Bankalarda İş Sürekliliği Yönetiminin Önemi

Serdal Mutlu
Vakıf Katılım Ar-Ge Merkezi
3 min readSep 15, 2021

Hepimizin malumu olduğu üzere, bankacılık sektörü ekonomilerin çok önemli bir parçası durumundadır ve sunulan hizmetin kesintiye uğraması hem finansal olarak hem de imaj, itibar olarak ilgili kurumları zor durumda bırakabilmektedir.

Günümüzde tüm alanlarda olduğu gibi bankalar da gelişen teknoloji ile birlikte bilgi sistemlerine tabiri caizse göbekten bağlı hale gelmiş durumdadır. Bugün bir banka şubesine gittiğinizde bilgi sistemleri çalışmıyorsa neredeyse müşterilere hizmet veremez hale gelebilmektedir. Oysa bundan 30–40 sene önce banka şubelerinde işlemler için bilgi sistemlerine bu denli ihtiyaç yoktu. Para yatırılırken veya çekilirken gişecinin kestiği dekontu fiziken saklamak gerekiyordu. Bugün yapılan işlemlerin detayları anlık olarak tüm dijital kanallardan takip edilebiliyor. Bu gelişimin birçok artısının yanı sıra tabi ki maliyeti ve riskleri de bulunmaktadır.

İş sürekliliği planlamasının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Öncesinde sadece acil durumları yönetme olarak uygulanan yöntemler artık iş sürekliliği planlaması olarak çok yönlü ele alınmaktadır. Rekabetin çok sert yaşandığı dönemlerde hizmetin her ne şartta olursa olsun devam edebilmesi önem kazanmıştır.

Aşağıdaki birkaç örneği göz önünde bulunduracak olursak iş sürekliliği planlamasının önemini ve gerekliliğini daha iyi anlayabiliriz;

- 2003, HSBC Saldırısı

- 2009, Vodafone İkitelli Veri Santrali Su Baskını

- 2011, Van Depremi

- 2013, Gezi Parkı Olayları

- 2014, Kobani Olayları

- 2020, Elazığ Depremi

- 2021, Akbank Kesintisi

Aşağıdaki tabloda belirli sektörlerdeki hizmet kesintilerinin etkileri (ilgili yıl bazında) belirtilmiştir. Bu tablodan da anlaşılacağı üzere finans sektöründeki hizmet kesintilerinin etkileri çok büyüktür.

Ülkemizde ve diğer ülkelerde de iş sürekliliği yönetimi bazı sektörler için yasal olarak zorunlu olsa da bu tür bir yapılanmanın ilgili şirkete çok büyük avantajları bulunmaktadır.

Örnek verecek olursak bölgesel bir felaket anında, bankanın bu gibi durumlar için önceden bir hazırlığı yoksa çok ciddi finansal kaybın yanı sıra ciddi bir itibar ve pazar kaybı da söz konusu olabilir. Aynı zamanda bu gibi durumlarda eğer rakipleriniz hizmet veremezken sizin alternatif planlarınız veya önceden hazırlıklı olduğunuz senaryolar varsa krizi fırsata çevirebilirsiniz.

Tabi ki bütün varlıkların kendi özelinde bir değeri vardır ve muhtemeldir ki onların yokluğunda işlerin yolunda gitmesi daha az olasıdır. Ancak bilgi teknolojileri varlıklarının eksikliği düşünüldüğünde işlerin manuel yordamlarla bile olsa yürütülmesi çok zordur. Hatta imkânsızdır diyebiliriz.

Günümüz bankacılık dünyasında artık çok zorunlu değilse şubelere gitmek yerine alternatif kanallar kullanılmaktadır. Ayrıca pandeminin de etkisiyle artık dijital yöntemlerle bankaya gitmeden müşteri olmak ve daha birçok işlemi yapabilmek mümkün hale getirilmiştir. Tüm bu nedenler bankaları daha interaktif olmaya itmektedir. Ekte 2015 yılına ait bir araştırma raporunda veri merkezleri büyüme oranları gösterilmektedir.

BDDK, normları gereği bankaları veri merkezlerini ikinci bir yedek veri merkezi yaparak veya kiralayarak yedeklemek zorunda mecbur kılıyor. Tabi ana veri merkezinin aynısını yapmak ve sürekli senkronize tutmak çok maliyetli olurdu. Bu sebeple bankalar iş sürekliliği planlaması yaparak kritik iş süreçlerini ve bu süreçleri destekleyen bilgi teknolojileri bileşenlerini yedek veri merkezlerine daha az maliyetle yönetebilmektedir.

İş sürekliliği yönetimi yasal olarak zorunlu bir uygulama gibi gözükse de işletmeye sağladığı katma değer açısından mutlaka uygulanması gereken stratejik bir yatırım olarak düşünülmelidir.

Olağanüstü durumların günümüzde çok uzak olmayan durumlar olması nedeniyle işletmeler bu tehditlere karşı savunmasız bırakılmak yerine iş sürekliliği yönetimi yaparak dirençli hale getirilebilir.

İş sürekliliği yasal zorunluluk olarak değil stratejik bir yatırım olarak düşünülmelidir. Batı toplumlarında bu tür planlar yapan ve uygulayan şirketlerin sigorta maliyetlerinin olgunluk seviyesine göre (ISO 220301, ISO 27001, Tier 3/4 vs. gibi standartlarına sahip olma) daha indirimli olduğu bilinmektedir. Hem sigorta maliyetlerinin düşük olması hem de şirkete değer katan bir yatırım olarak düşünüldüğünde iş sürekliliği yönetiminin kârlı olduğu düşünülebilir.

KAYNAKÇA

[1] Aydemir V. “İş Sürekliliği Yönetim Sistemi Ve Bankacılık Sektörüne Yönelik Model”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / Uluslararası Finans ve Katılım Bankacılığı Bilim Dalı İstanbul, (2016)

[2] Saymaz Ö. “İş Sürekliliği Yönetim Sistemi”, Kitap, İstanbul, (2012)

[3] Kulaklı A, Aslan S, “İşletmelerde Bilgi Teknolojilerindeki Gelişmelerin İşletme ve Yönetim Fonksiyonları Üzerine Etkileri”, Makale, Beykent Üniversitesi — Sosyal Bilimler Dergisi, İstanbul, (2010)

[4] Yazıcı S. “İş Sürekliliği Yönetimi”, Kitap, İstanbul, (2013)

[5] Komut M. “İş Sürekliliği Organizasyonu”, Makale, DergiPark, İstanbul, 2014

--

--