DevCon4 Ethereum Geliştiricileri Konferansı: Neler Gördüm, Neler Öğrendim? — Part 1

A. Ceyda Ölmez
UniChain
Published in
5 min readOct 31, 2018

Herkese Merhaba,

Ben Ceyda. UniChainTR ve beraberindeki sponsorlar desteğiyle bu sene DevCon4 2018 Ethereum Geliştiricileri Konferansı’na üç arkadaşımla(Mesut Gülecen, Deniz Özgür, Çağatay Çalı) birlikte katıldık. Bunun öncesinde maceramız, onlarca kişi arasından sıyrılmak için girdiğimiz videolu ön eleme ve canlı görüşmeyle başladı. Aslında şimdi geriye dönüp baktığımda, ilk kez bir kitleye karşı en büyük hayalimin IBM’de çalışmak olduğunu açıkladığım andı bu. İşte size samimi bir itiraf.

Ardından araya çoğunluğunu yaz tatilinin oluşturduğu bir aralık girdi. Bu aralık boyu Udemy üzerinden aldığım eğitimlerle kendimi konferansa hazırlamaya çalıştım. Ne kadar mümkün oldu derseniz, 3 eğitimden 2'sini tamamladım ve hepsi oldukça yararlı eğitimlerdi. Biri üzerinde hala çalışıyorum. İncelemek isteyenler için linkleri aşağıya koyacağım.

Ethereum ve Hyperledger’ı bir kefeye koyarsak, bana daha yakın olan platform -DevCon’a gelmeden önce- Hyperledger’dı. Şimdi? Şimdi kendime ikisi üzerinde de %50 gelişme hakkı tanıyorum. Aslında bu yazı kısmen neden Ethereum’a güvenimin arttığı ile alakalı. Bunun dışında bu yazıda neler görebilirsiniz: Ulusal ve global organizasyonlar arasındaki farklara ilişkin gözlemlerim, gelecekte Ethereum’u neler beklediği, sunumlarda en çok değinilen konular ve içerikleri, Ethereum geliştiricileri neler yapar, nasıl insanlardır; daha doğrusu bazısı gerçekten “insan” mı? -Şaka bir yana tanık olduğum şeylerden sonra bazı insanlar hakkında şüphelerimi çürütemiyorum- sponsor şirketlerin proje içerikleri, konferansa gelen kitle hakkında izlenimlerim ve genel bir başlık altına toplanmayan ama aktarmaya çalışacağım fazlaca düşünce…

Bu sene Çek Cumhuriyetinde gerçekleşen konferans, pek çok insana Ethereum dışında Prag açısından da heyecan vermişti. Benim açımdan durum biraz farklı. Çünkü şu anda eş zamanlı olarak Ostrava’da öğrenim görmekteyim. Geçici memleketim, Prag’a yalnızca üç saatlik tren yolculuğu mesafesinde. Fakat gelin görün ki yol boyu yaşayamadığım o tatlı heyecanın yaklaşık on katını, tren istasyonunda cep telefonumu çaldırdığımda yaşadım(!).Durumu sorarsanız telefon hala kayıplarda fakat şunu da eklemeliyim ki: Böyle durumlar insana maddi bir varlığı kaybetmenin önemsizliğini hatırlatırken hayatın içerisinde yaşamaya ve şükretmeye değer ne kadar çok an barındırdığını vurguluyor. Şimdi, iç dünyamızdan çıkmaya hazırsak ilk gün neler yaşadık, neler gördük bunları tartışabiliriz.

30 Ekim Salı sabahına, Prag sokaklarında konferans merkezini bulmak için koşuşturan Türkler olarak uyandık. Vardığımızdaysa oldukça yüksek kapasitesi olduğunu düşündüğümüz merkezin önünde kuyruk oluşmuştu bile. Alfabetik olarak ayarlanmış sıraya girdikten sonra kimlik kartlarımıza kavuştuk. Aşağıda o anı görebilirsiniz:

bir Deniz Özgür ve Mesut Gülecen ortak çalışması

Öğleye kadar devam eden bir kuyruktan sonra bizi ücretsiz sticker’ların dağıtıldığı-ki bunlardan en ilginç olanı Vitalik’in konuşmasındaki kelimelerin çıkartma haline getirilmiş versiyonuydu- bir alan karşıladı. Bilen bilir; sticker bir sevdadır, anlatılmaz yaşanır! Bu alanı atladığımızda biz de, diğer insanlar da artık etkinliklere katılmaya hazırdık. Katılımcıların binada salonlara hızlıca yetişebilmesi adına bir uygulama kullanılması tavsiye ediliyordu: Guidebook. Eş zamanlı olarak farklı salonlarda farklı etkinlikler olduğu için içerikleri inceleyip hangisine öncelik vermemiz gerektiği konusunda uygulama bize oldukça yarar sağlıyor.

İlk gün sunumlarının maddelerini genel olarak Ethereum Mist, ENS, EthereumJS, Yul, RICO, SWARM ve Vyper olarak özetleyebiliriz. Samimi itiraflar 2: Bu kavramların çoğunu önceden duymamıştım fakat öğrenmek için hala geç değil. Yul, Ethereum destekli güncel bir dil ve EthereumJS, merkeziyetçi bir yaklaşımı olan JavaScript’i dağıtık bir sisteme dönüştürmek adına uğraş veriyor. Konunun teknik detaylarına Çağatay kadar hakim olamasam da bu süreçte ondan da öğrendiğim çok şey oldu. Sanırım bu da birkaç kişi olarak gelmemizin artı yönüydü. Bunun yanı sıra, konuşmalar en az 10 en çok 45 dakika civarındaydı. Böylece sıkılmadan, dikkat dağınıklığı yaşamadan sunumları dinleyebildik.

içerisinde dünyanın her tarafından ve her yaştan insanı barındıran bir fotoğraf

Belirtilecek diğer hususlar olarak şunları söyleyebilirim: Sorusu olan insanlar için görevlendirilmiş “Ask Me!” tişörtlerini taşıyan arkadaşlar, etkinlik boyu koşuşturup durdular. Katılımcılara yardımcı olmak anlayışının dibine vuran bu yaklaşım, oldukça etkileyiciydi. Peki dördümüzün gözlerinden kalpler çıkartan en önemli konu ne miydi? Dünyanın en köklü mutfaklarından birine sahip bir milletin çocukları olarak tabi ki de — Yemek! — “Oraya kadar gittin ve bize bunu mu anlatıyorsun?!” dediğinizi duyar gibiyim ama sabah, öğle,akşamüstü günün her saatine göre menüsü değişen, kimsenin size ne kadar da yedin gözüyle bakmadığı, vegan ve glutensize varana kadar çeşitlerin sunulduğu bir açık büfe hayal edin, şimdi anlaştık.

İlk gün kayıt olma, sunumlara yetişme ve ortama adapte olma süreciyle geçti. Gördüğümüz ve size sunmaya değer gördüğümüz her detayı kaydetmeye çalıştık. Mesut bu süreçte video ve fotoğraflarımızla ilgilenirken Çağatay teknik konular ve sunum içeriklerinde bizi yönlendirdi. Deniz süper akıcı İngilizcesi ile şirketlerle olan konuşmalarımızda aranan ismimiz oldu. Ben de en çaylak olarak elimden geldiğince onlardan bilgi edinmeye çalıştım.

Etkinlik sonrası, akşam küçük bir Old Town turu ve akşam yemeğinden sonra minik hostelimize dönüş yaptık. Hostel tıpkı etkinlik gibi her milletten insanı barındırıyor, zaten gördüğüm kadarıyla çoğu DevCon4 için gelmiş(Bu durumu insanların çalıştıkları şirketleri temsil için giydiği düz renk üzerine logo baskılı tişörtlerden anlamak oldukça olası).

Unichain polarlarımızla, logo baskılı tişört modasına ayak uydurduk

31 Ekim Çarşamba, ikinci gündeyiz. Artık konferans merkezine ve çevremize ayak uydurmuş bireyler olarak hayatımıza devam ediyoruz. Gitmeden önce, bize daha çok artı kazandıracağını düşündüğümüz etkinlikleri konuşup kararlaştırdık. Çağatay Python ile akıllı sözleşme yazılan bir workshop’a katılırken kalanımız da sunumlara katıldı.

Sanırım en çok “Prism” kodlu salonda konuşma dinledik. Peki ikinci günde Prism’de neler mi konuşuldu? Akıllı Sözleşmelerin hukuki boyutu ve avukatlık mesleğinin blok zincirde şekillenen geleceği, “Satoshi Has No Clothes!” gibi dikkat çekici bir başlıkla blok zincirde gizlilik problemlerine acı bir bakış açısı(Flashlight Attacks, Taint Tree, Dust Attack), Solidity ekibinin durum ve güncellemelerini paylaştığı konuşma(bu tür konuşmalara verilen adlar genellikle “Updates from ….. Team” oluyor. Başlangıçta anlayamasak da takımların her sene ne kadar yol gittiklerini anlatmaları aşırı mantıklı), Web3, Eth.Virtual Machine, SpankChain, Connext, Electron-TAU(Bu konuşmada dikkat çekici detay, şirketin eski sisteminin açıklarının tüm detaylarıyla anlatılmasıydı. Buradan da yeni sistemde neleri düzelttiklerine değindiler), V8 ve daha fazlası…

İkinci günde en etkilendiğim konuşma kesinlikle SpankCard’ın hikayesiydi. Sadece iki dakika için düşürdükleri güvenlik seviyesi sonucu hacklenmeleri ve kendilerini hackleyen kişiyle yaptıkları 40.000$ değerindeki fidye sonucu tüm akıllı sözleşmeleri silip içlerindeki açıkları kapatarak baştan yazmaları…Ama daha da önemlisi şirketin bu durumu gurur duyarak anlatması?! Bir şirketin en zayıf noktasını bu denli samimiyetle anlattığına şahit olmak ilginç bir deneyimdi. Konuşma,“Başarısızlık” kavramıyla ilgili beynimin bir köşesinde bir ampul yaktı.

Bir diğer kritik nokta: Emin Gün Sirer, ülkemizin yetiştirdiği bilgisayar bilimi konusunda değerli bir isimdir. DevCon4 ikinci gün sunumlarının birinde kendisinin hazırlamış olduğu araştırma verileri paylaşıldı. Sanırım o anki duygularımı sadece “As bayrakları as!” cümlesi özetleyebilir.

Sunum çıkışı bir köşede kahvemizi içerken kafamı kaldırdığımda Vitalik Buterin’i on adım çaprazımızda yalnız halde görmemiz oldukça sürreal bir tabloydu. Heyecanla Deniz’e seslendiğim saniyeler hala aklımda. Aslında tanınan birisini görünce yaşanan anlamsız gerilime karşıyım ama itiraf 3:Gerçekten elim ayağım titredi. Bu noktada ikinci gün amansızca artan güvenlik görevlilerinin sayısı da açıklığa kavuşmuş oldu.

Teknolojilerin GitHub üzerinde contributor paylarını gösteren grafikler ve benim mükemmel çekimim(!)

Şu anda büyükçe bir masa etrafında sizlere bu yazıyı hazırlarken etkinlik boyunca rastladığım her ulustan yüzlerle kendi çapımızda durum değerlendirmesi yapıyoruz ve düşünüyorum da, bu yaşta edinme şansı bulduğum tüm tecrübeler için çevremdeki insanlara ve çalıştığım ekiplere minnettarım. UniChain ve MSKU-BCRG’ deki tüm yetkililere ve çalışma arkadaşlarıma sevgilerimi göndererek yazımı bitiriyorum. Part-2 de görüşmek dileğiyle!

~Blokzincirli Günler~

--

--