Büyüyünce Ne Olacaksın?

Buket Dirik
Yazı Rehberi
Published in
2 min readApr 19, 2023
Photo by Joseph Barrientos on Unsplash

Evet, hepimizin bu zamana kadar en çok duyduğu soru olabilir. Büyüyünce ne olacaksın?

Yedi-sekiz yaşlarındayken bu soruya cevabım, uzun bir süreliğine ‘avukat’ oldu. Neden avukat olmak istediğimi hala bilmiyorum ama başlangıç için oldukça güzel bir meslek seçtiğimi söyleyebilirim.

Bir süre sonra ne olmak istediğimi bilmiyordum ta ki ortaokula kadar. Ortaokul zamanlarımda bu soruya yanıtım hemşirelikti. Kafayı takmış durumdaydım. Soğukkanlı olduğumu ve hızlı bir şekilde akıl yürüttüğümü düşünürdüm ama sonradan anladım ki bu isteğim sadece bir hevesten ibaretmiş. Daha farklı bir meslek istiyordum, yaparken mutlu olabileceğim bir meslek.

Lisede bu soruya cevabım yazarlık ile aşçılık arasında gidip geliyordu. Maalesef ki yazar olmaktan da vazgeçtim. Aslında tam bir vazgeçiş diyemeyiz çünkü hala yazar olmak istiyorum. Sadece, gelecekteki ben’in problemi haline getirmeye başladım. Bu yüzden kendimi aşçılık kariyerime odakladım.

Şunu söylemeden edemeyeceğim. Lisede edebiyat öğretmenim beni yazarlık konusunda bayağı bir desteklemişti. Bu yüzden kafam baya karışmıştı.

Aşçılık benim için fazlasıyla makul bir meslek. Şu an bir otelde alakart restoranda çalışıyorum, birkaç ay önce de aynı otelde açık büfe kahvaltı atıyordum.

Ne yazık ki aklım bu konuda hala karışık. Bir yandan yazarlık istiyorum, bir yandan pastacı olmak istiyorum ki pastacılıkla alakalı Duygu Tuğcu’nun videolu eğitimlerini aldım. Pastacılıkta da kendimi geliştirmek istiyorum ki asıl hedefime ulaşabileyim.

Evet, şu an yirmi yaşındayım ve bu soruya cevabım gemi mutfağında şef olmak. Neden diye sorarsanız… minimum üç ay denizde/okyanusta olacağınız bir işi sevmeden yapamazsınız fakat ben bunu istiyorum. Eminim ki her şey umduğum gibi gitmeyecek, zaman zaman sıkıldığım anlar olacak ama en azından sevdiğim işte çalışacağım.

Mutfakta sipariş sırasında hepimizin deve dönüşmesi, hepimizin senkronize bir şekilde çalışması beni anlayamadığım bir şekilde heyecanlandırıyor. Üç-dört saat boyunca kesintisiz siparişte kaldığımız anlar oldu, her hafta iki-üç gün bu şekilde oluyor ama mesleğimi bunlara rağmen seviyorum. Her işte yoğun zamanlar olur değil mi?

İş hayatı tam bir kurtlar sofrası. ‘İyi’ bir çalışma ortamında bile ufak ufak cinsiyetçilik, mobbing’in yanında biraz masum kalan bir şey, yapılıyor. Gemi aşçısı olduğumda bunun beteriyle karşılaşacağımı biliyorum ama üstesinden de geleceğime inanıyorum… Bu mesleği yapmak istiyorsam inanmak zorundayım.

Yirmi yaşındayım ve ne olmak istediğimi sonunda bulmak beni mutlu ediyor. Gemi aşçısı olursam muhtemelen yalnız bir hayat beni bekliyor olacak ama olsun. Sevdiğim bir yerde, sevdiğim bir mesleği yapıyor olacağım.

Ayrıca herkesin “büyüyünce onun gibi olacağım!” dediği birileri vardır. Benim için bu kişi abim oldu. En azından meslek seçimi konusunda onun yolunda ilerledim ve şimdilik abimin gölgesinde kaldım… Bir gün kendi yolumu çizeceğime ve onun gölgesinden çıkacağıma inanıyorum.

Umarım herkesin yaparken mutlu olduğu işi olur. Başka yazılarda görüşme dileğiyle!

--

--