Anayasa Mahkemesi üyeleri isterse…

Yeni Hayat Gazetesi
Veysel Ayhan
Published in
2 min readJul 8, 2016

Geçmiş yıllarda ‘Türkiye Kuzey Kore olabilir’ korkusunu taşıyor ama olmaz diye de bir parça ümit besliyorduk. Maalesef Türkiye, Kuzey Kore oldu.

Artık tek adam hakimiyeti var. Başbakan dekor malzemesi. Plastik süs bitkisi kadar hükmü yok. Bakanlar emir eri. Sen ben bizim oğlan. Damat Enerji Bakanı, falan bakan Sümeyye’nin arkadaşı, filan bakan Bilal’in İHL arkadaşı; şu bakan belediyeden İETT müdürü, bu bakan beyefendiyi yargıdan koruma memuru, diğeri bakan beyefendinin muhalifleri gözaltına aldırma şefi… Kabine böyle.

Milletvekilleri kumanda cihazı ile hareket eden kurşun askerler. Kaldır elini, indir elini. Yargı, sulh ceza hakimlerine emanet. Sulh ceza hakimleri telefon kumandalı buldozer gibi. Saldır, diyorlar saldırıyorlar. Tutukla diyorlar tutukluyorlar. Emniyet bitti. Terörle mücadele trafik polislerine emanet. Bugün şehit yarın patlama… Yüksek yargı başkanları Erdoğan’la çay toplamada. Başkanlar çay toplarsa yüksek yargı mensuplar ne yapar? Onlar da dava dosyalarını keyfe göre demler.

Yapılabilenlerin cüretine bakılırsa Türkiye sivil bir faşizmle yönetiliyor. Bu korkunç durumu değiştirecek tek kurum kaldı: Anayasa Mahkemesi.

Yaptıkları ve yapmadıklarıyla tarihe geçecekler

AYM Başkanı Prof.Dr. Zühtü Arslan doğru bir tercih yapmış çay toplama kervanına katılmamıştı. Türkiye’nin geleceği tamamen iradelerine kalmış. Hem yaptıklarıyla hem de yapmadıklarıyla tarihe geçecek isimler şunlar: Başkan vekilleri: Burhan Üstün, Prof.Dr. Engin Yıldırım; Üyeler: Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli, Osman Alifeyyaz Paksüt, Recep Kömürcü, Dr. Alparslan Altan, Nuri Necipoğlu, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Prof. Dr. Erdal Tercan, Muammer Topal, Muhammed Emin Kuz, Hasan Tahsin Gökcan, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç.

Anayasa Mahkemesi bir ülkenin en üst mahkemesi. Her türlü kanun ve yasanın koruyucusu, denetleyicisi. Yani ülkenin namusunun koruyucusu. ABD’nin ve demokratik tüm ülkelerin en muteber kişileri üst mahkeme üyeleridir. Kimsenin önünde düğme iliklemezler. Eğilmezler. Hatta kendilerini atayan siyasilerle anayasayı deldirmemek için savaşırlar. Peki bizim üyelere sorsak niçin suskunlar?

Niçin susuyorsunuz

Anayasa gözünüzün önünde paçavraya çevrildi.

Susuyorsunuz.

‘’Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir. Yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir” deniyor.

Susuyorsunuz.

Kaymakamlara ‘mevzuatı bir tarafa koyun, iradenize göre karar verin’ deniyor.

Susuyorsunuz.

“Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” deniyor.

Susuyorsunuz.

Anayasa ile teminat altına alınan parlamenter sistem değişti, fiilen başkanlık sistemine geçildi.

Susuyorsunuz.

Yeni yargı paketiyle tüm yüksek yargı AKP’nin parti organı oluyor.

Susuyorsunuz.

MHP, AKP’nin can simidi olmaya devam etsin diye yargı ve YSK seferber oldu. Yapılmayan kepazelik kalmadı.

Susuyorsunuz.

Anayasanın 30. maddesi alenen çiğnenip gazetelere el konuyor. TV’ler komik hukuki gerekçelerle kapatılıyor.

Susuyorsunuz.

Bir zümrenin hırsızlığı faş olmasın diye onlarca terörle mücadele uzmanı polis müdürü, yüzlerce polis; yasal teminat altında olmasına rağmen verdikleri kararlardan dolayı onlarca hakim iddianame bile hazırlanmadan hapiste esir tutuluyor.

Susuyorsunuz.

Kayyum yasası istismar edilerek yüzlerce şirkete el konuluyor, okullara ve üniversitelere çökülüyor.

Susuyorsunuz.

Bir kişinin kin ve nefretiyle binlerce kadın erkek masum insan her gün burs ve zekat verdi diye göz altına alınıyor, aptalca gerekçelerle tutuklanıyor.

Susuyorsunuz. Susuyorsunuz.

Siz ne işe yararsınız Allahaşkına? Cübbelerinize iliştirdiğiniz düğmeleri söküp Saray’ın bahçesine atmak çok mu zor?

Yakında bir muhtar kadar bile irade gösterecek gücünüz kalmayacak.

Ya şimdi kararlarınızla konuşun veya ‘yetkilerimi kullanacak iradem yok’ deyin istifa edin, onurunuzu kurtarın.

Çünkü şu an, siz istifa edince yerinize atanacak AKP’lilerin yapacağından farklı hiç bir şey yapmıyorsunuz.

--

--