Haritalarla Nasıl Yalan Söylenir?

Sabri Ege
Veri Bülteni
Published in
4 min readMay 18, 2019
Photo: Naeblys/Getty Images

Alan Smith

1820'lerin başlarında Güney Amerika tahvil değerlerinin yükselişe geçmesiyle birlikte, Simon Blovar’ın kıtadaki İspanyol egemenliğine karşı yürüttüğü kampanyanın öncülerinden olan Gregor MacGregor, Orta Amerika Poyais Cumhuriyeti’nin gelişmekte olan tahvillerini satmak üzere Londra’ya gelir. Kaçınılmaz olarak, sözde Poyais’i gösteren bir harita, yolcuları Londra’nın ilk göçmen gemilerine yöneltti ve yeni evlerine doğru uzun ve heyecanlı bir yolculuğa çıktılar.

Vardıkları zaman, ülkenin acemi vatandaşları bir problem olduğunu fark ettiler: Poyais diye bir yer yoktu aslında.

Yeni dünyada hayatlarına taze bir başlangıç yapmak için birikimlerini elden çıkartan yüzlerce yerleşimci, tarihteki en sofistike dolandırıcılığın kurbanları olmuşlardı. Sivrisinek istilasına uğramış ıssız bir bataklıkta mahsur kalan çoğu bunu hayatlarıyla ödedi.

Mosquitia ve Poyais Bölgesini gösteren harita

İnsanların nasıl oyuna geldiklerini görmek kolay. Etkileyici “Mosquita ve Poyais Bölge Haritası” haritalara karşı olan doğuştan güvenimizden faydalandı: Harita böyle diyorsa, o şey muhakkak doğru olmalıdır.

İşin aslında, tüm haritalar yalan söyler, en iyileri bile, diyor Haritalarla Nasıl Yalan Söylenir isimli klasik eserin yazarı Mark Monmonier. Bu kitabın üçüncü baskısı, ikincisinden yirmi yıldan fazla bir süre sonra, World Wide Web’in insanların haritalarla ilgili algısını ve kullanımını derinlemesine yeniden şekillendirdiği bir dönemde yayımlandı.

Monmonier’in New York’taki evinden yapılan çağrı, haritalara karşı sönmemiş bir tutkuyu yeniden canlandırıyor. Şimdi 75 yaşında ve hala Syracuse Üniversitesi Maxwell Okulu’nda kartografik tasarım dersleri veriyor. 2014 yılında yayımlanan bir otobiyografisi, 1969’daki doktorasından -dijital haritacılığa dair yazılan ilk doktora tezlerinden- onlarca yıllık araştırma, öğretmenlik, kartografik yazım ve danışmanlık ve “mekânsal düşünce” konularına kadarki yolculuğunu detaylandırıyor.

Konuştuğumuzda, Monmonier’in en çok ilgisini çeken şeyin haritaların fiili etkisi -özellikle kültür, politika ve bilim üzerine- olduğu kısa sürede anlaşılıyor. Kitabının dikkat celbeden başlıkları (Squaw Tit’ten Whorehouse Meadow’a: Haritalar Nasıl İsimlendirir, İddia Eder ve Kışkırtır) onun bu bilgisini geniş ölçüde paylaşmak istediğini belli ediyor.

Monmonier, haritalarla ilişkili birçok miti çürütmeyi umut ediyor. Örneğin, basılı haritaların sıklıkla dile getirilen yok oluşuna dair: “Onlar ölmedi, sadece daha fazla uzmanlaşmış hale geldiler.” Bazı harita uzmanlarının aksine, Google Haritalar’ı hem kendi içinde “çok değerli bir araç” hem de insanların kendi verilerini eklemesini mümkün kılan çeşitli farklı işler için bir platform olarak tanımlıyor.

Google Haritalar’ın kötü şöhretli Mercator projeksiyonunu (bir alanın ekvatordan olan uzaklığını olduğundan fazla, örneğin Grönland’ı en az Güney Amerika kadar büyük göstermek) kullanması konusunda bile nispeten daha iyimser. Uyumluluk adı verilen bu matematiksel özellik; kişisel haritalarda minimal, büyük ölçüde farkedilmeyecek yerel biçimleri ve uzaklıkları daha ayrıntılandırılmış bir yakınlıkta göstermek için bozuyor (Google Map’in birincil görevi).

Grafik iki farklı harita projeksiyonunun gerçekliği nasıl bozduğunu gösteriyor © University of Chicago Press

Ancak onun endişelenmesine sebep olmaya devam eden bir sebep varsa, iyi bir haritanın neye benzediğini bilmek okuyucunun genel yeteneğine kalıyor. Haritalarla Nasıl Yalan Söylenir’in amacı haritaları okumada ve oluşturmadaki şeklimizde sağlıklı bir şüpheci yaklaşım meydana getirmektir.

“Harita okuryazarlığı ile ilgili olmak istediğim kadar iyimser değilim… İnsanlar iş gördüğü sürece teknolojiyi anlama konusunda endişe duymuyorlar.”

Oluşturmanın kolay ama yanlış anlaşılmasının da pek muhtemel olduğu renk tonlu haritalarını örnek gösteriyor (yoğunluğu göstermek amacıyla farklı parlaklık ve koyuluk gölgeleri kullanan haritalar). Ancak farkında olunmayan hatalar pişmanlık verici yanlışlara sebep olurken, Monmonier haritaların kasıtlı bir manipülasyona açık olduklarını vurgulamak istiyor. Makyevelci önyargı, renk tonlu haritaların mesajını kolayca manipüle edebilir… harita genelleştirmelerinin beyaz yalanları, politik propagandacıların beyaz yalanlarını da maskeleyebilir.

Okuyucuların, görece az insanın yaşadığı büyük bölgesel birim haritalarından kolayca etkilendiklerinden bahsediyor. Yani nüfusun görece az olduğu bazı Amerikan eyaletlerine (Montana, Wyoming ve Idaho) baktıklarında, Massachusetts gibi daha küçük ama daha yoğun nüfusa sahip yerlere oranla daha fazla etkileniyorlar.

Şimdi Beyaz Saray’da asılı olan belirli bir haritayı açmanın tam zamanı gibi görünüyor. Geçen yıl, One America News Network’ten Trey Yingst, 2016 ABD başkanlık seçimlerinin Batı Kanadına giren bir eyalet haritasının fotoğrafını tweetledi. Harita, Amerika’yı büyük ölçüde Cumhuriyetçi kırmızıyla, Demokratları ise çok küçük mavi hücrelerle gösteriyor.

Monmonier haritanın “başkanımızın düşünce yapısına oynadığını” ileri sürüyor. Gerçekte Trump halk oylarının büyük çoğunluğunu kaybetti ama harita bunu göstermiyor. Bunu başka bir harita ile dengelemek gerekiyor.

Kartograf Kenneth Field bunu yaptı. Aynı sonuç verilerini kullanarak, oylama bölgelerini göstermek için süregiden gölgeli alanlar yerine seçmenleri temsil etmek için noktalar kullandı. Aradaki fark çok derin. Field’sin sonuç haritası çok daha az kırmızı görünüyor. Bu bir haritacının saf bir harita okuyucusu üzerinde yapacağı etkinin kesin bir örneği.

Haritaların politik propaganda için kullanılmaları yeni bir şey değil: Haritalarla Nasıl Yalan Söylenir 1940'lı yıllara ait, İngiltere’yi İkinci Dünya Savaşı’nda saldırgan-sömürgeci olarak gösteren bir Alman haritasını da içeriyor.

Yakın zamanda, gözlemciler, Çin’in Güney Çin Denizi ve adaları gibi tartışmalı yerler arasına bir mesafe koymadan gösteren yeni bir haritayı uygulamaya koyduklarını belirtiyor.

‘A Study in Empires’ from Facts in Review 2, no. 5 [February 5, 1940]

Monmonier’in kitabı ayrıca, medya tarafından üretilen ve özellikle “kartografik hatalara” yatkın haritaları da gösteriyor. O yüzden biraz riskli bir şekilde, ona Financial Times’ın haritaları üzerine ne düşündüğünü sorarak tartışmamızı sonlandırdım. İnceleyip, maille dönüş yapacağına dair söz verdi.

Gergin bir bekleyişten sonra profesör fikirlerini paylaştı: “Mükemmel haritalar… Onları Cuma günkü harita tasarım sınıfımda gösterdim.” Akademik güvenilirlik sağladığına göre, artık FT’lerin harita tasarımı sürecine okurları dahil etme zamanının geldiğine karar verdim.

How to Lie With Maps — Mark Monmonier, üçüncü baskı
Yazar: Alan Smith — FT Veri Görselleştirme Editörü

Orjinal makale: https://medium.com/financial-times/how-to-lie-with-maps-177b6ac97e6c

--

--