Ürgüp, 2015

Yazmanın İyileştirici Gücü

Gökçe Akın
Türkçe Yayın

--

Burada yazmaya başlarken amaçlarımdan biri düşüncelerimi, duygularımı, beni etkileyen anları bir yere yazıp somutlaştırmaktı. Düşüncelerim okunabilir hale geleceklerdi ve başkaları tarafından okunacaklardı! Aslında yazmaya ilk başladığımda başkalarının okuyabileceğini de düşünmüyordum. Düşüncelerim aksın ve burada bir arşiv olarak yer alsın telaşım vardı. Ancak başkaları tarafından okunma ve onlara bir şekilde dokunma ihtimali her zaman heyecan veriyordu.

Buradaki varoluşum henüz yeni sayılır. Ancak ifade etmeye çalıştıklarımın birileri tarafından duyuluyor olması mutlu ediyor. Geçtiğimiz pazar günü Türkçe Yayın’ın instagram hesabındaki canlı yayına konuk yazar olarak katıldım. Düşüncelerimi yazayım telaşındayken işlerin buraya geleceğini hiç beklemiyordum. Şimdi bu yazıyı yazarken, tüm yayın gözümün önünden geçiyor. Bu sefer kendi deneyimlerimi konuşarak anlatma imkanına sahip oldum ve benim için eşsiz bir deneyimdi. Yayında gelen sorulardan biri yazmanın psikolojimizi nasıl etkilediğiydi. Heyecan verici, umut verici bir soru. Bu soruyu yazarak yanıtlamayı istedim. Ve böyle bir platforma bu yazıyı mutlaka yazmam gerektiğini hissettim. Hatta dedim ki; neden daha önce aklıma gelmedi? Ama her deneyimden öğrendiklerimiz vardı. Her deneyim yolumuzu şekillendiriyordu. Peki yazmak bizi iyileştirir miydi?

Yazmak…

Aslında bir yaratma biçimi. Yaşam deneyimimize anlam verme sürecimizi etkiliyor. Yazarken semboller kullanıyoruz. Semboller ile birlikte anlam verme sürecinin felsefi kökleri bulunmaktadır. Charles S. Pierce, gösterge bilimin öncüsü olmuştur ve çalışmaları John Locke’un işaretler doktrini -bir kişinin zihninden diğerine iletilen fikirlerde somutlaştırılan bilgi- üzerine inşa edilmiştir. Susanne Langer ise insanın temel ihtiyacı olarak sembolizasyon yoluyla anlamın icadından bahseder. Sembolizasyon ve anlam vermek, insan olmanın temel unsurlarındandır.

Yazmanın terapötik iyileştici gücünden bahsedebiliriz.

Terapistler, yazı yazmayı bir terapi aracı olarak kullanırlar. Danışanların spesifik bir deneyimlerine özgü, tüm duygu, düşüncelerini ve davranışlarını ifade ettikleri yazılar yazmalarını isteyebilirler. Böylece düşünceler biçim kazanmış olur. Duygu ve düşüncelerini yazdıklarında, onları takip etmeye başlarlar. Hangi durumların onlara nasıl hissettirdiklerini keşfedebilirler. Kendilerini daha yakından tanımak için de bir imkan sağlamış olabilirler. Duygu, düşünce ve davranışları farkında olmadan, otomatik olarak yaşamaktan çıkarak farkına vararak yaşamaya başlayabilirler. Günlük yazmanın da böyle bir işlevi olduğundan bahsedebiliriz. Günlük tutmak, duygu ve düşüncelerin somutlaşmasının yanı sıra hayatımızda var olan deneyimlerin zaman içinde nasıl şekil değiştirdiğini görmemizi de sağlar.

Pennebaker tarafından yapılan bir araştırmada ise duygusal deneyimler hakkında yazmanın doktor ziyaretlerini de azalttığı bulunmuş. Pennebaker bir grup öğrenciye kimseyle paylaşmadıkları, en derin düşüncelerini yazmalarını, diğer gruba ise nötr bir konuda yazmalarını istemiş. Altı ay sonra gruplar incelendiğinde, birinci grubun doktor ziyaretinin anlamlı derecede az olduğu sonucuna ulaşılmış. Yazma deneyiminin fiziksel sağlığı olumlu olarak etkiliyor olması sonucu, heyecan verici bir sonuç.

Bana göre blog yazıyor olmak ise yazdıkça öğrenmeye devam ettiğimiz bir süreç. Bu yazıyı yazarken kendime makale okuma ve bolca düşünme imkanı yaratmış oldum. Bir önceki yazımda öğrenmenin beyin sağlığımızı nasıl etkilediğinden bahsetmiştim. Bunun yanı sıra, blog yazmak bana bir amaç ve anlam veriyor. Viktor Frankl yaşamımız için anlam bulmamızın psikolojik ve fizyolojik sağlığımızı etkilediğini söylüyordu. Blog yazmak yeni deneyimler yaşamamı, yeni insanlar tanımamı sağlıyor. Sosyal bir varlık olan beni destekliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte benim elimi tutuyor ve beni büyütüyor.

Yazmanın fizyolojik ve psikolojik sağlığımızı iyileştirdiğinden bahsetmeye çalıştım. Dünya olarak zor bir deneyim yaşıyoruz. Siz de bu günlerin nasıl geçtiğini, size neler hissettirip neler düşündürdüğünü olduğu gibi kağıda, bilgisayara aktarabilirsiniz. Yazma deneyiminin size hissettirdiği konusunda merak içindeyim.

Kaynakça:

Kellogg, R. T. (1999). The psychology of writing. Oxford University Press.

Pennebaker, J. W. (1997). Writing about emotional experiences as a therapeutic process. Psychological science, 8(3), 162–166.

--

--