Öğretmen Dediğin Pokémon Gibi Olur!

Her Şey Öğretmenlerin Evrim Geçirmesine mi Bağlı?

Alaz
Yazı Rehberi
8 min readApr 17, 2023

--

Hepimiz konu üniversiteye bile gelmeden binlerce derse giriyoruz. Birbirinden farklı yüze yakın ders görüyoruz. Girdiğimiz bu dersleri veren onlarca öğretmen tanıyoruz. Pek çoğunu hatırlıyoruz pek çoğunu ise lise buluşmalarında ya da ilkokuldan arkadaşımızla karşılaştığımızda yaptığımız sohbetten hatırlıyoruz. Bazıları var ki zaten o hocaları unutmak mümkün değil. Hatta üniversite hocalarımızı da denkleme dahil ettiğimizde gördüğümüz hoca sayısı ile tanıdığımız hocalar arasındaki fark dağ gibi oluyor. Baştan söyleyeyim “öğretmenlik kutsaldır, öğretmenlerimizi unutmamalıyız” falana bağlayacak biri değilim. Benim derdim bazı öğretmenleri neden unuttuğumuz ile ilgili.

Üniversiteye başladığımda girdiğim ilk dersi hatırlıyorum. Girdiğim yer, gördüğüm ilk amfiydi ve tabii ki derse geç kalmıştım. O yüzden arka planda herkes oturmuş hoca derse başlamış bir şekilde görünce epey etkileyici gelmişti. Tabii hocanın bakışları ve herkesin kapıyı açtığım an bana dönüp attığı bakışı saymazsak hem eğlenceli hem de tuhaf bir başlangıç olmuştu. Sanırım büyüdüğümü düşündüğüm ve gerçekten “birey oldum” dediğim ilk yer orasıydı. Bu düşüncenin oluşmasında dersime giren ilk hocanın da büyük bir etkisi var tabii ki. Bize arkadaşlar, gençler ya da çocuklar demek yerine “siz” hitabında bulunuyordu. Düşündüğümüz zaman kulağa çok da önemli bir şeymiş gibi gelmiyor ama hatırlıyorum da aynı gün giren başka bir hoca da “çocuklar” hitabını kullanmıştı. İki ders arasında bir fark bulmak istersem eğer hocaya sorduğumuz soruların sayısı diyebilirim. Hangi hitap şeklini kullanan hocaya daha çok soru sorduğumuzu tahmin edebilirsiniz.

O gün genel olarak öğretmenliğe olan bakışım değişti diyebiliriz. Hatta bununla birlikte eğitime ve öğretime de bakışım bir hayli değişti. Tabii bu söylediğim fen eğitiminden tutun da -tabiri caizse- “hayat eğitimine” kadar her alanda geçerli olmaya başladı. (Gerçi bazen bu yöntemleri de sorguladığım oluyor ama henüz şaşmış değiller.)

Aslında, eğitimcilerin bir nevi Pokémon gibi olduğunu düşünüyorum: Farklı seviyelere evrimleşiyorlar ve farklı güçler kazanıyorlar. (Evet onlar da farklı görünüyorlar.) Haklısınız, pokemon dünyasına baktığımızda “Pokemon eğitmenlerinin öğretmenler olması gerekmez mi?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bana kalırsa durum pek öyle değil. Eğitmenlerin pokemonlardan öğrendikleri şeyleri unutuyorsunuz.

Düşüncelerime göre bir öğretmenin gelişiminde üç seviye vardır. Belki de dörttür, ona yazıya göre karar vereceğim. Bu seviyeleri belirlememde yardımcı olan şey henüz eğitimci olmasam bile elime geçen bazı öğretim fırsatlarından deneyimlediklerim diyebiliriz. Ayrıca hayatım boyunca birden çok öğretmeni gözlemleyebilmem ve gelişimlerini izleme fırsatı bulmam da listeye eklenebilir.

Bebek Hal — Seviye 01: Seslendirmen

Pokemon: Pichu

Güç Seviyesi: Çok az

Tüm Pokémonlar… Yani hemen hemen tüm öğretmenler bu seviyede başlar. Bu tür öğretmenler tıpkı Pichu gibi heveslidir, enerjiktir, atiktir. Hızlıdır ama tecrübeli olmadığı için çabuk hata yapar. Hatalarının farkına hızlı varamadıkları gibi çoğu zaman hatalarını kabul etmekte de zorlanırlar. İşe yeni başlayan ya da gelişime pek açık olmayan öğreticilerde görülen bir durum kendisi.

Bu tür öğretmenler ne yapar? Kılavuz varsa kılavuza bağlı kalır. Slayt hazırlayan bir hocası varsa onun yaptığını yapar. Bir slayt hazırlar ve sürekli oradan konu anlatır. Bu tür hocalar için ders sırasında dersi takip etmek demek, konuları sırasıyla işlemek demektir.

Sadece bir seslendirmenmiş gibi yazarın söylediklerini alır ve öğrencilere dağıtır. Daha çok bir otomat gibi çalışıyor diyebiliriz ya da emir alan bir onbaşı gibi üstünden emir alıp sorgusuz sualsiz kendi altında bulunan askerlere uygular. İşte bu hocalar, arkadaşınızla buluştuğunuzda ancak ve ancak çok derine indiğinizde hatırladığınız hocalardır.

Tabii bunları anlatıyorum çünkü gözlemlerim bu şekilde ama bahsettiğim birinci seviye poketmenler (anladınız mı? Pokémon-Öğretmen) her zaman kötü olacak diye bir kaide yok. Bazen sadece birinci seviye olmak gerekir. Zamanları olmayabilir ya da şevkleri kırılabilir. Hiç olmadı o gün öğretirken istemediği bir durum gerçekleşmiş olabilir ve öyle öğretmek zorunda kalmış olabilirler. Anlayacağınız öğretmenler dünyasında pokemona nazaran ters evrim de mümkündür. Zaman zaman da olsa…

İlk Evrim — Seviye 02: İçerik Uzmanı

Pokemon: Pikachu

Güç Seviyesi: Orta

Tıpkı pokemonların zor durumda kaldıklarında evrimleştikleri gibi ders kitaplarının yeterince iyi olmadığını fark eden her eğitimci, bir içerik oluşturucuya dönüşerek ilk evrimini tamamlar. Bir bakıma buna mecbur kalırlar. Eğitmen, artık sadece kitapta bulduğu ya da slaytta okudukları ile yetinmez. Evrimle birlikte ellerindeki malzemeyi değiştirmeyi öğrenir. Nasıl? İşte ikinci seviye bir poketmeni anlamanız için birkaç ayırt edici özellik:

  • Konuların sırasını değiştirirler: Bu tip bir poketmen, gelen deneyimle birlikte öğrencilerin neyi anlayıp anlamadıklarının analizini yapabildiği için dersi hangi sırayla işlemesi gerektiğini kavrayabilmiştir.
  • Ders içeriklerine ince ayar çekerler: Bölümüm için konuşacak olursam eğer, denklemleri kendine göre şekillendirebilme yeteneği kazanırlar. Örneğin, vi yerine v1 yazmak gibi. Daha eski ders kitapları, vektörleri kalın harflerle değişkenler olarak gösterir. Evrimleşmeyle birlikte yeniliğe açık bir poketmen, değişkenin üzerine bir ok çizerek öğrencilerin daha rahat kavramasına yardımcı olur. Tabii öğretmen başka bir konuda uzmansa bu sistem ona göre değişir. Mesela bir yazarsa kendi yazım diline sahiptir. Şairse kendi ilhamına ve kendi kalemine sahip olabilir. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz tabii ama siz konuyu anladınız.
  • Spesifik orijinal PowerPoint slaytları oluşturabilirler: Evrimleşmemiş hallerinde görülen ilgi çekici olmadığı halde tüm bir dönemi tek slayta sığdırabilme yeteneği gider ve yerine belirli konularda ilgi çekici slaytlar oluşturma yeteneği gelir. Dikkat çeken önemli bir nokta ise bunları sunma yeteneklerinin üst düzey bir kapasiteye ulaşmış olmasıdır.

Gelişimlerinin son aşamalarına doğru artık ders kitabını tamamen bırakan ikinci seviye poketmenler, kendi notlarına ve sunumlarına güvenirler. Bu öğretmenler oldukça şahsına münhasır birer eğitmen izlenimi verirler. Çoğu eğitmenin evrimsel düzeyi bu kısımdadır.

Önemli olan şudur ki burada oldukça çok öğretmen bulunmaktadır. Popülasyonun artması da aradaki farkları bir hayli arttıracağından dolayı yeni geçmiş ile evriminde uzmanlaşmış olan poketmenler arasındaki fark çok incedir. Fakat küçük bir ipucu vermek gerekirse bu seviyede bir öğretmen her şeyden önce kendine güvenir. Böyle bir eğitmen, evrim basamağının son kısımlarındadır ve yeni düzeyine geçmek için bekliyordur.

Son Evrim — Seviye 03: Aydınlanmışlar

Pokemon: Raichu

Güç Seviyesi: Yüksek

Bu aşamadan sonra işler bir hayli garipleşir. Mesela bu seviyede bir poketmen öyle kolay bulunmaz. Aydınlanmışları, içerik uzmanlarından ayıran ve evrimleşmesini sağlayan şey ise ne kadar içerik sunarlarsa sunsunlar çoğu öğrencinin yine de anlamayacağını anlamış olmalarıdır. İçerik Uzmanlarının en iyi yanı elindeki materyali geliştirmiş olmasıdır. Mükemmel ders verebilirler ve verdikleri bu dersi herkesin anlayacağını varsayarlar. “Neden olmasın? Sonuçta iyi anlatıyorum, tabii ki de anlamalılar!” diye düşünebilirler.

Aydınlanmışlar ise gerçeği öğrenen poketmenlerdir. Onlar öğrenme eylemenin basit olmaktan bir hayli uzak olduğunu bilirler. (Bunu bilmek bazen çığlık atmanıza sebep olabilir. “Neden atmıyorum o zaman?” diye düşünüyorsanız eğer; çünkü bilmek ile öğrenmek arasında fark vardır.) Ne demek istediğimi birkaç örnekle pekiştirelim.

Fizik dersinde kuvvet ve hareket arasındaki ilişkiyi işliyoruz. Hocamız, İçerik Uzmanı evrim seviyesine ulaşmış. (Nereden bildiğimi az sonra anlayacaksınız.) Kuvvet ve hareket, bir nesne üzerinde net bir kuvvet olduğunda, o nesnenin hızlanacağını söyler. Denklem olarak şöyle görünür, burada ‘m’ nesnenin kütlesi ve ‘a’ ivmesidir:

Hocamız sınıfta bu formülün uygulanabileceği durumlardan bahsetti. Düşük sürtünmeli bir arabaya sabit bir kuvvet uyguladıktan sonra hızlandığını, havaya top atıp yerçekimi nedeniyle yükselmesinin yavaşlayacağını anlattı. Tüm bunları anlatırken ya da daha iyisi uygulamalı bir şekilde yaparken hepimiz anlamış gibi bakıyorduk. Öyle ki hepsini anlamış gibiydim. Soru sorsa anında cevap veririm gibi geliyordu.

Nitekim öyle de oldu… Hayır! Sadece soru sorma adımı gerçekleşti. “Roket yerçekimi kuvvetinin olmadığı bir uzaydadır. Hızlanmak için iticilerini 30 saniye boyunca ateşler. Motorlar kapatıldığında ne olur?” Sonucu tahmin edebileceğiniz üzere hüsran oldu. Hatta biri elini kaldırıp roketin üzerinde hareket eden kuvvet olmadığı için yavaşladığını ve durduğunu söyledi. Daha kötüsü ne biliyor musunuz? Bana mantıklı geldi. Hocanın gözlerine baktığımda ise bendeki mantık ışığı yoktu. Derin bir sessizlikle beraber tepesinden soluyan bir hoca gördüm.

İşte o an hocamın evrim geçirdiğini anladım.

Bakın böyle bir durumda, bana kalırsa sorun ne eğitmende ne de öğrencide, sorun… Aslında sorun falan yok. Öğrenme süreci böyle işler. Tabii bunu çok sonra anladım. Eğitim hayatım boyunca anladığım bir şey varsa o da öğrenme sürecinin öyle hoca anlattı anladım ya da konulara baktım mantıklı geldi ve öğrendim diyerek olmadığıdır. İşte bu size 3. seviyeyi getiren, “Aydınlara” evrilmenizi sağlayacak ilahi bilgidir.

O zaman, Aydınlanmışların eğitim stratejisinde neler var? Aydınlanmışlar söz konusu olan şeyin kendisi değil de öğrencileri olduğunu bilir. Aslında öğrenci merkezli eğitimin arkasındaki tüm fikir budur. (Şu öve öve bitiremediğimiz Finlandiya eğitim sisteminin de temelini oluşturur bu fikir.)

Aydınlanmışlar daha çok öğrenme sürecini öğrencilere bırakır. Örneğin o haftadan sonra hocamız daha çok yönlendirici pozisyona geçti. Yaptığı derslerin çoğunda başta konuyu anlatsa bile sorularımız ile dersi kendisi yönlendirerek ilerlemişti. Kartlar hazırlayarak belirli gruplar oluşturup motive ederek çalışmamızı ve hem ekip çalışmasının önemini hem de hatalarımızı görmemizi sağlamıştı. İşte o zaman öğrenmenin sadece hocaların verebileceği bir şey olmadığını aksine onların ancak yönlendirebileceğini anlamıştım. Tüm bu etkinliklerin öğrencilerin bir şeyler yapmasına odaklandığına dikkat edin. Öğrencilerinin bunu başarmasını sağlayan eğitmenler Aydınlananlardır. Onlar, öğrencilerin kendi çabalarıyla bir şey yapmasını fark eden öğretmenlerdir.

Mega Evrim — Seviye 04: Doğru Senkronizasyon

Pokemon: Mega Raichu

Güç Seviyesi: Çok Yüksek

Aranızda Pokemon’un son sezonları izleyen varsa hatırlayacaktır ki mega evrim diye bir şey çıkmıştı. Mega evrim, pokemon eğitmeni ile pokemonu arasında olağanüstü bir uyum sağlandığında ortaya çıkan çok özel bir evrimleşme şeklidir.

Bu evrim sayesinde öğretmenlerin gerçekleştirmiş olduğu tüm o evrimler gerçekten bir işe yarayabilir seviyeye gelecektir. Çünkü öğretmen, geçirdiği bu evrimlere mükemmel uyum sağlayacak öğrenci adayları bulmuştur.

Tüm bunlar sonucunda eğitimin kolay olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Sonuçta öğretmenlerin seviye atlamasının yeterli olacağını düşünmek kolaydır fakat işler umduğumuz gibi yürümeyebilir. Bu tip durumlarda öğretmenin seviye atlaması yeterli olsa da, sonucunda öğrenci ile doğru bağ kurulamadığı oluyor. Hatırlayamadığımız hocaları hatırlayın. Belki de onlarla böyle bir bağ kurulamadığı için unutuyoruz. Çünkü maalesef ki böyle bir olasılıkta mümkün.

Araştırmalara göre bazı öğrenciler, bazı öğretmenlerini “kötü öğretmen” kategorisine koyarken, bazı öğrenciler de aynı öğretmenlerini “iyi öğretmen” kategorisine koymaktadır. Burada kötü öğretmen olarak adlandıran öğrenciler ile öğretmenlerini iyi öğretmen olarak adlandıran öğrencilerde bir sorun yoktur. Bana kalırsa sorun bu öğrenciler ve öğretmenleri aralarındaki iletişim eksikliğidir.

Anlayacağınız öğretmenin seviye atlaması kolay olsa bile, atladığı seviyede yapması gereken en temel şey, deneyim kazanma lüksünü öğrenciye bırakmak olduğundan sonuç felaket olabilir. Yaşanan bu felaketin birçok sebebi olabilir. Dediğim gibi öğrenci ile bağ kurulamamış olabilir ya da öğretmen kendini anlatmakta zorluk yaşamış olabilir.

Öğretmenin istediği bağı öğrenciyle yakalayamadığı durumda verimli öğrenme gerçekleşmeyecektir.

Bahsettiğimiz tüm bu ihtimalleri göze öne aldığımızda sonuç çok açıktır. Maalesef ki bu sistemin bir garantisi yok. Ortalama olarak en iyi sonucu vermediği bariz bir gerçek.

Tabii bu doğru yapıldığında en faydalı sistem olabileceği gerçeğini de değiştirmiyor. Öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişim sağlandığında ve elimizde bir tane üçüncü evrim geçirmiş öğretmenimiz varsa eğer bazen -şaşırtıcı bir şekilde, çoğu zaman- sonuç inanılmaz olur.

--

--

Alaz
Yazı Rehberi

You’d be surprised what you can pull off when your life depends on it.