Vegan Olmak Eleştiriden Muaf Olmak Mıdır?

Oguzabel
VeganAbolisyon
Published in
6 min readNov 12, 2020
Veganlar (temsili)

Son yıllarda kendini vegan olarak adlandıranların sayısı hızla artıyor. Bunun doğal bir sonucu da veganlar arası tartışmalar oluyor. Bu tartışmaların bir kısmı seviyeli ve argümanları güçlendirici olduğu için hayvan hakları hareketine büyük katkıda bulunurken, bir kısmı da kısır tartışmalar olmaktan öteye gidemiyor. Peki neden hayvan hakları gibi bir konuda bile insanlar ortak paydada buluşamıyor? Bu yazıda size bazı örnekler vererek konunun yanlış anlaşıldığı zamanlarda, eleştirinin saldırı gibi algılanmasına sebep olan durumlar incelenecektir.

Aslında vegan-navegan tartışmalarında yaşanmasını beklediğimiz; “ötekileştirilmiş” hissetme, “değersiz” hissetme, “yaptıklarının ahlaki sıkıntılı olduğunu düşünme” durumlarını (özellikle vejetaryen olan naveganlarla çok yaşanan bir durum) veganların kendi aralarında yaşaması başta size tuhaf gibi gelebilir. Ama veganların nasıl ve neden vegan oldukları, vegan olduktan sonra veganlık argümanları hakkında kendilerini ne kadar geliştirdikleri bu tartışmaları şekillendiriyor. Genellikle “Neden vegan oluruz?”, “Vegan olarak neyi amaçlarız?” gibi soruların cevaplarını farklı verdiğimiz ve hatta bazen bu sorular üzerine düşünmediğimiz için tartışma kaçınılmaz oluyor.

Bir konu hakkında tartışmaya girebilmek için önce o konuyla ilgili fikir ve bilgi sahibi olmamız gerekir. Yani bir teoriye ihtiyaç duyarız. Geçenlerde bir canlı yayın yorumunda 10 yıldır vegan olduğunu söyleyen bir kişi deri kullanmanın normal olduğunu, biz kullanmazsak “doğa” kullanacak argümanıyla savunuyordu. “Yolda araba çarpıp öldürülen hayvanlarda da durum aynı mıdır?” diye sorup “elbette” cevabını alınca çok şaşırmadım. Çünkü maalesef bu soru bir röportajda, hayvan haklarının “babası” olarak nitelendirilen ama hayvan haklarını neredeyse hiç umursamayan, Peter Singer’a da sorulduğunda aynı cevabı veriyordu. Ben deri kullanmayı ve yolda araba çarpması sonucu öldürülen hayvanı yemeyi normal bulan 10 yıllık “vegan” kişiye veganlık tanımını yeniden incelemesi gerektiğini söylediğimde ise “hayatını tanımlara göre şekillendirmediğini” söyledi. Belki bu kişi bu mesajları yazarak benimle ve diğer yorum yazanlarla alay ediyordu. Belki de mizahi bir anlatımla bu argümanların ne kadar yanlış olduğunu söylemeye çalışıyordu ya da gerçekten bunları yaparken vegan olduğunu düşünüyordu. Maalesef bu tarz yaklaşımlarda bulunan “veganlar” mevcut. Yapılanın tamamen yanlış olduğunu düşünmeme rağmen, amacım burada bu kişileri yargılamak değil. Söylemek istediğim; tanımları kafamıza göre belirlersek, teorileri isteğimiz doğrultusunda anlar ve uygularsak bunun limiti ne olur? Çizgiyi nerede çekebiliriz bu durumda? Ayrıca bu kişi aynı yorumlarda, hayvanların gördüğü acıyı naveganlara göstermemenin hayvanlara ihanet etmek olduğunu da söylüyor. Peki tanımlardan bağımsız yaşayacaksak hayvanların acısını nasıl tanımlayacağız? Sorun sadece acı çekmeleri midir? Bu ve benzeri soruları, yani insanların bir argümanı eleştirdiğimizde bunu kişisel bir saldırı olarak algılamasını vereceğim örnekler doğrultusunda anlatmaya çalışacağım.

Veganlar arasında hayvan özgürlüğü-hayvan hakları, hayvan refahı-hayvan kullanımının tamamen ortadan kaldırılması (abolisyonizm), aşama aşama vegan olma-birden vegan olma gibi farklı bakış açıları mevcut. Ben abolisyonist vegan olmama rağmen elimden geldiğince bu bakış açılarına objektif yaklaşmaya çalışacağım. Hayvanların sadece acı çekmesine odaklanıp veganlığı bu şekilde anlatmaya çalışan veganlar; rastgele bir naveganın sorabileceği “o halde acı çektirmeden öldürsek, kullansak?” sorusu sorulduğunda, büyük ihtimalle hayvanların çektikleri büyük acıları düşünerek sinirlenip karşı tarafı soru sorduğuna pişman edecek bir tonda ve cevap da vermeden-veremeden konuyu kapatabiliyorlar. Bu tarz bir soruda yapılması gereken hayvanların eşya statüsünün devam edeceği problemini hatırlatmak ve sorunun sadece acı çekmeleri olmadığını belirtmektir. Ama maalesef veganların bir çoğu, az önce de belirttiğim gibi, sorunu eşya olarak görülmeleri değil acı çekmeleri olarak görüp, üstüne bir de vegan oldukları ve sonrasında araştırma yapmadıkları için bu onları mutlu sömürü dediğimiz şeye götürüyor, yani acı çektirmeden, hayvanlara iyi bakılarak onları kullanmaya devam etmek. “Benim aldığım süt-yumurta X çiftliğinden geliyor, orada çok iyi bakılıyorlar” gibi savunmalar duyuyorsunuzdur. Mutlu sömürü ayrı bir yazının konusu ve abolisyonist vegan sayfasında bununla ilgili detaylı yazı ve videolara ulaşabilirsiniz.

Bir diğer sorun yaşanan durum; hayvan özgürlüğü yaklaşımıyla bazen satın alarak (burada hayvanın eşya statüsü onaylandığı için çok ciddi bir sorun) bazen de satıcının (ve oluşturacağı kamuoyunun) öfkesini toplayacak bir biçimde, sattığı hayvanları “özgürleştirerek” hayvan haklarına katkıda bulunduğunu söyleyen veganlarla görülür. Satın alarak kurtarma eylemleri, hayvanların halen alınıp satılan nesneler olduğu paradigmayı beslemesi, eşya statüsünü pekiştirmesi ve böylece hayvan hakları hareketinin ulaşmayı amaçladığı asıl hedefi öteleyeceği sebebiyle eleştirilir. Kurtarma eylemlerine dair de “Kişisel çabamızla kaç hayvanı bu şekilde kurtarabiliriz? Kurtarma kriterimiz nedir? Neden x hayvanı değil de y’yi seçeriz? Biz kurtardığımız zaman hayvan ticareti yapanlar o hayvanın yerine yenisini üretmez mi?” gibi burada tamamı ele alınamayacak çok sayıda soru ve sorun bulunur. Ancak bu sorular ve sorunlar ne zaman gündeme getirilse, bu sorulara yanıtlar vermek yerine duygusal bir reaksiyon gösteren ve sorunları gündeme getirenlere sert bir şekilde çıkışan çok sayıda vegan vardır. Bu sorulara cevap vermeye çalışanlar da yok değildir ama bu soruların gündeme getirilmesini kişisel saldırı olarak algılayanların yanında sayıları azınlıkta kalmaktadır.

Bir de “canlı hayvan ticareti yasaklansın” tarzı sloganlarla hayvan ticaretini eleştirenler var ki bu sloganı yazan kişinin “ölü hayvan ticareti yapılabilir” mesajı verebileceğini düşünmemiş olması, düşündü ve umursamadı ise de ne kadar korkunç bir mesaj verdiği gayet yerinde bir eleştiridir. Burada da yine bu eleştiriler yapıldığında hayvan hakları hareketine destek olmak yerine önünde engel olmakla suçlanırız.

Eleştirilen bir başka eylem biçimi ise; sadece bir veya bir grup hayvanı odağa alıp, ya da bir veya bir grup hayvan kullanımını odağa alıp, diğer hayvan kullanımlarının önüne geçerek, hayvan kullanımları arasında bir hiyerarşi kuran eylemlerdir. Mesela kürk kullananlar aşırı eleştirilirken, deri kullananların bu kadar eleştirildiğini göremezsiniz, neden? Kürk kullanan insanlara kürk kullanmanın neden deri kullanmaktan farklı olmadığı, ikisinin de neden yanlış olduğu anlatılsa daha etkili olmaz mı? Ya da fayton eylemi yapılınca yarış atı olarak kullanılan atların kullanılmaya devam edilebileceği, süt veren ineklerin, yumurta veren tavukların kullanılmasında bir sorun olmadığı, sorun varsa bile fayton kadar önemli olmadığı mesajı verilmez mi? Bu tarz eleştirileri bu eylemleri yapan kişiler yine kabul etmeyerek (bir kısmı kabul edip, yanlış olduğunu anladıklarını söyleyip, sonrasında bu eylemlere devam ediyorlar ki bu da anlaşılması güç bir durum) kişisel saldırı gibi algılayabiliyorlar ya da hayvan hakları için bir şey yapmak yerine engel olduğumuzu söyleyebiliyorlar. Bazı eylem yapanların duygusal yaklaşımda bulunmalarını anlayabiliyorum. Bir şeyler yapmaya çalışırken, yapılan şeyin doğru olmadığı söylendiğinde bunu ilk anda kabul etmek kolay olmayabilir. Ama neden yanlış dendiğini ve doğru olduğu düşünülüyorsa argümanlarıyla neden doğru olduğu tartışılamaz mı?

Çok fazla yapılan ve bir o kadar da eleştirilen bir diğer eylem biçimi de insanlara şiddet görselleri izletip, onların “aydınlanacağını” ummak biçiminde yapılan eylemlerdir. Bu eylemlerde genelde eylemi yapanlar tarafından şiddet görselini gören kişilerin bir kısmı vegan oluyor savunması yapılır. Fakat şu söylenmez; bu yolla vegan olan kişilerin bir kısmı şiddet içermeyen hayvan kullanımları bulduklarında, mesela mutlu sömürü, o yöne gitmeleri çok kolay olmakta ve bu güvenilir limanda uzun yıllar boyunca kalabilmektedirler. Bunun en tipik örneği 20–30 yıl boyunca vejetaryen kalanlar, hayvanların kesilme videolarını ya da doğrudan kesilmelerini izleyip bir daha et yemeyen ama diğer hayvan kullanımlarına devam eden kişilerdir. Vejetaryenlerin bir kısmı da eleştiriye çoğu zaman tahammül edemezler. Vejetaryen olmak maalesef hayvan haklarına herhangi bir katkıda bulunmaz. Çünkü vejetaryenlik hayvanların hala birer mal olduğunu kabul etmektir.

Peki abolisyonistlere eleştiriler gelmiyor mu? Elbette geliyor. Hem de en fazla ve en sert biçimde eleştirilen, hatta çoğu hayvan hakları hareketi grubunun birlikte hareket etmeye çekinir hale geldiği kişiler abolisyonist veganlardır. Bunun en önemli sebebi de argümanlarında taviz vermemeleri oluyor. Tutarlı, tavizsiz veganlık anlatımını önermeleri ve yanlış gördükleri şeyleri eleştirmekten çekinmemeleridir. Abolisyonist veganlara en sık yapılan eleştiri çok “radikal” olmalarıdır. Hayvan haklarından bahsediyorsak hayvan kullanmanın yanlış olduğunu, onları birer mal ve kaynak olarak görmememiz gerektiğini savunuyor ve onların eşya olmadığı beyanında bulunuyorsak, bunun azı olur mu? Hayvanları ya eşya olarak görüyoruzdur ya da görmüyoruzdur. Bunu söylemek neden radikal olmaktır?

Bir diğer eleştiri de “kekçi-börekçi” aktivistler, pasif aktivistler yakıştırmasıdır. Abolisyonistler şiddetsiz aktivizmi savundukları için çok eleştirilirler. Ortada bir şiddet varken, bu şiddeti şiddetle çözebilir miyiz? Abolisyonistler insanlara veganlığın kolay ve uygulanabilir olduğunu ısrarla söylerler ve bunun için vegan yemekli buluşmalar ve piknikler düzenlerler, kekçi-börekçi yakıştırması da işte tam bu yüzdendir. Pasif olmakla suçlanmaları ise eğitimin önemli olduğunu, sokak aktivizmi yapmadan önce insanların kendilerini eğitmeleri gerektiğini savunmalarından kaynaklanır. Vegan aktivistlerin bir kısmı sokağa çıkıp slogan atarak dünyayı vegan yapacağını düşündükleri için bunu yapmayan abolisyonistleri aktivist olarak görmezler. Abolisyonistler için bu ve benzeri başka eleştiriler de yapılır.

Eğer bir teorimiz varsa ve bu teoriyi savunmak istiyorsak argümanlarımızı ortaya sunmalıyız. Eğer bu yazıda verilen örneklerden ya da bu yazı dışındaki eleştirilen aktivizm yöntemlerinden birini yapıyorsanız ve bu eleştirileri yazıda bahsettiğim gibi size karşı yapılmış bir ötekileştirme, dışlama, saldırı vb. olarak görüyorsanız, argümanlarınızı savunmak için canlı yayınlar düzenleyebilir ya da bu konularda yazılar yazıp online platformlarda argümanlarınızı savunabilirsiniz. Çünkü en etkili yolun bu olduğunu düşünüyorum.

Yazıyı her zaman verdiğimiz mesajı tekrarlayarak bitirmek istiyorum: Hayvanlar için yapacağımız ahlaki asgari vegan olmaktır. Vegan olmak kolay, ucuz ve uygulanabilirdir. Bugün vegan olmamak için ne gibi bir sebebiniz var?

--

--