İçimdeki Zorba

Emre Peker
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMay 31, 2022
Photo by Maria Lysenko on Unsplash

Hayatın getirdiği zorluklarla mücadele bazı dönemlerde hat safhada olur.

İnsan;

  • İş hayatında sıkışmış hisseder.
  • Sevdiklerinden beklediği desteği göremediğini düşünür.
  • Mücadele edecek güce sahip olmadığına inanır.
  • Gitmesi gereken yönü görür ama başarısız olmaktan korkar, adım atamaz
  • Aradığı cevabı bulmak için hangi soruyu sorması gerektiğini bilmez.
  • Yöneticisi tarafından yetersiz görüldüğünü düşünür.

Her ne yaşıyor olursa olsun en sert koşullar dahi kişinin kendine söyledikleri yanında yaşadıkları hafif kalabilir.

Nereden mi biliyorum? Çünkü tam öyle çalışan bir zihnim var.

Kendimi inanılmaz sert eleştirilere mazur bırakabiliyorum. Yıllar önce durumun normal olduğunu zannederdim. Üzerine çalışmaya başladıktan aradan geçen zamandan sonra bu sesle mücadele etmek için bir yöntem geliştirdim. Bu günlerde hala o ses içerde ama eski kuvvetine değil. Çok daha erken beni hırpalamadan farkedip oradan uzaklaşabiliyorum. Yöntemimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Zihnimdeki bu yanı önce görselleştirdim. Çocukluğumda mahallede top oynardık. Hemen yan sokakta bulunan bir evin genişçe bahçesinde taştan yaptığımız kalelerde maçlar yapardık. Hani ezan okununca eve dönmenin gerektiği dönemlerde söz ediyorum.

O zaman mahallede yaşı bize yakın olsa da fizik olarak iri bir çocuk vardı. Kaba ve sert davranışları vardı. El kol şakası yapmayı severdi. Beklemediğin bir anda çelme takar ve seni düşürürdü. Oynadığımız her oyunda birilerine fiziksel bir şiddet gösterecek bir fırsatı bulurdu. Futbol, saklambaç, yakan top, misket. Uzun eşeği saymıyorum bile.

Sanırım bugünün çocuklarının arasında böyle bir kişi olsa ona zorba diye hitap ederlerdi. Sanırım o dönem böyle bir tanımdan habersizdim.

İşler iyi gitmediğinde zorlandığımda, kendimi güçsüz hissettiğimde sanki o çocuk birden içimde beliriveriyor. Zaten iyi gitmediğini hissettiğim o dönemde gelip zorbalık yapmaya başlıyor gibi düşünürdür.

“Ya sen zaten neyi başardın ki.” Diyerek pat kafama vuruyor.

“Senin ne kadar güçün var. Daha benimle başa çıkamıyorsun bir de hayatın zorluklarını aşacaksın.” Hoop bir çelme.

“Etrafındakilere bak neler başardı, sen ise çırpın dur.” Bir omuz, ben yerde.

İşte bu gibi zamanlarda bu görselleştirmeyi kullanmaya başladım. Onu o çocuk hali ile zihnimde canlandırırım. Tek farkla kendime şunları hatırlatmaya başladım.

  • Ben artık o küçük çocuk değilim.
  • Zihnin benimle iletişim kurma şekline müdahale edebileceğimi farkettim. Şunu anladım: Her zaman bu oyunu bırakabilirim.
  • O alandan çıkmak için “Şu an ne yapabilirim?” diye kendime sordum. Bu soru ile zihnin o sert döngüsünden çıkmam kolaylaştı ve ilerlememe yardımcı oldu.

Bu yöntemi kullandığımdan beri;

  • Oyunu bırakabileceğim farkındalığı,
  • O eski ben olmadığım,
  • Adım atma niyeti

içimdeki o zorbanın şiddetine çok daha az maruz kalmamı sağladı. Gün geçtikçe onu çok daha erken farketmeye başladım. Zihnimdeki gücü azalmaya başladı. Yargılayan ses yerine dikkatimi doğru yöne çevirmeyi öğrenmem kolaylaştı.

Sizin de kendi zorbanızla mücadele yönteminiz vardır. Yok ise bulmanızı tavsiye ederim. Aksi halde bu zorbanın hiçbir davranışı size fayda sağlayamacaktır. Sadece sizi engelleyip, potansiyelinizi kullanmak yerine kendimizi yetersiz, korkmuş hatta aciz biri gibi görmemize neden olacak.

Kendi zihniminizle nasıl daha sağlıklı iletişim kurabiliriz? Sorusunu yanıtladığımız “Dönüşüm Seri”sinde bugün ücretsiz salı çalışmamız var. Bu akşam 20.30–22.00 arası bir araya geliyoruz. Bekleriz.

Grubumuza hala katılmadıysanız: Link

--

--