Vegan Piknikler Neden Önemlidir?

Gülce Özen Gürkan
VeganAbolisyon
Published in
5 min readJul 18, 2022

Geçtiğimiz yıllar içinde, hayvan hakları aktivizmimizin önemli bir parçası olan vegan pikniklerle ilgili birçok kez, “vegan kekle dünyayı mı kurtaracaksınız?” temalı, bu pikniklerin neden 9 yıldır her hafta yapılmakta olduğunun pek de iyi anlaşılamadığını ortaya koyan eleştiriler aldık; almaya da devam ediyoruz. Geçen Cumartesi yaptığımız piknik sonrasında ise, hayvanlar için “hayvan endüstrisine zarar vererek hapse girmeyi göze alan” bir arkadaşın, pikniğe gelen veganları mesajla taciz ettiğinin haberini aldık. Bunun birincil sebebi elbette cinsiyetçiliktir; kadınların bir vegan aktivizm ortamında, kendi yaşamlarıyla ilgili bilgileri diğer vegan ve henüz vegan olmayanların, yani aslında hayvanların yararına paylaşmalarını fırsat gören, eril ve tacizci zihniyettir. Ancak bir diğer sebebinin de, vegan piknikleri hayvan hakları adına yeterince politik görmemek, abolisyonist aktivizm kuram ve pratiklerinden bihaber olmak olduğunu düşünüyorum. O yüzden, vegan pikniklerin önem ve işlevini detaylı bir biçimde anlatmak istiyorum [1].

Vegan Piknikleri, yıllarca hayvan hakları hareketine büyük emeği geçmiş vegan aktivist Özlem Yağan, İstanbul’da 2013 yılında başlattı. Bildiğim kadarıyla, dünyanın hiçbir yerinde tutarlı ve tavizsiz bir veganlık anlatımını merkeze alıp da bu kadar uzun zamandır aralıksız (pandemideki zorunlu birkaç ay dışında) devam eden bir vegan etkinlik yok. Vegan piknikler, gönüllü veganların her hafta bir tam günlerini ayırmaları (ki pikniğin tanıtımına da her hafta içi kayda değer zaman ayrılıyor) ve gerek organizasyonuna, gerekse yürütülmesine müthiş bir enerji sarf etmeleri sayesinde böyle düzenli ve disiplinli bir şekilde yürütülebiliyor. Sorumluluk alan hepimizin, en coşkulu ve en yorgun olduğu anlarda dahi aklında tek şey var: Birkaç kişi daha vegan olsun böylece hayvanların insan elinden kurtuluş zamanını birkaç gün daha kısaltalım. Öyle de oluyor; her piknikte mutlaka bir ya da birkaç kişi vegan olma kararı alıyor.

İş bununla da kalmıyor; kendilerini hayvan hakları ve veganlık anlatımı konusunda özenle eğitmiş olan bu aktivistler, bir naveganı veganlığa götüren anlatımı her hafta defalarca tekrarlayarak, yeniden ve yeniden kurarak, pikniğe gelen diğer veganlarla da kendi yaşamlarındaki veganlık anlatımlarını daha verimli kılmanın yollarını paylaşmış oluyor. Birçok vegan, sırf düzenli olarak pikniklere katılarak bile, daha etkili vegan aktivistlere dönüşüyor; daha fazlasını hedefleyen veganlar ise, vegan aktivizm atölyelerine yönlendiriliyor. Son birkaç yıldır, vegan stantlarla piknikler aynı güne konuyor; vegan stantlarda yoldan geçenlere veganlık anlatılıp, fikri kendilerine yakın bulanlar, vegan yaşamın pratik tarafına şahit olabilmeleri için, hemen ardından gerçekleşen vegan pikniklere davet ediliyor.

Vegan pikniklerin faydaları bununla da kalmıyor. Birçok vegan, özellikle de vegan yaşamı yeni benimsediyse ve etrafında başka veganlar yoksa, navegan bir dünyada kendisini yalnız ve umutsuz hissedebiliyor; vegan piknikler, her hafta bu veganların diğer veganlarla bir araya gelip, hem pratik bilgi alışverişi yapmalarına, hem de vegan bir dünyadan bir kesit içinde umutlarını tazelemelerine yardımcı oluyor. Üstelik, pikniklerde dönen önemli hayvan hakları tartışmalarına katılmalarını ve vegan yaşamlarını gittikçe türcülükten uzaklaşarak ve hayvanları merkeze alarak, daha motive bir biçimde sürdürmelerini sağlıyor. Vegan piknikler, böylelikle, Türkiye’de vegan yaşamın yerleşik bir hâle gelmesine katkıda bulunuyor.

Vegan pikniği organize eden aktivistler, pikniğe katılan veganlara, veganlık anlatmakta oldukları, vegan olabileceğini düşündükleri ya da vegan olmasını istedikleri navegan yakınlarını da pikniğe getirmelerini salık veriyor. Bunun en önemli sebebi, yakınlarımızın, onlara ne kadar başarılı bir biçimde hayvan hakları ve veganlık anlatırsak anlatalım, veganlığı bize ait bir şeymiş gibi (bizim bir “ilginçliğimiz”, “kaprisimiz” ya da “özelliğimiz” gibi) algılamaya meyilli olması. Bu kişiler, veganlığı bizim dışımızda birilerinden dinlediklerinde, kendileriyle bağdaştırmaya çok daha açık bir hâle geliyorlar. Piknikte konuştuğumuz kişiler vegan olmaya karar verdiğinde, onları pikniğe getiren vegan yakınlarının hayretler içinde “ama bunları ben de sana anlattım, niye ben anlatınca olmadın?” diye sorduğuna sayısız kez şahit olduk.

Piknikleri düzenli olarak sürdürmek çok önemli. Her hafta gelip diğer veganlarla dayanışabileceği pikniklerin olduğunu bilmek, birçok vegana destek vermekle kalmıyor, hayatlarına vegan aktivizmi rutin olarak sokabilmeleri için cesaret ve motivasyon da veriyor. Etraflarındaki naveganlarla konuşurken, konuşmayı sürdürebilecekleri ve zenginleştirebilecekleri, veganlarla dolu bir etkinliğin her hafta aynı gün ve saatte gerçekleşmekte olduğunu bilerek, veganlık anlatımının devamını pikniklere bırakabiliyorlar. Böylece, bir üst paragrafta anlattığım dinamikten düzenli olarak faydalanabiliyorlar. Vegan aktivizm paylaşıldıkça, insanların hayatlarında ekstra bir yük olmaktan çıkıp, ortaklaşa ve keyifli bir rutine dönüşüyor; sürdürülebilir bir hâle geliyor.

Şunu da belirtmek gerek: Elbette VEGAN KEKLER DÜNYAYI KURTARIYOR. Her vegan piknikte, gönüllü vegan aktivistler, yiyeceklerin fotoğraflarını çekip sosyal medya hesaplarından yayınlayarak, hayvan haklarının veganlıkla ilişkisini kurmaya başlayan, ama vegan bir yaşamın nasıl olacağını tahayyül edemeyen kişilerin kafasında, zengin vegan sofralarla dolu, vegan bir dünya kuruyor. Üstelik, bu yiyeceklerin önemli bir kısmı, her bütçeden veganın kolaylıkla temin edebileceği malzemelerle, evlerde yapılıyor. Gönüllü organizatörler dışında, pikniğe düzenli katılan veganlar da her hafta, sofrayı nasıl zenginleştirebileceklerini, yani vegan bir dünyanın zenginliklerini nasıl tanıtabileceklerini düşünerek çeşit çeşit yiyecek hazırlıyor. Pikniklerde kuram ve pratiği bir arada görerek vegan olanların sayısı arttıkça, pikniklerdeki yiyeceklerden ilham alarak vegan olanların sayısı arttıkça, hayvan hakları hareketinin ne kadar büyüdüğünü, hayvanları insan malı ve kaynağı olarak kullanmama pratiğinin hayvan hareketinin merkezinde ne kadar geniş bir yere kavuştuğunu tahayyül edebiliyor musunuz?

Vegan piknikler, katılan herkesin kendisini güvende hissedebilmesi ve diğerlerinin de güvende hissedebileceği şekilde davranabilmesi adına, güvenli alan politikasıyla yürütülüyor. Böylece her avantaj ve dezavantaj grubundan veganlar, hayvan hakları ve veganlık zemininde bir araya gelerek sohbet edebiliyorlar. Pikniklerde hiçbir örgüt propagandası yapılmıyor; hiçbir hiyerarşi kurulmuyor; bilgi ve deneyim paylaşımı üzerine kurulu bir taban hareketi inşâ ediliyor. Hayvanları kurtaracak olan, herkesin elini taşın altına koyduğu, sorumluluğu birtakım kahramanlara bırakmadığı, bilgi ve deneyimini paylaşa paylaşa hayvanların kullanılmadığı bir dünyaya doğru dönüşüme katkı sağladığı, bu taban hareketi.

Tüm bunlar, vegan piknikleri küçümsemenin, tacizlerle sabote etmenin, hayvan hakları hareketine ne kadar zarar verdiğini gösteriyor olmalı. Hayvan haklarını okuyup öğrenmeye dair hiçbir çaba sarf etmeden kişisel problemlerini hareketin üzerine yüklemeye çalışanlar, hayvan haklarına hiçbir katkısı olmaması bir yana dursun, amaca zarar veren eylem biçimlerini benimseyerek, pikniklere zarar vermeye çalıştıklarında; merkeze hayvanları alan, sözleriyle eylemleri tutarlı, sorumluluk sahibi veganların yıllardır sürdürdükleri çalışmaları tehlikeye atıyor; yani, merkeze aldıklarını, kurtarmak için yaşamlarını feda etmeyi göze aldıklarını iddia ettikleri hayvanların geleceklerini tehlikeye atıyor. Bizler, hayvan hakları hareketinin mensubu veganlar olarak, hayvanlar için doğru yönde harekete geçmek isteyenlerle, pikniklerde, kamplarda ve desteğe ihtiyaç duydukları her noktada dayanışmaya devam edeceğiz. Bu dayanışma, hayvan haklarına yönelik en işlevsel, en stratejik, en politik dayanışmadır.

Sizler de, vegan olduktan sonra, bulunduğunuz yerlerde vegan piknikler düzenleyebilir, böylece etrafınızdaki veganlarla tanışma fırsatı bulabilir, vegan yaşamla ilgilenen naveganların vegan olmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bize ulaşın, nasıl yapacağınıza dair fikir alışverişinde bulunalım. Vegan bir dünyayı, hiyerarşik dernekler ve kendisini hayvanların kahramanı ilân edenlerden uzak, herkesin sorumluluk aldığı, bilinçli bir taban hareketiyle, el birliğiyle inşâ edelim.

[1] 2017 yılında, Gary L. Francione ve Anna Charlton’ın Advocate for Animals! An Abolitionist Vegan Handbook adlı kitabında da, Efe’yle (Berk Efe Altınal) birlikte, vegan pikniklerin önemi ve işlevi üzerinde durmuştuk (s. 49–50). Bu yazıda meseleyi biraz daha güncel ve kapsamlı bir biçimde ele alıyorum.

--

--

Gülce Özen Gürkan
VeganAbolisyon

Adalet ve özgürlük denince aklıma ilk gelen site: www.VeganOluyorum.com / A website to help you do the right thing for animal rights: www.HowDoIGoVegan.com