1 Kasım 2017'de Radikal Olan Kim?

Gülce Özen Gürkan
VeganAbolisyon
Published in
3 min readNov 1, 2017

“İnsanlar arasında kedi kemiğinden elde edildiği için jelatini, köpek sütü içeren çikolataları dahi tüketmeyen daha radikal bir grup da var.” Muhtemelen bu cümlede geçen “radikal” grubun içinde siz de varsınız. Bir saniye, bunun nesi radikal, zaten olması gereken bu değil mi?

Dünya Vegan Günü ilân edilen 1 Kasım’da, veganlıkla ilgili bir yazı yayınlamaya karar veren Sözcü gazetesi, vegan olmayan bir diyetisyenden konu ile ilgili bilgi alarak haber yapmış. Haberde, bazı hayvanların sömürülmesini diğer hayvan sömürülerinden ayırmayan veganlar, yani kısaca, veganlar, “bir grup radikal” olarak tanımlanmış. Bakın şöyle diyor navegan diyetisyen:

Yazının başında kurduğum cümle, fark edeceğiniz üzere, sadece diyetisyenin cümlesinde geçen hayvanların yerleri başka hayvanlarla, evimize alıp ailemize kattığımız hayvanlarla değiştirilerek oluşturuldu. Balı çalınan arıya, kemiği kullanılan tavuğa, sütü çalınan ineğe yapılan haksızlık, kediye köpeğe yapılacak herhangi bir haksızlıktan daha aşağı değil. Bu hayvanların hiçbiri, yaşamlarındaki herhangi bir üretim pratiğini insana hizmet için gerçekleştirmiyor. Hiçbiri. Ne kedi-köpek, ne tavuk-inek, ne de arı. Hepsi acıyı hissediyor, hepsinin yaşamı kendisi için çok kıymetli ve tek önemli olan da bu.

Dahası, iddiaya göre, biz veganların farklı farklı “inanışları” var. Bazı insanların değil tüm insanların haklarına saygılı davranmak adaletin gereği olarak görülürken, bazı hayvanların değil tüm hayvanların haklarına saygılı davranmak, “radikal bir grubun inancı” imiş. Adalet ne zaman “bir grubun inancı” hâline geldi? Ah, pardon, belli bir kesim için zaten hep öyle. Size “kadınlık” adında bir giysi giydirip bu giysi üzerinden her türlü şiddeti reva görmelerine karşı çıkarsınız, o sizin inancınız olur. Kültürel kimliklerin yok sayılmamasını ve insanların kültürel kimliklerinden dolayı şiddete maruz bırakılmamasını savunursunuz, o da sizin inancınız, naif hümanizminiz olur. Zulmü, zorbalığı, şiddeti meşru gören ve bu konuda imtiyazlı bir kesime mensup birçok kişi, bu karşı duruşları birer inanç, olmadı değersiz ve işlevsiz fikirler/icatlar olarak görme eğilimindedir. Mesele hayvanlar olunca durum neden farklı olsun, değil mi? (Hemen hepimizin hayvanlara gereksiz yere zarar vermeyi yanlış bulmasına ve hayvanlara onları yiyecek-giyecek için kullanarak zarar vermemizin gerekmediğinin onca kanıtına rağmen…)

Ne yapalım öyleyse, jelatinde, yaşamak istediği halde katledilmiş bir hayvanın kemiği yokmuş gibi mi davranalım? Bütün yaz çalışıp didinip kendi kışlık yiyeceği olarak ürettiği balı çalmamışız gibi mi yapalım? Yavrusu için ürettiği ve yavrusundan esirgenip insana verilen süt o çikolatanın içinde yokmuş gibi, biz sütü önümüzde bembeyaz görmedikçe hiçbir yerde olmayacakmış gibi, önümüze geleni ağzımıza mı tıkalım? Bunları yapmak radikal değil mi? Adaletsizliğin, zalimliğin, zorbalığın radikali olmuyor mu?

Yıl olmuş 2017. Gelmişiz onun da Kasım’ına. Birçok ülkede, veganlığı duymayan bilmeyen kalmadı neredeyse. Hayvanları umursadığınızı söyleyip, hâlâ onların sömürülmesinden, acılarından, ölümlerinden gelenlerle besleniyor, giyiniyor, süsleniyorsanız; bunu yapmadan yaşamanın yollarını sizlere içtenlikle öneren vegan kaynaklara rağmen, damak zevki ya da alışkanlık gibi, bir hayvanın yaşamıyla kıyas götürmeyecek sebeplerle kendinizi avutuyorsanız, radikal olan artık sizsiniz. Çoğunluk olmanız hiçbir şey değiştirmez, adaletsizlikte bir hayli radikalsiniz. Yeter, son verin artık şu kayıtsızlığa. Çünkü kimsenin sizin haklarınıza kayıtsız kalmasını istemezsiniz.

--

--

Gülce Özen Gürkan
VeganAbolisyon

Adalet ve özgürlük denince aklıma ilk gelen site: www.VeganOluyorum.com / A website to help you do the right thing for animal rights: www.HowDoIGoVegan.com