Kodla18'den Geriye Kalanlar

Gökçe Koçal
Unicrow
Published in
5 min readAug 10, 2018

Herkesin bir hikayesi vardır bizimki de bir Kodla hikayesi… Sunumların, sohbetlerin ve kahkahaların eksik olmadığı dolu dolu geçen üç gün. Nasıl mı başladı hikayemiz?

Kodla 2018’in tarihini 21–22–23 Nisan olarak belirledik ve hazırlıklara 30 Ocak’ta başladık.

Bu üç aylık süreçte kusursuza yakın bir iş çıkardık.Konuşmacıların belirlenmesi aşaması bize göre en zor olanıydı çünkü öyle isimler çağırmalıydık ki herkes memnun kalmalıydı. Bir süre araştırma ve nabız yoklaması yaptık kafamızda belirlediğimiz isimleri öğrencilerle paylaştık ve istişare ettik, çağrılacak isimlerde hemfikir olduk.

Sonuç: çok güzel bir konuşmacı listesi oluşturduk. Biz demiyoruz onlar diyor:

Katılımcı profilimiz bu yıl diğer yıllardan daha farklıydı, gerek telefonla gerekse de mail yoluyla Türkiye’nin dört bir yanından katılım talebi geliyordu. Bu talepler karşısında o kadar mutlu oluyorduk ki elimizden geldiğince -kontenjanımız elverdiğince :) - kimseyi geri çevirmemeye gayret gösterdik. Şehir dışından gelecek katılımcılar için güzel bir otelle anlaştık ve indirim yaptırdık çünkü kodla konuşmacısından katılımcısına herkesi düşünmeliydi.

Etkinlik günü yaklaştığında heyecan dört bir yanımızı sarmıştı kafamızda deli sorular vardı; Acaba nasıl geçecekti?

Katılımcılar ve konuşmacılar memnun kalacak mıydı?

Kayıtlarda sorun yaşayacak mıydık?

Ve beklenen güne yalnızca bir gün kalmıştı tüm ekip toplanıp son hazırlıkları yaptık.

Ekip arı gibi çalışıyordu, her şey yolunda gidiyordu. Salonu ve fuaye alanını hazırlayıp küçük dokunuşlar yaptık. :)

Akşam konuşmacılarımız gelmeye başlayacaktı ve heyecan doruktaydı. Bütün konuşmacıların odasına küçük sürprizler bıraktık.

İlk transferimiz 19:50’deydi, Bilgem Çakır ve Gönül Aycı gelecekti. Havaalanına gittik ve beklemeye başladık. 15–20 dk bekledikten sonra Gönül Aycı kapıdan çıktı karşısında bizi görünce önce şaşırdı sonra da çok mutlu oldu. Beraber Bilgem Çakır’ı beklemeye başladık ancak bütün yolcular çıkmasına rağmen Bilgem Çakır çıkmadı. Derken kafamızın üstünde ampul yanıverdi ve dış hatlara doğru koşmaya başladık büyük olasılıkla valizi vardı o yüzden dış hatlardan çıkacaktı. Dışarıda sağanak yağmur vardı ancak umrumuzda değildi biz hala koşuyorduk. Telefonu kapalıydı ve bir şekilde ona yetişmemiz lazımdı. Kapıya vardık 5 dk bekledik ve içerden çıktı bizi karşısında görünce o da çok şaşırdı ve mutlu oldu. :) Sarılma faslını da bitirince araca bindik ve otele gittik hoşgeldiniz pozumuzu verdik.

Saat 02:00’ye kadar havaalanı ve otel arasında mekik dokuduk. :)

Sonunda büyük gün geldi çattı. Saat 08:00‘de tam kadro Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’ndeydik . Kayıt masası hazırlandı kayıt ekibi zehir gibiydi harika bir iş çıkardılar. 300 kişinin kaydını etkinlik başlamadan tamamladılar.

Peki diğer ekipler?

Onlar da bir harikaydı. Herkes canla başla çalışıyordu ve işini severek yapıyordu. Abdullah Uğraşkan’ın dediği gibi makineyi kurduk ve her şey takır takır işliyordu.

Etkinlik başladığında salon tıklım tıklımdı ve bu kalabalık karşısında içimiz gururla doldu.

Sunumlar 40’ar dakika sürüyordu ve 10–20 dakikalık çay kahve molaları veriliyordu.

Aralarda konuşmacılar ve katılımcılar sohbet etme imkanı buluyorlardı.

Sohbetler aşırı dozda bilgi ve samimiyeti içeriyordu.

Sunumlar pazar günü 17:00 itibariyle bitti ve bütün ekip, katılımcılar, konuşmacılar hatıra fotoğrafı çektirdi.

Osman Turan’dan çıkınca şenlik alanına gittik ve hep beraber çimlere yayıldık.

Gün boyu atılan tweetleri okuduğumuzda yaptığımız işi bir kez daha sevdik, ‘iyi ki kodla için elimizi taşın altına koyduk’ dedik.

Pazartesi günü gezimiz vardı herkes bu gezi için heyecanlıydı. Sabah 09:30 ‘da yetmiş yedi kişi Osman Turan’ın önünde toplandık araçlar gelince Maçka-Livera Camping’e doğru yola çıktık. Şansımıza hava bir harikaydı.

Livera Camping’e varınca manzara karşısında herkesin ağzı kulaklarına vardı, adeta şirinler köyüne gitmiştik.

Herkes çantasını, montunu bıraktı ve o güzelliği yaşamaya koyuldu. Kimi çimlere uzandı kimi voleybol oynadı kimi de masalarda oturdu.

Saatlerce voleybol oynandı artık herkes yorulunca bir güzel kemençe dinletisi yaptık e tabi horon da oynamadık değil. :)

Saatler ilerleyince karnımız zil çalmaya başladı ve Salih abinin hazırladığı köfte ekmekleri bir güzel midemize indirdik üzerine de ev yapımı kızılcık şerbeti ve ayran içtik.

Saat 18:00 da uçağı olanlar vardı ve onlar yetişebilsinler diye erkenden yola çıkmamız gerekiyordu ama öncesinde 23 Nisan videosu ve hatıra fotoğrafı çektirdik.

Her etkinliğin olduğu gibi bizim etkinliğimizin de olmazsa olması sponsorlarımızdı. Eğer onlar bizleri desteklemeselerdi böylesine güzel bir organizasyona imza atamazdık. Bu yüzden en büyük teşekkür ve alkışı onlar hak ediyor.

--

--