UP SCHOOL- DS

Gizem Cemile Çelik
UP School
Published in
5 min readOct 15, 2020

Up School -web sitesinde de belirtildiği gibi- teknoloji alanında çalışmak isteyen kadınların gelişimlerini desteklemek amacıyla kurulmuş bir YGA girişimidir. YGA ise çok güzel projelere imza atmış uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. Up School’ u teknoloji alanında eğitim veren oluşumlardan ayıran en önemli özelliklerinden biri yetkinliklerimizi geliştirirken kişisel gelişimizi de destekleyerek ilerlemiş olmasıydı. Yani eğitim süresince edindiğimiz beceriler YGA’ nın çift kanatlı liderler yetiştirme amacını destekler nitelikteydi. Şunu da söylemeden edemeyeceğim, zaman zaman bir sebepten paniklediğim, zorlandığım hatta pes etmeyi düşündüğüm anlara rağmen Up School Data Science programının bir mezunu olmakla gurur duyuyorum. Bu yazımda sizlerle seçilme sürecimi, program boyunca edindiğim tecrübeleri ve kazanımlarımı ve paylaşmak istiyorum.

SEÇİLME SÜRECİ NASILDI?

İlk adımda bir başvuru formu doldurmuştuk. İkinci adımda ise İngilizce değerlendirme testini çözmüştük. Benim için en ürkütücü adım Hackerrank sitesi üzerinden gireceğimiz ve algoritma kurma becerilerimizi ölçecek olan testi çözmekti. Neyse ki bu sınavı çözerken kodlarınızı yazmayı tercih edeceğiniz dil size kalmış. Ancak beni tedirgin eden asıl şey algoritma kuramayacağımı düşünmekti. İkinci aşama sonuçlandığında, algoritma yazmayı öğrenip sınava girmek için sadece üç günüm vardı. :) En azından denemek istediğim için site üzerinden örnekleri inceledim. Notlar aldım. Hangi kodun hangi mantıkla yazılacağını anlamaya çalıştım. Toplamda 10 soru vardı ve 8' ini doğru yapmak gerçekten çok gurur vericiydi. Soruları ilk gördüğümde vaz geçmeyi düşündüm. Ancak sınav bitene kadar sınavda kalırsam ne kaybedeceğimi düşünerek devam etmeye karar verdim. Mülakat aşamasında elenseydim bile bu deneyimim bana isteyince düşündüğümden fazlasını başarabildiğimi hatırlatmış oldu. Demem o ki henüz öğrenmemiş olduğunuz ya da deneyimlememiş olduğunuz şeylerin sizleri kısıtlamasına izin vermeyin bence. Son olarak mülakat aşamasını tamamladık. Bu aşamada ise elbette en önemli şey motivasyonunuzu iyi betimleyebilmek.

DERSLERİN İŞLEYİŞİ NASILDI?

Python, SQL, veri görselleştirme ve makina öğrenmesi konularına daha çok yoğunlaşsak da derin öğrenmeye giriş, doğal dil işleme (NLP) uygulamaları, bilgisayarlı görü (computer vision), bulut bilişim (cloud computing), veri tabanları(databases), bazı algoritmaların matematiksel veya istatistiksel arka planları hakkında da temeller attık.

Teknik tarafta Onat Yapıcı, Merve Cerit ve Gönül Aycı ile birlikte oldukça keyifli ve öğretici dersler geçirdik. Zaman zaman alanında yetkinliğini ispatlamış kişiler de derslerimize konuk öğretmen olarak katıldı. Böylece bazı konseptlerin sektörde ne şekilde kullanılabileceğini gözlemleme fırsatımız oldu. Merak edenler için, dersler zoom üzerinden canlı olarak yürütülüyor. Sonradan tekrar izlemek isterseniz elbette böyle bir şansınız da oluyor. Hala anlamadığınız yerler olursa Merve, Onat ve Gönül’ den randevu alıp onlara sorular da sorabiliyorsunuz. Ayrıca Slack uygulaması üzerinden açılan kanallardan da sorularınızı tüm arkadaşlarınıza sorabilirsiniz. Herkes seve seve yardım edecektir. Hep beraber öğrenmek, bilgi birikimlerimizi paylaşmak, kendimizi geliştirirken arkadaşlarımızın da gelişimine destek olmak bu oluşumun en değerli yanı. Hatta insanların bilgi paylaşımına ne kadar açık olduğunu görünce oldukça şaşırıp mutlu olacağınıza eminim.

Bu arada derslere katılım zorunluluğunuz bulunuyor ve yoklamalar her dersin sonunda doldurduğunuz anketlerle alınıyor. Derslerin veya eğitmenlerin beğendiğiniz veya daha iyi olabilecek yönlerini değerlendirmek ve öneriler vermek yani derslere “feedforward” vermek bizden sonra programa katılacak arkadaşlarımıza karşı da bir sorumluluk olarak düşünülebilir.

Sürekli iyi taraflarından bahsettim :D Sıra geldii… en “challenging” durumlara. Öncelikle zamanla yarıştığımız tam 16 hafta boyunca bol bol ödev yaptık. Ödevlerimizden aldığımız puanlar yeterince iyi değilse eksiklerimizi belirleyip ödevleri en iyi hallerine getirene kadar tekrar tekrar yaptık. Ödevleri yaparken gerekli araştırmaları yapmak, doğru soruları sormak, gerektiğinde yardım istemek bizim sorumluluğumuzdaydı. Gerekirse ders kayıtlarını yeniden dinleyerek, pek çok kaynaktan konuyu anlayana kadar çalışarak, arkadaşlarımıza sorular sorarak ödevlerimizi iyileştirdik.

Benim en heyecanlandığım en zorlandığım aynı zamanda en eğlendiğim ödev bitirme projesi ve sunumuydu. Farklı alanlara ait birkaç konu seçeneği sunuldu bizlere. Aynı konu üzerine proje yapanlarımız da oldu. Aynı konu üzerinde çalıştığımız arkadaşlarımızla iletişimde kalarak bireysel projeler ortaya koyduk. Çoğu ortamda aynı işi yapan insanlar arasında kirli bir rekabet görebilirsiniz. Ama Up School farkı… ;) Hepimiz projelerimizin güzel olaması için uğraşırken arkadaşlarımızın projelerini de desteklemek için elimizden geleni yaptık. Bazen sadece motivasyon verdik birbirimize bazen bilgimizi paylaştık bazen yardım istedik. Benim projemi merak edenleriniz varsa; ben AIRBNB verisiyle sınıflandırma yaptım kendi projemde. (Ama yazıyı uzatmamak adına bundan bir başka yazıda bahsetmeyi tercih ediyorum.)

Peki Up School öğrencileri hem bu kadar teknik çalışmalar yapıp hem arkadaşlarıyla hatta bir noktada rakipleriyle samimi ve güçlü bağlar kurmayı nasıl başardı?

Öncelikle doğru insanları bir araya getirmiş olmakla başlıyor her şey bence. Hepimizin güçlü ve zayıf yönleri farklıydı. Fiziksel ortamda bir araya gelemediğimiz için etkileşimimizi arttıracak, bizlere iş dünyasında bizi ön plana çıkaracak konularda bir araya gelip konuşma fırsatı sunuldu. Böylece birbirimizin hayat tecrübelerinden kendimize dersler çıkarmış olduk. Konu başlıklarımız verimli çalışma, zaman yönetimi, daha geliştirici geribildirimler verme, vb. çeşitli konulardı. Bu seanslar iki haftada bir gerçekleşti. Kendi gelişimiz üzerine düşünürken arkadaşlarımızın gelişim süreçlerine de tanıklık etmiş olduk. Süreç hakkında veya kişisel hayatlarımızda yaşadığımız sorunlar hakkında konuştuk ve fikir alışverişinde bulunduk. Seyir gruplarımız beşer kişilikti. O yüzden kendimizi anlatacak da bol bol zamanımız oldu. Arkadaşlarımızı ve kendimizi tanımamıza yardımcı olan bu seanslar aşırı keyifli geçiyordu.

Bizleri yakınlaştıran diğer nokta ise grupça yaptığımız ödevler oldu diyebilirim. Birlikte başarmanın keyfi de bir başka oluyor. Ben ekip arkadaşlarıma bilgimi daha iyi nasıl aktarırım diye düşünerek bir şeyi öğrenmeye çalışırken aynı şeyi onunda benim için yaptığını bilmek çok değerliydi. Çok zaman ödevlerimizi tamamlayabilmek için zoom’da mesai harcamışızdır. Tek başıma yola çıksaydım asla dört ayda bu kadar gelişemezdim. ❤

Sadece seyir grubunda veya ödevler hakkında birbirimize soru sormak için etkileşime geçmiyorduk elbette. Gruplarımızda güncel bir konuyla ilgili, güncel bir yarışma ile ilgili, bazen sadece gülmek için çeşitli paylaşımlar yapıyorduk. Bazılarımız ikişerli gruplar halinde bir veri analizi yarışmasına da katıldık. Ben dahil birkaçımız yarışmaya katılma konusunda tereddüt ettiğinde arkadaşlarımız sayesinde cesaretlendik. Zaten her birimiz ayrı ayrı konularda o kadar güzel işler başarmıştı ve başarıyordu ki bu başarılar diğerimize de ilham oluyordu. En kötü deneriz başaramazsak öğrendiklerimiz kardır diye düşünmeye sık sık teşvik ettik birbirimizi. İtiraf edeyim, bazen bir arkadaşımın benimle aynı sorundan muzdarip olduğunu duymak, yalnız olmadığımı hissetmeme sebep oluyordu. Ve yalnız olmadığını bilmek bence insanı birlikte başarmaya iten bir faktör.

Birlikte başarma demişken insan geleceğe umutla bakamazsa nasıl kendine, arkadaşlarına, toplumuna faydalı olabilir? Ne alaka şimdi demeyin!

Teknik tarafta olduğu gibi bazı konuklarımız oluyordu seyir gruplarımızda. Onların iş hayatlarında edindikleri tecrübelerin yanı sıra iş yaşam dengelerini nasıl kurduklarını samimiyetle paylaşmış olmaları bizler için çok geliştirici oluyordu. Ben bu yollardan geçmiş insanların hikayelerini dinleyerek, veri bilimiyle çözülebilecek sorunlar hakkında daha fazla fikir sahibi olarak daha umutlu oldum geleceğimden. Demek ki ne işim ve ailem arasında bir seçim yapmama gerek vardı teknoloji alanında çalışan bir kadın olarak ne de çok çalışarak üstesinden gelemeyeceğim herhangi bir şey.

Bu arada Up School’ un son iki haftası mülakat deneyimleri yaşayarak ve geribildirimler alarak geçecek. Bu süreçte oldukça umut verici. Eksiklerimizi fark edip hemen aksiyon almak için harika bir fırsat. Gelişimime katkı sağlayan herkese çok minnetar olduğumu belirmek istiyorum.

Keyifli bir eğitim programanın sonuna gelmek biraz karmaşık duygular içerisinde hissetmeye sebep olabiliyor. Up School’ un ilk dersinde Sinan Yaman ( YGA’nın kurucusu) bizimle çok güzel bir alıntı paylaşmıştı. Bu alıntı:

Gül düşünür gülistan olursun diken düşünür dikenlik olursun. — Mevlana

İçimde yolumun kesiştiği herkesi özleyecek olmanın hüznü ile beraber başarmanın sevinci var. Henüz öğrenmediğim pek çok bilginin olduğunu bilmek beni korkutsa da aynı sebepten büyük bir heyecan da duyuyorum. Kaygılarıma ve endişelerime “gül düşünerek” yanıt vermem gerektiğini hatırlatıyorum kendime. Aklımdaki gül bahçelerine iyi bakabilmeme katkı sağlayan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

NOT:

Bu benim ilk medium yazım. :D Biraz detaylı anlattığım için uzun oldu. Umarım keyifle okursunuz. Sevgiyle kalın ❤

--

--