Çizilen Sınırlar Değil Kaderlerimizdi

Doğduğunuz evi bilmem ama sınırları içinde yaşadığınız her şehir, her ülke kaderinizdir.(?)

Gökçen Takan
Yazı Rehberi
4 min readSep 8, 2023

--

Şöyle en klasiğinden bir cümle ile başlayalım: “Coğrafya Kaderdir!” Bir de o malum soru: “Sizce de öyle midir?”

Yazıma başlamadan önce internette ufak bir sörf yaptım. Takdir edersiniz ki bu konu hakkında birçok yorumla karşılaştım. Birbiri ile çelişkili sayısız fikir vardı ama totalde insanlar üçe ayrılmıştı:

“Evet! Coğrafya kaderdir, herkes doğduğu yer ile bütünleşir ve nereye giderse gitsin orayı yanında taşır.”

“Doğru! Coğrafya herkesin kaderi olabilir ama bunu değiştirmek kişinin elindedir. İnsan, kendi geleceğini kendi çizer. Herkes, hayatına kattıklarından sorumludur. Olduğumuz yer kadar oluşturduğumuz kişilik de kaderimizdir.”

“Böyle bir şey mümkün değil. Hiçbir sınır, insanın ne olduğunu belirleyemez.”

Tüm bu fikirlerden hangisine katıldığınızı bilmiyorum, belki de siz de benim gibi hepsinin doğruluk payı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz.

Size daha iyi açıklayabilmek için üç farklı ülkede yaşayan üç farklı kadını ele almak istiyorum. Bu kadınların sadece cinsiyeti değil; yaşları, boyları, kiloları ve zeka seviyelerinin de aynı olduğunu unutmayalım.

Kısaca, ayrı ülkelerde yaşamaları dışında aralarında başka farklılık olmayan üç kadınla tanıştıracağım sizi: Maliha, Lily, Ha-rin.

Hepsinin hikayesine kısaca göz atalım.

Lily, Kanada’da yaşıyor. Dinini, cinsel yönelimini, düşüncelerini gizlemeden hayatını sürdürebiliyor. Reşit olduğunda ailesinin yanından ayrıldı ve kendi hayatını kurdu. Hiçbir erkeğin kendisine müdahale etmesine gerek yok. Devletin ona sunduğu imkanlarla harika bir okulda okudu ve şimdi mutlu olduğu yerde çalışıyor. Yakında evlenmeyi planlıyor ve çocuk istemiyor.

Ha-rin, Güney Kore’de yaşıyor. Oldukça iyi bir okulu bitirip ülkenin en prestijli şirketinde çalışmaya başladı. İyi işlere imza atmasına rağmen erkek meslektaşlarından daha düşük maaş aldı. Tüm bunlara rağmen emeklerinin karşılığında istediği terfiyi elde etti. Kısa bir süre sonra da evlenip hamile kaldı. İsminin önüne kendi çabalarıyla eklediği sıfatların doğum yaptıktan sonra hiçbir önemi kalmamıştı. Şimdi hayattaki en önemli görevi annelikti. Hamilelik döneminden sonra ise çokça kilo aldı ve toplumun güzellik standartlarının dışına çıktı. Uzun süre depresyondaydı.

Maliha, Afganistan’da yaşıyor. 13 yaşında, ilk reglini olduktan hemen sonra ailesi zoruyla kendinden 15 yaş büyük biriyle evlendirildi. Hiç çocuk doğuramadığı için kusurlu ilan edildi ve kocası başka bir kadınla tekrar evlendi. Renkli bir kıyafetle sokakta görüldüğü için toplum düzenini bozmakla suçlandı ve taşlandı. Hayatı üzerinde hiçbir hakkı yok.

Size anlattığım bu üç kadının hayatına baktığımızda coğrafyanın kader olduğunu söyleyenleri inkâr edemeyiz değil mi?

Lily, neredeyse mükemmel bir hayat yaşarken neden aynı imkanlardan Maliha da yararlanamıyordu?

Maliha çocuk doğuramadığı için suçlu sayılırken neden Ha-rin annelik kalıbına sıkışıp kalmıştı?

Yaşadığımız ülkenin değer yargıları değil mi tüm bu soruların ve sorunların sebebi?

Şimdi bu üç kadının hayat hikayesine farklı açılardan bakalım.

Lily, evlilik arifesinde sevgilisini aldattı. Ağır bir suçluluk duygusuna kapıldı ve alkolik oldu. Artık işini yapamıyordu ve insanlarla iletişimi sıfıra inmişti. Çalıştığı yerden kovuldu, ailesinden uzaklaştı. Hayatta bir amacı kalmamıştı ve ne yapacağını bilemiyordu.

Ha-rin, çocuğunu uzun süre kabul edemedi ama daha sonra aldığı yardımlarla bunun yanlış bir düşünce olduğunu anladı. Çalıştığı şirketin kendisini ne kadar sömürdüğünü fark etti ve istifa etti. Şu an çok daha mutlu olduğu ve sadece anne olarak anılmadığı bir yerde çalışıyor. Hak ettiği konumu ve maaşı sonunda elde etti.

Maliha, başına gelen kötü şeyleri kabul edip köşeye çekilmedi. Yaşadıklarının hiç kimse için normal olmadığını anladı ve zor yollarla da olsa benliğini kazanacağı bir ülkeye göç etti. Şimdi hiçbir şey için geç olmadığın bilerek okuyor. Ünlü bir doktor olmak ve ülkesinde bıraktığı her kadına yardım edebilmek en büyük hayali.

O zaman tekrar soruyorum. Lily, Ha-rin ve Maliha’nın kaderini gerçekten doğdukları ülkeler mi belirledi yoksa yaşadıkları her şey kendi tercihlerinin birer sonucu muydu?

Sonuç olarak hatırı sayılır bir kesimin vardığı ortak kanıya biz de varıyoruz.

Sınırlar, yalnızca siyasiler içindir. Üzerinde bulunduğumuz toprak parçası bizim kim olduğumuzu belirlemez.

Tüm bunların ardından hâlâ bir savın havada kaldığını biliyorum. Coğrafya hem nasıl kaderimiz ve aynı zamanda tercihimiz olabilir?

Aklınızdaki soruyu cevaplamanın oldukça basit bir yolu var. Üç kadının yaşadığı ülkeleri değiştirin ve yukarıdaki soruyu kendinize bir daha sorun.

Lily, Afganistan’da yaşasaydı sevgilisini aldatabilir ya da istediği gibi alkol kullanabilir miydi? Yoksa o da Maliha’nın yaptığı gibi kendini kurtarmak ve daha iyi yerlere gelmek için mi çabalardı?

Peki Maliha, Güney Kore’de yaşasaydı ve çocuk sahibi olmak istemeseydi; o zaman, o da kalıplardan şikayet eder miydi?

Ha-rin, Kanada’da yaşasaydı çocuğuyla bağ kurması bu kadar uzun sürer miydi? Çalıştığı herhangi bir yerde eşitsizliğe maruz kalıp istifa eder miydi yeniden?

Varsayımlarımızdan sonra görüyoruz ki rahatlık, verilen imkânlar, yaşam şartları kısaca bulunduğumuz coğrafya bizi sandığımızdan daha çok etkiliyor. Davranışlarımıza ve tercihlerimize yansıyor.

Geçtiğimiz yolların zemini belli, biz sadece rengini seçiyoruz.

Bu yazıdan sonra benim ne düşündüğümden ziyade sizin ne düşündüğünüz daha önemli.

Buradaki Lily, Ha-rin ya da Maliha gerçek olmayabilir ama farklı yerlerde, farklı isimlerle ve farklı özellikleriyle aynı şeyleri yaşayan insanların var olduğunu biliyoruz.

Dikkat etmemiz gereken ise içimizde yaşayan Lily, Ha-rin ve Malihalar. Çünkü nasıl bir hayat kuracağımızı belirleyenler onlar.

31.08.2023 / Gökçen.

Editör: Begüm Uğurlu

--

--