Verimli Olmanın Püf Noktaları
{Görsel unpslash.com’dan}
Daha verimli olmak ve olmamak arasında aramızda duran tek şeyin karar vermek ve uygulamaya geçmek olduğunu düşünüyorum. Daha verimli olabileceğimizi düşünüyorsak problemi veya gelişme alanını tespit etmişizdir ve artık geriye çözmek kalmıştır. Özetle, iş bizde!
Dünyanın en verimli insanı olmak gibi bir iddiam yok, ama bu konuya epey kafa yorup, araştırmaları takip edip, uygulamaya alabildiğim tüyoları mutlaka deniyorum ve vaktimi daha iyi kullanmamı, daha mutlu ve verimli olmamı sağlayacak şeyleri hayatıma katmaya çalışıyorum. Geçen günlerde Merve ve Duygu’yla ‘to-do listelerine yetişmek’, ‘yapmak istediklerimize zaman ayırmak’ hakkında konuşurken özellikle 2016'da bu konuyla ne kadar çok ilgilendiğimi fark ettim ve bugün verimlilikle ilgili bir yazı yazmam konusunda ilham oldu! Araştırdığım ve öğrendiğim herşeyi hayatıma henüz %100 uyguladığımı iddia edemem (her zaman gelişim için alan var :) ), ama elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum ve kimilerinin ciddi bir etkisi olduğunu ve günlerimi çok daha dolu ve etkili geçirmemi sağladığını, deneyimlerim doğrultusunda söyleyerek önerebilirim.
İşte verimlilik için araştırdığım ve deneyimlediğim püf noktalardan bazıları:
Günaydın.
Yeni bir gün başlıyor, günü nasıl karşıladığınız çok önemli. Yaşayacağınız yeni gün için mutlu olun, heyecan duyun; gün boyu yapacağınız ve karşınıza çıkacak herşey değerli bir deneyim, bu şekilde görmeye çalışın. Erken kalkmanın ve uyandıktan sonra yapılan ilk aktivitelerin önemini ne kadar vurgulasam az, zira tüm araştırmalar da buna işaret ediyor. Sabah saatlerinde, günün telaşı başlamadan çok daha hızla işlerimizi halledebiliyor ve kendimize vakit ayıracak bir zaman dilimi yaratabiliyoruz. Bu arada uyandıktan sonra yatağınızı toplamanın, beynimiz tarafından ‘günün ilk başarısı’ gibi algılandığını ve mutluluk hissi yarattığını biliyor muydunuz? Bu kadar küçük bir aktivite bile hayatımızı değiştirebilir, evet. Yatağınızı toplayın. Eğer meditasyon yapıyorsanız sabah saatleri bunun için ideal — yapmıyorsanız da başlayabilirsiniz, bence hayatınızı değiştirecek aktivitelerin başında geliyor! Youtube’da Temmuz Favorilerim’de bahsettiğim Headspace ile günde 10 dakikanızı ayırarak başlayabilirsiniz. Ben de bu anlamda daha yolun başındayım!
Egzersize zaman ayırın.
Düzenli egzersiz yapmanın ve hareket etmenin hayatımızda iyileştirmediği hiçbir nokta yok sanırım. Sabah, öğlen veya akşam farketmeksizin, ne zaman programınıza uydurabiliyorsanız egzersizi hayatınızda hep tutun, zira egzersiz genel olarak daha enerjik, özgüvenli ve güçlü olmamızı sağlıyor ve haliyle verim ve mutlululuğumuz konusunda da etkili.
Öneri: New York Times’da yayınlanan bir yazı ile popüler olan 7-minute-workout, aslında American College of Sports Medicine’s Health & Fitness Journal’da yayınlanan ve circuit-workout modelini inceleyen araştırmadan yola çıkarak oluşmuş. Araştırma, her gün yapılan bu 7 dakikalık egzersizin uzun vadede ciddi farklar ve faydalar yaratabileceğini gösteriyor. Eğer bir spor salonu üyeliğiniz yoksa, sabah işten önce bir yere spora gitmeniz mümkün değilse veya evden çalışıyorsanız, evinizin konforunda yapabileceğiniz bu minik egzersiz bile hayatınızı değiştirebilir. Ben denedim — kısacık olsa da çok kolay değil, nabzınızı kısa bir sürede yükseltiyor. Düzenli bir şekilde yapmaya en kısa zamanda başlayacağım. ‘Vaktim yok’ diyenlere müjde, sadece 7 dakika yetiyor! :)
Kahvaltı yapın.
İyi bir beslenme düzeninin de egzersiz kadar faydalarını daha önce defalarca okumuş olduğunuza eminim, ama verimli bir gün için en önemli faktörlerden bir tanesi olduğunu ortaya koymak gerek. Dengeli, enerji alabileceğiniz (iki kaşık Nutella ile ani şeker yükselmesi şeklinde gelecek olan enerjiden bahsetmiyorum) sağlam bir kahvaltı gününüze çok daha iyi başlamanızı ve odaklanmanızı sağlayacak. Kahvaltıya ayıracağınız sürede ‘ekstra 20 dakika uyurum’ diye düşünmeyin, çünkü o 20 dakikalık kahvaltı sizi güne çok daha iyi hazırlayacak.
Yapılacaklar listesi.
Zaman yönetimi konusundaki en temel metotlardan birisi kesinlikle yapılacaklar listeleri, ancak bu listeleri nasıl ele aldığınız işin verimlilik boyutunda devasal farklar yaratabiliyor. Eğer doğru şekilde kullanmazsanız, sabah ilk iş olarak hazırladığınız listeleriniz kafanızı daha çok karıştırabilir, yazdığınız sayısız işiniz sanki o kağıttan fırlayıp üstünüze saldıracakmış gibi bile hissettirebilir. Özetle, yapılacaklar listesini yönetmek başlı başına bir beceri! :) Bu konudaki tavsiyelerden bazıları şu şekilde: Listenize gerçekten o gün yapılması gerekenleri yazın, ilk önce en zor ve istemediğiniz maddeyi yapın, önem sırasına sokun ve toplamda bunları yapmak için ihtiyacınız olan zamanla ilgili gerçekçi bir tahminde bulunun. Yapılacaklar listelerinizi daha iyi yönetmek için her zaman Google’a danışabilirsiniz, konuyla ilgili yüzlerce yazı var.
Öneri: Benim henüz denemediğim ama çok önerilen ve milyonlarca insanın kullandığı Pomodoro tekniğini inceleyip değerlendirebilirsiniz.
Bağlantıyı kesin.
Türkçe’ye ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ olarak çevrilen FOMO, son yıllarda ortaya çıkan yeni sanal hastalığımız. Telefonlarımızı, tabletlerimizi veya genel olarak bizi dijital mecralara bağlayan cihazlarımızı elimizden bıraktığımız anda geride kaldığımızı hissediyoruz. Sanal dünyada sürdürdüğümüz iletişimimiz kesintiye uğradığında kendimizi yalnız ve eksik hissediyoruz ve bunun bir nevi bağımlılık olduğunu kabul etmek gerek. Uyandığında ilk işi telefonuna bakmak olmayanlar el kaldırsın bu noktada — kocaman bir alkışı hakediyorsunuz! Çünkü geri kalan hepimiz gözümüzü telefonumuzla açıyoruz ve yatmadan önce yine telefonumuzla kapıyoruz. Gün boyu da zaten bilgisayar karşısındaydık dimi? Beynimizi hiç dinlendirmiyoruz, ara vermiyoruz, hatta sosyal ilişkilerimize bile zarar veriyoruz, çünkü karşımızda birisi otururken bizim gözümüz onda değil telefonumuzda oluyor.
Benim işim dijital pazarlama alanında olduğu için ekranlardan tamamen uzaklaşmak gibi bir özgürlüğüm yok. Ama şuna gerçekten kafa yordum: ne kadar zevk için, iş için ve ne kadarı tamamen bağımlılıktan ve vakit geçirmek için? Son iki kısma ayırdığım ciddi bir süre olduğunu fark edince, telefonumu özellikle akşam belli bir saatten sonra ve sabah belli bir saate kadar elime ihtiyaç olmadan almama kararı aldım. Bir de uyurken aldığım radyasyonu azaltmak için her akşam yaklaşık 23.00 itibarıyla telefonumu uçuş moduna almaya ve sabah yataktan çıktığımda açmaya başladım (ama telefonumla sabah rutinlerinden sonra ilgileniyorum). Uyku kalitemi ne kadar iyileştirdiğini size anlatamam bile! Israrla söylüyorum, deneyin!
Takvim veya ajanda kullanın.
Günlük listelerinizden ayrı olarak, haftalık ve aylık programlarınızı takip edeceğiniz ve size anımsatıcı olacak bir takvim veya ajanda kullanmak, kaçırdığınızda üzüldüğünüz etkinlikleri unutmamanızı sağlayacak. Hayatımızda hatırlayacak ve ilgilenecek yüzlerce konumuz olduğunda, dijital takvimlerimizin, kafamızda hatırlamamız gereken bir şeyi azaltması bence harika. ‘Kiramı ödemeyi hatırlatır mısın’ veya ‘arkadaşımın doğumgünü için hediye almam gerekiyor, n’olur hatırlat’, diye birisini daha dahil etmeye çalışma çabalarına hiç gerek yok. Telefonunuzun veya bilgisayarınızın takvimi sizin için bu düşünme ve anımsatma görevini üstleniyor, bence büyük kolaylık! Eğer defter şeklindeki ajandaları tercih ediyorsanız ve düzenli olarak açıp bakıyorsanız onlar da her zaman kullanılabilir.
Rutinler yaratın.
Rutin kelimesini duyunca tüyleri ürperen birçok kişi olduğunu biliyorum. Bir şekilde kötü bir anlam yüklenmiş bu kelimeye, oysa ki tanısanız çok seversiniz belki de :) Rutinler, hayatımızı düzenleyen ve kalitesini artıran çok önemli alışkanlıklar dizini. Bir yaşam sistemi bile diyebilirim sanırım. Yukarıda yazan birçok verimlilik önerisi de aslında olası bir rutinin adımları: erken kalkmak, kahvaltı yapmak, egzersiz yapmak mesela. Şu anda bulamadığım ama daha önce okuduğum bir araştırmada, günlerinizde rutinler olması, bunların eksikliğinde kafanızı yorma ve bu detaylara takılma ihtiyacınızı yok ediyor diyordu ve çok etkilenmiştim. Birşeyler hayatınızda sistemli hale geldiğinde gerçekten onları düşünme ihtiyacı hissetmiyorsunuz. Örneğin her sabah egzersiz yapıyorsanız, ‘uf bugün ne zaman spora vakit ayırabilirim acaba’ diye düşünmüyorsunuz ve kendinizi bu konuda strese sokmuyorsunuz.
Şükretmeyi hayatınıza katın.
Şükretmek benim hayatıma gerektiğinden geç giren ve girdiğinden beri çok şey değiştiren bir olgu. Çocukluğumdan beri anne-babamdan sıklıkla duyduğum bir şeydir ‘sahip oldukların için şükret’ ifadesi, ama dediğim gibi anlamı daha yeni yeni oturuyor ve sonunda anladığım için şükran doluyum :)
Şükretmek bir duygu değil, bir bakış açısı, bir yaşam biçimi ve hayatınızda devasal bir fark yaratacak kadar da güçlü. Kendinizle, hayatınızla ve çevrenizdeki insanlarla olan ilişkilerinize bakış açınızı değiştiriyor ve pozitif bir enerji ağı ve ilişki oluşturmanızı sağlıyor. Bu konuyla ilgili ayrıca bir yazı yazılabilir, buraya sıkıştırmak istemiyorum, ama o zamana kadar verimliliğimizi nasıl iyileştirebileceği konusunda şimdilik şu yazıya göz atabilirsiniz.
Her gün yeni bir gün.
Bugününüz, belki dününüz, belki geçen bir haftanız iyi değildi. Kendinizi mutlu ve verimli hissetmediniz, listeleriniz yarım kaldı ve hiçbirşeyi tamamlayamamış hissettiniz. Olabilir, çok normal! Kendinize kızmayın, başarısızlığa odaklanmayın ama sorunun ne olduğunu anlamaya çalışın, çünkü farkında olmak ilk adım. Belki vücudunuz yorgundu ve hiçbirşey yapmaya enerjiniz yoktu, belki de zamanınızı iyi yönetemediniz — birçok sebep olabilir. Tekrar etmemesi için nasıl bir çözüm üretebileceğinizi düşünün. Yarın yepyeni bir gün ve geçirdiğiniz verimsiz haftayı sıfırlamak sizin elinizde. İyi olana odaklanın, enerjinizi ve motivasyonunuzu yüksek tutun ve kendinize inanın.
Günaydın, hadi bugüne güzel başla!
Sizin verimlilik için tüyolarınız, uyguladığınız şeyler var mı? Paylaşsanıza!
Diğer kişisel gelişim yazıları için buraya göz atabilirsiniz.
Originally published at Sevgili Beyaz Kağıt — Lifestyle Blog.