Evde Çalışma Ortamı: Masalar Arasında Devrialem

Emin Okutan
Viveka Blog
Published in
4 min readMar 30, 2020

Çalışma masası aslında çalışma politikasının evrimi konusunda kültür çalışması yapanlar için çok ilginç ipuçları barındıran bir alan. Yaklaşık beş sene önce Örsan Hoca`nın önerdiği Nikil Saval`ın kitabı Cubed kitabı ofis mimarisi ve çalışma politikası konusunda önemli bir evrimleşme sürecini anlatıyor. Merak edenlere kitabı şiddetle tavsiye ederim nasıl olsa okuyacak bol vaktiniz var. Evden çalışmaya alıştığımız bugünlerde size deneyimlediğim çalışma masasından bahsetmeye karar verdim.

Atölye ve İmece’nin bu haftasonu düzenlediği Hack the Crisis etkinliğinde gönüllü mentor olarak katıldım. Slack programında #çalışmaortamı diye bir kanal gördüm. Herkes kendi masasının fotoğrafını göndermiş. Panoda herkesin kendi kişiliğine göre, çoğunun bilgisayarlarının fotoğrafın ortasında yer aldığı, farklı bir masa düzenleri görebiliyordum. Bazı masalar bitkilerle çevriliydi. En ilginç olan masanın yanında neon flamingo vardı. Kendi masama baktığımda ise sabahtan beri tükettiğim içecekler, atıştırmalıklar, kulaklık, telefon, fare ve zaman zaman elimde oynadığım iskambil kartları vardı. Tabi ev ofis olduğu için uzun süredir kullanmadığımız misafir odasının şimdilik uzun süre misafiriyim.

Photo by Puk Khantho on Unsplash

Bu hafta ilk defa masabaşından katılabildiğiniz bir tasarım sprinti düzenlemeye karar verdik. Endeavor ve University4Society desteği ile COVID pandemisi üzerine düzenlediğimiz tasarım sprinti 3-4 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek. Katılım sayısı sınırlı ve ücretsiz. Vaka odaklı bu etkinliğe bu dönem üretkenliğini yitirmeyen ve çözüm üretmeye istekli herkesi bekleriz. https://www.eventbrite.com/e/vivekaspinon-100-ways-to-fight-a-pandemic-tickets-100426382012

Okula başlamadan önce abimin çalışma masasına özenirdim. Ders çalışma faaliyetine inanılmaz bir ciddiyet kattığını düşünüyordum. İlkokula başladığımda masa haklarını devralamadım. Abim masadaki hakimiyetini bırakmadı. Bir gün yeşil küçük askerler ile masanın üstüne çıkartma yaptım. Gülüp eliyle devirmesi kolay oldu. Üniversiteyi kazanıp Ankara`ya taşınana kadar masayı devralmadım. Demek masa sahipliğinde de kıdem önemliymiş.

Photo by Martijn Hendrikx on Unsplash

Mezun olduktan sonra ilk işime remote başlamıştım o zaman yöneticim ile Skype üzerinden bağlanıp haftalık toplantı gerçekleştiriyorduk. Gündelik bitirdiğim işleri de o zaman yeni açılan “Twitter” üzerinde bitirdiğime dair post gönderiyordum. Türkiye`ye döndüğümde bir dönem üç iş birden takip ediyordum. İlki iş Viveka`da ilk günlerimde Barış`ın Bilkent Cyberpark ofisinde bana ayırdığı boş masayı kullanıyordum. İkinci işim üniversitede asistanlık göreviydi. Masam yoktu ancak master öğrencileri için bize ayrılmış ayrılan özel bir odamız vardı. Odalar ve masalar MS veya doktora öğrencilerine ayrılmıştı. Üçüncü işim İngilizce dersi verdiğim merkezdi. Sınav kağıtları ve dosyalar bol olduğu için bize ayrılan odada dosyaları yerleştirdiğimiz bölmeler vardı. Tabi kimsenin özel masası yoktu. Ancak ders verdiğim odada dersle ilgili quiz ve sınav notlarının olduğu öğretmen masasına sahiptim. Farklı kurumlarda farklı statülere göre masa haklarının değiştiğini görebilirsiniz.

Twitter`ı biraz yanlış anlamışım

Kuluçka merkezine geçiş yaptığımızda uzun bir süre ortaklar aynı büyük masayı kullanıyorduk ve yüz yüze dönüktük. Teknik ve girişimcilik departmanına bölündüğümüzde iki masaya ayrıldık. Bu defa proje ekiplerimizle aynı masayı paylaşıyorduk. TOBB ETU GARAJ`a taşındığımızda ilk defa bir kübik içinde üç ortak oturduk. Proje ekiplerimiz de ayrı kübiklere ayrıldı. Bu kübik aynı zamanda TEPAV ekibinin kahve molasının geçiş hattı üzerindeydi sıklıkla karşılaşır ve selamlaşırdık. Ertuğrul Özkök`ün kapısız kübike dalıp Barış`a CEO musun diye yokladığı yer bu duvarsız ofisti. Duvarsızlıkla imtihanımız ilk bu dönem başladı.

Askerlik döneminde düşük rütbem gereği kendime ait masam elbette yoktu. Ancak diğer arkadaşlarımla paylaştığımız yemek masası ve kesinlikle üstünlüğü teslim etmediğim masa tenisi masası vardı. Asker masalar yeri geldiğinde her amaç için kullanılıyordu. Stanford Tasarım okulu görse hayran kalırdı.

Tunalı ofisinde artık ortaklarla masaları ayırmıştık. Bir dönem cam kenarındaki masada kaldım. Ardından proje ekibine yakın bir masaya geçtim. Bütün çalışma ekibi aynı büyük odada çalışacak şekilde bir dağılımı sahipti. Biz taşındıktan sonra o büyük alan dişçi muayenesi oldu. Bir dönem masanın arkasında solar panel olmasından, bazen kitapların ve dosyaların yığılmasından komşu masalar şikayetçi olmuştur. Salon ortasında zaman zaman kestirebildiğiniz büyük kırmızı bir koltuk vardı. Şimdi o koltuk ODTÜ kuluçka merkezinde hayatını sürdürüyor. Bence ekibi ve şirketi tanımak için büyük odayı gezmek ve masalar bakmak yeterliydi. Masalar bu açıdan birer yaşayan bir müze ve iş yaşamının aktif bir hafızası.

Açık kapı politikası

Cozone`da tüm ekip aynı oda ve aynı masada çalışmaya devam ettik. İkinci değişiklikte artık ekibin tamamı aynı odada ve sıra halinde bir masadaydı. Etrafta kişisel duran her şey üst dolapların üstünde saklanıyor, bir kaç kişisel eşya dışında neredeyse hiç bir özel eşya masa üzerinde kalmıyordu. Ofisten çıktığınızda neredeyse kimse uğramamış gibi steril ve her yer herkese ait gibi gözüküyordu. Sessiz çalışma için ofis içi, etkileşim kurmak için ofisin ön koltukları, mentorluk için telefon kulübeleri, yemek için mutfak masası, toplantı için telefondan rezervasyon yaptığınız farklı odalar. Aslında her hafta beş farklı masa kullanıyorsunuz. Siz çıktıktan sonra diğer sakinleri kullanıyor. Çoklu masalı hayata alışma süreci bu şekilde başladı.

Tabi hiç yaşamadığım masa formatları var. Köşe ofisi ve masası kavramını bilmiyorum Adil Hoca geldiğinde esprisini yapmıştı ancak anlayamamıştım 🙂 Köşe ofisi patron/yönetici/müdürlere ayrılan özel alanlardır. İlter`in anlattığı gibi veya ortak alanlardaki günlük kiralanan veya kullanılan masa formatını da hiç kullanma fırsatım olmadı. Üretim tarafına geçmediğim için tezgah veya atölye masasında da hiç çalışmadım.

Uzaktan çalışmaya zorunlu döndüğümde tekrar masama baktığımda şunları hatırladım. Masa çalışma alanının sınırlarını çiziyor. Aynı zamanda sahiplik gösteren ve işin devamlılığını gösterebilen bir alan. Masanın kendi hafızası, post it notları, güncel kitapları ve gündemi var. Gündemde olanlar masada, gündemden düşenler raflara, dolaplara kalkıyor. Bu yüzden motivasyon anlamında önerebileceğim ilk gözlemim çalışma masasını belirlemek ve çalışma süreci boyunca misafir odasındaki masanıza sahip çıkmaktır. Arandığında bulunduğun yerini belli eden yer de masadır.

--

--