Photo by Clark Tibbs on Unsplash

Tasarımcının Erken Aşama Girişimlerdeki Rolü

Abi kodu bi yazalım sonra tasarımı üzerine giydiririz

Published in
4 min readFeb 26, 2020

--

Girişimcilik sunumlarında en çok anlatılan konulardan bir tanesi ideal takımın karakteristik özelliklerinin neler olması gerektiğidir. “Hustler – Hipster – Hacker” üçgeninin ideal ekibi oluşturduğu öngörülür. Hustler iş fikrinin yayılımından, büyümesinden; Hacker mühendislik faaliyetlerinden; Hipster‘ın ise tasarım ve kullanıcı deneyimi üzerine rol alması gerektiği kabul edilir. Bu yazımda Hipster karakterinin bir girişimdeki etkisini anlatacağım.

Ortalama her 10 iş fikrinden 9’u maalesef batıyor, pivot ediyor ya da hayatına şekil değiştirip devam ediyor. CBInsights’ın yaptığı araştırmaya göre bir iş fikrinin batmasındaki Top20 nedenden 2’si tasarım ve kullanıcı deneyimi ile ilgili. Bu ikili tüm nedenlerin %31’ini oluşturacak kadar büyüklükte. Kullanıcılarını göz ardı eden ve kullanıcı dostu olmayan iş fikirleri %31 ihtimalle iflas ediyor! %1 ihtimalin bile değerli olduğu girişimcilik serüveninde bu oran çok ciddi bir yer tutuyor.

Kullanıcılarını göz ardı eden ve kullanıcı dostu olmayan iş fikirleri %31 ihtimalle iflas ediyor!

Girişimcilik ve tasarım birbirini tamamlayan bir döngüden oluşuyor. İkisinin de ortak noktaları: hayattaki problemleri görmek ve bunun sonucunda bu problemi daha verimli yollarla çözmeye çalışmak. Bu nedenle, tasarım, iş fikrinizin çıktılarını destekleyen; iş fikriniz / müşteri & pazar ihtiyacınız da tasarımı destekleyen bir unsur olması gerekiyor. Bu döngüyü kontrol altına almak için de ekibinizde bir “Hipster”ın olması size büyük fayda sağlar.

Peki bir iş fikriniz ve ekibiniz var nereden başlıyorsunuz? Lean Startup yaklaşımında anlatılan MVP (Minimum Viable Product), iş fikrinin müşterisinde veya kullanıcısında doğrulandığı en az eforla üretilen üründür. Yani iş fikrinizin sahneye adımını attığı ilk ürün. Tasarımın rolü işte tam da burada başlıyor. Fikriniz müşterinizle buluşmaya başladıktan sonra kendinizi sürekli olarak yeni problemlerin ve yeni çözümlerin, prototiplerin olduğu bir döngünün içerisinde buluyorsunuz. Bu problemler serisini müşterinizin gözünden çözmediğiniz noktada ürününüzün başarısız olma olasılığını bir hayli artırabilirsiniz.

Tanımda bahsedilen “en az efor” bir ürünün başarısız olmaya yaklaştığı ilk kırılma anı. Eğer “Abi kodu bi yazalım sonra tasarımı üzerine giydiririz” diyip müşterinize kullanamayacağı bir ürün sunarsanız, doğru geri bildirimleri alamayabilir, satış şansınızı düşürebilirsiniz. Ama MVP sürecinize tasarımı dahil edip, müşterinizi memnun eden bir deneyimle sürece başlarsanız, daha faydalı geri bildirimler alıp iş fikrinizin doğru büyümesine katkıda bulunabilirsiniz.

Seyisco için geliştirdiğimiz dashboardlardan soldaki, ilk geliştirdiğimiz ve San Francisco’da bazı potansiyel müşterilerle iş fikrimizi buluşturduğunuz MVP’mizdi. Aldığımız geri bildirimler sayesinde soldaki tasarım ile yola çıkıp süreç içerisinde sağdaki ürüne doğru evrilen bir süreç geçirdik.

Parks ise başlı başına tasarım ve kullanıcı odaklı düşünülmüş bir ürün. Tek bir satır kod ve tek bir .sketch dosyası hazırlanmadan, müşterinin ihtiyacını anladığımız 2–3 görüşme sonrası prototiplenen, tasarlanan ve yazılımı üretilen bir mobil ve web ürünü. Parks ürününde bu strateji bize, iş fikrini, doğru şekilde tasarlayıp, potansiyel müşterilerimize de doğru hayali kurdurmamızı sağladı.

Sıkça Sorulan Sorular

  1. Twitter’ın Facebook’un tasarımlarına bak?! Onların tasarımcısı yoktu?!!

Yukarıdaki ekran görüntüleri 2004–2005 döneminde internet alışkanlığının günümüzdeki gibi yaygınlaşmadığı, rekabetin daha az olduğu bir dönemdi. Varolan tasarımlar tam da “minimum eforla” ve günün koşullarında hazırlanmış MVP’ler. İş fikri doğrulandıkça ve büyüdükçe iki şirket de tasarım süreçlerine büyük yatırımlar yaptılar ve günümüzdeki versiyonlarına ulaştılar. Günümüzde de tasarım standartlarını oluşturma konusunda bir hayli iyiler.

2. Benden büyük rakibimin tasarım ekibi zaten benim için çalışıyor, niye tasarımcı ile çalışayım ki?

Her ürünün müşterisi hitap ettiği kitle aynı değildir. Yurtdışında ürünü kullanan rakibinizi kopyalarsanız hitap ettiğiniz ülkenin kullanıcı davranışlarını hiçe sayıp başarısız bir ürün geliştirmiş olur, “abidas” olmaktan öteye gidemezsiniz. Markalaşmak da bir girişim için oldukça kritik.

Bu rakibinize hiç bakmayın anlamına gelmiyor, kesinlikle rakibinizi çok iyi tanıyın ve analiz edin. Doğrulama aşamasında size hız katacağını düşündüğünüz kısımları ürününüzde kullanıp belki de rakibinizin de doğrulamasını yapıp, bunu onların önüne geçmek için fırsata çevirebilirsiniz.

Harika bir yazılım, “bug-free” bir ürün geliştirmiş olabilirsiniz. Ancak satmak istediğiniz kitle ürününüzü anlamadığı anda, eforunuz PiedPiper gibi boşa gidebilir :) Bu nedenle ekibinizde, bir tasarımcı “hipster” bulundurmanız (ya da bu hizmeti almanız) ve erken aşamada ürününüzü satın alacak / kullanacak kişilerle doğrulamanız hayati önem taşıyor. Tasarım hizmeti için yeterli kaynağınız yoksa da, “hipster” gibi düşünerek ve tasarıma doğru vakti ve eforu harcadığınızda iş fikrinize önemli bir değer katabilirsiniz.

Günün sonunda her şey “yapmaktan” geçiyor. Hayalimizdeki iş fikri için elinizi kirletip harekete geçmeliyiz. Girişimcilik tamamıyla ileri ve geri adımlar attığımız aklımıza gelen fikirleri hayata geçirip başarılı / başarısız olduğumuz süreçlerin tamamından oluşuyor. Doğru tasarım ile desteklenmiş iş fikirlerinin ise doğma ve hayatta kalma şansı artıyor.

Sizin de “Tasarım ve Girişimcilik” hakkındaki yorumlarınızı dinlemeyi çok isterim! Yazının altından yorumlarınızı paylaşabilir ya da bana sosyal medya ve mailim üzerinden ulaşabilirsiniz!

--

--

I'm a London-based Product Designer with a background in PM with a CS degree. I've worked mainly with startups with different stages and founded (failed) one.