Benim Umuda İhtiyacım Var!

Buse Melike İtik
Yazı Rehberi
Published in
4 min readOct 9, 2022

Şems Tebrizi’nin çok sevdiğim bir sözü var. Bu sözü Netflix’in ilk türk yapımlarından biri olan Atiye dizisinde de görmüşsünüzdür.

Sözyükü — Twitter.

Evet, dizinin başrolünde de Aşkı Memnu’dan tanıdığımız Beren Saat oynuyor! Dizinin sadece bir sezonunu izlediğim için içeriği hakkında konuşmak zor ama Göbeklitepe ilginizi çekiyorsa siz bir göz atabilirsiniz!

Biz konumuza geri dönelim! Bu sözü çok seviyorum çünkü dünya üzerindeki herkes gibi sık sık benim de düzenim bozuluyor. Hatta abartayım, sık sık dünya başıma yıkılıyor. Neden diye sorarsanız ben bir yazarım, biz yazarlar küçük şeyleri büyütüp her şeyi kafamıza takmamızla yazar oluruz!

Daha önce hiçbir yazar söylemedi mi bunu? Şaşırmadım. Takıntılı ve fazla duygusal olduğumuzu itiraf etmek yerine yazmak için doğduğumuzu söylemek daha havalı gözüküyor. Birinde depresif ve yalnız gözüküyoruz, diğerinde ise seçilmiş kişi. Siz olsanız siz de ikincisini söylerdiniz! (Bu metnin yazarı benim ve evet, burada evet demeniz gerekiyor!)

Benim de hayatımda inişler ve çıkışlar var. Hayatım alt üst olacak diye korkuyorum ve bir şeylerden kaçıyorum. Ama kaçmak sorunlardan kurtulmanın bir yolu değil çünkü siz onları bulmasanız, sorunlar sizi buluyor! Bu yüzden ilk yapmamız gereken kabul etmek. Hayatımız sık sık alt üst olacak, dünya başımıza yıkılacak ve yorganın altında ağlayacağız. (Ben böyle günlerde lezzetli bir dondurma ve Gurur ve Önyargı 2005 adaptasyonunu izlemenizi öneriyorum! Yirmi bir yıldır her depresyonumda denedim, hepsinde de işe yaradı!)

Hayatımızın hiç de filmlerdeki gibi güllük gülistanlık olmayacağını kabul ettiysek şimdi sorunumuzun ikinci kısmına gelelim. Evet, sorunlardan kaçamadık ve hayatımız alt üst oldu. Şimdi ne yapacağız? Umut edeceğiz. Karanlık günlerde insanı ayakta tutan bir şey vardır: Umut.

Umut korkudan güçlü tek duygudur. — President Snow, Açlık Oyunları.

President Snow — Frpnet.com

Snow abimizin de dediği gibi umut her duygudan güçlüdür. Bu yüzden her şeyin daha da kötü olacağından korktuğumuz, ayağa kalkmaya gücümüzün yetmediği anda bizim ihtiyacımız olan umuttur. Her şeyin düzeleceğine ve yarının bugünden çok daha iyi olacağına dair umut.

Ne kadar da ilham verici bir söz, değil mi? O kadar güzel gözüküyor ki insan tek bir cümleyle bütün sorunlarının düzeleceğini düşünüyor!

Size tam bir çıkış yolu vermişken tekrardan umutsuzluğa kapılmanızı istemem ama bu cümleyle hayatınızın yeniden düzgün olacağını söylersem de yalancı çıkarım! Tamam, biz yazarlar olarak mübalağa sanatını çok seviyoruz ama yalancı da değiliz! (Burada da evet demeniz gerekiyor!)

Değişim bir günde olmayacak. Bir süre ağlayacaksınız. Hayatınızın en kötü günlerini yaşadığınızı düşüneceksiniz, kendiniz dahil dünyadaki herkese küseceksiniz. Dediğim gibi yorganın altına girip sevdiğiniz dizi filmleri izleyip konfor alanınıza sığınmaya çalışacaksınız. Yarın bugünden daha iyi olmayacak.

Ama bir gün, bugünden daha iyi olacak.

Gecenin bir yarısı kalkıp uyuyamadığınız, yatakta kıvranıp durduğunuz bir geceyi düşünün. O gecenin sabahı geldi mi? Geldi. Sabah olduğunda uykusuzluğunuz geçmedi, üstüne bir de huysuzluğunuz başladı. Ama saat ilerledikçe uykunuz geldi ve saatler de geçse uyudunuz. Eninde sonunda güneş doğdu. Bu yüzden size umut bağlayacağınız başka havalı bir söz söyleyeceğim.

Bir anda her şeyin düzeleceğine inanmayın. Ama karanlık gecenin biteceğine ve güneşin doğacağına inanın.

Ben de şu an kendi çapımda bir gecedeyim. En karanlık saatleri atlattım, ufukta hafif pembelikler var. Uykusuz gecelerde insanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor ama ben beni rahatlatan, sakinleştiren işlere tutundum.

Bol bol okudum, bol bol yazdım. Kalbim sıkıştığında başımı çevirip yıldızlara baktım. Bu kadar karanlık ve zorlu bir gecenin bana ne getireceğini başta kestirememiştim. Dürüst olmak gerekirse — bir yazar olarak hep dürüstüm, ama yine de belirtmek istedim- biraz hayıflanmaya da başlamıştım. Bu sorunlarım daha büyüktü ama basitçe aklımdan geçenleri şöyle düşünebilirsiniz: Keşke yatmadan önce kahve içmeseydim, o yemeği o kadar geç saatte yemeyecektim, yatmadan korku filmi izlememe gerek var mıydı gerçekten!

Ne kadar hayıflanırsam hayıflanayım gecenin başlangıcına dönüş yoktu. Ben de bunu bırakıp önüme baktım. Doğmak üzere olan güneşin verdiği renkler belirirken bu karanlık geceden kazandıklarım da zihnimde belirmeye başladı. Kalbimdeki ağırlık azaldı, artık uyuyabileceğimi hissettim.

Dediğim gibi hala güneşim doğmadı. Henüz o hayal ettiğim deliksiz uykuya da dalamadım. Yine de daha iyiyim, bu renklerin belirdiği gibi güneşin doğacağını da biliyorum. Güneş doğduğunda uyandığım dünya nasıl bir yer olacak, onu henüz bilmiyorum. Ama vakti gelince göreceğim. O dünyada, uykusuz kalan birinin de sevebileceği bir şeyler olduğunu biliyorum.

Güneş doğduğunda yine buraya geleceğim ve size gördüğüm güzellikleri de anlatacağım. Bakalım, yaşlı ve ölü Şems Tebrizi sözlerinde haklı mıymış? Beni hayatımın alt kısmında neler bekliyor, ben de onları dört gözle bekliyorum!

Renkli gökyüzünü seyrederken dinlenecek bir şarkı:

“Gözyaşların su olsaydı,

Dünyayı sulayabilirdin,

Tatlım, ama hayatta acıdan fazlası var,

Sen yıldızlardan daha çok parlayabilirsin.”

--

--