Sokrates’i Anlayamamak

Büyük Öteki
Türkçe Yayın
Published in
6 min readJun 22, 2019

Sokaklarda dolaşan göbekli, saçlarının önleri dökülmüş, sakallı, dış görünüşüne önem vermeyen bir amca. Kendine at sineği dermiş çünkü tıpkı at sineği gibi insanları rahatsız etmesiyle meşhur kendisi. İnsanların yanlarına giderek inandıkları şeylerin aslında mantık açısından ne kadar hatalı olduklarını yüzlerine vururmuş, bu özelliği o kadar meşhur olmuş ki günümüzde bile psikoloji alanında Bilişsel Davranışçı Terapinin yöntemleri arasında kendine yer bulmuş. Tabi ki bu meşhur amcamız tarihin en büyük filozofu Sokrates.

Sokrates’i belki de en önemli kılan özelliği Atina halkına karşı yaptığı savunmadır. Bu savunma o kadar önemlidir ki günümüz siyaset bilimine yön vermiştir, Platon tarafından kaleme alınan ve sonunda Atina halkının Sokrates’i ölüme mahkûm ettiği mahkemenin sonrası belki de mahkemenin süreci kadar ilginçtir. Sokrates belirli kişiler tarafından bir dizi suçla suçlanmıştır. Mahkemeye çıkan Sokrates tüm asilliğini koruyarak yaptığı savunması ne yazık ki Atinalılara belli ki yetmemiştir. Mahkemenin ardından zindana kapatılan Sokrates Atina’ya dönecek olan bir gemiyi bekler, gemi geldiğinde öldürülecektir. Ölümünden 1–2 gün öncesinin gecesi Sokrates’in çok yakın ve varlıklı arkadaşı Kriton Sokrates’i ziyarete gelir amacı Sokrates ölmeden önce onu zindandan kaçırmaktır. Ancak Kriton beklemediği bir tepkiyle karşılaşır, Sokrates kaçmak istemez ve bunun üzerine ikisi hararetli bir tartışmaya girer. Sokrates Kriton’un kendisini mantıksal olarak çürütebilirse kaçacağına dair söz bile verir ama Kriton başarılı olamaz. Sokrates’in kurduğu mantık karşısında çaresiz kalan Kriton durumu kabullenir.

Kriton ilk olarak Sokrates’in ölümüne arkadaşlarının ve çocuklarının ne kadar üzüleceğinden başlar. Sonrasında kendisinin ne kadar zengin olduğunu ve arkadaşını kaçırmak için hiçbir uğraşta bulunmadığını insanlar düşünürse ne olacağından dert yanar. Sokrates bu noktada önemli olanın herkesin düşüncesinin olmadığını sadece yetkin kişilerin düşüncelerinin önemli olduğunu vurgular. Örnek olarak, bir sporcu için onun o sporu ne kadar iyi yaptığını bir spor hocasından duymak mı önemlidir yoksa dışarıdaki herhangi biri tarafından duyması mı önemlidir sorusu örnek olarak gösterebilir. Hatta Sokrates bu düşüncesini çok güzel özetler: “Çoğunluğun lafıyla bir insan akıllı da aptal da olmaz. Onların sözleri her zaman rastgeledir”.

Bu argüman karşısında istediğini elde edemeyen Kriton vitesi biraz daha arttırarak Atina halkının Sokrates’e haksızlık ettiğini ileri sürer. Aslında haklıdır gerçekten Sokrates’e haksızlık edilmiştir. Yine de Sokrates bunu kabul etmez. Hem de demokrasiye karşı olmasına rağmen. Onun için demokrasi o kadar hatalı bir yönetim biçimidir ki insanların bilgisi olmadıkları bir konu hakkında böylesine güçlerinin olması anlamsızdır. Tarımla ile ilgili bir konu olduğunda sadece çiftçilerin fikri alınıyorken ya da spor ile ilgili bir konu olduğunda sadece sporcuların dedikleri önemseniyorken konu siyasete geldiğinde neden herkesin söz hakkı olduğunu, neden bu işin uzmanlara bırakılmadığını sorgular. Bunun için çok yaygın olarak verilen örnek gemi ya da uçak örneğidir. Örneğe göre uçakta olduğunuzu varsayın ve uçak düşüyor, uçakta bir pilot var bir de ağzı çok iyi laf yapan biri var. Uçağı kimin indireceğine karar vermek için oylama yapmak mantıklı mıdır? Yoksa direkt pilota mı uçak teslim edilmelidir? Sokrates bu yönden anayasal monarşi ya da aristokrasiyi kabul etmekte gibi durmaktadır. İşte tüm bu düşüncesine rağmen Atina halkının kararına saygı duyar ve Kriton’un teklifini ret eder. Argümanını şu şekilde kurar; ilk olarak kötü olan eyleme karşılık kötü bir şey yapmak yanlış değil midir? Eğer her kötülüğe kötülük ile karşılık verirsek iyi ve kötü arasındaki çizgiyi bozmaz mıyız? Yani birilerinin size adaletsiz davranması adaletsizce davranmanız gerektiği anlamına gelmez. Adaletsizliğe adaletsizlikle karşılık vermek kötüdür ve insan için önemli olan uzun değil iyi yaşamaktır.

Sokrates’in kaçmamasının bir diğer argümanı ise kötülüğü devlete yapmasıdır. Sokrates için devlet kutsaldır. Sadece başında kötü kişilerin bulunması devleti kötü kılmaz. Bu bakış açısının sebebi ise devleti bir kişi olarak görmesinden kaynaklanır. Sokrates için devlet-vatandaş ilişkisi baba-oğul ve ya efendi-köle ilişkisine benzer, bu yüzden asla karşılıklı olarak birbirlerine yaptıkları eylemler eşit olamaz. Baba ya da efendi her zaman üstündür. Eğer Sokrates şimdi kaçmaya çalışırsa bu devletin yani babanın kurallarını çiğnemektir, yani devleti yıkmaya çalışmaktır. Tüm hayatı boyunca insanlara devlet hakkında öğütler veren bir adamın şimdi devletin kurallarını yok sayarak kaçması ne kadar asil bir harekettir? Kendine ihanet değil midir?

Jacques-Louis David tarafından yapılan Sokrates’in Ölümü adlı tablo, Sokrates zehri içerken bile hala çevresindekilere bir şey öğretmeye uğraşmaktadır. Ek olarak, vücudunun idealize edilmesi önemli bir ayrıntıdır.

Ayrıca devlet Sokrates’e sormaz mı: “Biz seni besledik, okuttuk ama sen şimdi bize ihanet ediyorsun Sokrates! Sen de her Atinalı gibi her haktan yararlanmadın mı? Atina’nın kurallarını biliyordun eğer beğenmiyorsan neden gitmedin, gitmekte özgürdün ama yapmadın, şimdi ne oldu da devletin kurallarını beğenmiyorsun Ey Sokrates!”. İşte Sokrates bu şekilde Kriton’a karşı çıkar. Kriton karşılık üretemez ve durumu kabul eder. Ancak bu durumu ben kabul edemedim, Sokrates’in tüm argümanları kabul edilebilir olsa bile ben Sokrates’in Kriton’a yaptığı savunmayı kabul edemedim.

Gerçekten devlet halkına haksızlık yapıyorken bunu kabul etmek mantıklı mı? Sokrates’e göre belki yönetimin başında olanlar kötü belki devlet kötü değil ama devleti insan olarak görmek burada bizi hataya sürüklemez mi? Toplum tarafından dışlanan insanlara karşı yapılan haksızlığı bu kişilerin, devlet yaptıysa kabul edelim demeleri ne kadar geçerli olur? Tecavüz ile yargılanan birini devlet suçsuz bulursa kurban olan kişinin adalet algısının sağlıklı kalmasını nasıl bekleyebiliriz? Eğer kurbanların dünyaya karşı olan adalet algıları bozulursa adalet ile adaletsizlik arasındaki farkı ayırt etmeleri beklenebilir mi? Adalet ile adaletsizliği ayıramayan kişilerin Sokrates’e göre iyi-kötü ayrımı yapmaları beklenebilir mi? Önemli olan devlet midir insan mı?

Belki insanların günümüzde yaşayabilmeleri için devletlerinin olması gerekiyor olabilir ancak bu devleti bir baba olarak görmemiz gerektiği anlamına gelmez çünkü bizler devleti baba olarak görüp saygı da kusur etmedikçe yarattığımız baba figürü beceriksiz yöneticilerin ellerinde bizlere karşı istismarcı bir hale bürünür. İstismara uğrayan çocukların sağlıklı kalmasını beklemekte bir o kadar anlamsızdır. Sağlıklı olmayan bir halkın seçimlerinin de sağlıklı olmayacağı bir gerçektir, sağlıklı seçim yapamayanların her seferinde devletin başına sağlıksız bireyler getireceği için Sokrates’in kurduğu devlet iyidir kötü olan yöneticidir düşüncesi günümüz için çok yetersiz bir noktada kalır. Her seferinde sağlıksız bireyler tarafından seçilen sağlıksız yöneticiler olduğu zaman devlet ve yönetici birleşmesi kaçınılmaz olup iyi hoşgörülü baba olan devlet artık acımasız bir baba haline dönüşür. Olan sadece ezilen ve haksızlığa uğrayan insanlar olarak kalır. Bunu kabul etmenin herhangi bir geçerliliği olduğunu düşünmüyorum. Önemli olanın soyut bir kavramın devamlılığından ziyade insanların genel sağlıkları olduğunu düşünüyorum çünkü babayı oluşturanlar çocuklardır. Eğer baba çocuklarına iyi davranırsa o kadar iyi bir baba olur ancak davranmazsa kötülük döngüsünden çıkamayan bir baba olarak çocuklarının da sağlığından eder ve o zaman kendisi de yok olmaya, yozlaşmaya mahkûm olarak kalır.

Bu durumun çözümü için Sokrates’e benzer olarak düşünen John Stuart Mill’in yönetim sistemi düşünülebilir. Mill temsili demokrasiyi destekler ancak temsillerin ülkemizdeki gibi şehir yerine uzmanlıklara göre olmasını savunur. Eğer bir meclis belli meslek gruplarının uzmanlarından oluşursa alınacak kararlar daha verimli olacaktır ancak bu demek değildir ki sadece ve sadece o meslek grubunun oy hakkı vardır. Örnek olarak, mecliste otomotiv ile ilgili bir konu tartışılmaktadır. Otomotiv mühendislerinin oyunun değeri 10 iken konuyla uzaklığa göre oy puanları düşmektedir ve en az oy puanı 1 olacaktır. Aynı şey halka sorulan referandum durumları için geçerlidir. Referanduma sorulan herhangi bir konu tamamen bireylerin uzmanlıklarına göre oy puanları belirlenir. Bu sistem belki Sokrates’in mantığına göre uygun bir sistem gibi durmaktadır.

Genel olarak, Sokrates’i hala anlayamıyorum. Önemli olan soyut bir kavramdan ziyade insan olması gerektiğini savunuyorum çünkü devletin insanı değil insanın devletin nasıl olacağını belirlediğini düşünüyorum. Bizler için iyi ya da kötü olan davranıştan ziyade önemli olan sağlıklı insanın nasıl olacağını çözmek olmalıdır. O zaman Sokrates’in sözünü de şöyle değiştirebiliriz belki: “Çok yaşamaktansa, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı yaşamak daha önemlidir!”

KAYNAKÇA

John Stuart Mill, Faydacılık, S. Aktuyun (çev.), İstanbul: Alfa, 1863/2017, ss. 49–98.

Platon, Kriton, F. Akderin (çev.), Ankara: Say Yayınları, 2017.

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--

Büyük Öteki
Türkçe Yayın

Hayatı yönlendiren tüm Büyük Ötekilere karşı küçük çaplı bir isyan girişimi