Android flat BG / T. Longren

Tasarımın kitle ve müşteri ile imtihanı

Bir tasarımcı bir tasarımcıya gel tasarımları tasarlasakta mı tasarlamasak yoksa tasarlayıpta mı saçmalasak demiş.

Eren Erduran
Web Meseleleri
Published in
3 min readMay 10, 2013

--

Freelancer - Tasarımların gitgide sadeleştiği bu zamanlarda, kültürel seviyesi düşük olan bölgelere hitap edecek olan web siteleri hala 2007-2009 trendlerine göre tasarlanıyor. Peki bunun nedeni tasarımcılar mı? Bilgisizlik mi? Yoksa müşteri isteği mi?

Kendini internet dünyasına “profesyonel” olarak kabul ettirmiş olan tasarımcıların portfolyolarına baktığınızda, tasarımlarının kötü olmadığını, o kurumun isteklerini karşıladıklarını görebilirsiniz. Bakış açısı “normal” olduğu takdirde bu tasarımların hiç birinde bir kusur göremezsiniz.

Fakat.. gözü, biraz yurtdışı görmüş, Flat UI tasarımlarını beğenip üstünde çalışan tasarımcılara göre, ülkemizde faaliyet gösteren sitelerin tasarımları onlara göre profesyonelliğin bir altında. Belki de iki…

Bu duruma ses çıkaran kişilerin sayısı ise çok az. Zaten hakiki, 2013 model tasarımcıların çoğu ya kitle kurbanı ya da sürgün mağduru oluyor. Asıl sorun da burada başlıyor. Tasarımcıların önü kitle veya müşteri tarafından kesiliyor. Hayal gücü kullanılan, bu yıla uygun tasarımlar değil de, eski kafalarda barınan tasarımlar sitelerde yüz gösteriyor.

Bir diğer taraftan da amaç olarak sadece “para” gören bir gözün tasarım yapması gariptir. Eğer tasarımı bir paragöz yaparsa, o tasarımın hükmü bir çin malı konumundadır. Bu durumu eğer müşteri anlamaz ise, zaten büyük bir sivilce yüzü kaplamıştır.

Bazıları bu sivilceye önem vermez bazıları da bu sivilce yüzünden irtibatı keser.

Tasarımı pek bilmeyen, “dayımın oğlu” tasarımcılarına amenna. Ellerinden ne geliyorlarsa yapmak istiyorlar, çok cana yakın davranıyorlar. Sonuç biraz çirkin olsa da işin içinde emek olduğu için o siteyi öpüp baş üstüne koymak gerekir.

Ayrıca bir grup var ki, onların işi daha zor. Tasarımı gerçek anlamıyla yapmayı bilen/çalışan, günün (belki de saatin) trendlerini her zaman bir köşede takip eden bir grup. Bunlar, belki genç belki de referanssızlıktan fazla tanınamamış ama içi biraz deşelense altın madeni kıvamına dönüşebilecek bedenlerdir. Çevrelerinde biraz tanınıp 1-2 ayda bir, bir iş aldıklarında gözlerindeki ışıltılar karanlık bir odayı aydınlatabilir. Bu sevinç ile birlikte aldıkları işe yoğunlaşıp “para” kısmını sadece rahatlatıcı bir unsur olarak görürler. Onlar için değerli olan şey yaptıkları işin bir kurumsal kimlik olmasıdır.

Ancak.. ne acıdır ki, bu tasarımcı genç arkadaşlar, aldıkları iş için en iyisini düşünüp yapmak istediklerinde, sürekli bir “şunu şuraya kaydıralım” engeli ile karşılaşırlar. Canlarını ilk zamanlarda sıkmaya çalışmasalarda sonraki dönemlerde bir “illallah” çekerler. Halbuki istedikleri tek şey, kendilerine karışılmaması.

İşte tam bu sırada, bizim, raftan kaldırılmış ama hala izini takip ettiğimiz tasarımlar ortaya çıkar.

Sonuç olarak

  • Tasarımı bilen, bu işte usta olan, işaret parmağıyla gösterilip her firmanın ulaşamayacağı kişilerin/grupların tasarımları öncü olarak yola devam eder, yol gösterirler.
  • “Dayımın oğlu” tasarımcıları faydalı birey olma çabasındadırlar. Güven verirler, cana yakın davranırlar, aradığınızda hemen ulaşırsınız ama çıkan sonuç biraz çirkin olur.
  • Paragöz tasarımcıların tasarımları “Made in China” damgasını baştan yemiştir. Güven olmaz. Aksaklık ve eksiklik alır başını götürür.
  • İleride yolları açık olan tasarımcı grubu ise bizim Kitle ve Müşteri engeline takılır. Kıyı kaplumbağalarının yumurtadan çıkıp denize ulaşma seferinde bir çok kayıp verilir. Aynı şekilde bu engele takılıp bu kutsal yoldan vazgeçen bir çok tasarımcı genç cengaver vardır.

Çözüm ise firma ve toplumların kültürel seviyelerinin ve tasarımcı gözlerinin açılmasına bağlıdır. Muhakkak ki ileride bu dediğimiz şey, gelecek nesil ile birlikte gerçekleşecektir. Ama yine bu döngü tekrarlanıp, tasarlanan içerikler bir yılanın kabuğunu değiştirmesi misali gibi değişecek ve yeni nesil, yeni tasarımcılara tekrardan problem çıkartacaktır.

Dünya ve tasarımcıların kaderi -bence- bu.

--

--