Torunlarımızın Ekonomik Olanakları- John Maynard Keynes

Keynes’in Kehaneti !!!

aegeanocturne
Türkçe Yayın
4 min readFeb 26, 2021

--

John Maynard Keynes.jpg

Britanyalı iktisatçı John Maynard Keynes, hiç kuşkusuz 20. yüzyıla en çok damgasını vurmuş ve dönemini en çok etkilemiş ekonomist.

Finans ve spekülasyon sözcükleri, Keynes’in teorilerinde anahtar sözcüktür. Bugün bile her finansal kriz sonrasında çözüm arayan ekonomistlerin eli önce Marx ve Keynes kitaplarına gitmektedir. Nitekim 2008 Mortgage krizinden de yine talep yönlü ‘keynesyen politikalar’ sayesinde çıkılmış idi.

20. yy başlarında, New York Borsası’nın dibe vurması ile patlak veren ve ileride Kara Perşembe olarak anılacak olan 1929 Ekonomik Buhranı, hala günümüzde dünyayı etkileyen en büyük kriz olarak addediliyor. Krizin öncesinde ve sonrasında yapılan çaresiz rastgele müdahaleler krizin daha da derinleşmesine sebep olmuştu. Mevcut neoklasik akım teorileri, ekonominin çöküşünü ve nedenlerini açıklayamamış, bir çıkış yolu sunamamıştı. Yapılan her müdahale, krizi daha da derinleştirmişti.

Dünya şaşkın ve çaresiz bir halde krizde debelenip ilahi bir dokunuş beklerken Keynes’e göre ekonomiye müdahale eden karar mekanizmaları, aslında nasıl çalıştığını anlamadıkları hassas bir makineyi kurcalıyordu. Fakat gerçekte Keynes’e göre klasik ve neo-klasiklerin aksine piyasalar her zaman kusursuz işlemiyordu ve dönemsel olarak arz ve talep uyuşmazlıkları yaşanıyordu. Eksik talep sıkıntısı da ancak ve ancak kamusal harcamaların artırılması suretiyle talep yaratılarak aşılabilirdi.

Nihayet, 1935 yılında ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt Keynesyen politikaları yürürlüğe koydu. Ve toparlanma başlamış oldu. Keynes sunduğu reçeteleriyle ekonomi politikalarının kanununu değiştirmiş ve sonra uygulamalı olarak tescillediği bu teorilerini 1936 yılında ‘Genel Teori’ ile kitap haline getirip ekonomi literatürüne büyük bir katkıda bulunmuş oldu.

Keynes Ve büyük buhran döneminin kısa bir özetinden sonra: Lord Keynes’in 1930’daki kehaneti neydi ?

Dönemin ekonomi alanındaki dehalarından olan Lord Keynes, 1930’da “Torunlarımızın İktisadi İmkanları” adlı bir makale yayımladı ve bu makalede kendi perspektifinden 100 yıl sonrasına dair öngörülerde bulundu. 2020’nin felaketler yılı olmasından da kaynaklı olarak yıllar önce okuduğum bu makale son günlerde aklıma tekrar geldi ve blogumda irdelemek istedim.

Bugün, büyük inovasyon ve ‘teknolojik işsizlik’ dalgasının ilk aşamalarındayız. Lord Keynes, makalesini yazdığı 1930 tarihinde 100 yıl sonra gelişmiş ülkelerin yaşam standardının 1930'daki seviyesinin 8 katına yaklaşacağı kehanetinde bulunmuştu. Tahminleri son derece doğruydu. 1930'dan beri ABD’de kişi başına düşen GSYİH 6,5 kat arttı ve öyle görünüyor ki 2030 yılına kadar 7,5 katı bulacak. Keynes, makalesinde bu muazzam zenginlik artışının insanları yavaş yavaş çalışma zorunluluğundan kurtaracağını da düşünüyordu.

Yani Lord Keynes, 2030 yılının gerçeği ‘teknolojik işsizlik’ olacak diyordu. Teknolojik gelişmeyle tedrici olarak çalışma saatlerinin azalacağını tahmin ediyordu. Öyle ki, makalesinde fazla çalışmak zorunda kalmayacağımızı vurgulayarak haftada sadece 15 saat gibi bir çalışma süresi tahmininde de bulunuyordu. Aslında işsizlik Keynes’e göre huzur ve mutluluk getirecekti!

Keynes: 2030’da karşılaşılacak asıl sorun boş zaman aktivitelerinde insanların zamanlarını nasıl kullanacakları olacaktır.

Keynes’e göre 2030 yılına gelindiğinde para önemini kaybedecek. Para biriktirmeye gerek kalmadan dinin ve geleneksel erdemin kesin ilkelerinden bazılarına rücu edilecek. Servet birikimi ve para artık yüksek sosyal öneme sahip olmadığından, ahlak kurallarında büyük değişiklikler olacaktır. Kişisel ego, kibir, adilik, şerefsizlik ve hırsın yerini erdem alacaktır. 2030 yılına geldiğimizde bize para kazandıran değil; günümüzü nasıl erdemli ve iyi bir şekilde geçirebileceğimizi öğreten insanlara minnet ve ihtiyaç duyacağız.

Şu an hepimize göre Lord Keynes’in bu kehanetleri ütopik ve saçma geliyor. Evet Keynes’in 1930’da projeksiyonladığı gibi günümüzde çalışma saatleri, geçmişe oranla düştü, büyüme oranları devasa arttı. Fakat insanlar Keynes’in düşündüğünün aksine daha fazla tüketim malının yanı sıra daha fazla hizmet talep ediyor. Bu da bizi iktisat ilmi kitaplarının ilk cümlesine, yani en baştaki paradigmaya geri götürüyor: ’İnsan ihtiyaçlarının sınırı gelmiyor, sınırsız insan ihtiyaçları…

Ayrıca bugün ‘yoksul’ olmanın maliyeti Keynes’in zamanındakinden çok daha yüksektir. Çünkü Keynes’in zamanında yoksul kalırken daha az şeyden mahrum kalırken günümüzde yoksul kalma durumunda daha fazla hayati öneme sahip olanaklardan mahrum kalmaktayız.

Sonuç olarak Keynes’in zamanının öncü dehalarından olduğunu es geçmemek gerekir. Öngördüğü 2030 yılına henüz gelmiş değiliz. Özellikle felaketler yılı olan 2020’de bugün bir çok değişim ve hızlı dönüşüme şahit olduk,oluyoruz. Keynes’in verdiği sürenin 10'da 9'u doldu. Bakalım geri kalan 10 sene içinde öngörülerinin ne kadarı gerçekleşecek.

Türkçesi var mı bilmiyorum. Merak edenler şuradan Yale Üniversitesi’nin herkese açık olan kütüphanesinden makalenin orijinal halini indirip okuyabilir.

Bu yazı D.Ricardo’nun gayrimeşru kayıp torunu aegeanocturne tarafından 2020 sonbaharında yazılmıştır.

15 Mart 2021 tarihinde bir edit:

--

--

aegeanocturne
Türkçe Yayın

Bireyin kişisel çıkarı ne zaman max olur? Ancak topluma minimum katkı sağladığında. Kapitalizmin kurallarını ben değil İngilizler yazdı! | aegeanocturne@pm.me