog ile ortaya çıkar.” Sokrates.