Kafessiz yumurta mı Sömürülmeyen tavuk mu?

Ezgikilicci
VeganAbolisyon
Published in
4 min readSep 19, 2021

Geçtiğimiz günlerde de sosyal medyada zafer(!) naralarıyla bir haber paylaşımı yapıldı. Kafessiz Türkiye isimli oluşum “Artık tavuklar kanatlarını bile açamadıkları sıkışık kafeslere hapsedilmeyecekler!” başlığıyla ve kocaman KFC ve Pizza Hut logolarıyla duyurdu sözde zaferini. Haberin detayına baktığımız zaman KFC ve Pizza Hut markalarının tavukları artık kafeslere hapsetmeyeceğini ve bu büyük zaferi imza kampanyalarına destek verenlerle kazandıklarını anlatıyorlar. Hayvanların çıkar sağlanılacak birer meta olmadıkları hakkında ufacık bir cümle bile geçirmeyen bu ve benzeri oluşumlar uzun zamandır imza kampanyalarıyla karşımıza çıkıyor ve hayvanlara değer veren, onlar için bir şeyler yapmak isteyen insanların desteklerini topluyor. Bu oluşumlar ve kampanyaları, hayvan refahçılığının net örneklerinden biri.

Refahçılık, uzun yıllardır var olan ve sadece hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle ilgilenen bir görüştür. Sadece hayvanların acılarına ve yaşam koşullarına odaklanan bu görüş hayvanların yaşam şartları iyileştirildiği takdirde sömürülmelerinde ve öldürülmelerinde bir problem görmez. Refahçılar, hayvanların hissedebilir olduklarını kabul eder fakat hissedebilir canlıların temel hakkı olan sömürülmeme ve öldürülmeme hakkını tanımazlar. Yaptıkları eylemler ve imza kampanyaları insancıl kesim, serbest gezen/kafessiz tavuklar ve yumurtaları gibi hayvan kullanımında herhangi bir problem görmeyen ve sadece muameleye, yaşam koşullarına odaklanan eylemlerdir. Eylem metodlarından bazıları bazı popüler fast food restoranlarının önlerinde eylem yapmak veya imza kampanyaları düzenlemektir. Kampanyalarının detaylarına bakıldığında hayvan haklarına dair, yani veganlığa dair bir şey göremezsiniz. Sadece ömürleri boyunca sömürülen ve sonunda çıkar sağlanamadığında öldürülecek olan hayvanların yaşam koşullarına karşı çıkarlar.

Peki hayvanların birer meta olarak kullanılmasında bir problem görmeyen bu oluşum nasıl hayvan hakları savunucusu olabilir? Hayvanların aralarında kurdukları bağlara dikkat çekerek, hepsinin nasıl duyarlı canlılar olduğundan bahsedip arkasından öldürülebilirler, sömürülebilirler ama bari kafeslerde kapalı kalmasınlar savunusu yapmak ne kadar tutarlı ve etik olabilir? Üstelik kafessiz, serbest gezen tavuk yumurtası gibi kampanyaları kabul eden şirketler de bunları hayvanlara verdikleri değerden yapmıyorlar. Hem daha kârlı buldukları, hem de reklam olarak kullanabilecekleri için yapıyorlar. Bunun tarihteki örneklerine bakacak olursak, hayvanların acısız öldürülmeleri için gazlı odalar kullanılsın kampanyalarını kabul eden şirketler hem personelden hem de zamandan kar edeceği için bunu kabul ediyor ve hayvanların ölümlerini “insancıl” diye süsleyerek kendi reklamını yapıyor. Öldürme eyleminin insancıl bir tarafı olabilir mi? Kafeslerini kaldıracağını beyan eden şirketler de boş bir alana tavukları yine hapsedecek, onlardan yine çıkar sağlayacak ve artık çıkar sağlayamadığında da onları öldürecek. Ama her yerde ‘Bakın! Bizim tavuklarımız kafeslere hapsedilmiyor.’ reklamıyla insanların vicdanlarını rahatlatarak, o firmaları tercih etmelerini sağlamış olacaklar. Kafessiz Türkiye gibi bunu bir zafer olarak paylaşan oluşumlar ise onların bu reklamlarına daha da görünürlük katmış olacaklar.

Bu tür kampanyaların yüz yıllardır yapılmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir hayvanın meta statüsü ortadan kalkmış değildir. Tam tersine insanlara verdikleri “sömürülebilirler, öldürülebilirler önemli olan acı çekmemeleri” mesajıyla bu meta statüsünü normalleştirmiş ve vegan aktivizme en büyük zararı vermişlerdir. Bütün üretim ve tüketim süreci tamamen arz ve talep dengesine göre değişim gösterirken, veganlık mesajı verip daha fazla insanın vegan olmasını ve daha fazla vegan ürün üretilmesini sağlamak yerine daha çok hayvanın sömürülmesine direkt olarak ortak olmak ve bununla övünmek nasıl hayvan hakları savunusu olabilir? Hayvan hakları bunun neresinde?

Hayvan haklarının vegan olmaktan geçtiği ve koşulları ne olursa olsun hayvanları kullanmanın yanlış olduğu savunusu yapmak ve insanlara doğru mesajı vermek yerine hayvanların kullanılabilecek birer meta olduğu mesajını vermek ne kadar tutarlı bir hayvan hakları savunusu olabilir, bu düşünülmelidir. abolisyonistveganhareket.org sitesinde yer alan Sık Sorulan Sorular bölümünden ‘Vegan olmadan da hayvanları savunamaz mıyım? Hayvanlara daha iyi davranılsa sorun ortadan kalkmaz mı?’ kısımlarına göz atabilirsiniz. Veganlıktan daha azını savunmak yani azaltmacılık ve refahçılık, hayvanlar adına kabul edilemez. Azaltmacılık ile ilgili de yine abolisyonistveganhareket.org sitesinden ‘Veganlıktan daha azını önermemek ve uygulamamak için 10 sebep’ makalesine göz atabilirsiniz. Hayvanların hissedebilir canlılar olduklarını ve temel haklarını, yani sömürülmeme, meta olarak görülmeme haklarını tanımak vegan olmaktan geçer. Vegan olmadıkça hayvan haklarını savunmuş ve hayvanların haklarını tanımış olamayız. Onları her alanda sömürürken ve öldürürken onların haklarını nasıl tanımış olabiliriz?

En önemlisi de, onların meta statüsünü kendi yaşam pratiklerimizde reddederek vegan olduktan sonra bu tür kampanyalara nasıl destek oluruz? Bu tutarsızlıkların en büyüğüdür. Bu tür eylemlere destek olmak insanların vegan olma sürelerini daha da ertelemektir. Çünkü bu tür kampanyalara destek olarak hayvanlar için ellerinden geleni yaptığını düşünüp vicdan rahatlığı yaşayan birçok insan, veganların da bu kampanyalara destek verdiğini görünce, vegan olmanın hayvanlar için yapılacaklar listesindeki seçeneklerden yalnızca biri olduğunu, bu kampanyalara destek vermenin vegan olmakla eşdeğer olduğunu düşünür. Bu yüzden bu tür azaltmacı ve refahçı kampanyaların hayvanların çıkarına değil de tam tersine hem hayvanların hem de vegan aktivizmin zararına olduğunun bilincine varmalı, her fırsatta bunu dile getirmeliyiz. Eğer gerçekten hayvan hakları aktivisti olduğumuzu beyan ediyorsak tutarlı ve tavizsiz vegan aktivizm yapmaktan başka bir şey düşünemeyiz. Söz konusu hayvan hakları ise bu bütün hayvanlar için olmalıdır. Kimilerini sevip, kimilerini kullanılacak birer eşya gibi görmek, hayvanlar arasında ayrım yapmaktır, yani türcülüktür. Türcülük; ırkçılık, cinsiyetçilik ve diğer ayrımcılıklar gibi bir hak ihlalidir. Bütün türlere karşı adaletli olalım. Bütün türlerin sömürülmeme ve yaşam haklarını tanıyalım, vegan olalım. Veganlık ile ilgili araştırmalar yapalım. Tavizsiz ve tutarlı vegan aktivizm yapalım. Bunlar için yine abolisyonistveganhareket.org sitesini ziyaret edebilir, ‘Neden vegan? Temel İlkeler, Abolisyonist Vegan Aktivizm’ gibi makaleleri okuyabilirsiniz.

Unutmayın;

“Mutlu adaletsizlik yoktur. Vegan olun. Veganlıktan azını asla kabul etmeyin ve savunmayın. Başkalarının yaşamları üzerine pazarlık yapmaya hakkımız yok.” -Gary L. Francione

--

--